Total kalça artroplastisinde kullanılan biyomateryaller şunlardır:
1-Çok yüksek molekül ağırlıklı polietilen (UHMWPE)
2- Paslanmaz çelik
3-Kobalt alaşımlar
4-Titanyum
5-Seramikler
6- Polimetilmetakrilat (PMMA)
1-Çok yüksek molekül ağırlıklı polietilen (UHMWPE)
Dayanıklı ve kimyasal olarak inert bir plastik olan çok yüksek molekül
ağırlıklı polietilen, etilenin polimerizasyonu ile elde edilir. Çok yüksek molekül
ağırlıklı polietilenin işlendiği basamakların farklı olması, farklı mekanik
özelliklerdeki materyallerin ortaya çıkmasına sebep olur. Dayanıklı materyallerdir.
Ancak aşınma sorunları tam anlamıyla belirlenememekle birlikte invitro yüksek
molekül ağırlıklı polietilenlerin gerçek aşınma hızı 0,3-10,2 miligram/yıl olduğu
saptanmıştır.
129
Chanley ve Cupic on yıl sonunda asetabular kap ta ortalama aşınma
miktarı 1,3mm olduğunu bildirmişlerdir.
2
Son yıllarda polietilen partiküllerinin gevşemede oynadıkları rol üzerinde
sıklıkla durulmaktadır. Sementsiz komponentlerde görülen osteolizin polietilen
partiküllerine bağlı olduğu gösterilmiştir.
yi fikse olmuş poroz femoral
komponentlerin uçlarında dahi polietilen partiküller gösterilmiştir. Eklemde polietilen
partikülleri metal partiküllerine oranla daha fazla bulunmuş ancak hala hangisinin
osteolizde daha etkin bir role sahip olduğu kesinlik kazanmamıştır.
Polietilen asetabular komponentler değerlendirildiğinde en az aşınma 28mm
başta, en fazla linear aşınma 22mm başta olurkan, en fazla hacimsel aşınma 32mm
başta görülür. Çok yüksek molekül ağırlıklı polietilen ile seramik başlar, metal
kombinasyonlarına göre aşınmaya karşı daha dayanıklıdır. Kalça artroplastisinde
26
kullanılan polietilenin kalınlığı azaldıkca temas stresi artar. Polietilenin 5 mm’nin
altındaki kalınlıklarda stresleri karşılayamadığından bundan kalın olmalıdır.
2,70
2- Paslanmaz çelik:
Ortopedik implantlarda kullanılan paslanmaz çelik genelde korozyona karşı
dirençlidir. htiva ettiği krom, yüzeyinde oksit tabaka oluşturarak korozyona karşı
direnç sağalar. Dövülmüş paslanmaz çelik, döküm çeliğe nazaran daha büyük esneme
gücüne sahiptir, ancak kobalt ve titanyum ile karşılaştırıldığında yorulma gücü azdır.
Korozyon rezistansı, biyouyumluluk ve yorgunluk süresi olarak; kobalt ve titanyum
alaşımlar paslanmaz çelikten daha üstün görünmektedir. Paslanmaz çelik
komponentler ilk dizaynlarındaki kırık insidansının yüksekliği nedeniyle artık rutin
olarak total kalça artroplastisinde kullanılmamaktadır.
3-Kobalt alaşımlar:
Artroplastide
kullanılan
en
eski
alaşım,
döküm
kobalt-krom-
molibdenium’dur. Aşınmaya karşı direnci, korozyon rezistansı, biyouyumluluğu ve
tatminkar yorgunluk süresi ile özellik gösterir. Ancak döküm sırasında karşılaşılacak
sorunlar, porozitenin fazla olması ve homojenitenin azlığı yeni tekniklerin kullanımını
gündeme getirmiştir. Bu porozitenin azaltılması, homojenitenin artırılmasına
yöneliktir.
4-Titanyum:
Korozyona dirençli, elastik modülüsü düşük olan titanyum, titanyum-
alüminyum-vanadyum
ş
eklinde
ortopedik
implantlarda
yaygın
olarak
kullanılmaktadır. Titanyum bazlı alaşımlar, düşük aşınma rezistansı ve yüksek
sürtünme katsayıları nedeniyle, yük taşıyan eklem yüzlerinde tercih edilmemektedir.
74
Kobalt bazlı alaşımlar ve seramikler, eklem yüzlerinde titanyumdan üstün
gözükmektedir.
5-Seramikler:
Seramikler kompleks yapılı ve çok sert materyallerdir. Kompresyona karşı çok
dirençli, fakat gerilime karşı zayıftır. Polietilen üzerindeki sürtünme katsayıları
oldukça düşüktür. Kırılgandırlar ve bu nedenle yüzeylerinde oluşan küçük bir çatlak
derhal derinleşir. Buna karşın aşınma ve yorgunluğa karşı çok dirençlidir. Sürtünme
katsayıları çok düşük olması nedeni ile metallerden 3 ile 16 kat daha az aşınma
bildirilmiştir.
80
Sert olmaları sürtünme açısından bir avantajdır.
123
Yüksek molekül
27
ağırlıklı polietilene karşı alüminyum oksit seramiklerinin çok dirençli olmaları
nedeniyle sürtünmeye maruz kalan artroplasti yüzeylerinde bu kompozisyon tercih
edilmektedir.
93
Seramik-seramik eklemlerde yapılan çalışmalar, daha fazla osteolizis
olduğu yönündedir.
161
6- Polimetilmetakrilat (PMMA):
Sement kendi kendine sertleşen akrilik polimerdir. Total kalça artroplastisinde
boşlukları doldurmak, komponentleri tespit etmek ve komponentlere binen yükü daha
geniş alanlara yayarak, yükü azaltmak amacı ile kullanılır. Sementin bir yapıştırıcı
olmadığı, sadece boşlukları dolduran ve yük aktarımı sağlayan bir materyal olduğu
akıldan çıkarılmamalıdır.
Sementin toz ve sıvı olarak iki komponenti vardır. Toz kısımda;
polimetilmetakrilat, metilmetakrilat ve baryum sülfat gibi radyoopak madde
bulunurken, sıvı kısmın aslını metilmetakrilat, %2 lik kısmını ise dimetilparatoludin
gibi sementin hızlı katılaşmasını sağlayan amin hızlandırıcıları oluşturur.
Sement porozitesi, karıştırma esnasında sement içerisinde hava boşlukları
oluşması ile ilişkilidir. Vakum ve santrifüj poroziteyi azaltır. Chin ve arkadaşları
yaptıkları çalışmada elle karıştırılmış sement ile santrifüj edilmiş sement arasında
herhangi bir fark gözlemlemediler.
28
Ayrıca santrifüjün, normalden %6-7 olan volüm
kaybını arttırarak kemik sement bağlanmasını kötü etkilediği ortaya konmuştur.
Sement kompresyon kuvvetlerine dayanıklıyken makaslama ve tensil
kuvvetlere karşı zayıftır. Eğer sement sertleşmesi esnasında basınç yapılmasa
mikrokilitlenme olmaz. Sement kemik trabekülleri arasına tam girmez. Kemik-sement
ara bölgesi ömrüne etkili faktör metali saran sementin proksimal ve distalde uniform
kalınlıkta olmasıdır. Bugün kabul edilen kalınlık 2-3 mm olarak belirlenmiştir.
Sement kalınlığı asimetrik ise veya metal kemiğe değiyor ise gevşeme sorunları erken
dönemde ortaya çıkar. Eşit kalınlıkta sement, gömlek semente yansıyan kuvvetleri
%50-90 arası azaltır.
2,69
Yine sement uygulaması sırasında hipotansiyon, hipoksi ve kardiak arrest gibi
komplikasyonların gözlenebileceği akıldan çıkarılmamalıdır. Bu komplikasyonların
metilmetakrilat monomerlerine, doku tromboplastinine, hava ve yağ embolisine bağlı
olabileceği düşünülmektedir.
115,127
28
Toparlamak gerekirse, sementin mekanik özelliklerini etkileyen değişkenler
ş
unlardır;
84
1-Sementin kalınlığı: Sement mümkün olduğu kadar eşit, boşluklar
içermeyen bir şekilde yeterli kalınlıkta olmalıdır.
2-Yabancı maddelerle kontaminasyon: Sementin mümkün olduğu kadar
kan, kemik vb. yabancı maddelerle kontaminasyonu engellenmelidir.
3-Karıştırma tekniği: Çok hızlı ve çok yavaş karıştırmak sement gücünü
düşürür. Santrifüj ve vakum sementin yorulma gücünü artırmaktadır.
4-Sementin tabakalaşması: Bu olay genelde polimerizasyonun geç evresinde
olmaktadır. Gruen ve arkadaşları, gerilmeye karşı direncin %54 oranında azaldığını
tespit etmiştir.
62
lk evrelerde sement, daha az viskoz bir yapıda olduğundan sorun
olmaz, ancak geç evrelerde tabakalar yapma eğilimindedir. Basınçlama
yapılmamasıda bu olayı artırır.
5-Sıcaklık ve nem: Oda sıcaklığından vücut sıcaklığına yaklaştıkca, sementin
gücü de azalır.
6-Yardımcı maddeler: Baryum sülfat, antibiyotik gibi katkılar belirli
oranlarda sementin gücünü düşürmektedir.
7- mplantlar: Özellikle köşeli implantların yuvarlak olanlara nazaran daha
fazla stres yarattığı bilinerek ve sementli uygulamalarından kaçınılması gerekir.
8-Kemik kalitesi, tespit gücü ve sement kemik bileşkesi: Kemik kalitesi,
cerrahın seçiminde olan bir durum değildir ancak unutulmamalıdırki cerrahi teknik
primer fiksasyonu ve sement kemik bileşkedeki sağlamlığı etkiler. Lee, çalışmasında,
kemiğin kortekse en yakın olan güçlü trabeküler alana kadar reamerizasyonu ve
sementin basınçlı uygulanması ile en iyi sonuçları elde etmiştir.
94
Akrilik sementin lokal doku etkilerini üç faktöre bağlayabiliriz:
a)Ulaşılan polimerizasyon ısısı sonucu doku proteinlerinin koagülasyonu ve
denatürasyonu.
b)Nütrisyonel arterlerin oklüzyonu sonucu kemik nekrozu.
c)Polimerize olmamış monomerlerin sitotoksik ve lipolitik etkileri.
29
Willert, Ludwin ve Semlitsch sement uygulaması sonrasında histolojik olarak
ş
u değişiklikleri tespit etmişler;
159
1)Sement kullanımından sonra sement kemik bileşkede ilk 3 hafta boyunca
nekroz görülür. Bu nekroz polimerizasyon ısısına, kanlanmanın azalmasına ve
monomerik etkiye bağlanmıştır.
2) lk 3 haftadan sonra başlayan ve 2 yıl kadar devam eden bir tamir başlar.
Nekrotik kemik, fibröz doku ve yeni kapiller ile değiştirilir. Rhinelander ve
arkadaşları reamerizasyon sonrası 6 ayda tamamen geçen devaskülarizasyon ve
nekroz tespit etmişler, reamerizasyon ve sementleme sonrası nekroz bulgularının bir
yıla kadar görüldüğünü ifade ettiler.
3) ki yıldan sonra implant yatağı 0,5 -1,5 mm lik ince bir membran ile
kaplanır, medüller kanalın hasarlanmış dokusu eski halini almaktadır.
Poroz Yüzeyler:
Kemik entegrasyonu’nu artırmak üzere, polimerler, seramikler, metaller poroz
yüzeylerde kullanılmış. Günümüzde çalışmalar kobalt-krom tomurcuklar ve titanyum
teller ile oluşturulan poroz yüzeylere odaklanılmıştır. Her iki sistemde partikül ve tel
kalınlığı veya yoğunluk ayarlanarak istenilen optimum büyüklük sağlanır.
Boby ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada:
51
1) Por büyüklüğü 50 µm altında ise fibröz membran oluştuğunu.
2) 50-500 µm arasında büyüklükte bağımsız olarak kemik oluşumu
gerçekleştiğini.
3) Direkt kontakt ve immobilizasyonun şart olduğunu, 2 mm den daha fazla
olan implant kemik mesafesi halinde, kemik gelişiminin çok az olduğunu
göstermişler.
Bir kez kemik oluşumu tetiklendiğinde, var olan bütün boşlukların
doldurulduğunu tespit etmişlerdir. Galente ise tel örgü sistemi ile 6 hafta içinde oluşan
implant kemik fiksasyonunun, sement kemik fiksasyona eş değer olduğunu
yayınlamıştır.
59
Poroz kaplama sırasında kullanılan yüksek ısı, metalin gücünü azaltabilir.
Ayrıca poroz kaplamanın neden olduğu yüzey değişiklikleri, anormal stres dağılımına
bağlı yorgunluk kırıkları oluşmasına sebep olabilir. Bu yüzden, özellikle titanyum
stemlerde, tensil kuvvetin çok etkin olduğu lateral yüzeylere poroz kaplama
30
yapmaktan kaçınılmalıdır. Kobalt-krom bu saydığımız koşullardan %5-10 oranında
etkilenirken, titanyum %60-70 güç kaybına uğramaktadır. Poroz kaplı implantlar,
diğerlerine nazaran 3 ile 7 kat daha fazla geniş yüzey alanına sahiptir. Bu da ortama
salacağı iyonların daha fazla ve sürtünme korozyonuna daha fazla maruz kalacağını
gösterir.
31
2.4.TOTAL KALÇA ARTROPLAST S
Total kalça artroplastisi, femur medullasına yerleştirilen bir femoral
komponent ile asetabuluma yerleştirilen asetabular komponentten oluşur. Asetabular
komponentin sementsiz tipleri asetabuluma tutturulan bir dış kap ile buna tespit edilen
ve femoral komponentin eklem yaptığı bir iç kap’tan oluşur.
Ş
ekil 14: Femoral komponentte dikkat edilecek noktalar (Campell’ Operative
Orthopaedics, 2008)
Femoral komponentin fonksiyonu, rezeke edilen femur baş ve boynun yerini
almaktadır. Femur boynunun uzunluğu arttıkça vertikal yükseklik ve medial stem–baş
arası artar. Rutinde 8-12 mm arası uzunlukta boyun kullanılır. Koronal plan esas
alınarak anteversiyon veya retroversiyon ile boynun ilişkisi sağlanır. Femur boynunun
vertikal yüksekliği, trokanter minörden itibaren ölçülür. Vertikal yüksekliği
32
ayarlamak için protezin femur metafizine yerleştiği derinlik belirli olduğundan
osteotomi düzeyine müdahale edilmez. Bunun yerine boyun uzunluğu ile
ayarlanabilir.
Femur başı merkezinin, steme olan uzaklığı medial offset mesafesidir. Kollo-
diafizer açının yüksek olması abduktorların moment kolunu kısaltır ve topallamayı
artırır. Bu açının az olması halinde ise stemde yüklenme artar ve gevşemeye veya
kırılmaya neden olur. Varustaki kalçalarda rotasyon merkezinin vertikal yüksekliği
azalır. Buna bağlı olarak medial offset relatif olarak fazladır. Trokanter majorun
yüksekliği, başın merkezi için doğru bir gösterge değildir. Aşırı varus-valgus olan
kalçalarda vertikal yükseklik ve medial offset’in restorasyonu zordur. Bu nedenle ilk
olarak bacak uzunluğu ve vertikal yükseklik düzeltilir (Şekil 14).
70
Femur boynunun anteversiyonu stabilitede önemlidir. Retrovert boyun
posteriora çıkıklara neden olur, aşırı antevert boyun ise anteriora çıkıklara neden olur.
Rotasyonel stabilite için femur proksimalinin, metafizi tamamen doldurması
gereklidir.
Komponentler sementli ve sementsiz olarak iki tiptir.
2.4.1.Sementli protezler
Sementli fiksasyonların avantajları şunlardır:
1)Protezin kemiğe en iyi şekilde oturmasını sağlar.
2)Sementli protez uygulandığı anda stabildir. Rehabilitasyona derhal
başlanabilir. Biyolojik fiksasyon için beklemeye gerek yoktur.
3)Protez ile kemik arasında total temas sahası artar. Protezden kemiğe stres
aktarımı daha iyi hale gelir.
Sementli protezlerde en önemli problem aseptik gevşemedir ve protezin
revizyonunu gerektirir. Başlangıçta aseptik gevşemeden sement sorumlu tutulmuş,
ancak daha sonra asıl problemin sementleme tekniğinden kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Operasyon sırasında uygulanan sementin mekanik özelliklerini etkileyen bazı
faktörler vardır. Bu faktörler; sement, protez ve kemiğin sıkıca bağlanmasını
engellediği için erken dönemde başarısızlığa neden olur. Bunlardan bir kısmı cerrah
tarafından kontrol edilir. Bunlar; sementin kalınlığı, kan, yağ ve debris
kontaminasyonu, sementi karıştırma tekniği, sement-kemik, sement-protez temas
33
sahası, ortamın ısı ve nemi, semente ilave edilen maddeler (antibiyotik, baryumsülfat
gibi), viskozite ve uygulama basıncıdır.
Sementleme teknikleri:
1.Kuşak sementleme tekniği: Bu teknikte sement el ile karıştırılır. Medüller
kanalın protez fiksasyonu için en az hazırlandığı tekniktir. Femoral kanal açılır,
yıkanır ve aspire edilir. Sement hamur fazında parmak ile uygulanır. Protez el ile
nötral pozisyonda (varus ve ya valgus olmayacak şekilde) yerleştirilir. Femoral sapın
ş
ekli, yüksek kuvvet aktarımını sağlamaya uygun olarak keskin köşelidir.
2. Kuşak sementleme tekniği: Sement el ile karıştırılır ve sement tabancasına
konarak uygulanır. Medüller kanal endosteal yüzeye kadar spongioz kemikten
temizlenir ve fırçalanarak pulsatil yıkama yapılır. Yıkandıktan sonra kurulanır,
distaline sement kaçmasını önlemek için tıkaç yerleştirilir. Sement tabancası ile
retrograd olarak sement uygulandıktan sonra protez el ile ya da distal merkezleme
metodları ile nötral pozisyonda yerleştirilir. Protezin sement mantosunda
yaratabileceği kırılmaya karşı dayanımını arttırmak amacı ile keskin köşeleri
yuvarlatılmıştır.
3. Kuşak sementleme tekniği: Bu teknikte ise sement vakum altında yada
santrifüj ile karıştırılarak sement tabancası ile uygulanır. Medüller kanal endosteal
yüzeye kadar temizlenir. Fırçalama ve pulsatil yıkama yapıldıktan sonra adrenalin
emdirilmiş tampon medullaya konularak bir süre bekletilir ve daha sonra kurulanır.
Sement tabanca ile basınç altında retrograd olarak uygulanır. Protezin nötral olarak
yerleştirilmesi için distal ve proksimal merkezleyiciler kullanılır. Protezin proksimal
ve distalinin yüzeyi, semente uygun yük aktarımını sağlamak için, kaplanmış ve
işlenmiştir.
1. kuşak sementleme tekniği ile 2. kuşak sementleme tekniği arasında fark,
birincil olarak sement kemik aralığının iyileştirilmesine yönelik girişimlerden
kaynaklanmaktadır. Bu girişimlerde, sement mantodaki kırıklar sonucu oluşan kemik
sement aralığındaki fiksasyon kaybı ile ilişkili aseptik gevşemenin önlenmesine
yönelik girişimleri içerir. 3. kuşak sementleme tekniği ise sement metal aralığının
fiksasyonuna yönelik girişimleri içermektedir.
116
34
Sementli asetabular komponentler:
Asetabular komponent çok yüksek dansiteli kalın polietilen ile kaplıdır.
Vertikal ve horizontal oluklara sement dolması ile stabilite artırılır. Protez sement
arasındaki stabiliteyi artırmak için 3 mm yükseklikte çıkıntılar kullanılır.
Sementli asetabular komponentler yerleştirilirken özellikle dikkat edilmesi
gereken faktörler vardır;
1)Asetabular komponent yerleştirildiğinde 45° inklinasyon ve 15°
anteversiyonda anatomik pozisyonda uygun olmalıdır.
2)Asetabular komponent yerleştirildiğinde komponentin çevresi en az 2-5mm
lik sement tabakası ile sarılı olmalıdır.
3)Asetabular komponent sınırları kemik asetabulum sınırları içinde olmalıdır.
4)Klinik takiplere göre metal arkalıklı asetabular komponentler daha fazla
komplikasyon çıkarmaktadır.
Sementli femoral komponentler:
Proksimalde sement tabakasına gelen stresleri azaltan bir özellik olan elastik
modülüsün yüksek olması nedeni ile en çok kullanılan alaşım, krom kobalt alaşımıdır.
Elastik modülüsü yüksek olduğu için proksimal semente binen stresi azaltır.
Transvers kesitte stemin medial kesiti geniş olmalıdır, tercihen lateral kenarı daha da
geniş olmalıdır. Böylece kompresyon sırasında proksimal sement kütlesine dengeli
yüklenme olur. Sementli komponentlerdeki yetmezliğin başlangıcı protez-sement
komşuluğunda başlamaktadır.
Femoral komponent de dikkat edilmesi gerekenler:
1)Stem medüller kanalın transvers kesitte %80 ‘ini dolduracak şekilde
planlanmalı.
2)Femoral komponent ideal olarak nötral çakılmalı. Valgusta veya 5° altında
varusta çakılmalıdır. 5° üzerinde varusta çakılanlarda progresiv gevşeme, sement
kırığı, proksimal kemik rezorbsiyonu riski fazladır.
3)Femur proksimalinde metafizer bölgede 4 mm distalde 2 mm homojen
dağılımı olan sement tabakası olmalı.
4) kinci ve ya üçüncü jenerasyon sementleme tekniği kullanılmalı.
35
2.4.2.Sementsiz protezler
Artroplastinin uzun süreli ve dayanıklı olması isteniyorsa protez ve kemik
yüzey arasında mekanik dengenin sağlanması esastır. Sementsiz tespit edilecek
protezler için özel bir takım gereklilikler vardır ki, bunları dört grupta
toplayabiliriz.
110
1)Protezin yerleştirileceği boşluk mümkün olduğunca küçük olmalı, yaşayan
kemiğin fizyolojik biyomekaniğini mümkün olduğunca az bozmalıdır.
2)Kemiğe endoprotezin ilk tespiti sıkı olmalıdır, ikinci bir ameliyat ihtimalini
mümkün olduğunca azaltmalıdır.
3)Protezin dizaynı, stabilizasyonu ve mekanik özellikleri tüm yönlerde sistemi
etkileyen kuvvetleri göz önüne almalıdır. Fizyolojik olmayan bazı kuvvetler, kemik
rezorbsiyonunu başlatabilir ve hatta primer olarak iyi tespit yapılan olgularda bile
gevşeme riskini artırabilir.
4) mplantın yerleştirilmesi esnasında kemik dokusu hasara uğratılmamalıdır.
Sementsiz total kalça protezleri’nin fiksasyon mekanizması
Fiksasyonun sementsiz total kalça protezinde iki aşamada olduğu
düşünülmektedir.
1)Makroskopik Fiksasyon:
Primer fiksasyon da denir. Mikroskopik fiksasyon sağlanana kadar, protezin
kemik içinde stabilizasyonunu amaçlayan fiksasyondur.
35
2)Mikroskopik Fiksasyon:
Biyolojik fiksasyon da denir. Çevre kemik dokuların protez içine penetrasyonu
(bone ingrowth) ile kemiğin trabekülasyonu ve remodelingi anlamına gelen bu olay,
protezin stabilizasyonunun sağlanmasını amaçlayan bir fiksasyon tipidir. Protezin
uygunsuzluğu mevcutsa buna bağlı olarak gelişen mikro hareketler nedeniyle
başarısız olur. Bu tip fiksasyonda kemik yüzeyine doğru direkt olarak kemik
büyümesinin sağlanması amaçlanmaktadır. Yapılan çalışmalarda titanyum yüzeyinde
osteomineralizasyonun gelişebildiği ve bunlarında porozun çapı ile orantılı olduğu
gösterilmiştir.
35,104,150
Biyolojik fiksasyon, por çapı ve stem kemik uyumu ile ilgilidir. Poroz yapılar
arasında kemik gelişimi ve potansiyel mineralize kemik penetrasyonunun
sağlanabilmesi için minimum 5 µm bir aralık gerekmektedir. Bu vaskülarizasyona
36
olanak sağlayan minimum aralıktır. Aralık 5-50 µm ise implanta doğru fibröz
penetrasyon olur. Ancak 50-500 µm ‘lik aralık varlığında implanta kemik
penetrasyonu olabilir. Bunun için saptanan por büyüklüğü 50-350 µm, tercihen 50-
150 µm arsındadır.
106
Kemik ile protez arasındaki mesafe 1,5-2 mm ve üzerinde
olduğunda kemiğin penetrasyonu zordur. Mikro hareketler olumsuz etkiler. mplanta
kemiğin penetrasyonu, üçüncü haftada başlar ve maksimum düzeyine 6-8 haftada
ulaşır.
65
Dostları ilə paylaş: |