Türkçesi: Hilmi Ziya Ülken



Yüklə 1,19 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə30/119
tarix17.05.2022
ölçüsü1,19 Mb.
#58305
1   ...   26   27   28   29   30   31   32   33   ...   119
Etika - Spinoza

(Mépris)
 doğar ve küçümseme (Dédain) budalalığın hor görülmesinden do­
ğar. Nitekim yükseltme (Vénération) derin görüşe karşı hayranlıktan doğar. 
En sonra sevgiyi, umudu, şerefi ve başka duygulanışları hor görmeye bağlı 
olarak tasarlayabiliriz ve yine buradan hiçbir kelime ile (vocable) başkala­
rından ayırmaya alışkın olmadığımız yeni duygulanışları sonuçlayabiliriz.
12) 
Prudence
 (basiret) kelimesini derin görüş diye çeviriyoruz. Bu kelimeyi 
prévision
 karşılığı 
olan “öngörü”yle yakınlığına rağmen, ayırmak için seçtik.
13)  Bir çeviride buna hamiyet 
(ferveur
) başka bir çeviride sadıklık, ya da hulûs (
dévotion

deniyor.


172 ETİKA
Önerme LIII
Ruh kendi kendisine baktığı ve kendi işleme (etki) gücünü göz önüne 
aldığı  zaman,  sevinçlidir;  ve  kendi  kendisini  ne  kadar  çok  hayal  ederse, 
işleme  (etki)  gücünü  ne  kadar  seçik  olarak  hayal  ederse,  bu  sevinç  o 
kadar büyük olur.
Kanıtlama
İnsan  ancak  Bedeninin  duygulanışlarıyla  ve  onların  fikirleriyle  kendi 
kendisini  bilir  (önerme  19  ve  23,  bölüm  II),  öyle  ise  Ruh  kendi  kendisini 
göz önüne alabilirse onun daha büyük bir yetkinliğe geçtiği sırf bu suret­
le varsayılır, yani (scolie, önerme 11) onun sevinç duymuş olduğu varsa­
yılır. O kendi kendisini ne kadar çok hayal ederse işleme gücünü o kadar 
seçik (distinct) olarak hayal eder.
Önerme sonucu
İnsan başkaları  tarafından  övüldüğünü daha çok hayal ettikçe bu se­
vinç  de  daha  çok  beslenir.  Çünkü  insan  başkaları  tarafından  ne  kadar 
övüldüğünü hayal ederse, başkalarının onun tarafından duygulanmış ol­
duklarını  hayal  etmesinden  doğan  sevinç  de  o  kadar  büyük  olur  ve  bu 
hal  kendi  kendisinin  fikriyle  birlikte  meydana  gelir  (scolie,  önerme  29); 
böylece  (önerme  27)  kendisi  de  kendi  kendisinin  fikriyle  birlikte  olan  en 
büyük bir sevinçle duygulanmıştır.
Önerme LIV
Ruh  Bedeni,  yalnız  kendi  işleme  (etki)  gücünü  ortaya  koyan  şey  ola­
rak hayal etmeye çalışır.
Kanıtlama
Ruhun  çabası, veya onun  gücü bu Ruhun özüdür (önerme 7); halbu­
ki  Ruhun  özü  (kendiliğinden  bilindiği  gibi)  bunu  yalnız  Ruhun  var  ol­
duğu  ve  gücü  yettiğini;  fakat  var  olmayan  ve  gücü  yetmeyen  olmadığını 
olumlar ve böylece o kendi işleme (etki) gücünü olumlayan, ya da ortaya 
koyan şey olarak hayal etmeye çalışır.
Önerme LV
Ruh kendi güçsüzlüğünü hayal ettiği zaman, o bundan dolayı keder­
lenmiştir.


DUYGULANIŞLARIN KÖKÜ VE TABİATI ÜZERİNE 
1 73
Kanıtlama
Ruhun  özü  bunu  yalnız  Ruhun  var  olduğu  ve  gücü  yettiği  şeklinde 
olumlar; başka deyişle, yalnız kendi işleme gücünü ortaya koyan şey olarak 
hayal  etmek  Ruhun  tabiatındandır  (önceki  önerme).  O  halde  ruh,  kendi 
kendisini göz önüne alınca güçsüzlüğünü hayal ettiğini söylediğimiz zaman
ruhun kendi işleme gücünü ortaya koyan bir şeyi hayal etmeye çalışınca, 
yapmış olduğu bu çabanın azaldığını söylemekten başka bir şey söylemiş 
olmuyoruz; başka deyişle (scolie, önerme 11) kederlenmiştir.
Önerme sonucu
Başkaları  tarafından  ne  kadar  yerildiği  (zemmedildiği)  hayal  edilirse 
bu  keder  o  derecede  beslenir;  bu  ise  53’üncü  önermenin,  önerme  sonu­
cunda aynı tarzda kanıtlanır.
Scolie
Zaafımız  (faiblesse)  hakkındaki  fikirle  birlikte  olan  bir  kedere  alçalış 
(humilité) denir, kendi kendimizin göz önüne alınmasından doğan sevin­
ce  benlik  sevgisi
14
,  ya  da  kendinden  memnun  olma  denir;  insan  ne  za­
man kendi erdemlerini veya kendi işleme gücünü göz önüne alacak olsa, 
o  yenileşir,  bu  suretle  herkesin  kendi  olguları  ve  jestlerini  anlatmaya  ve 
gerek kendi Bedeni, gerek zihninin güçlerini yaymaya gayret ettiği haller 
olur ve  bu sebepten  dolayı insanlar birbirlerine karşı katlanılmaz varlık­
lardır.  Ve  buradan  yine  şu  sonuç  çıkar  ki,  insanlar  tabiatça  hasetçidirler 
(scolie,  önerme  24  ve  scolie,  önerme  32),  yani  benzerlerinin  (cinsdaşları­
nın) zaafından dolayı rahatlık (huzur) duyarlar ve onların erdemlerinden 
kederlenirler.  Vakaa  insanlar  kendi  etkilerini  ne  zaman  hayal  edecek 
(düşünecek)  olsalar  sevinç  duyarlar  (önerme  53)  ve  etkileri  ne  kadar 
çok yetkinlik ifade eder gibi görünürse onları da o kadar seçik hayal eder­
ler:  yani  (scolie  I,  önerme  40,  bölüm  II’de  söylenmiş  olan  şeyler)  onda 
başkalarından daha çok ayırt edilebilir ve tekil şeyler gibi göz önüne alı­
nabilir.  Bunun  için  başkalarında  varlığı  inkâr  edilen  bir  şey  kendi  başına 
göz  önüne  alındığı  zaman,  insanın  kendi  kendisini  göz  önüne  almasında 
en yüksek noktaya ulaşabilir. Fakat kendi başına kabul edilen (olumlanan) 
şey insanın, ya da canlı varlığın genel fikrine atfedilecek olursa, bu dere­
14) A

Yüklə 1,19 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   26   27   28   29   30   31   32   33   ...   119




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin