bir a book, a car, a movie (bir kitap, bir araba, bir film)



Yüklə 0,65 Mb.
səhifə83/114
tarix28.07.2020
ölçüsü0,65 Mb.
#32310
1   ...   79   80   81   82   83   84   85   86   ...   114
vocabularyy
















1534) lifestyle; (isim)










yaşam biçimi













Regular exericise is a part of healthy lifestyle. (Düzenli egzersiz, sağlıklı yaşam biçimin bir parçasıdır.)



















1535) lifetime; (isim)










i.; hayat, ömür, yaşam, ömür boyu







During his lifetime, he had witnessed two world wars. (Ömründe, iki dünya savaşına tanıklık etmişti.)



















1336) lift; (fiil, isim)













f.; kaldırmak, yükseltmek, havalndırmak   i.; asansör

I can’t lift this box. Can you help me? (Bu kutuyu kaldıramıyorum. Bana yardım edebilir misin?)



















1537) light; (isim, fiil, sıfat)










i.; ışık, ışıltı, günışığı, aydınlık   f.; parlamak, ışıldamak, yakmak, tutuşturmak  s.; hafif, açık (renk)

The light of the candle brightened the room. (Mumun ışığı odayı aydınlattı.)



















1538) like; (fiil, edat)










f.; hoşlanmak, beğenmek, sevmek  ed. ; gibi




Do you like skiing? (Kayak yapmayı sever misin?)






















1539) likely; (zarf, sıfat)










zf.; büyük ihtimalle, muhtemelen    s.; olası, muhtemel

Tickets are likely to be expensive. (Biletler muhtemelen pahalıdır.)



















1540) limit; (fiil, isim)










f.; sınırlandırmak, kısıtlamak, limitlerini belirlemek  i.; limit, sınır

Her dreams have no limit. (Onun hayallerinin sınır yok.)



















1541) limitation; (isim)










sınırlama, kısıtlama, limit










No one would accept limitation on their freedom. (Kimse özgürlüğünün kısıtlanmasını kabul etmezdi.)



















1542) limited; (sıfat)










sınırlı, kısıtlı, parçalı













We managed great things in limited time. (Sınırlı sürede büyük şeyler başardık.)



















1543) line; (fiil, isim)










f.; çizmek, sıralamak, dizmek    i.;çizgi, dizi, sıra,hat




Do not cross the yellow line. (Sarı çizgiyi geçmeyiniz.)



















1544) link; (fiil, isim)










f.; bağlamak , birleştirmek     i.; bağlantı, bağ




There is a direct link between smoking and heart diseases. (Sigara içmek ve kalp hastalıkları arasında doğrudan bir bağlantı vardır.)



















1545) lip; (isim)













dudak
















She kissed him on his lips. (Onu dudaklarından öptü.)



















1546) list; (fiil,isim)













f.; listelemek, kaydetmek  i.; liste, dizelge




Is your name on the list? (Adın listede var mı?)






















1547) listen; (fiil)













dinlemek
















The students listened their teacher carefully. (Öğrenciler, öğretmenlerini dikkatle dinlediler.)



















1548) literally; (isim, zarf)










i.; kelime kelime      zf.; harfiyen, gerçekten




This sentence can’t be literally  translated. (Bu cümle harfiyen çevrilemez.)



















1549) literary; (sıfat)










edebi
















Geoffry Chaucer turned English into a literary language. (Geoffry Chaucer İngilizce’yi edebi bir dil haline getirmiştir.)



















1550) literature; (isim)










edebiyat, yazın













I have read many major work of English literature. (İngiliz edebiyatının önemli edebiyat eserlerini okudum.)



















1551) little; (sıfat)













az, küçük, ufak













His little brother is five years old. (Küçük oğlan kardeşi beş yaşında.)



















1552) live; (fiil, sıfat)










f.; yaşamak, hayatta kalmak    s.; canlı, yaşayan, hayat dolu

They live in a big house. (Büyük bir evde yaşıyorlar.)

















Yüklə 0,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   79   80   81   82   83   84   85   86   ...   114




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin