rabbâniyyîne
|
: kendini Rabb'e adamış
|
rabbe
|
: Rab
|
rabbe-hû
|
: onun Rabbi, kendi Rabbi
|
rabbe-hum
|
: onların Rabbi, Rab'leri
|
rabbe-ke
|
: senin Rabbin
|
rabbe-kum
|
: sizin Rabbiniz
|
rabbe-kum(u)
|
: Rabbinize karşı
|
rabbenâ
|
: Rabbimiz
|
rabbe-nâ
|
: Rabbimiz
|
rabbeyânî
|
: (ikisi) beni yetiştirdi, terbiye etti
|
rabbî
|
: benim Rabbim, benim efendim, beni besleyip koruyanım
|
rabbî allâhu
|
: Rabbim Allah
|
rabbi el arşi
|
: arşın Rabbi
|
rabbi ic'al
|
: Rabbim kıl, yap
|
rabbi ic'al lî
|
: Rabbim benim için kıl,ver
|
rabbi işrah
|
: Rabbim aç
|
rabbic'al (rabbi ic'al)
|
: Rabbim beni kıl, bana ver
|
rabbic'alnî (rabbi ic'al-nî)
|
: Rabbim beni kıl
|
rabbigfir (rabbi ıgfir)
|
: Rabbim mağfiret eyle
|
rabbi-hâ
|
: onun Rabbinin
|
rabbi-hâ
|
: Rab'leri
|
rabbi-hâ
|
: Rabbinin
|
rabbi-him
|
: onların Rab'leri, Rab'lerinin
|
rabbi-ke
|
: senin Rabbin, Rabbinin
|
rabbi-ki
|
: senin Rabbin
|
rabbi-kum
|
: Rabbiniz
|
rabbi-kumâ
|
: (siz) ikinizin Rabbi
|
rabbi-nâ
|
: Rabbimiz
|
rabbirciûni (rabbi irciû-ni)
|
: Rabbim beni geri döndür
|
rabbirhamhumâ
|
: Rabbim, ikisine de rahmet et
|
rabbiye
|
: benim Rabbim
|
rabbu
|
: Rabb
|
rabbu es semâvâti
|
: semaların (göklerin) Rabbi
|
rabbu-hâ
|
: onun Rabbi
|
rabbu-hu
|
: onun Rabbi
|
rabbu-hum
|
: onların Rabbi, Rab'leri
|
rabbu-humâ
|
: onların (o ikisinin) Rab'leri
|
rabbuke
|
: senin Rabbin
|
rabbu-ki
|
: senin Rabbin
|
rabbu-kum
|
: Rabbiniz
|
rabbu-nâ
|
: bizim Rabbimiz
|
rabbu-na ellezî
|
: bizim Rabbimiz ki o
|
rabbunallâhu (rabunâ allahu)
|
: bizim Rabbimiz Allah
|
rabihat
|
: kâr
|
râbiu-hum
|
: onların dördüncüsü
|
râbiyen
|
: üste çıkan, kabaran
|
râbiyeten
|
: çok şiddetli
|
racîmin
|
: recmedilmiş, taşlanmış
|
râciûne
|
: dönenler, dönecek olanlar
|
raculen
|
: bir adam (insan) hüviyetine
|
raculeyni
|
: iki kişi, iki adam
|
raculin
|
: bir adam
|
raculun
|
: bir adam
|
raculun
|
: bir erkek
|
raculun
|
: bir adam
|
raculunifterâ (raculun ifterâ)
|
: iftira eden bir adam
|
râddû-hu
|
: onu geri vereceğiz, döndüreceğiz
|
râddu-ke
|
: seni döndüren
|
radife
|
: tâbî oldu, peşine takıldı, arkasından geldi
|
radiye allâhu
|
: Allah razı oldu
|
râdıyeten
|
: razı olarak
|
râdiyetin
|
: razı olarak, razı olduğu
|
radıyyen
|
: razı olarak, razı olan
|
rae
|
: gördü
|
raet-hu
|
: onu gördü
|
raet-hum
|
: onları gördü
|
raev
|
: gördüler
|
raev-hu
|
: onu gördü
|
raevû
|
: gördüler
|
raevu el âyâti
|
: delilleri gördüler
|
raeyte
|
: sen gördün (görürsün)
|
raeyte-hum
|
: onları gördün
|
raeyte-ke
|
: senin görüşün
|
raeytum
|
: siz gördünüz
|
raeytumû-hu
|
: onu gördünüz
|
rafaa-hu
|
: onu yükseltti
|
ra'fetun
|
: şefkat, merhamet
|
râfi'atun
|
: yükselten, yükseltici
|
rafîkan
|
: arkadaş olarak, arkadaş
|
râga
|
: gizlice gidip geldi
|
ragaden
|
: bol bol, rahat
|
râgıbûne
|
: rağbet eden kimseleriz
|
rahîmen
|
: rahmet edici, rahmet nuru gönderen, rahim esması ile tecelli eden: rahim olan: merhametli, : Rahîm esması ile tecelli eden, rahmet nuru gönderen
|
rahime-nâ
|
: bize rahmet etse
|
rahîmin
|
: rahmet nuru gönderen
|
rahımnâ
|
: rahmet (merhamet) ettik
|
rahimte-hu
|
: sen ona rahmet ettin
|
rahîmun
|
: rahîmdir, rahmet nuru gönderendir, Rahîm esmasıyla tecelli edendir
|
rahmete
|
: rahmet
|
rahmete allâhi
|
: Allah'ın rahmeti
|
rahmete-hu
|
: rahmetini
|
rahmeten
|
: bir rahmet olarak
|
rahmeti allâhi
|
: Allah'ın rahmeti
|
rahmeti-hi
|
: onun rahmeti
|
rahmetillâhi (rahmeti allâhi)
|
: Allah'ın rahmeti
|
rahmetin
|
: rahmet
|
rahmeti-nâ
|
: bizim rahmetimiz
|
rahmetu allâhi
|
: Allah'ın rahmeti
|
rahmetu-hu
|
: onun rahmeti
|
rahmetun
|
: rahmet
|
rahtî
|
: arkadaş gurubu, raht
|
rahtın
|
: grup (on kişiden az)
|
râi-nâ
|
: bizi gözet (yahudi lisanında "ey ahmak" anlamında)
|
rakabetin
|
: bir köle
|
rakabetin
|
: köle
|
râkian
|
: rükû ederek, huşû ile eğilerek
|
rakibâ
|
: (ikisi) bindi
|
rakîben
|
: murakebe ederek, denetleyerek, kontrol eden
|
rakîben
|
: murakabe eden
|
rakibû
|
: bindiler
|
rakîbun
|
: bekleyen, gözleyen
|
râkın
|
: kurtaracak olan
|
rakkebe-ke
|
: terkip etti, tertip etti, farklı şeyleri biraraya getirdi
|
rakkın
|
: üzerine yazı yazılan şey, ince deri, sayfa
|
rakûbu-hum
|
: onların binekleri
|
ramadân
|
: ramazan
|
râne
|
: kapladı, örttü.
|
rasadan
|
: gözleyen, gözeten
|
rasaden
|
: gözleyen, izleyen
|
raşeden
|
: irşad olma, irşad etme
|
râsiyâtin
|
: yerinden oynamayan, sabit
|
raûfun
|
: çok merhametli, çok şefkatlidir
|
raûfun
|
: çok şefkatli
|
ra'ûfun
|
: şefkatli olan
|
râûne
|
: riayet edenler
|
ravdâti
|
: bahçeler
|
râvedet-nî
|
: beni elde etmeye çalıştı, benimle beraber olmak istedi
|
râvedtu-hu
|
: onu elde etmeye çalıştım, elde etmek istedim
|
râvedtu-hu
|
: onu elde etmeye çalıştım, murat almak istedim
|
râvedû-hu an
|
: göz koydular, kötü amelleri için ısrarla istediler
|
raybe
|
: şüphe
|
raybin
|
: şüphe
|
ra'ye el ayni
|
: gözleri ile görüyor
|
razaka-hum(u)
|
: onları rızıklandırdı
|
razaka-kum allâhu
|
: Allah sizi rızıklandırdı
|
razaknâ-hum
|
: onları rızıklandırdık
|
razaknâ-hum
|
: onları rızıklandırdığımız
|
razaknâ-kum
|
: sizi rızıklandırdık
|
reâ
|
: gördü
|
reâ-hâ
|
: onu gördü
|
reâ-hu
|
: onu gördü
|
reav-ke
|
: seni gördükleri
|
reavû
|
: (onlar) gördüler
|
reca'nâ-ke
|
: seni geri döndürdük
|
reccen
|
: şiddetle sarsılarak (zelzeleden farklı olarak) tekrarlanarak devam eden darbeler ile sarsılarak
|
recea
|
: geri döndü
|
receû
|
: döndüler
|
recîmin
|
: taşlanmış
|
recîmun
|
: kovulmuş (lânetlenmiş)
|
recmen
|
: taşlayarak
|
rec'un
|
: dönüş
|
redde-hâ
|
: onu reddetti, geri çevirdi
|
reddû-hu
|
: onu ilettiler
|
redednâ
|
: döndürdük, iade ettik
|
redednâ-hu
|
: onu geri verdik, iade ettik
|
redednâ-hu
|
: onu reddettik, iade ettik, çevirdik
|
redmen
|
: çok sağlam engel
|
ree
|
: gördü
|
reev
|
: gördüler
|
reev-hâ
|
: onu gördüler
|
reev-hu
|
: onu gördüler
|
reevu
|
: gördüler
|
re'eyne-hu
|
: onu gördüler (kadınlar)
|
reeyte
|
: sen gördün
|
reeytu
|
: gördüm
|
reeytu-hum
|
: onları gördüm
|
reeytum
|
: siz gördünüz
|
reeytum(u)
|
: siz gördünüz
|
refa'nâ
|
: biz yükselttik
|
refea
|
: yükseltti
|
refea es semavâti
|
: gökleri yükseltti
|
refea-hâ
|
: onu yükseltti
|
re'feten
|
: refet, şefkat
|
refîu ed derecâti
|
: dereceleri yükselten
|
refrefin
|
: yastıklar veya yüksek yataklar
|
regaben
|
: rağbet ederek, arzu ederek
|
rehbeten
|
: korku bakımından
|
rehekan
|
: azgınlık
|
rehekan
|
: zilletin sarması, zulme uğraması
|
rehînetun
|
: rehine, bir şey karşılığı olarak bir yerde bağlı kalma
|
rehtu-ke
|
: senin gurubun (on kişiden az olan erkek grubu)
|
rehven
|
: durgun, açık
|
rekabetin
|
: köle
|
remîmun
|
: çürüyüp dağılmış
|
reşeden
|
: irşad: irşad edecek
|
re'sî
|
: başım
|
reşîdun
|
: reşid olan, irşad eden
|
re'si-hi
|
: onun başı
|
resûlâ
|
: iki resûl, iki elçi
|
resûle
|
: resûl, elçi
|
resûle-hu
|
: onun resûlü, resûlü
|
resûle-hum
|
: onların resûlü
|