Uygulamalarimiz


Total kalça artroplastisinde kullanılan biyomateryaller



Yüklə 5,01 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə3/9
tarix16.03.2017
ölçüsü5,01 Kb.
#11569
1   2   3   4   5   6   7   8   9

Total kalça artroplastisinde kullanılan biyomateryaller şunlardır: 
1-Çok yüksek molekül ağırlıklı polietilen (UHMWPE) 
2- Paslanmaz çelik 
3-Kobalt alaşımlar 
4-Titanyum 
5-Seramikler 
6- Polimetilmetakrilat (PMMA) 
1-Çok yüksek molekül ağırlıklı polietilen (UHMWPE) 
Dayanıklı  ve  kimyasal  olarak  inert  bir  plastik  olan  çok  yüksek  molekül 
ağırlıklı  polietilen,  etilenin  polimerizasyonu  ile  elde  edilir.  Çok  yüksek  molekül 
ağırlıklı  polietilenin  işlendiği  basamakların  farklı  olması,  farklı  mekanik 
özelliklerdeki  materyallerin  ortaya  çıkmasına  sebep  olur.  Dayanıklı  materyallerdir. 
Ancak  aşınma  sorunları  tam  anlamıyla  belirlenememekle  birlikte  invitro  yüksek 
molekül  ağırlıklı  polietilenlerin  gerçek  aşınma  hızı  0,3-10,2  miligram/yıl  olduğu 
saptanmıştır.
129 
Chanley  ve  Cupic  on  yıl  sonunda  asetabular  kap  ta  ortalama  aşınma 
miktarı 1,3mm olduğunu bildirmişlerdir.
2
 
Son  yıllarda  polietilen  partiküllerinin  gevşemede  oynadıkları  rol  üzerinde 
sıklıkla  durulmaktadır.  Sementsiz  komponentlerde  görülen  osteolizin  polietilen 
partiküllerine  bağlı  olduğu  gösterilmiştir. 
yi  fikse  olmuş  poroz  femoral 
komponentlerin uçlarında dahi polietilen partiküller gösterilmiştir. Eklemde polietilen 
partikülleri  metal  partiküllerine  oranla  daha  fazla  bulunmuş  ancak  hala  hangisinin 
osteolizde daha etkin bir role sahip olduğu kesinlik kazanmamıştır.  
Polietilen  asetabular  komponentler  değerlendirildiğinde  en  az  aşınma  28mm 
başta,  en  fazla  linear  aşınma  22mm  başta  olurkan,  en  fazla  hacimsel  aşınma  32mm 
başta  görülür.  Çok  yüksek  molekül  ağırlıklı  polietilen  ile  seramik  başlar,  metal 
kombinasyonlarına  göre  aşınmaya  karşı  daha  dayanıklıdır.  Kalça  artroplastisinde 

 
26 
kullanılan  polietilenin  kalınlığı  azaldıkca  temas  stresi  artar.  Polietilenin  5  mm’nin 
altındaki kalınlıklarda stresleri karşılayamadığından bundan kalın olmalıdır.
2,70 
 2- Paslanmaz çelik: 
Ortopedik  implantlarda  kullanılan  paslanmaz  çelik  genelde  korozyona  karşı 
dirençlidir.  htiva  ettiği  krom,  yüzeyinde  oksit  tabaka  oluşturarak  korozyona  karşı 
direnç sağalar. Dövülmüş paslanmaz çelik, döküm çeliğe nazaran daha büyük esneme 
gücüne sahiptir, ancak kobalt ve titanyum ile karşılaştırıldığında yorulma gücü azdır. 
Korozyon  rezistansı,  biyouyumluluk  ve  yorgunluk  süresi  olarak;  kobalt  ve  titanyum 
alaşımlar  paslanmaz  çelikten  daha  üstün  görünmektedir.  Paslanmaz  çelik 
komponentler  ilk  dizaynlarındaki  kırık  insidansının  yüksekliği  nedeniyle  artık  rutin 
olarak total kalça artroplastisinde kullanılmamaktadır. 
3-Kobalt alaşımlar: 
Artroplastide 
kullanılan 
en 
eski 
alaşım, 
döküm 
kobalt-krom- 
molibdenium’dur.  Aşınmaya  karşı  direnci,  korozyon  rezistansı,  biyouyumluluğu  ve 
tatminkar yorgunluk süresi ile özellik gösterir. Ancak döküm sırasında karşılaşılacak 
sorunlar, porozitenin fazla olması ve homojenitenin azlığı yeni tekniklerin kullanımını 
gündeme  getirmiştir.  Bu  porozitenin  azaltılması,  homojenitenin  artırılmasına 
yöneliktir. 
4-Titanyum: 
Korozyona  dirençli,  elastik  modülüsü  düşük  olan  titanyum,  titanyum-
alüminyum-vanadyum 
ş
eklinde 
ortopedik 
implantlarda 
yaygın 
olarak 
kullanılmaktadır.  Titanyum  bazlı  alaşımlar,  düşük  aşınma  rezistansı  ve  yüksek 
sürtünme katsayıları nedeniyle, yük taşıyan eklem yüzlerinde tercih edilmemektedir.
74
 
Kobalt  bazlı  alaşımlar  ve  seramikler,  eklem  yüzlerinde  titanyumdan  üstün 
gözükmektedir. 
5-Seramikler: 
Seramikler kompleks yapılı ve çok sert materyallerdir. Kompresyona karşı çok 
dirençli,  fakat  gerilime  karşı  zayıftır.  Polietilen  üzerindeki  sürtünme  katsayıları 
oldukça düşüktür.  Kırılgandırlar ve bu nedenle  yüzeylerinde oluşan küçük bir çatlak 
derhal derinleşir. Buna karşın aşınma ve  yorgunluğa karşı çok dirençlidir.  Sürtünme 
katsayıları  çok  düşük  olması  nedeni  ile  metallerden  3  ile  16  kat  daha  az  aşınma 
bildirilmiştir.
80
  Sert  olmaları  sürtünme  açısından  bir  avantajdır. 
123 
Yüksek  molekül 

 
27 
ağırlıklı  polietilene  karşı  alüminyum  oksit  seramiklerinin  çok  dirençli  olmaları 
nedeniyle  sürtünmeye  maruz  kalan  artroplasti  yüzeylerinde  bu  kompozisyon  tercih 
edilmektedir.
93
 Seramik-seramik  eklemlerde  yapılan çalışmalar, daha  fazla  osteolizis 
olduğu yönündedir.
161
 
6- Polimetilmetakrilat (PMMA): 
Sement kendi kendine sertleşen akrilik polimerdir. Total kalça artroplastisinde 
boşlukları doldurmak, komponentleri tespit etmek ve komponentlere binen yükü daha 
geniş  alanlara  yayarak,  yükü  azaltmak  amacı  ile  kullanılır.  Sementin  bir  yapıştırıcı 
olmadığı,  sadece  boşlukları  dolduran  ve  yük  aktarımı  sağlayan  bir  materyal  olduğu 
akıldan çıkarılmamalıdır.  
Sementin  toz  ve  sıvı  olarak  iki  komponenti  vardır.  Toz  kısımda; 
polimetilmetakrilat,  metilmetakrilat  ve  baryum  sülfat  gibi  radyoopak  madde 
bulunurken, sıvı kısmın aslını metilmetakrilat,  %2 lik kısmını ise dimetilparatoludin 
gibi sementin hızlı katılaşmasını sağlayan amin hızlandırıcıları oluşturur. 
Sement  porozitesi,  karıştırma  esnasında  sement  içerisinde  hava  boşlukları 
oluşması  ile  ilişkilidir.  Vakum  ve  santrifüj  poroziteyi  azaltır.  Chin  ve  arkadaşları 
yaptıkları  çalışmada  elle  karıştırılmış  sement  ile  santrifüj  edilmiş  sement  arasında 
herhangi bir fark gözlemlemediler.
28
 Ayrıca santrifüjün, normalden %6-7 olan volüm 
kaybını arttırarak kemik sement bağlanmasını kötü etkilediği ortaya konmuştur. 
Sement  kompresyon  kuvvetlerine  dayanıklıyken  makaslama  ve  tensil 
kuvvetlere  karşı  zayıftır.  Eğer  sement  sertleşmesi  esnasında  basınç  yapılmasa 
mikrokilitlenme olmaz. Sement kemik trabekülleri arasına tam girmez. Kemik-sement 
ara bölgesi ömrüne etkili faktör metali saran sementin proksimal ve distalde uniform 
kalınlıkta  olmasıdır.  Bugün  kabul  edilen  kalınlık  2-3  mm  olarak  belirlenmiştir. 
Sement kalınlığı asimetrik ise veya metal kemiğe değiyor ise gevşeme sorunları erken 
dönemde  ortaya  çıkar.  Eşit  kalınlıkta  sement,  gömlek  semente  yansıyan  kuvvetleri 
%50-90 arası azaltır.
2,69
 
Yine sement uygulaması sırasında hipotansiyon, hipoksi ve kardiak arrest gibi 
komplikasyonların  gözlenebileceği  akıldan  çıkarılmamalıdır.  Bu  komplikasyonların 
metilmetakrilat monomerlerine, doku tromboplastinine, hava ve yağ embolisine bağlı 
olabileceği düşünülmektedir.
115,127
 

 
28 
Toparlamak  gerekirse,  sementin  mekanik  özelliklerini  etkileyen  değişkenler 
ş
unlardır;
84
 
1-Sementin  kalınlığı:  Sement  mümkün  olduğu  kadar  eşit,  boşluklar 
içermeyen bir şekilde yeterli kalınlıkta olmalıdır. 
2-Yabancı  maddelerle  kontaminasyon:  Sementin  mümkün  olduğu  kadar 
kan, kemik vb. yabancı maddelerle kontaminasyonu engellenmelidir. 
3-Karıştırma  tekniği:  Çok  hızlı  ve  çok  yavaş  karıştırmak  sement  gücünü 
düşürür. Santrifüj ve vakum sementin yorulma gücünü artırmaktadır. 
4-Sementin tabakalaşması: Bu olay genelde polimerizasyonun geç evresinde 
olmaktadır.  Gruen  ve  arkadaşları,  gerilmeye  karşı  direncin  %54  oranında  azaldığını 
tespit  etmiştir.
62
  lk  evrelerde  sement,  daha  az  viskoz  bir  yapıda  olduğundan  sorun 
olmaz,  ancak  geç  evrelerde  tabakalar  yapma  eğilimindedir.  Basınçlama 
yapılmamasıda bu olayı artırır. 
5-Sıcaklık ve nem: Oda sıcaklığından vücut sıcaklığına yaklaştıkca, sementin 
gücü de azalır. 
6-Yardımcı  maddeler:  Baryum  sülfat,  antibiyotik  gibi  katkılar  belirli 
oranlarda sementin gücünü düşürmektedir. 
7- mplantlar:  Özellikle  köşeli  implantların  yuvarlak  olanlara  nazaran  daha 
fazla stres yarattığı bilinerek ve sementli uygulamalarından kaçınılması gerekir. 
8-Kemik  kalitesi,  tespit  gücü  ve  sement  kemik  bileşkesi:  Kemik  kalitesi, 
cerrahın  seçiminde  olan  bir  durum  değildir  ancak  unutulmamalıdırki  cerrahi  teknik 
primer fiksasyonu ve sement kemik bileşkedeki sağlamlığı etkiler. Lee, çalışmasında, 
kemiğin  kortekse  en  yakın  olan  güçlü  trabeküler  alana  kadar  reamerizasyonu  ve 
sementin basınçlı uygulanması ile en iyi sonuçları elde etmiştir.
94 
Akrilik sementin lokal doku etkilerini üç faktöre bağlayabiliriz: 
a)Ulaşılan  polimerizasyon  ısısı  sonucu  doku  proteinlerinin  koagülasyonu  ve 
denatürasyonu. 
b)Nütrisyonel arterlerin oklüzyonu sonucu kemik nekrozu. 
c)Polimerize olmamış monomerlerin sitotoksik ve lipolitik etkileri. 
 
 

 
29 
Willert, Ludwin ve Semlitsch sement uygulaması sonrasında histolojik olarak 
ş
u değişiklikleri tespit etmişler;
159
 
1)Sement  kullanımından  sonra  sement  kemik  bileşkede  ilk  3  hafta  boyunca 
nekroz  görülür.  Bu  nekroz  polimerizasyon  ısısına,  kanlanmanın  azalmasına  ve 
monomerik etkiye bağlanmıştır. 
2) lk  3  haftadan  sonra  başlayan  ve  2  yıl  kadar  devam  eden  bir  tamir  başlar. 
Nekrotik  kemik,  fibröz  doku  ve  yeni  kapiller  ile  değiştirilir.  Rhinelander  ve 
arkadaşları  reamerizasyon  sonrası  6  ayda  tamamen  geçen  devaskülarizasyon  ve 
nekroz tespit etmişler, reamerizasyon ve sementleme sonrası nekroz bulgularının bir 
yıla kadar görüldüğünü ifade ettiler. 
3) ki  yıldan  sonra  implant  yatağı  0,5  -1,5  mm  lik  ince  bir  membran  ile 
kaplanır, medüller kanalın hasarlanmış dokusu eski halini almaktadır. 
Poroz Yüzeyler: 
Kemik entegrasyonu’nu artırmak üzere, polimerler, seramikler, metaller poroz 
yüzeylerde kullanılmış. Günümüzde çalışmalar kobalt-krom tomurcuklar ve titanyum 
teller ile oluşturulan poroz yüzeylere odaklanılmıştır. Her iki sistemde partikül ve tel 
kalınlığı veya yoğunluk ayarlanarak istenilen optimum büyüklük sağlanır. 
Boby ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada:
51
 
1) Por büyüklüğü 50 µm altında ise fibröz membran oluştuğunu. 
2)  50-500  µm  arasında  büyüklükte  bağımsız  olarak  kemik  oluşumu 
gerçekleştiğini. 
3)  Direkt  kontakt  ve  immobilizasyonun  şart  olduğunu,  2  mm  den  daha  fazla 
olan  implant  kemik  mesafesi  halinde,  kemik  gelişiminin  çok  az  olduğunu 
göstermişler. 
Bir  kez  kemik  oluşumu  tetiklendiğinde,  var  olan  bütün  boşlukların 
doldurulduğunu tespit etmişlerdir. Galente ise tel örgü sistemi ile 6 hafta içinde oluşan 
implant  kemik  fiksasyonunun,  sement  kemik  fiksasyona  eş  değer  olduğunu 
yayınlamıştır.
59
 
Poroz  kaplama  sırasında  kullanılan  yüksek  ısı,  metalin  gücünü  azaltabilir. 
Ayrıca poroz kaplamanın neden olduğu yüzey değişiklikleri, anormal stres dağılımına 
bağlı  yorgunluk  kırıkları  oluşmasına  sebep  olabilir.  Bu  yüzden,  özellikle  titanyum 
stemlerde,  tensil  kuvvetin  çok  etkin  olduğu  lateral  yüzeylere  poroz  kaplama 

 
30 
yapmaktan  kaçınılmalıdır.  Kobalt-krom  bu  saydığımız  koşullardan  %5-10  oranında 
etkilenirken,  titanyum  %60-70  güç  kaybına  uğramaktadır.  Poroz  kaplı  implantlar, 
diğerlerine nazaran 3 ile 7 kat daha fazla geniş yüzey alanına sahiptir. Bu da ortama 
salacağı  iyonların  daha  fazla  ve  sürtünme  korozyonuna  daha  fazla  maruz  kalacağını 
gösterir.  
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

 
31 
2.4.TOTAL KALÇA ARTROPLAST S  
Total  kalça  artroplastisi,  femur  medullasına  yerleştirilen  bir  femoral 
komponent  ile  asetabuluma  yerleştirilen  asetabular  komponentten  oluşur.  Asetabular 
komponentin sementsiz tipleri asetabuluma tutturulan bir dış kap ile buna tespit edilen 
ve femoral komponentin eklem yaptığı bir iç kap’tan oluşur. 
 
 
Ş
ekil 14: Femoral komponentte dikkat edilecek noktalar (Campell’ Operative 
Orthopaedics, 2008) 
 
Femoral  komponentin  fonksiyonu,  rezeke  edilen  femur  baş  ve  boynun  yerini 
almaktadır. Femur boynunun uzunluğu arttıkça vertikal yükseklik ve medial stem–baş 
arası  artar.  Rutinde  8-12  mm  arası  uzunlukta  boyun  kullanılır.  Koronal  plan  esas 
alınarak anteversiyon veya retroversiyon ile boynun ilişkisi sağlanır. Femur boynunun 
vertikal  yüksekliği,  trokanter  minörden  itibaren  ölçülür.  Vertikal  yüksekliği 

 
32 
ayarlamak  için  protezin  femur  metafizine  yerleştiği  derinlik  belirli  olduğundan 
osteotomi  düzeyine  müdahale  edilmez.  Bunun  yerine  boyun  uzunluğu  ile 
ayarlanabilir.  
Femur başı merkezinin, steme olan uzaklığı medial offset mesafesidir. Kollo-
diafizer  açının  yüksek  olması  abduktorların  moment  kolunu  kısaltır  ve  topallamayı 
artırır.  Bu  açının  az  olması  halinde  ise  stemde  yüklenme  artar  ve  gevşemeye  veya 
kırılmaya  neden  olur.  Varustaki  kalçalarda  rotasyon  merkezinin  vertikal  yüksekliği 
azalır.  Buna  bağlı  olarak  medial  offset  relatif  olarak  fazladır.  Trokanter  majorun 
yüksekliği,  başın  merkezi  için  doğru  bir  gösterge  değildir.  Aşırı  varus-valgus  olan 
kalçalarda vertikal yükseklik ve medial offset’in restorasyonu zordur. Bu nedenle ilk 
olarak bacak uzunluğu ve vertikal yükseklik düzeltilir (Şekil 14).
70
 
Femur  boynunun  anteversiyonu  stabilitede  önemlidir.  Retrovert  boyun 
posteriora çıkıklara neden olur,  aşırı antevert boyun ise anteriora çıkıklara neden olur. 
Rotasyonel  stabilite  için  femur  proksimalinin,  metafizi  tamamen  doldurması 
gereklidir. 
Komponentler sementli ve sementsiz olarak iki tiptir. 
2.4.1.Sementli protezler 
Sementli fiksasyonların avantajları şunlardır: 
1)Protezin kemiğe en iyi şekilde oturmasını sağlar. 
2)Sementli  protez  uygulandığı  anda  stabildir.  Rehabilitasyona  derhal 
başlanabilir. Biyolojik fiksasyon için beklemeye gerek yoktur. 
3)Protez  ile  kemik  arasında  total  temas  sahası  artar.  Protezden  kemiğe  stres 
aktarımı daha iyi hale gelir. 
Sementli  protezlerde  en  önemli  problem  aseptik  gevşemedir  ve  protezin 
revizyonunu  gerektirir.  Başlangıçta  aseptik  gevşemeden  sement  sorumlu  tutulmuş, 
ancak daha sonra asıl problemin sementleme tekniğinden kaynaklandığı anlaşılmıştır. 
Operasyon sırasında uygulanan sementin mekanik özelliklerini etkileyen bazı 
faktörler  vardır.  Bu  faktörler;  sement,  protez  ve  kemiğin  sıkıca  bağlanmasını 
engellediği  için  erken  dönemde  başarısızlığa  neden  olur.  Bunlardan  bir  kısmı  cerrah 
tarafından  kontrol  edilir.  Bunlar;  sementin  kalınlığı,  kan,  yağ  ve  debris 
kontaminasyonu,  sementi  karıştırma  tekniği,  sement-kemik,  sement-protez  temas 

 
33 
sahası, ortamın ısı ve nemi, semente ilave edilen maddeler (antibiyotik, baryumsülfat 
gibi), viskozite ve uygulama basıncıdır.  
Sementleme teknikleri: 
1.Kuşak  sementleme  tekniği:  Bu  teknikte  sement  el  ile  karıştırılır.  Medüller 
kanalın  protez  fiksasyonu  için  en  az  hazırlandığı  tekniktir.  Femoral  kanal  açılır, 
yıkanır  ve  aspire  edilir.  Sement  hamur  fazında  parmak  ile  uygulanır.  Protez  el  ile 
nötral pozisyonda (varus ve ya valgus olmayacak şekilde) yerleştirilir. Femoral sapın 
ş
ekli, yüksek kuvvet aktarımını sağlamaya uygun olarak keskin köşelidir. 
2. Kuşak sementleme tekniği: Sement el ile karıştırılır ve sement tabancasına 
konarak  uygulanır.  Medüller  kanal  endosteal  yüzeye  kadar  spongioz  kemikten 
temizlenir  ve  fırçalanarak  pulsatil  yıkama  yapılır.  Yıkandıktan  sonra  kurulanır, 
distaline  sement  kaçmasını  önlemek  için  tıkaç  yerleştirilir.  Sement  tabancası  ile 
retrograd  olarak  sement  uygulandıktan  sonra  protez  el  ile  ya  da  distal  merkezleme 
metodları  ile  nötral  pozisyonda  yerleştirilir.  Protezin  sement  mantosunda 
yaratabileceği  kırılmaya  karşı  dayanımını  arttırmak  amacı  ile  keskin  köşeleri 
yuvarlatılmıştır. 
3.  Kuşak  sementleme  tekniği:  Bu  teknikte  ise  sement  vakum  altında  yada 
santrifüj  ile  karıştırılarak  sement  tabancası  ile  uygulanır.  Medüller  kanal  endosteal 
yüzeye  kadar  temizlenir.  Fırçalama  ve  pulsatil  yıkama  yapıldıktan  sonra  adrenalin 
emdirilmiş  tampon  medullaya  konularak  bir  süre  bekletilir  ve  daha  sonra  kurulanır. 
Sement  tabanca  ile  basınç  altında  retrograd  olarak  uygulanır.  Protezin  nötral  olarak 
yerleştirilmesi için distal  ve proksimal  merkezleyiciler kullanılır. Protezin  proksimal 
ve  distalinin  yüzeyi,  semente  uygun  yük  aktarımını  sağlamak  için,  kaplanmış  ve 
işlenmiştir. 
 1.  kuşak  sementleme  tekniği  ile  2.  kuşak  sementleme  tekniği  arasında  fark, 
birincil  olarak  sement  kemik  aralığının  iyileştirilmesine  yönelik  girişimlerden 
kaynaklanmaktadır. Bu girişimlerde, sement mantodaki kırıklar sonucu oluşan kemik 
sement  aralığındaki  fiksasyon  kaybı  ile  ilişkili  aseptik  gevşemenin  önlenmesine 
yönelik  girişimleri  içerir.  3.  kuşak  sementleme  tekniği  ise  sement  metal  aralığının 
fiksasyonuna yönelik girişimleri içermektedir.
116 
 
 

 
34 
Sementli asetabular komponentler: 
Asetabular  komponent  çok  yüksek  dansiteli  kalın  polietilen  ile  kaplıdır. 
Vertikal  ve  horizontal  oluklara  sement  dolması  ile  stabilite  artırılır.  Protez  sement 
arasındaki stabiliteyi artırmak için 3 mm yükseklikte çıkıntılar kullanılır. 
Sementli  asetabular  komponentler  yerleştirilirken  özellikle  dikkat  edilmesi 
gereken faktörler vardır; 
1)Asetabular  komponent  yerleştirildiğinde  45°  inklinasyon  ve  15° 
anteversiyonda anatomik pozisyonda uygun olmalıdır. 
2)Asetabular komponent yerleştirildiğinde komponentin çevresi en az 2-5mm 
lik sement tabakası ile sarılı olmalıdır. 
3)Asetabular komponent sınırları kemik asetabulum sınırları içinde olmalıdır. 
4)Klinik  takiplere  göre  metal  arkalıklı  asetabular  komponentler  daha  fazla 
komplikasyon çıkarmaktadır. 
Sementli femoral komponentler: 
Proksimalde  sement  tabakasına  gelen  stresleri  azaltan  bir  özellik  olan  elastik 
modülüsün yüksek olması nedeni ile en çok kullanılan alaşım, krom kobalt alaşımıdır.  
Elastik  modülüsü  yüksek  olduğu  için  proksimal  semente  binen  stresi  azaltır. 
Transvers kesitte stemin medial kesiti geniş olmalıdır, tercihen lateral kenarı daha da 
geniş  olmalıdır.  Böylece  kompresyon  sırasında  proksimal  sement  kütlesine  dengeli 
yüklenme  olur.  Sementli  komponentlerdeki  yetmezliğin  başlangıcı  protez-sement 
komşuluğunda başlamaktadır. 
Femoral komponent de dikkat edilmesi gerekenler: 
1)Stem  medüller  kanalın  transvers  kesitte  %80  ‘ini  dolduracak  şekilde 
planlanmalı. 
2)Femoral komponent  ideal olarak nötral  çakılmalı. Valgusta veya 5°  altında 
varusta  çakılmalıdır.  5°  üzerinde  varusta  çakılanlarda  progresiv  gevşeme,  sement 
kırığı, proksimal kemik rezorbsiyonu riski fazladır. 
3)Femur  proksimalinde  metafizer  bölgede  4  mm  distalde  2  mm  homojen 
dağılımı olan sement tabakası olmalı. 
4) kinci ve ya üçüncü jenerasyon sementleme tekniği kullanılmalı. 
 
 

 
35 
2.4.2.Sementsiz protezler 
Artroplastinin  uzun  süreli  ve  dayanıklı  olması  isteniyorsa  protez  ve  kemik 
yüzey  arasında  mekanik  dengenin  sağlanması  esastır.  Sementsiz  tespit  edilecek 
protezler  için  özel  bir  takım  gereklilikler  vardır  ki,  bunları  dört  grupta 
toplayabiliriz.
110
 
1)Protezin  yerleştirileceği  boşluk  mümkün  olduğunca  küçük  olmalı,  yaşayan 
kemiğin fizyolojik biyomekaniğini mümkün olduğunca az bozmalıdır. 
2)Kemiğe endoprotezin ilk tespiti sıkı olmalıdır, ikinci bir ameliyat ihtimalini 
mümkün olduğunca azaltmalıdır. 
3)Protezin dizaynı, stabilizasyonu ve mekanik özellikleri tüm yönlerde sistemi 
etkileyen  kuvvetleri  göz  önüne  almalıdır.  Fizyolojik  olmayan  bazı  kuvvetler,  kemik 
rezorbsiyonunu  başlatabilir  ve  hatta  primer  olarak  iyi  tespit  yapılan  olgularda  bile 
gevşeme riskini artırabilir. 
4) mplantın yerleştirilmesi esnasında kemik dokusu hasara uğratılmamalıdır. 
Sementsiz total kalça protezleri’nin fiksasyon mekanizması 
Fiksasyonun  sementsiz  total  kalça  protezinde  iki  aşamada  olduğu 
düşünülmektedir. 
1)Makroskopik Fiksasyon: 
Primer  fiksasyon  da  denir.  Mikroskopik  fiksasyon  sağlanana  kadar,  protezin 
kemik içinde stabilizasyonunu amaçlayan fiksasyondur.
35
 
2)Mikroskopik Fiksasyon: 
Biyolojik fiksasyon da denir. Çevre kemik dokuların protez içine penetrasyonu 
(bone ingrowth) ile kemiğin trabekülasyonu ve remodelingi anlamına  gelen bu olay, 
protezin  stabilizasyonunun  sağlanmasını  amaçlayan  bir  fiksasyon  tipidir.  Protezin 
uygunsuzluğu  mevcutsa  buna  bağlı  olarak  gelişen  mikro  hareketler  nedeniyle 
başarısız  olur.  Bu  tip  fiksasyonda  kemik  yüzeyine  doğru  direkt  olarak  kemik 
büyümesinin sağlanması amaçlanmaktadır. Yapılan çalışmalarda titanyum yüzeyinde 
osteomineralizasyonun  gelişebildiği  ve  bunlarında  porozun  çapı  ile  orantılı  olduğu 
gösterilmiştir.
35,104,150
 
Biyolojik fiksasyon, por çapı ve stem kemik uyumu ile ilgilidir. Poroz yapılar 
arasında  kemik  gelişimi  ve  potansiyel  mineralize  kemik  penetrasyonunun 
sağlanabilmesi  için  minimum  5  µm  bir  aralık  gerekmektedir.  Bu  vaskülarizasyona 

 
36 
olanak  sağlayan  minimum  aralıktır.  Aralık  5-50  µm  ise  implanta  doğru  fibröz 
penetrasyon  olur.  Ancak  50-500  µm  ‘lik  aralık  varlığında  implanta  kemik 
penetrasyonu  olabilir.  Bunun  için  saptanan  por  büyüklüğü  50-350  µm,  tercihen  50-
150  µm  arsındadır.
106
  Kemik  ile  protez  arasındaki  mesafe  1,5-2  mm  ve  üzerinde 
olduğunda kemiğin penetrasyonu zordur. Mikro hareketler olumsuz etkiler.  mplanta 
kemiğin  penetrasyonu,  üçüncü  haftada  başlar  ve  maksimum  düzeyine  6-8  haftada 
ulaşır.
65 
Yüklə 5,01 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin