bir a book, a car, a movie (bir kitap, bir araba, bir film)



Yüklə 0,65 Mb.
səhifə88/114
tarix28.07.2020
ölçüsü0,65 Mb.
#32310
1   ...   84   85   86   87   88   89   90   91   ...   114
vocabularyy
















1617) matter; (fiil, isim)










f.; önem taşımak, önemli olmak  i.; madde, konu, mesele

We have more important matters to discuss. (Tartışacak daha önemli meselelerimiz var.)



















1618) may; (isim, fiil)










i.; mayıs   f.; -ebilmek, -ebilir, olası olmak




This film will be released next May. (Bu film, önümüzdeki mayıs çıkacak.)



















1619) maybe; (bağlaç, ünlem)










bağ.; belki de    ünl.; belki, olabilir







Maybe you should tell him later. (Belki ona daha sonra söylemelisin.)



















1620) mayor; (isim)













belediye başkanı













He was elected mayor. (O, belediye başkanı seçildi.)



















1621) me; (zamir)













ben, beni, bana













He told me that he won’t be able to join us. (Bize katılamayacağını söyledi.)



















1622) meal; (isim)













öğün, yemek













What would you like to eat on your evening meal? (Akşam yemeğinde ne yemek istersiniz?)



















1623) mean; (fiil, sıfat, isim)










f.; demek istemek, anlamına gelmek,   s.; pinti, adi, kaba    i.; orta, ortalama

Jim is a mean man. He never buys presents to anyone. (Jim cimri bir adamdır. Hiç kimseye asla hediye almaz.)



















1624) meaning; (isim, sıfat)










i.; anlam, mana, kasıt, yorum    s.; anlam, anlamlı, niyetli

What is the meaning of this word? (Bu sözcüğün anlamı nedir?)



















1625) meanwhile; (zarf)










bu sırada, tam bu sırada, aynı anda







I’ll be back in an hour. Meanwhile do your homework. (Bir saat içinde geleceğim. Bu sırada ödevini yap.)



















1626) measure;













f.; ölçmek   i.; ölçü, önlem, tedbir







A ship’s speed is measured in knots. (Bir geminin hızı nat olarak ölçülür.)



















1627) measurement; (isim)










ölçü, ölçme, ölçüm













Do you know the exact measurements of the room? (Odanın tam ölçülerini biliyor musun?)



















1628) meat; (isim)













et
















She doesn’t eat meat because she is vegetarian. (O et yemez çünkü vejeteryan.)



















1629) mechanism; (isim)










yöntem, mekanizma, düzenek







He captured the control mechanism.(Kontrol mekanizmasını ele geçirdi.)



















1630) media;













medya, basın













The media doesn’t report news objectively. (Medya, haberleri objektif olarak vermiyor.)



















1631) medical;













i.; medikal, tıp   s.; tıbbi










Scientists have started a new  medical research recently. (Bilimadamları son zamanlarda yeni bir tıbbi araştırma başlattı.)



















1632) medication; (isim)










ilaç, ilaç tedavisi













Are you currently taking any medication? (Şu şıralar herhangi bir ilaç alıyor musunuz?)



















1633) medicine; (isim, fiil)










i.; ilaç, tıp, hekimlik   f.; ilaç vermek







Did you take your medicine? (İlacını aldın mı?)






















1634) medium; (isim, sıfat)










i.; orta, orta düzey, aracı, gereç   d.; ortalama




We have three sizes- small, medium and large. (Üç beden var- küçük, orta ve büyük.)



















1635) meet;













buluşmak, görüşmek, karşılaşmak, rastlamak




I met him after many years. (Onunla yıllar sonra karşılaştım.)














Yüklə 0,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   84   85   86   87   88   89   90   91   ...   114




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin