bi emrinâ
|
: bizim emrimizle
|
bi emvâli-him
|
: kendi malları ile
|
bi emvâlin
|
: mal ile
|
bi en nâsi
|
: insanlara
|
bi en nâsıyeti
|
: perçeminden
|
bi en nehâri
|
: gündüzleyin
|
bi en neherin
|
: bir nehir ile
|
bi en nuzuri
|
: uyarıları
|
bi en te'tû
|
: gelmeniz, girmeniz
|
bi en'âmin
|
: hayvanlarla
|
bi en'âmin
|
: hayvanlarla
|
bi enfusi-him
|
: kendi nefslerinde, kendi içlerinde
|
bi enfusi-hinne
|
: kendi kendileri ile, kendi kendilerine
|
bi ennâ
|
: bizim ... olduğumuza
|
bi enne
|
: sebebi ile: olduğunu
|
bi enne kum(u)
|
: sizin olmanız sebebiyle
|
bi ennehu
|
: onun olması sebebiyle
|
bi enne-hum
|
: onların olması dolayısıyla, sebebiyle
|
bi ennellezîne (enne ellezîne)
|
: onların olmaları sebebiyle
|
bi en'umi allâhi
|
: Allah'ın ni'metleri (ni'metlendirmesi)
|
bi er rahmâni
|
: Rahmân'ı
|
bi er rûhi
|
: ruh ile
|
bi er rusuli
|
: resûlleri
|
bi erbeati
|
: dördü ile
|
bi erculi-hinne
|
: (onların) ayakları
|
bi es sâati
|
: o saati, kıyâmeti
|
bi es sabri
|
: sabırla
|
bi es sabrı
|
: sabrı
|
bi es sâhireti
|
: sahirdirler, dirilişin ilk görme anındalar, yerin (toprağın) üstündedirler
|
bi es salâti
|
: namazı, namaz ile
|
bi es sâlihîne
|
: salihlerle
|
bi eş şefakı
|
: şafak vaktine
|
bi eş şemsi
|
: güneşi
|
bi eş şerri
|
: şerr ile
|
bi es seyyieti
|
: seyyiat, kaybedilen dereceler: kötülüğü
|
bi es sıdkı
|
: doğruyu, gerçeği, hakikati
|
bi eş şuhedâi
|
: şahitleri
|
bi es sûi
|
: kötülük ile, şerrle
|
bi es sûkı
|
: bacaklarını
|
bi esmâe
|
: isimleri ile, isimleri
|
bi esmâi-him
|
: O'nun (Allah'ın) isimleri
|
bi et tâgûti
|
: tagutu, insan ve cin şeytanları
|
bi et takvâ
|
: takvayı
|
bi et tayyîbi
|
: temiz ile, iyisi ile, helal ile
|
bi et tevrâti
|
: Tevrat'ı
|
bi ev'ıyeti-him
|
: onların heybeleri
|
bi eydî-him
|
: elleriyle
|
bi eydî-kum
|
: (sizin) kendi ellerinizle
|
bi eydin
|
: bir kudretle, büyük bir kuvvetle
|
bi eyyâmi allâhi
|
: Allah'ın günlerini
|
bi eyyi
|
: hangisi
|
bi ez zâlimîne
|
: zalimleri, haksızlık edenleri
|
bi ez zikri
|
: zikri
|
bi fâhışetin
|
: zina, fuhuş, kötülük
|
bi fâkihetin
|
: meyveleri
|
bi fâtinîne
|
: fitneye düşürenler
|
bi gadabin
|
: gazapla, öfkeyle
|
bi gadabin alâ gadabin
|
: gazap üzerine gazap
|
bi gâfilin
|
: gâfil, farkına varmayan, bilmeyen
|
bi gâibîne
|
: ayrılıp kaybolacak
|
bi gammin
|
: gam ile, keder ile
|
bi gayri
|
: olmaksızın, olmadığı halde: başka, olmadan,
|
bi gayri el hakkı
|
: haksız yere
|
bi gayri hakkın
|
: haksız yere, haksızlıkla
|
bi gayri hisâbin
|
: hesapsız
|
bi gayri ilmin
|
: bir ilmi olmaksızın
|
bi gayzı-him
|
: öfkeleri ile
|
bi gayzi-kum
|
: öfkeniz ile (öfkenizden)
|
bi gulâmin
|
: erkek çocuk ile
|
bi gurûrin
|
: aldatarak
|
bi haberin
|
: bir haberi
|
bi habli allâhi
|
: Allah'ın ipine
|
bi hablin min allâhi
|
: Allah'tan bir ip
|
bi hâdî
|
: hidayete erdiren
|
bi hadîsin
|
: bir söz
|
bi hafîzin
|
: muhafız, gözleyici
|
bi hâlisatin
|
: halis kullar olarak
|
bi halkıhinne
|
: onları yaratmaktan
|
bi halkın
|
: bir yaratma ile, halketme ile
|
bi halkın
|
: bir halkı
|
bi hamdi
|
: hamd ile
|
bi hamdi-hi
|
: hamd ile onu
|
bi hamdi-ke
|
: seni hamd ile, hamdinle
|
bi hâmilîne
|
: yüklenenler
|
bi hamseti âlâfin
|
: beş bini ile
|
bi harbin
|
: harbi, savaşı
|
bi hâricîne
|
: ile çıkacak olanlar
|
bi hayli-ke
|
: senin atlılarınla
|
bi hayrin
|
: hayırlı olanı, daha hayırlısını
|
bi hayrin
|
: hayırda (refah ve bollukta)
|
bi hâzâ
|
: bunu: bununla
|
bi hâzâ el hadîsi
|
: bu sözü
|
bi hâzâ fî
|
: bunun hakkında, bunu
|
bi hâzinîne
|
: hazineler oluşturan
|
bi hî
|
: onunla
|
bi himâ
|
: ikisini, ikisine
|
bi- hinne
|
: onlarla
|
bi hudâ
|
: hidayet ile
|
bi humuri-hinne
|
: (onların) başörtüleri
|
bi hûrin
|
: huriler ile
|
bi ibâdeti-him
|
: onların ibadetlerini
|
bi ibâdî
|
: kullarım ile
|
bi ibâdi-hî
|
: onun kulları: kulları için
|
bi ibrâhîme
|
: Hz. İbrâhîm'e
|
bi ıddeti-him
|
: onların sayısını
|
bi ihsânin
|
: ihsan ile
|
bi ilhâdin
|
: (Hakk yolundan) saptırarak
|
bi ilmi allâhi
|
: Allah'ın ilmiyle
|
bi ılmi-hî
|
: kendi ilmi ile, ilmiyle
|
bi imâmi-him
|
: imamları ile
|
bi imâmin
|
: önder, rehber
|
bi îmânihinne
|
: onların (kadınların) îmânlarını
|
bi îmâni-kum
|
: sizin imânınızı
|
bi îmânin
|
: îmân ile
|
bi isami
|
: nikâh akdi ile
|
bi îsebni meryeme
|
: Meryemoğlu İsa
|
bi ishâka
|
: İshak ile
|
bi ismi
|
: ismi ile
|
bi ismi allahi
|
: Allah'ın ismi ile
|
bi ittihâzi-kum(u)
|
: edinmeniz ile, edinerek
|
bi izni
|
: izni ile
|
bi izni allâhi
|
: Allah'ın izniyle
|
bi izni-hi
|
: onun izniyle
|
bi izzeti-ke
|
: senin izzetine, mutlak kudretine andolsun ki
|
bi kabesin
|
: bir kor
|
bi kabûlin hasenin
|
: güzel bir kabul ile
|
bi kaderi-hâ
|
: miktarınca, ona takdir edilen miktar kadar
|
bi kaderin
|
: kader ile, takdir edilmiş miktarda, bir ölçü ile
|
bi kâdirin alâ
|
: ... a kaadir olan
|
bi kâfin
|
: kâfi
|
bi kâhinin
|
: kâhin
|
bi kalbin
|
: bir kalp ile
|
bi karîbin
|
: yakın
|
bi kavmin
|
: bir kavim d: bir kavme ile
|
bi kelimâti-hi
|
: onun (kendi) kelimeleriyle, sözleriyle
|
bi kelimetin
|
: bir kelime
|
bi kelimetin min allâhi
|
: bir kelime ile, Allah'tan
|
bi ke'sin
|
: kadehler ile, kadehler
|
bi keydihinne
|
: onların (kadınların) hilelerini
|
bi kîatin
|
: düz arazide
|
bi kıntârin
|
: kantarlarca, tartı ile, ölçü ile, kantar kantar
|
bi kitâbi-kum
|
: (sizin) kitabınızı
|
bi kıt'ın
|
: bir kısmında (bir parçasında, bir kıtasında)
|
bi kıt'ın
|
: bir bölümünde, bir kıt'asında, bir parçasında
|
bi kufri-him
|
: onların inkâr etmeleri sebebiyle, küfürlerinden dolayı
|
bi kufri-ke
|
: küfrünle, inkârınla
|
bi kulli
|
: her biri, hepsi
|
bi kulli
|
: hepsi, bütün
|
bi kulli şey'in
|
: herşeyi
|
bi kullin
|
: hepsini
|
bi kum
|
: size: sizinle
|
bi kuvvetin
|
: güçle, kuvvetle
|
bi lıhyetî
|
: sakalımı
|
bi likâi
|
: mülâki olmayı, Allah'a ulaşmayı
|
bi likâi el âhıreti
|
: ahirete (Allah'a) mülâki olmayı
|
bi lisâni
|
: lisanı ile
|
bi lisâni-ke
|
: senin lisanın ile
|
bi mâ
|
: şeyleri: şeyi: şeye: o şeyi, onu: bu yüzden, bu sebeple
|
bi mâ
|
: sebebiyle, ...den dolayı: şeyi
|
bi mâ ahfeytum
|
: gizlediğiniz şeyleri
|
bi mâ âtâ-humu allâhu
|
: Allah'ın onlara verdiği şeyler
|
bi mâ câe-kum
|
: size gelen şeyi
|
bi mâ enzele
|
: indirilen şeye
|
bi mâ etev
|
: getirdikleri şey ile
|
bi mâ kesebet
|
: kazandığı şeyler ile
|
bi mâ lebistum
|
: siz ne kadar kaldınız
|
bi mâ lem yef'alû
|
: yapmadıkları şey ile
|
bi mâ şâe
|
: dilediği şey, dilediği
|
bi mâ ta'melûne
|
: yaptığınız şeyleri, yaptıklarınızı
|
bi mâ ta'melûne
|
: yaptığınız şeyleri
|
bi mâ tu'meru
|
: emrolunduğun şeyi
|
bi mâ ursiltum
|
: gönderildiğiniz şeyi
|
bi mâ vadaat
|
: neyi doğurduğunu
|
bi mâ verâe-hu
|
: onun arkasındaki şeyi
|
bi mâ ya'melûne
|
: yaptıkları şeyleri, yaptıklarını
|
bi mâ yektumûne
|
: gizledikleri şeyi
|
bi magfiretin
|
: bir mağfiret ile
|
bi mâin
|
: su ile
|
bi mâin
|
: su ile, sıvı ile, mai ile: suya
|
bi ma'rûfin
|
: iyilik ile, örf ve adete uygun olarak
|
bi meb'ûsîne
|
: beas edilenler, yeniden diriltilenler
|
bi mecnûnin
|
: bir deli
|
bi mefâzetihim (bi mâ fâzeti-him)
|
: onların feyz sahibi olmaları sebebiyle
|
bi mefâzetin
|
: kurtulacak yer
|
bi mekrihinne
|
: çekiştirdiklerini, dedikodu yaptıklarını
|
bi melki-nâ
(mülk)
|
: kendi isteğimizle (irademizle)
: (güç, kuvvet, idare)
|
bi melûmin
|
: kınanacak
|
bi men
| |