Darabe meselen : örnek verdi, isnad etti



Yüklə 1,08 Mb.
səhifə3/100
tarix24.05.2020
ölçüsü1,08 Mb.
#31493
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   100
Arab Azer1

: onu döndürmeye

alâ resûli-hî

: onun resûlüne, kendi resûlüne, resûlüne

alâ resûli-nâ

: resûlümüzün üzerinde olan (sorumluluk)

alâ ricleyni

: iki ayak üzerinde

alâ rusuli-ke

: senin resûllerin vasıtası ile

alâ şefâ

: kenarında

alâ seferin

: seferde, yolculukta

alâ seferin

: seferde, yolculukta

alâ şerîatin

: şeriat üzere

alâ sevâin

: eşitlik üzere, eşit olarak

alâ şey'in

: bir şey üzerinde

alâ sırâtın

: bir yol üzerinde

alâ sırâtın mustekîmin

: Sıratı Mustakîm üzeredir (Sıratı Mustakîm'in kontrolü Allah'tadır)

alâ sururin

: tahtların üzerinde

alâ sururin

: tahtlar üzerine

alâ taâmi

: doyurmaya, doyurma konusunda

alâ taâmi

: doyurmaya

alâ taâmin

: yemeğe

alâ tehavvufin

: korkuyorken, korkarken, korkar halde

alâ ticâretin

: ticarete (ticaret için)

alâ ummetin

: bir ümmet (dîn) üzerinde

alâ urûşi-hâ

: çatıları üzerine

alâ usûli-hâ

: onu kökü üzerinde

alâ vâdin nemli

: karınca vadisine

alâ vechi-hî

: onun yüzüne

alâ vechi-hî

: yüzü üzerine, yüz geri

alâ vucûhi-him

: yüzleri üzerinde, yüzükoyun, yüzüstü

alâ vucûhi-him

: yüzleri üzerine

alâ vucûhi-him

: yüz üstü (sürünerek)

alâ yedey-hi

: ellerini

alâ yûsufe

: Yusuf'a (yanına, huzuruna)

alâ zahri-hi

: onun üzerinde

alâ zâlikum

: bunu üzerinize

alâ zuhûri-hi

: onların sırtları üzerine, sırtlarına

alâ zulmi-him

: onların zulümlerine karşılık

âlâi

: ni'metler

alakaten

: alaka (rahim duvarına bir noktadan bağlı olan), embriyo

alakatin

: alaka, bir noktaya asılı damla, embriyo

alâllâh (alâ allâhi)

: Allah'a

alâllâhi (alâ allâhi)

: Allah'a, Allah için

alâllâhi (alâ allâhi)

: Allah'a

âle

: aile, soy

âle dâvûde

: Davut ailesi

âle fir'avne

: firavun ailesi

âle lûtın

: Lut'un ailesi

alel ardı (alâ el ardı)

: arz üzerine, yeryüzü üzerine

alel azîzi (alâ el azîzi)

: azîz olana, yüce olana

alel bâtıli (alâ el bâtıli)

: bâtılın üzerine

alel bigâi (alâ el bigâi)

: fuhşa, zinaya

alel erâiki (alâ el erâiki)

: tahtlar üzerinde, üzerine

alellezî (alâ ellezî)

: ona aittir

alellezînahtelefû

: ihtilâfa düşenler üzerine

alellezîne (alâ ellezîne)

: onlara karşı: onların üzerinde

a'lemu

: daha iyi bilir, çok iyi bilir

alen nâri (alâ en nâri)

: ateşin yanında: insanlara

alen nebiyyi (alâ en nebiyyi)

: peygambere

aler rusuli (alâ er rusuli)

: resûllerin üzerinde (sorumluluğunda)

alestihyâin (alâ istihyâin)

: haya ederek, utanarak

aleyhâ

: onun üzerinde: onun yanına: ona, onun üstüne: kendi aleyhine

aleyhâ fânin

: fanilik üzeredir, yok olucudur

aleyhi

: ona, onun üzerine, kendi aleyhine

aleyhi el kavlu

: onların üzerlerine söz, onlar hakkında söz

aleyhi ez zikru

: ona zikir

aleyhi kâimen

: onun üzerine, dikilici, ayakta durucu

aleyhim

: onlara, onların üzerine, onlar için

aleyhim(u)

: onların üzerini, onları

aleyhimâ

: ikisine

aleyhinne

: onların üzerine

aleyhullâhe

: Allah'a

aleyke

: sana, senin üzerine

aleyke el belâgu

: tebliğ senin üzerine

aleyke el kitâbe

: sana kitabı

aleyke el lâ'nete

: lânet senin üzerinedir

aleyki

: senin üzerine

aleykum

: size, sizin üzerinize, sizin için

aleykum el yevme

: bugün size

aleykum(u)

: sizin üzerinize

aleykumâ

: siz ikinizin (iki toplumun) üzerine

aleynâ

: bizim üzerimize, bizim hakkımızda

aleyye

: benim üzerimedir, banadır

âli fir'avne

: firavunun ailesi

âli ya'kûbe

: Yâkub ailesi

âlihete-kum

: sizin ilâhlarınız

âliheten

: ilâhlar

âliheti-kum

: ilâhlarınız

âliheti-nâ

: ilâhlarımız

âlihetu-hum

: onların ilâhları

âlihetun

: ilâhlar

âlihetun

: ilâhlar

alihetu-nâ

: bizim ilâhlarımız

alime

: bildi (biliyordu)

alîmen

: alim, en iyi bilen

alimet

: bildi

âlimi

: bilen

alîmin

: âlim, bilgin

âlimîne

: bilenler

alimnâ

: biz bildik (biliyorduk, biliyoruz)

alimte

: sen bildin, senin bildiğin (gibi)

alimte

: sen bildin (biliyordun)

alimtum

: siz bildiniz (biliyorsunuz)

alimtum(u)

: bildiniz

alimû

: bildiler, öğrendiler

alîmun

: hakkıyla bilen, en iyi bilen: âli, yüce

alîmun

: en iyi bilen: çok iyi bilen

âlîne

: âlîn olanlar, üstün gelmeye çalışanlar

âliye-hâ

: onu, en yüksek (yaptık)

âliye-hâ sâfile-hâ

: onun üstünün altına gelmesi, onun yükselip alçalması

aliyyen

: âlî, yüce, üstün: (çok) yüce

alîyyun

: âlî, yüce

allah

: Allah

allâhe

: Allah'a karşı: Allah'ın: Allah

allâhe allâhu

: Allah (cc.)

allahi ellezî

: Allah ki o

allahu

: Allah: Allah'ın

allâhu in şâe

: Allah eğer dilerse

allâhu lekum

: Allah, size

allâhu yahluku

: Allah yaratır

allâhu yef'alu mâ yeşâu

: Allah dilediğini yapar

allâhu yemunnu

: Allah minnet ettirir (siz Allah'a minnettar olun)

allâhullezî (allâhu ellezî)

: Allah O ki

allâhumme

: Allah'ım

allâmu

: çok iyi bilen

alleme

: öğretti

alleme-hu

: ona öğretti

alleme-kum

: size öğretti (öğreten)

alleme-ni

: bana öğretti

allemnâ-hu

: ona öğrettik

allemte-nâ

: sen bize öğrettin

âlu

: ailesi

âlu mûsâ

: Musa ailesi

a'mâ

: görmeyen, kör

a'mâle-hum

: onların amellerini, yaptıklarını

a'mâlen

: ameller açısından

a'mâlu-hum

: onların amelleri

a'mâlu-kum

: amellleriniz

a'mâlun

: ameller

a'mâlu-nâ

: bizim amellerimiz

amedin

: direkler

amele âmilin

: amel edenin amelini

amelen

: amel, iş

amelen sâlihan

: salih amel, nefs tezkiyesi

ameli-hî

: onun ameli

a'melû

: yapın

a'melu sâlihan

: salih amel (nefsi tezkiye edici amel) yaparım

amelu-ke

: senin amel(ler)in

amelun

: amel işleyendir

amen

: yıllar: körlüktür

âmene

: âmenû oldu (Allah'a ulaşmayı diledi), îmân etti, inandı

âmennâ

: biz inandık, îmân ettik, âmenû olduk

âmennâ bi allâhi

: biz Allah'a âmenû olduk, îmân ettik

âmennâ bihi

: biz ona inandık, ona îmân ettik

âmentu

: ben âmenû oldum, îmân ettim

âmentum

: inandınız mı, îmân mı ettiniz

amenû

: îmân ettiler, amenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler

âmenûrkeû (âmenû irkeû)

: âmenû olanlar, rükû edin

amerû-hâ

: onu imar ettiler

âmeyni

: iki sene (yıl)

amîkın

: uzak

amile

: yaptı, işledi

amile es sâlihâti

: salih ameller (nefs tezkiyesi)

amile sâlihan

: salih amel (nefsi tezkiye edici amel)

amilet

: yaptı

âmilet-hu

: onu yaptılar

amiltum

: siz yaptınız

amilû

: yaptılar, işlediler

amilû es sâlihâti

: nefsi ıslah edici, tezkiye edici amel yaptılar

amilû es sûe

: kötü amel yaptılar

âmilun

: amel eden, yapan

âmilûne

: yapanlarız, yapacak olanlarız

âmin

: îmân et

âminen

: emin olan, güvenilir olan

âmineten

: güvenlik içinde, emin

âminîne

: emin olanlar, güvende olanlar

âminû

: inanın (inandılar)

âminûne

: emin olanlar, emniyette olanlar

amiyet

: kapandı

ammâ

: şeyden: şeylerden

ammâ (an mâ) ta'melûne

: yaptığınız şeylerden, yaptıklarınızdan

ammâti-ke

: senin halan

ammi-ke

: senin amcan

âmun

: sene, yıl

amûne

: kör

âmuru-hu

: ona emrettiğim

an

: den, dan

an âlihetî

: ilâhlarımdan

an âliheti-nâ

: ilâhlarımızdan

an ashâbi el cahîmi

: cehennem ehlinden, cehennem halkından

an âyâti-hâ

: âyetlerinden, delillerinden


Yüklə 1,08 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   100




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin