bir a book, a car, a movie (bir kitap, bir araba, bir film)



Yüklə 0,65 Mb.
səhifə87/114
tarix28.07.2020
ölçüsü0,65 Mb.
#32310
1   ...   83   84   85   86   87   88   89   90   ...   114
vocabularyy


yönetici, idareci, müdür










Our manager set a meeting yesterday. (Müdürümüz dün toplantı düzenledi.)



















1598) manner; (isim)










tavır, davranış, tutum,yöntem










His manner was agressive. (Agrasif bir tutumu  vardı.)



















1599) manufacturer; (isim)










imalatçı, üretici, fabrikatör










Japan is know as the major manufacturer of technology. (Japonya, önemli bir  teknoloji üreticisi olarak bilinir.)



















1600) manufacturing; (isim)










imalat, üretim, yapım










Manufacturing industry was affected by the economic crisis. (İmalat endüstrisi ekonomik krizden etkilendi.)



















1601) many; (sıfat, zarf)










s.; birçok, bir yığın  zf.; çok










I’ve got too many works to do. (Yapacak bir yığın işim var.)



















1602) map; (isim, fiil)










i.; harita, plan    f.; haritalamak, işaret etmek, saptamak

The map helped us to find our way. (Harita yolumuzu  bulmamıza yardımcı oldu.)



















1603) margin; (isim)













kenar boşluğu, mesafe, sınır










Leave a margin on the left. (Solda boşluk bırak.)






















1604) mark; (fiil, isim)










f.; işaretlemek, damgalamak, notlandırmak    i.; iz, işaret, damga, puan

Mark the words that you don’t know the meaning. (Anlamını bilmediğin kelimeleri işaretle.)



















1605) market; (isim)













piyasa, Pazar, çarşı, borsa










She bought some fruits and vegetables at the market. (Pazardan meyve ve sebze aldı.)



















1606) marketing; (isim)










pazarlama













Marketing techniques play major role in this field. (Pazarlama teknikleri bu alanda öenmli rol oynar.)



















1607) marriage; (isim)










evlilik, nikah, evlenme










Their marriage was celebrated with a magnificent ceremony. (Evlilikleri, görkemli bir törenle kutlandı.)



















1608) married; (sıfat)










evli, nikahlı













How long have you been married? (Ne zamandır evlisiniz?)



















1609) marry; (fiil)













evlenmek, nikahlanmak










Will you marry me? (Benimle evlenir misin?)






















1610) mask; (fiil, isim)










f.; maskelemek, gizlemek  i.; maske, örtü




The robbers were wearing masks. (Hırsızlar maske takıyordu.)



















1611) mass; (fiil, isim)










f.; kümelemek, toplamak, yığmak     i.; kütle,yığın




The sky was full of masses of clouds. (Gökyüzü bulut kütleleriyle kaplıydı.)



















1612) massive; (sıfat)










çok büyük, iri, ağır , heybetli










The explosion made a massive hole in the ground. (Patlama, yerde çok büyük bir çukur açtı.)



















1613) master; (isim, fiil)










i.; üstad, usta   f.; üstesinden gelmek, öğrenmek, uzmanlaşmak

He called himself the master of math. (Kendine matematik ustası diyor.)



















1614) match; (fiil, isim)










f.; eşleştirmek, uydurmak    i.; eş, denk, kibrit, maç




They are playing an important match against Barcelona on Sunday. (Pazar günü Barselona’ya karşı önemli bir maç oynayacaklar.)



















1615) material; (isim, sıfat)










i.; materyal, madde, malzeme   s.; maddi, maddesel

We need more materials to make a soap. (Sabun yapmak için daha fazla malzemeye ihtiyacımız var.)



















1616) math; (isim)













matematik













He is good at math but I don’t. (O, matematikte iyidir ama ben değilim.)





Yüklə 0,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   83   84   85   86   87   88   89   90   ...   114




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin