McCrory, daha önceden yapılan çalışmalarda; disleksik okuyucuların kontrol grubu ile kıyaslandığında, oksipito-temporal kortekslerinde azalmış aktivasyon olduğunun ya da aktivasyon olmadığının bulunduğunu vurgulamıştır. Onların resim isimlendirme çalışmalarında, iki grubun da oksipito-temporal korteks aktivasyonları incelenmiştir. Bununla birlikte disleksik okuyucular, kontrol grubundakilerden daha düşük aktivasyon göstermişlerdir.
McCrory, daha önceden yapılan çalışmalarda; disleksik okuyucuların kontrol grubu ile kıyaslandığında, oksipito-temporal kortekslerinde azalmış aktivasyon olduğunun ya da aktivasyon olmadığının bulunduğunu vurgulamıştır. Onların resim isimlendirme çalışmalarında, iki grubun da oksipito-temporal korteks aktivasyonları incelenmiştir. Bununla birlikte disleksik okuyucular, kontrol grubundakilerden daha düşük aktivasyon göstermişlerdir.
Bu bölge , visual (görmeye ait) korteks ile anterior temporal korteks arasında bulunmaktadır ve frontal korteksle de bağlantısı vardır.
Burası; visual, fonolojik ve semantik bilgilerin birleştirildiği bir yerdir. Bu yüzden bu bölgedeki disfonksiyon, birleştirme işlemindeki bir bozulmayı yansıtıyor olabilir.
McCrory’nin kelime tipine bakılmaksızın yapılan, kelime/yalancı kelime yineleme çalışmasında disleksik okuyucular; kontrol grubundakilerin sağ superior temporal korteks, sağ postcentral gyrus ve sol serebellum aktivasyonlarından daha düşük aktivasyon gösterdiler.
McCrory’nin kelime tipine bakılmaksızın yapılan, kelime/yalancı kelime yineleme çalışmasında disleksik okuyucular; kontrol grubundakilerin sağ superior temporal korteks, sağ postcentral gyrus ve sol serebellum aktivasyonlarından daha düşük aktivasyon gösterdiler.
Daha önceden Brunswick’in yaptığı açık/örtük okuma çalışması, okuma sırasında, disleksik okuyucuların bu bölgeyi normal olarak aktive ettiklerini göstermiştir. Bu da disleksinin, spesifik bir göreve ilişkin olabileceğini akla getirdi (fonksiyonel ve yapısal değil).
Daha önceden Brunswick’in yaptığı açık/örtük okuma çalışması, okuma sırasında, disleksik okuyucuların bu bölgeyi normal olarak aktive ettiklerini göstermiştir. Bu da disleksinin, spesifik bir göreve ilişkin olabileceğini akla getirdi (fonksiyonel ve yapısal değil).
Normal okuyucularla yapılan diğer çalışmalar, konuşmanın fonotik yapısına katılım ile sağ hemisfer aktivitesindeki bir düşüşü birleştirdi. Bu yüzden , disleksik okuyucuların düşük sağ hemisfer aktivasyonunun ; konuşmanın fonotik olmayan kısmının daha az işlenmesinin bir işareti olabileceğini akla getirmiştir.
DİSLEKSİ VE İŞLEVSEL KOPUKLUK
Disleksik okuyucların beyinlerindeki disfonksiyona özgü bölgelere ışık tutmak için yapılan fonkisyonal görüntüleme çalışmaları , bu okuyucların kortikal dil sistemlerindeki zayıf bağlantıya kanıt sağlamaktadır. Bu fikri, Paulesu ve arkadaşları; görsel ritim muhakeme ve kısa süreli bellek görevi boyunca disleksik okuyuclarla kontrol grubunun beyin aktivasyon örneklerindeki çarpıcı farkları inceledikleri araştırmalarından yola çıkarak öne sürmüşlerdir.
Kontrol grubundakiler, anterior ve posterior dil bölgeleri (Wernicke ve Broca merkezi) ile insulayı aktive ederken; disleksik okuyuclar bellek görevi boyunca yalnızca Wernicke merkezine ve ritim görevi boyunca da sadece Broca merkezini aktive ettiler.
Bu anterior ve posterior dil bölgeleri arasındaki bağlantısızlık, insula yolu ile, disleksik okuyucular tarafından dilin işlenmesinde otomatikliğin olmayışını yansıtıyor olabilir.
Benzer olarak Horwitz ve arkadaşları da, disleksik okuyucuların okuma görevlerinde performansları boyunca ; angular gyrus, inferiror frontal bölge, iğ biçiminde (fusiform) ya da lingual gyri’lerinde aktivasyon olmadığını rapor ettiler. Bu bize, gelişimsel disleksik okuyucularda angular gyrusun, sol hemisfer dil bölgesinden fonksiyonel olarak kopmuş olduğunu gösterir.
Benzer olarak Horwitz ve arkadaşları da, disleksik okuyucuların okuma görevlerinde performansları boyunca ; angular gyrus, inferiror frontal bölge, iğ biçiminde (fusiform) ya da lingual gyri’lerinde aktivasyon olmadığını rapor ettiler. Bu bize, gelişimsel disleksik okuyucularda angular gyrusun, sol hemisfer dil bölgesinden fonksiyonel olarak kopmuş olduğunu gösterir.
Angular gyrusun anormal aktivasyonu disleksik okuyucularda geniş bir biçimde açıklandı ve bu bölgedeki aktivasyon seviyesi normal okuyucuların okuma kabiliyetiyle pozitif korelasyon gösterdi. Disleksik okuyuclarda ise bu ikisi arasında negatif korelasyon bulundu.
ANTERİOR DİL BÖLGELERİ, KOPUKLUK VE UYUM
Disleksik okuyucuların beyinlerindeki azalmış posterior aktivasyon ile , fonolojik işleme süresince inferior parietal bölgenin artmış aktivasyonu arasında ilginç bir korelasyon olduğu bulunmuştur. Bu iki bölege, normalde lexical fonolojik geri almaya eşlik eden isimlendirme sisteminin bağımsız modalitesinin (şeklinin) bir parçası olarak birlikte aktive olurlar. Bu sistem fonolojik bilginin geri alınması veya belirtilmesinde de kritiktir. Bu yüzden, inferior frontal korteksin bu artmış aktivasyonu, dil sisteminin anterior ve posterior bölgeleri arasındaki zayıf ilişkinin bir yan ürünü olabilir.
Ayrıca,fonolojik işleme süresinde; disleksik okuyucuların sağ hemisfer posterior dil bölgelerinde,frontal aktivasyondaki artışa benzer bir artış olduğu gözlemlenmiştir.Bu,normalde otomatik fonolojik işlemle bağlantılı olan posterior sol hemisfer beyin bölgelerindeki işlev bozukluğunu desteklemek için,disleksik okuyucular tarafından telafi edici mekanizmaların uygulandığını gösteriyor olabilir.Mesela, bireyler görev performanslarına yardımcı olması açısından kelimeleri sessizce heceleyebiliyorlar.