bir a book, a car, a movie (bir kitap, bir araba, bir film)



Yüklə 0,65 Mb.
səhifə86/114
tarix28.07.2020
ölçüsü0,65 Mb.
#32310
1   ...   82   83   84   85   86   87   88   89   ...   114
vocabularyy




1579) machine; (isim)










makine, mekanizma










Machines have replaced human labour in industry. (Sanayide, makineler insan gücünün yerine geçti.)



















1580) mad; (sıfat)













deli, çılgın, öfkeli, kızgın










I’ll go mad if I have to wait my lunch much longer. (Eğer yemeğimi daha fazla beklemek zorunda kalırsam deliye döneceğim.)



















1581) magazine; (isim)










dergi, magazin













She likes reading fashion magazines. (Moda dergileri okumayı sever.)



















1582) mail; (fiil,isim)










f.; posta ile göndermek    i.; posta







I will check if there is any  letter for me. (Benim için mektup var mı diye postamı kontrol edeceğim.).)



















1583) main; (isim, sıfat)










i.; esas, temel   s.; ana, baş, başlıca







The manager’s office is in the main building. (Müdürün odası ana binada.)



















1584) mainly; (zarf)













başlıca, esasen, ağırlıklı olarak










The people in the fair were mainly foreign guests. (Fuardaki insanlar genel olarak yabancı konuklardı.)



















1585) maintain; (fiil)










sürdürmek, devam ettirmek, bakmak, bakım yapmak

Azerbaijan and Turkey have always maintained close relations. (Azerbaycan ve Türkiye daima yakın ilişkilerini sürdürmüşlerdir.)



















1586) maintenance; (isim)










bakım, tamir, sürdürme, devam







He learnt car maintenance. (O, araba tamiri yapmayı öğrendi.)



















1587) major; (sıfat)













başlıca, büyük, önemli










We have encountered major problems. (Büyük problemlerle karşı karşıya kaldık.)



















1588) majority; (isim)










çoğunluk, çokluk













Majority of the people is happy with their lives. (İnsanların çoğu hayatlarından mutlular.)



















1589) make; (fiil)













yapmak, yaptırmak, yaratmak, hazırlamak




You should make your plans before Christmas. (Noel’den önce planlarını yapmalısın.)



















1590) maker; (isim)













yapan, yapıcı, yapımcı










He is an excellent instrument maker. (O, mükemmel bir entstrüman yapıcısıdır.)



















1591) makeup; (isim)










makyaj
















Use cream  to clean your makeup. (Makyajını temizlemek için krem kullan.)



















1592) male; (isim)













erkek, bay













All the participants were male. (Katılımcıların hepsi erkekti.)



















1593) mall; (fiil, isim)










f.; dövmek, vurmak     i.; kapalı çarşı, alışveriş merkezi, ağaçlık yol

Let’s go to the mall. (Alışveriş merkezine gidelim.)






















1594) man; (isim)













erkek, adam, insan, kişi










Men and women have  equal rights. (Erkekler ve kadınlar eşit haklara sahiptirler.)



















1595) manage; (fiil)













yönetmek, idare etmek, çekip çevirmek







He managed this project successfully. (Bu projeyi başarı ile yönetti.)





































1596) management; (isim)










idare, yönetim













The hotel management was so rude that they did not give my money back. (Otel yönetimi o kadar kabaydı ki paramı geri vermediler.)



















1597) manager; (isim)










Yüklə 0,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   82   83   84   85   86   87   88   89   ...   114




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin