Darabe meselen : örnek verdi, isnad etti



Yüklə 1,08 Mb.
səhifə5/100
tarix24.05.2020
ölçüsü1,08 Mb.
#31493
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   100
Arab Azer1


astafeynâ

: biz seçtik

asvâte-hum

: seslerini

asvâte-kum

: sesleriniz

a'tâ

: verdi, lütfetti, ihsan etti

âtâ hum(u) allâhu

: Allah'ın onlara verdiği

atâa

: itaat etti

atâen

: lütuf, bağış, ihsan olarak

âtâ-hum

: onlara verdi

âtâ-hum(u)

: onlara verdi, kendilerine verdi

âtâkellâhu (âtâ-ke allâhu)

: Allah sana verdi

âtâ-kum

: size verdi

âtâ-kum(u)

: size verdi

at'ame-hu

: onu doyurur

at'ame-hum

: onları doyurdu

âtâniyallâhu

: Allah bana verdi

âtâniye

: bana verdi

atâu

: ihsan(lar)

atâû-hu

: ona itaat ettiler

a'taynâ-ke

: biz sana verdik

a'tednâ

: biz hazırladık

a'ted-nâ

: hazırladık

âtet

: verdi

atev

: geldiler: itaat etmediler, (emirden) çıktılar

âtev-hâ

: ona geldiler

âtev-hu

: ona verdiler

âteynâ

: biz verdik

âteynâ-hu

: ona verdik

âteynâ-hum

: onlara verdik, getirdik

âteynâ-hum

: biz onlara verdik

âteynâ-ke

: sana verdik

âteyte

: sen verdin

âteyte-hunne

: onlara verdin

âteyte-nî

: bana verdin

âteytu-kum

: size verdim

âteytumûhunne

: onlara (kadınlara) verdiniz

âteytumû-hunne

: onlara verdiğiniz şeyleri

atharu

: en temiz, daha temiz

âti

: ver

âti er rahmâni

: Rahmân'a gelecek

atîdun

: hazır olan

âtî-hi

: ona gelecek

âti-him

: onlara ver: onlara geldi

âtî-ke

: sana getiririm

âtî-kum

: size getireceğim

âtin

: gelecek

âti-nâ

: bize ver: bize getir

atîû

: itaat edin

atîu allâhe

: Allah'a itaat edin

âtiyetun

: gelecek

atmeu

: umuyorum, istiyorum

attalia

: ben muttali olurum, karşılaşırım, ulaşırım

attaliu

: muttali olurum, karşılaşırım

âtû

: verin

atû-nî

: bana verin, getirin

âvâ

: yanına aldı (barındırdı)

âvâ ileyhi

: kendi yanına aldı (barındırdı)

avânun

: orta yaşta

âvî

: sığınırım, iltica ederim

avrâtin

: muhafazasız, açık, sakınılması gereken

âyâti

: âyetler: âyetlerim

âyâti allâhi

: Allah'ın âyetleri

âyâti-hi

: onun âyetleri, mucizeleri

âyâti-ke

: senin âyetlerin

âyâtin

: âyetler, deliller, ibretler, mucizeler

âyâti-nâ

: âyetlerimiz (mucizelerimiz, delillerimiz)

âyâtu

: âyetler

âyâtu allâhi

: Allah'ın âyetleri

âyâtu el kitâbi

: kitabın âyetleridir

âyâtu er rahmâni

: Rahmân'ın âyetleri

âyâtu-hu

: onun âyetleri

âyâtun

: âyetler, deliller, kanıtlar

âyâtu-nâ

: bizim âyetlerimiz

âyete

: âyet, mucize, belge, delil

âyeten

: bir âyet, delil, mucize

âyetu-ke

: senin âyetin, senin delilin, senin işaretin

âyetun

: bir âyet, delil, mucize

ayînâ

: biz aciz olduk

aynâ-hu

: onun gözleri (onun iki gözü)

aynâ-ke

: senin gözlerin

aynâni

: iki pınar

ayne

: pınar, kaynak

ayne el yakîni

: Ayn'el Yakîn, göz ile

aynen

: göz, pınar, kaynak

ayney-ke

: senin iki gözün, gözlerin

ayneyni

: iki göz

a'yune-hum

: onların gözleri

a'yuni

: göz(ler)

a'yunu-hum

: onların gözleri: sizin gözleriniz

azâb

: azap

azâb el harîkı

: yakıcı azap

azâballâhi (azâbe allâhi)

: Allah'ın azabı

azâbe

: azap: azabı

azâbe el âhıreti

: ahiret azabı

azâbe el cahîmi

: cehennemin azabı

azâbe el harîki

: yakıcı azabı

azâbe en nârı

: ateşin azabı

azâbe-hâ

: onun azabı

azâbe-hu

: onun azabı

azâbe-humâ

: ikisinin azabı

azâben

: bir azap

azâben

: azap

azâben şedîden

: şiddetli azap

azâbi

: azap: azabım

azâbî

: benim azabım

azâbi allâhi

: Allah'ın azabı

azâbi es saîri

: cehennem azabı

azâbu

: azap

azâbu

: azap

azâbu el âhireti

: ahiret azabı

azâbu en nâri

: ateşin azabı

azâbun

: bir azap

azâbun

: bir azap

azâbun elîmun

: elîm (acı) bir azap

azâbun karîbun

: yakın bir azap

azâbun muhînun

: alçaltıcı, rüsva edici azap

a'zamu

: en büyük

âzâne

: kulaklar

âzâni-him

: onların kulakları

âzâni-nâ

: bizim kulaklarımız

âzânun

: kulaklar

azbun

: lezzetli, tatlı

azelte

: sen azlettin, bıraktın

azeme

: azmedildi, kesinleşti

âzennâ-ke (ezene) (âzene)

: sana bildirdik, arz ettik izin verdi ilân etti, bildirdi

âzentu-kum

: size ilân ettim, bildirdim

âzev

: eziyet ettiler

âzeytumû-nâ

: bize sizin yaptığınız eziyetler

azîman

: azîm, büyük, çok büyük

azîmun

: büyük, en büyük

azîzen

: azîz olan, yüce ve gâlip olan

azîzun

: üstün, yüce, şerefli

azleme

: karanlık çöktü: daha zalim

azlemu

: daha zalim

azmen

: azîmli

azmi

: azîm, büyük

azzebe-hum

: onları azaplandırırdı, azap ederdi

azzebnâ

: azaplandırdık

azzeznâ

: azîz kıldık, güçlendirdik, destekledik

bâben

: bir kapı

bâbin

: kapı

bâbun

: kapı

ba'da

: bazı, bir kısım

ba'da ellezî

: bazı şeyleri ki

ba'da yevmin

: günün bir kısmı

ba'dâ(ba'den)

: bir kısmı

ba'da-hu

: onun bir kısmı

ba'da-hum

: onların bir kısmını

ba'da-hum (ba'da-hum fî ba'dın)

: onların bir kısmını (birbirlerine)

ba'dahum ba'dan

: onların bir kısmını bir kısmına, birbirine

ba'da-hum bi ba'dın

: onları birbirleriyle

ba'da-kum

: bazınızı, bir kısmınızı

ba'dallezî (ba'de ellezi)

: bir kısmı ki o

ba'dan

: bir kısmına

ba'de

: sonra: bazı,

ba'de allâhi

: Allah'tan sonra

ba'de hunne

: onlardan sonra

ba'de îmâni-him

: îmânlarından sonra

ba'de mâ

: sonra

ba'de zâlike

: bundan sonra

ba'de-hâ

: ondan sonra

ba'den

: bazıları

ba'di

: sonra, daha sonra: bir kısım

ba'di el emri

: bazı işler

ba'di zâlike

: bundan sonra

ba'di-hi

: ondan sonra

ba'di-hi

: ondan sonra

ba'di-him

: onlardan sonra

ba'dı-kum ba'den

: birbirinizi

ba'di-kum li ba'din

: birbirinize

ba'dın

: bazıları, bir kısmı

ba'din (ba'du-hum ba'din)

: bir kısmı (onların bir kısmı - bir kısmına, birbirlerine)

bâdiye

: basit olan, düşünmeden olan

ba'du

: bazı: sonra, bir kısmı

ba'du es seyyâreti

: bir kısım yolcular, bir grup yolcu, yolcu kafilesi

ba'du-hâ

: onun bazıları

ba'du-hum

: onların bir kısmı

ba'du-hum alâ ba'dın

: onların bir kısmı bir kısmına

ba'du-hum alâ ba'dın

: birbirlerine yönelip

ba'du-hum ba'dan

: onların bir kısmı bir kısmına, birbirlerine

ba'duhum ilâ ba'din

: onların bazıları diğerlerine, birbirlerine

ba'du-kum

: sizin bir kısmınız

ba'du-kum ilâ ba'dın

: birbirinize, birbirinizle

ba'du-nâ

: bir kısmımız

ba'du-nâ alâ ba'dın

: birbirimize

bâdûne

: bedeviler (çölde yaşayan Araplar)

bâe

: uğradı

bâgin

: hakka tecavüz ederek

bagıyyen

: azgınlık, iffetsizlik

bagteten

: ansızın, aniden

bagteten

: ansızın

bagyen

: düşmanlık, çekememezlik, haset: azgınlık

bagyen

: azarak, azgınlık ederek

bahıle

: cimrilik etti

bahîretin

: diyorlar


Yüklə 1,08 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   100




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin