Eylül 2016 İstanbul/Türkiye



Yüklə 6,61 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə40/59
tarix18.01.2017
ölçüsü6,61 Mb.
#5811
1   ...   36   37   38   39   40   41   42   43   ...   59

Bibliyografya

Ahmed-i Yesevî (1893), Divan-ı Hikmet, 3. baskı, St. Petersburg.

Ahmed-i Yesevî (1993), Divan-ı Hikmet’ten Seçmeler, Haz. Kemal Eraslan, 4. baskı, 

Kültür Bakanlığı yayınları, Ankara.

Ahmed-i Yesevî (2000), Divan-ı Hikmet, Haz. R. Ismailzade, K. Kari, G. Kambarbe-

kova, Tahran.

Eckmann, János (1958), “Çağatay Dili Hakkında Notlar”, TDAY Belleten 1958: 115-

126.


Eckmann, János (1971), The D

īvān of Gadā’ī, edit. John R. Krueger, Indiana Uni-

versity, Bloomington.

Eckmann, János (1988), Çağatayca El Kitabı, Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakül-

tesi yayınları, Istanbul.

Hoca Ahmet Yasavı (1992), Medinede Muhammet Türküstünda Hoca Ahmet-Hoca Ah-

met Yasavı Hikmetler, Çeviri yazı: Anna Övezov,  Ikar, Moskva.

Radloff, W. (1897), Die alttürkischen Inschriften der Mongolei, St. Petersburg.

Şen,  Mesut  (2007),  “Tarihî  Şîvelerde  Ek  Uyumsuzluğu  Var  mı?”,  4.  Uluslararası 

Türk Dili Kurultayı Bildirileri II (24-29 Eylül 2000), Ankara: Türk Dil Kurumu yayınları, 

1695-1733.

Thomsen, V. (1896), Inscriptions de l’Orkhon déchiffrées, Mémories de la Société Fin-

no-Ougrienne, V, Helsingfors.



Yeseviliğin Altın Orda ve  

Kazak Hanlarına Manevi Etkisi  



T. OMARBEKOV

*

G.HABİZHANOVA

*

Ahmet Yesevi’nin Tasavvufi öğretisi manevi açıdan geçmiş inanş olan Tan-

rıya tapmayı ve Şamanlık eski töreleri Avrasya kıtasından yavaş yavaş çıkardı. 

Göçebelere  bu  yeni  maneviyatın  bazı  bir  prensipleri  eski  inanışlarının  bazı 

tarihi töreleriyle örtüşmesi sevindirmiştir. Buna rağmen Yesevilik, devlet ku-

rucu olan millete önemli prensipleri de beraberinde getiriyordu. 

Ilk önce asi göçebelere maneviyat açısından Yaratıcıdan korkmaya ve onun 

Elçileri olan Peygamberlerine, Sufilere ve Devlet Reislerine tabii olmaya ça-

ğırdı. Bunun için Yesevi’den sonraki gelen bütün emirler bu yoldan devam 

etmiştir.  Bu  uygulamayı  aynen  kabul  edenler  olarak  Altun  Orda  ve  Kazak 

Hanlarını gösterebiliyoruz. Altın Orda 

Hanı Berke’nin vaktinde başlayarak ve halefi Özbek Han zamanında Yese-

vilik yolu Devleti Ana idelojisi yerini almıştır.

Kazak Hanları’nın hemen-hemen hepsi bu yol üzerinden giderek devle-

tin belkemiği idelojisine çevirmeye çalıştılar. Kazak Hanları arasından koyu 

inanışlı  olanları  tarihten  bellidir.  Onların  Sufilikinaşları  Kazak  Hanlığının 

Devletleşme açısından çok etkisi oldu. Bunu için de, Altın Orda veya Kazak 

Hanlığından  bahsederken  Ahmet  Yesevi’nin  Tasavvufi  öğretisi  Devletleşme 

kademesinde mühim rol oynadığını unutmamak gerekiyor.

Mutasavvıflık,  bugünkü  Kazakistanın  bulunduğu  topraklarda  ve  tarihi 

geçmişimizde  Ulu  Dala  (Büyük  Bozkır)  adıyla  bilinen  bölgede  geniş  çapta 

yaygın olan Islami bir anlayış ve dünyagörüştür. Mutasavvıflık için genel ola-

*  Prof. Dr.,El-Farabi Kazak MilliÜniversitesi, Almatı / KAZAKISTAN  


Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 461


rak evrensel bilimaçısından bakarsak oldukça zor, çok taraflı ve Islam (müs-

lüman) alemine belli bir düzeyde yaygınlaşma tarihine sahip olan dini yön 

olduğunu anlarız. Tasavvuf ile ilgili araştırma ve inceleme çalışmaları bilimsel 

özellik arz eden tanınmışbilimadamı, şarkiyatçı Şeyh Absattar Hacı Derbisali 

konuyla ilgili görüşünü: “Mutasavvıflığın böylece geniş yayılmasının nedenle-

rini, onun Islam alemine yüksek manevi ve etik değerleri gündeme getirmesi 

başta olmak üzere, bu ilimin halkın geleneksel kült ve dini inancınımüslü-

manlık değerler çerçevesine uygunlaştırabilmesiyle anlatmak mümkündür”, 

şeklinde bildirmiştir.

1

Bu bakımdan bugünkü Kazak bozkırı için mutasavvıflıkmefkuresini (anla-



yışını)  öğütleyen Hoca Ahmet Yesevi’nin (1093-1167 yy.) eserlerinin önemi 

oldukça büyük olmuştur. Kul Hoca Ahmet Yesevi gerçekten bildiğimiz tüm 

kökü bir Türk halklarının, mutasavvıfların Atası, önderi sayılır. Bu nedenlede 

mutasavvıflığınöğüt ve nesihatını gerçekleştiren yüzlerce Türkçe konuşan ta-

kipçileri onu Pir olarak değerlendirmektedirler. Yesevilik, evliyalık ve dini an-

layışa götürecek, aynı zamanda eski Türklerin dinini itip çıkaracak, çevredeki 

hayatı tanıtacak bilim ve irfan yoludur. Onun (Yesevilik) yeni Islam uygarlığı 

şekillendirmede  önemli  görev  gerçekleştirdiği,  tarihimizdeki  Altın  Orda  ve 

Kazak Hanlığı gibi memleketlerin hem manevi hem de siyasi teşekkülündeki 

önemini hiç kimse inkar edemeyeceği kuşkusuzdur. 

Tabi  ki,  şu  anda  mutasavvıflık  tarikatı  geçen  tarihi  dönemlerde  olduğu 

gibi dini bakımdan çok etkin bir önem taşımamaktadır. Buna rağmen,Islamın 

içindeki  tasavvufi  gelenekler  Türk  halklarının,  bunun  içinde  Kazak  halkı-

nın manevi hayatında ideolojik değerlerin temelleri olarak ele alınmaktadır. 

Miskin Kul Hoca Ahmet Yesevi’ye ithaf edilen beş türlü belge, el yazı eseri 

UNESCO’nun kültürel miras listesine alınması, tüm Türk halklarının manevi 

önderi  olduğunun dünyaca kabul edilmesinin somut örneğidir. Peygamberi-

miz Muhammed  (s.a.s.) vefat yaşı olan 63 yaşından sonra Ahmet Yesevi’nin 

toprağın altında (Hilvet) yaşamayı tercih etmesi dünya müslümanları derin 

düşünceler  içine  bırakmıştır.  Yesevi’nin  kendisinden  sonraki  yeni  nesillere  

ulaştırdığı manevi mirası, hikmetleri ve felsefi düşünceleri yüzyıllarca yaşa-

maktadır ki bunların içeriği bakımından kutsal Kelami (Kuran’ı) bugüne dek 

anlamaya katkı sağlamakta ve Orta Çağ Islam kültürünün temelinin oluşu-

1

  DerbisaliAbsattar Hacı. Islam – Barış ve Yaratıcılık Dini. Araştırmalar, Söhbetler, Makaleler. – 



Astana: «Izdatelstvo AST Poligraf» AŞ, 2011. - 360s. 

462  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî

muna hizmet etmektedir. Bununla beraber tasavvufu sadece dini akım veya 

tarikat değil, manevi poetik eser tarzı olarak dünya kültürü ve uygarlığı tanı-

maktadır. 

Büyük  bozkır  bölgesinde  Islami,  bunun  içinde  tasavvufi  ilimin  yayılma-

sı  doğrultusunda  bahs  ederken,  ilk  başta  Moğol  Imparatorluğunun  Islam’ı 

din olarak kabul etmemesi, hatta Halife Mustasiyekarşıbir ilişkilerinde bu-

lunduğunubelitrmek gerekir. Böyle olsa bile, Cengiz Han’ın torunu Batu’nun 

hükümdarlık ettiği dönemlerde onun bazı kardeşleri müslümanlığı seçerek, 

Islamiyeti kabul etmeye başlamışlardır. Bunların içinde özellikle göze çarpa-

nı,  Altın  Orda  tahtında  oturan  Berke  Han  olmuştur.  O  gençliğinden  itiba-

ren, Hodjent kenti alimlerininbirinden Kuran ve ayetleri doğrultusunda ders 

alarak ciddi bir şekilde dini eğitim aldığı, ayrıca, onun Buharalı müslüman 

alimleri ile sıkı ilişik içinde olduğumalümdür. Arap müelliflerinin bilgilerine 

göre o (Berke Han) Buharaya gelerek oradaki meşhür mutasavvıf Şeyh Seyf-

ad-Din Baharzi’den ders alıyor ve Islam’ı kabul ediyor. Elimizde bulunan bel-

gelere göre bu olay Berke’nin 1251 yılı Moğolistan’daki kurultayda Möngke 

Han’ın Ulu Han (Büyük Han) olarak ilan edildiği toplantıdangeri dönerken 

yer almıştır. 1257 yılı tahta geçen Berke yine bir daha Buhara’ya gelir, ünlü 

din alimlerine saygı gösterme geleneğini yerine getirerek, Islam temellerini 

daha  da  derin  öğrenmiştir.  Mısırlı  bilimadamlarının  bilgilerine  göre,  sade-

ce Berke değil, onun eşi ve bazı emirleri de Islam dinini tercih etmişlerdir. 

Tarihimizden  belli  ki  bu  denli  şahıslar  sürekli  yanlarında  manevi  üstadlar 

bulundururlardı.  Onlar  ise  han  sarayında  ezanlar  çağırır,  namaz  okumaları 

bir düzene koyma vazifelerine üstlenirdi. Berke döneminde Islamiyeti kabul 

eden emirler, çadırları mescide çevirerek, göç yaparken kendileriyle beraber 

taşıdıkları doğrultusunda bilgiler söylenmektedir. Bununla beraber o dönem-

lerde çocukları eğitmek (okutmak) için müslüman okulları (medreseler) açıl-

maya başlamıştır. Dolayısıyla Berke Han’ın ordusunda ilahiyatçı din alimleri 

herzaman saygıya değer insanlar olarak bilinmekte idi.

2

Oysaki, göçebe halklarda puta tapmak ve Şamanlık gelenekleri Altın Or-



da’ya Berke Han hükümdarlık ettiği dönemlerde tamamen yok olmuştur de-

mek yanlıştır. Başka bir değişle, bu dönemde Altın Ordayımekan eden halklar 

kütle halinde Islamiyeti kabul etmeye kalkmışlardır desek abartmış oluruz. 

2

  Orta Asya ve Kazakistan Tarihi:Derslik. Abuseitova M.H., vb. – Almatı: Dayk-Press, 2001. – 



266-267 s.

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 463


Çünkü, tarihi belgelerden, kendisi müslüman olan Berke’nindöneminde Is-

lami geleneklerin yanısıra, önceden halkıya beraber inandığı, puta tapmanın 

destür ve geleneğini sıkı koruduğu anlaşılmaktadır. Bu bakımdan ırmak (ne-

hir) suyuna yıkanmayı yasaklayacak eski geleneğin yeni din Islam’ın şartla-

rına aykırı olduğunu burada belirtmemiz gerekmektedir. Zamanında Cengiz 

Han huzurunda mihman(konuk) olan Çin’in meşhürDaoistalimi Çan’-Çun’ 

Moğolları su ile yıkanmadıkları için tenkid etmişti

3

. Bu puta tapanların böy-



le bir yaklaşımları Berke Han yönetimi döneminde de olmuştur. 1263 yılında 

Mısır elçileri Idil boyuna Berke Hanın huzuruna geldiklerinde onları önceden 

“kar yeyilmez, Orda da gömlek (kiyafet) yıkanmaz (olmaz), eğer mutlaka yı-

kamak gerekirse gizli şekilde yapmak (yıkamak) gerekir”, diyerek uyarmaları 

bunun en basit örneğidir

4



Genel olarak Altın Orda eskiden puta tapan göçebelilerin memleketi oldu-

ğundan, burada önceden geniş yaygın olan puta tapma şartları kitle arasında 

yeniden yayılmaya başlayan Islamiyetin kurallarına şiddetli tepki gösterdiler. 

Bu demek Berke Handan sonraki Altın Orda hükümdarlarının (hanlarının) 

Islamiyeti değil, önceki puta tapmaya bağlı kalmalarına tesir ettiklerini net 

görmek mümkündür.  Ancak, yavaş olsa da Altın Orda hanlarının hayatında 

Islami  kurallar  (kaideler)  önceki  dini  geleneklerle  beraber  hayat  geçirmesi 

devam  etmeye  başladı.  Örneğin,  Tokta  Han  puta  tapan  olsa  da,  onun  oğlu 

Islam’ı tercih edenlerden olmuştur. Bilgilere göre, onun Kuran ayetleri din-

lemenin hoşuna gittiği, müslümanlığı yaygınlaştırmaya ihtiyaç duyulduğunu 

derin  anladığı  bildirilmektedir.  Islam’ın  iman  ve  hoşgörüyü  öğütleyici  kut-

sal kaideleri ve tasavvufun manevi temizliğe davet edecek özelliği insanları 

kendine çekmiştir. Dolayısıyla, Tokta Handan sonra Altın Orda’ya Han olan 

Özbek Han (1313-1341 yy.) zamanında Altın Orda’daIslamiyetin yayılması 

oldukça hızlanmaya başlamıştır. Tarihçi Ibn Haldun verilerine dikkat edersek, 

Özbek Han tahta oturduktan sonra kendisini Islam taraftarı olduğunu açıkça 

bildirmiştir. O ilk etapta çok sayıda Şamanları ve Buda lamaları öldürerek, Is-

lamiyetin yaygınlaşmasını devletin görevi olarak ilan etmiştir.  O bu yola sağ-

lam bağlı kalmak üzere mescit inşaatını yaptırarak orada beş vakit namaz kı-

lınmasını sağladığı, önceki dönemlerde çok yaygın olan ve moğollara ait olan 

3

  Kazakistan Tarihinde Moğol Verileri.(Veri ve Arşiv Belgeleri). – 



Т.1. – Almatı: Dayk-Press, 

2006.- 398 s. 

4

  Orta Asya ve Kazakistan Tarihi:Derslik. Abuseitova M.H., vb. – Almatı: Dayk-Press, 2001. – 



267 s.

464  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî

baş giyim giymekten, parlayan altın kemer takmaktan vaz geçerek basit hayat 

geçirmeyi nasihatlayan, iman yolunu seçen birsi olduğu bildirmektedir.

5

Ebulgazi’nin  “Türk  Seceresi”  eserinde  Özbek  Han’ı  Islam’a  davet  eden 



Türkistanlı Şeyh Seyyid Ata sufinin ona Sultan Muhammed Özbek Han olarak 

yeni isim verdiği bildirilmektedir.Gerçekten de böyle bir isim Özbek Han’ın 

adına yapılan Tenge (paralarda) yazılmıştır. Özbek Handan itibaren tüm Al-

tın Orda hanları müslümanlığı kabul ederek, kendi çevrelerine mutasavvıfları 

bir  araya  getirerek  eski  Türkçe  isimlerine  ilaveten  yeni  Islami  isimler  ver-

mişlerdir.  Örneğin, Janibek Han’ın Islami ismi Sultan CelaleddinMahmud; 

Berdibek Han’ın müslümanca ismi Sultan Muhammad;Toktamıs Han’ın Isla-

mi ismi ise Sultan Nasir-ad-din olmuştur. Böylece Türkçe isimlere ek olarak 

müslümanca (Islami) isim verme geleneği Islami ve tasavvufi tarikatı geniş 

bir şekilde yaygınlaştırılan Altın Orda’nın direkt mirasçısı Kazak Hanlığı dö-

neminde de yer almıştır. 

Söz konusu göçebeler memleketinde Yeseviliği yaygınlaştıran hocalar ve 

sufiler  Kazak  Hanlarını  faal  bir  şekilde  destekleyerek,  onların  Islami  ruhta 

eğitilmelerine büyük bir katkılarda bulunmuşlardır. Bunu hatta Kazak Han-

larının isimlerinden bile açıkça görmek mümkündür.   Örneğin, Kazakların 

ilk hanlarından biri olan Az Janibek’in Islami adı Abu Sayd, Aknazar– Hak-

nazar,  Esim  Han  –  Eşmuhammed,  Kayıp  Han  –  Gayıp,  Sameke  Han  –  Şah 

Muhammed, Tauekel Han – Tauekel-Muhammed Bahadur, Az Tauke – Taukel 

Muhammed, Tursın Han – Tursın Muhammed, Abılhayır Han – Muhanbek 

Gazi Bahadur, Abılay Han – Abilmansurolarak  Islami isimleri ile tarihte iz 

bırakmışlardır. Bununla beraber, Kazak hanlarının içinde hayatları boyu do-

ğuşundan sonra verilen Islami isimlerini ölene kadar koruyan, değiştirmeyen 

hanlar da olmuştur. Onlar – Hoca Ahmet, Tahir, Oraz Muhammed vb.

6

XIV  yüzyılın 



ІІ  yarısından  sonra  Çağatay  nesilleri  hükümdarlık  edenJe-

tisu bölgesi devletlerinde de Islam resmi din konumuna gelmeye başlamış-

tır. Böylece XIV yüzyılda bu kutsal din ve tasavvufi dünya görüş Ulu bozkır 

bölgesinde devlet dini haline gelmiştir. Tabi, Islamın bundan önce Moğollar 

hükümdarlık eden tüm bölgelerde geniş bir şekilde yayılma imkanı olmadı. 

Moğolistan  ve  Çin  bölgesi  eskisi  gibi  dinlerine  (inançlarına)  bağlı  kaldılar. 

5

  Abuseitova M.H.  XV-XVII yy. Kazakistan ve Orta Asya:Tarih, Siyset ve Diplomasi . – Almatı: 



- 1998. - 268 s.

6

  Omarbekov T. Ulu Bozkırun Büyük Insanları: Kazak Hanları. – Almatı: 2015. – 11 s.



Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 465


Ama, Arap tesirine uğrayan Altın Orda ve Hoca Ahmet Yesevi’nin tasavvufi 

iliminden ilham alan Altın Orda’nın doğu kısmı, yanı günümüzdeki Kazak 

toprakları Islamiyeti hızlı kabul etmeye başladı. Güney Rus’ta Krım ve Idil 

boyunda müslümancamileri slavyanların eski dinlerine karşı mücadele gös-

tererek Hristiyan kiliseleri ile manastırlarına paralel bir şekilde yükselmiştir.  

Dolayısıyla o döneme ait belgelerde müslümanlar başta olmak özere gayri 

din temsilcilerinin de (kafirlerin) Altın Orda bölgesinde yaşadığına dair bil-

gilere  rastlamak  mümkündür.  Ancak  Altın  Orda  hükümdarları

ХІІІ-XIV  y.y. 

kendilerine tabi olan halkın dini inançlarına saygı ve tolerans gösterdiklerini 

de iyi biliyoruz. Yeri gelmişken belirtmemiz gerekir ki, Islam dini Altın Orda 

devletinin hükümdarları, üst tabaka kesimi ve genel olarak halkı tarafından 

sevilerek karşılanmıştır. Bugün itibariyle Ulu Dala (Büyük Bozkır) adıyla bili-

nen Deşti Kıpçak göçebe halklarına gelirsek, onlar Islamiyet şartları ile muta-

savvıflığın kaidelerini yüzeysel kabul ettiler, esasen eski şamanism inançları-

na, dünya görüşlerine sadık kaldılar. Bunu onların ölüleri defnetme sürecinde 

puta tapma geleneğini gerçekleştirmeleri açık göstermektedir.

7

Oysaki,  Altın  Orda  hanlarından,  özellikle,  Özbek  handan  manevi  miras 



olarak kalan Islam dinini yaygınlaştırma ve oturtturma vazifesini göçebe halk-

ları başına gelen hükümdarlar kendi esasi hedeflerinin birine dönüştürdüler.  

Örneğin, belgeler XV yüzyılın ilk etaplarında Emir Edige’nin Kıpçak yerlerini 

zorla Islamlaştırdığını göstermektedir.  Ancak, onların günlük yaşam tarzları-

na puta tapma ve Şamanism unsurları o kadar sağlam yerleşmiş ki,göçebeler 

XV

І yüzyıla kadar Islamı eski inançlarının adet ve gelenekleri karıştırarak, 



özgün özelliğe sahip bir dini inanç tarzını şekillendirmişlerdir. Bununla bera-

ber, Kazak toplumunda Kıpçak birliğinin güçlenmesine bağlı olarak XV

І yüz-

yıldan itibaren müslümansünnilerin Hanefi mezhebi de iyice kuvvetlenmeye 



başladı.Zamanında  göçebeler  toplumu  içinde  geniş  bir  şekilde  yaygın  olan 

geleneksel Islamın Hanefi mezhebi, artık en demokratik ve tolerans tanıyan 

bir dini inanç haline gelmektedir. Bugünlerde, Islamiyettekiinsanseverlik de-

ğerlerin güzel geleneklerini nesihat edici olduğu herkez tarafından kabul edil-

mektedir. Şu an itibariyle Islamiyetimizdekimüslümanların%48, yani dünya 

yüzündeki nüfusun 6/1 sözü ettiğimiz Hanefi mezhebinin takipçileri olduğu 

malümdur.  Bu mezhep Afganistan, Pakistan, Hindistan, Türkiye, Rusya Fe-

7

  Abuseitova M.H.  XV-XVII yy. Kazakistan ve Orta Asya:Tarih, Siyset ve Diplomasi . – Almatı: 



- 1998. - 268-269 s.

466  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî

derasyonu, Tataristan, Başkurtistan, Karaçay-Çerkes, Kabardin-Balkar, Doğu 

Türkistan, Orta Asya ve Kazakistanda çok yaygındır.

8

Böyle olsa da, bu kutsal din kendi teşekkülü tarihinde çetin ve büyük bir 



zorlukları  yaşadığı  tartışılmazdır.  Gelişmesi  ve  yaygınlaşması  yolunda  eski 

inançların kalıntılarını kırma ve kaldırma mücadelesinde sayısız kadar engel-

ler ile baş başa kalmıştır. Kazak bozkırına yeni dini akımı (inancı) yaygınlaş-

tırmada kendisi Güney Kazakistan’ın Sayram bölgesinde doğan ve büyüyen 

akın  (şair),  sufi  Kul  Hoca  Ahmet  Yesevi’nin  Arap,  Farsi  ve  Türkçe  lisanda 

yarattığı  şiirlerinin,  hikmet  tarzı  öğütlerinin  önemi  çok  büyüktür.Kazaklar 

arasında tasavvufi konu ve tarzdaki poetik kültürün tanınmış temsilcisi Asan 

Kaygı  Sabit  ulı  olmuştur.  Asan  Kaygı  eserlerinde  tasavvufi  dünya  görüş  ve 

anlayışı nesihat edici Islamiyetive tasavvufu devlet idyolojisi seviyesine kadar 

çıkarılmasıana  gayret  sarf  eden  şahıstır.

9

Buhara  medresesinde  tahsil  gören 



Yesevinin üstadı ArıstanBab (Arslan Bab) olduğu malümdür. Deşti Kıpçağın 

uçsuz bucaksız bozkırlarında bu evliyanın isimleri çok eskiden bilinmektedir. 

Onu göçebe halk öncelikle Ahmet Yesevinin ilk üstadı (Piri) olarak kabul et-

mişlerdir. Ayrıca, Kazak Hanlığı döneminde göçebeler ArıstanBab’ı tüm sufi-

lerin manevi üstadı olarak tanımışlardır. ArıstanBap’ın evliyalığı halk arasın-

da çok yaygın oldu, onu Kazak hanları kendilerine Pir bildiler.  Evliyanın me-

zarlığına ziyaret edenler bir gece orda kalmak üzere, ibadet ediyorlar. Kıpçak 

bozkırında, halk arasında “Arıstan Bapta Gecele, Hoca Ahmetden Dile” (Kaz.: 

“ArıstanBapkatune,  KojaAhmettentile”)  deyimi  çok  kullanılır.  Yani,  göçebe 

halk ArıstanBab’ın ismini Hoca Ahmet Yesevi ismi ile bağlayarak, tasavvuf 

ilminin Pir-i olarak çok büyük saygı göstermektedir. Bunun esas sebebi de 

Arıstan Babın ismine karşı bizzat Ahmet Yesevi’nin derin saygı his etmesinde 

idi. Ahmet Yesevi’nin “Divan-i Hikmet” adlı himetler derlemesi eserinde üs-

tadının ismi zikr edilmektedir.

10

Hoca Ahmet Yesevi’nin “Divan-i Hikmet” eseri Türk halklarının en eski 



mirası olarak Kazak bozkırında da sufiler ve hocalar aracılığıyla oldukça geniş 

yaygınlaştırıldı. Bu ilim Islam’ın  vemüslüman mistiğinin Güney Kazakistan 

bölgesindeki Türk halkları arasında dağılmasına büyük ölçüde tesir etmiştir. 

8

  DerbisaliAbsattar Hacı. Islam – Barış ve Yaratıcılık Dini. Araştırmalar, Söhbetler, Makaleler. – 



Astana: «Izdatelstvo AST Poligraf» AŞ, 2011. –454-455 s.

9

  Nurtazina N.D. Kazak Hanlığında Islam (XV-XVIII yy.) – Almatı: «Kazak Üniversitesi», 2009. 



–45 s.

10

  Şakarim: Ansiklopedi. – Semey: «Tengri» Yayınevi, 2008. –122 s.



Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 467


Islamiyetteki böyle bir Türklük mistik anlayışı öğütleyicisufiler göçebeler me-

kan eden Ulu bozkıra iyice yayıldı, ahalinin iman ve ihlasa dayalı eğitim me-

selesinde önemli katkıda bulundular.  Türklerin zihniyetinde derin iz bırakan 

Yesevilik kaideleri Kazak şairlerinin ve jıravlarının (ozanların) yaratıcılığına 

da aynı şekilde büyük tesir göstermiştir. Kendisi hayatta iken evliya derece-

sine yükselen ve kitle tarafınden kabul edilen Hoca Ahmet Yesevidergahına 

Orta Asya’nın dört köşesinden talipler (mürtü ve mürşidler) gelmeye başladı. 

Kazak hanlığı döneminde Hoca Ahmet Yesevi’nin mezarlığı (türbesi) önemli 

bir ziyaretgah haline gelmiştir.Hoca Ahmet Yesevi’den sonra çok sayıda öğ-

renci ve takipçileri kalmıştır.  Onlar ustadlarıHoca Ahmet Yesevi’ye taklit ede-

rek hikmetleri Türkçe yazmışlardır. Burada Hakim Ata veya Süleyman Bakir-

gani gibi Yesevi yolunu devam eden takipçileri özellikle vurgulamak gerekir.

11

Hoca  Ahmet  Yesevinin  soyu  (seceresi)  yukarıda  sözü  ettiğimiz  meşhür 



imam Muhammed Ibn El-Hanefiye doğru çıkmaktadır. Onun annesinin Arap 

halifesininçıktığı  tayfadan  olduğu  bilinmektedir.  Hoca  olarak  adlandırılan 

bunlar Altın Orda döneminden başlıyarak göçebelerin kabilelik, tayfalık ya-

pılarını,  yani  kendi  seçereleri  yazılı  olarak  bırakmaya  özen  göstermişlerdir.  

Genel  olarak  hocalar  soyunda  (seceresinde)  Akkorgan  hocaları  Kazakların 

Ulıjüz’i ve Orta jüz’in bir kısmındeki tayfaların manevi üstadları olarak bilin-

mektedir. Bununla beraber onlar Joşı’nın kuşakları sayılan Şibannan dağılan 

sultanlara da imanlık konusunu öğütlemiştir. Diğer bir önemli husus Diuana-

Kojalar (

Диуана Қожалар) Ulu ve Orta jüz’dekibazıbir soylara, bununiçinde 

Joşı’nın büyük oğlu Ejen’den dağılan nesillere, daha net söylemek gerekirse 

Kazak hanlarına manevi önder olmuştur.  Hurasan hocaları Kazakların Orta 

jüz’ün bir kısmına ve Küçük jüz’ün (Kişi jüz) tüm soylara manevi bakımdan 

etki göstermişlerdir.  

Örneğin,  Karahan  hoca  Ulu  jüz’inbazı  soyları  ile  tayfalarına  ve  onlarla 

ilişki kuran Kırgızlar ile Özbeklere manevi önder olmuştur.Yesevi soyundan 

çıkan hocalar Kazak bozkırında manevi ve kültürel, geleneksel vazifeleri ye-

rine getirmek üzere, Kazak halkının birliğini şekillendirme ve Kazak devlet-

çiliğinin manevi mefkurevi açıdan teşekülü yolunda oldukça önemli yer al-

mıştır.  Hocalar  soyunun  Kılıştı  ve  Sabılt  dalları  Hakışbendiye  dini  akımını 

izlemişlerdir. Ayrıca, Altın Orda hükümdarları ve Kazak hanlarının bazıları 

11

 



История Казахстана. Энциклопедический справочник. – Алматы: ТОО «Аруна Ltd», 2010. 

– 

С. 598. 



468  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî

bu  dini  akım  etkisine  uğradığı  açıktır.  Örneğin,  Altın  Orda  hanı  Özbek’in 

oğlu  Janıbek(1342-1357  yy.)  zamanında  sufiBahauddinNakışbendinin  Bu-

hara kentinden öğütlenen Hoca Ahmet Yesevi yolunu devam ettirecek ilmi 

desteklemiştir.O bu tasavvufi akımı Kazak bozkırında Doğu Türkistanda, Idil 

boyunda  yaygınlaştıracak  Bahauddin’in  müritlerinin  hizmetine  herzaman 

destek vermiştir. Nakışbendiyesufileri sadece Kıpçak bozkırında değil, Oral 

ve Idil boyundaki Fin-Ugor ve Türk halkları arasında da öğüt ve nasihat işleri 

yürüttüğünü ayrıca belirtmeliiyiz. BahauddinNakışbendi’nin Kazak toprağın-

da da çok yaygın olduğunu halk destanı “Kız Jibek” eserinde isminin anılması 

delil olabilecektir.

12

Kazak  hanlığında  hocalara  özel  bir  saygı  gösterilmiş  ve  yasal  (hukuki) 



bakımdan  bazı  bir  ayrıcalıklar  tanınmıştır.

13

Ilk  Kazak  hanlarından  biri  olan 



Joşı’dan sonraki DeştiKıpçağın en güçlü hanı olan Kasım Han, Hoca Ahmet 

Yeseviden başlayan tasavvufi akımı sıcak desteklemiştir.

14

Tarihsel belgelere dayanarak, Kasım hanın sadece tasavvufi dünya görüşe 



bağlı  kaldığını  değil,  bununla  beraber  Islam  dinine  sadık  müslüman  Sünni 

olduğunu  görüyoruz.  Onun  meşhürBuhara  Şeyhi  Ebu  Bekir  Sa’d’ın  müridi 

olduğu  malümdür.  Kasım  hanın  böyle  imani  davranışı  ve  yaşam  tarzı  hal-

kın saygı ve sevgisini kazandırdı, itibarının artmasına neden oldu.

15

Ebu Bekir 



Sa’dXVI yüzyılda Orta Asya’nın manevi ve siyasi hayatında büyük etkisi olan 

Imam olduğu anlaşılmaktadır.

16

Göçebeler  saygı  gösteren  (duyan)  sufilik,  Tasavvuf  –  Islamiyetteki  dini 



felsefi  ilimdir.Sufilik  Yüce  Allahı  tanımaya  yol  gösteren  Islami  ilim  olarak 

şekillendi. Göçebelerin anlayışında sufi demek adaleti (hakikat) hoşgörü ve 

dindarlık aracılığıyla aramaktır. Ancak, tasavvufi ilim gereği adaleti (hakika-

tı)  sadece  kamil  insan  tanır  (bilir),  kamil  insan  derecesine  ulaşarak,  Allah 

ile temasta bulunmak için dört türlü aşamadan geçmek gerekecektir. Bunun 

birincisi  Şeriat,  ikincisi  Tarikat,  üçüncüsü  Marifet  ve  nihayet  dördüncüsü 

12

  . Nurtazina N.D. Islamiyetin Yaygınlaşması ve Kazak Müslüman Geleneğinin Teşekkülü (VII 



– XIX yy): Monografi:  –

Аlmatı: «Kazak Üniversitesi», 2016. – 235 s. 

13

  Kazakistan Tarihi. Ansiklopedi: – Almatı: «ArunaLtd» AŞ, 2010. – 598-599 s. 



14

  Dulati Muhammed Haydar. Tarihi Raşidi. – Almatı: Sanat , 1999. 656 s.

15

  Abuseitova M.H.  XV-XVII yy. Kazakistan ve Orta Asya:Tarih, Siyset ve Diplomasi . – Almatı: 



1998. – 61 s.

16

  Nurtazina N.D. Islamiyetin Yaygınlaşması ve Kazak Müslüman Geleneğinin Teşekkülü (VII – 



XIX yy): Monografi:  –

Аlmatı: «Kazak Üniversitesi», 2016. – 252 s. 



Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 469


Hakikattır

.

ҮІІІ  y.  sonu    ІХ  y.  ilk  dönemlerinde  yaşayan  birinci  sufiler  yün-



den yapılan kiyafet, takvadar bir yaşam tarzı tercih ederek, Kur’an ve Sünnet 

emellerini sıkı korumuşlardır. Onlar Kur’an ayetlerinin manalarına derin var-

mışlar, insaniyet varlığının ihtiyacı için gerekli anlayış ve düşünce arayışında 

bulunmuşlardır.

17

Kazak hanları içinde Islamın böyle bir tasavvufi anlayışve dünya görüşe 



çok bağlı olan hanlardan Tauekel Han (Tauekel Muhammed Bahadur) sayılır. 

O esasen medrese bünyesinde yeterlice tahsil almış, Farsçayı iyi bilen, dini 

konuda oldukça yetenekli birisi olmuştur ki, mesnevi yazma maharetiyle de 

bilinen bu şahıs hem manevi hem takvadarlık bakımından gelişmiştir. Onun 

babasıŞıgay  han  hükümdarlığı  döneminde  Yesevi  ve  Nakışbendinintasaffu-

vi ilimlerden derin bilgisi olan din alimleri, okumuş kişileri bir araya getir-

miştir. Gençliğinden Tauekel han sufilerin din konusundaki söhbetleri içinde 

olmuştur, çok muzakereleri duymuştur. Tüm bunlar Tauekel hanın iman ve 

irfan prensiplerinin oluşumunda tesirler bırakmıştır.  Kendisi de çevresindeki 

hocalardan çıkan sufileri çok sayıda toplayan, Tauekel bulunduğu yerlerde ta-

savvufi ilimleri anlatmakla uğraşmış ve bu hususta başkalarına örnek olmuş-

tur. Örneğin, kaynakların birindeki bilgilere göre, Tauekel bir savaş seferine 

çıkarak Semerkand tarafı yolunda Kanigile olarak adlandırılan mekanda (bir 

yerde)  Nakışbenditarikatının  temsilcilerinden  biri  olan  Hoca  Ishak  Hazret 

Işan ile karşılaştığı;arkasından eren 120 sultanı, akrabaları, çocuk çolanları 

ile beraber boyun eğerek, Hazret başta olmak üzere hepberaber Yüce Allaha 

sığınarak,  kendilerinin  Islama  sadık  olduklarını  tekrar  tekrar  dile  getirdiği; 

Hazrete mürit olacaklarını ifade ederek, büyük bir duygu ve heyecan içinde, 

ağlayarak dini ibadetler yerine getirdikleri bildirilmiştir. Tauekel han bizzat 

kendisi ve yanındekiler  HocaIskakHazret’in elindeki kutsal ağaca yüzünü ok-

şayarak, Yaradana boyun eğdiklerinin bir işareti olrakboynlarına halat asmış 

şekilde,  kırsallıkta  zikr  ederek,  çok  ağlayarak  vakit  geçirdikleri  söylenmek-

tedir. Kaynaklarda yazıldığına göre, teessüf ve pişmanlığa dolu bu insanlar-

dan çıkan bu tuhaf sesler uzun vakit gökte yankılanmıştır, Kuran ayetlerinin 

okunması bu sürecin daha da tesiri olmasına, etkisinin artmasına zemin ya-

rattığı bildirilmektedir. Kendileri büyük bir saygı duyan ve evliya olarak bi-

len  HocaIskakHazret’i, Tauekel ve onun müritliği kabul eden erenleri Hoca 

17

  Şakarim: Ansiklopedi.- Semey: «Tengri» Yayınevi, 2008.– 652 s.



470  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî

IskakHazret’iat arabasıyla birlikte yukarı kaldırarak Semerkanda kadar yere 

indirmeden götürmüşlerdir.

18

Tauekelin kardeşi, Şıgay hanın ikinci oğlu, Kazak hanı Esim han (Eşmu-



hammed) Kaşgar ve Orta Asya hocaları ile sıkı ilişikte olup, Kazaklara olduk-

ça etkili Appak hocanın ve Iskak hocanın şakirtleri ile de iyi ilişkide olmuştur. 

O Doğu Türkistanda olduğunda yerli dini önderler ile beraber gezerek çok iti-

bar kazanmıştır. Onu hatta hoca Iskak’ın ünlü şakirtiDaniyal hoca Jarkent’in 

tahtına oturmaya davet etmiştir. Sonradan Esim hanın Türkistan kentini Ka-

zak hanlığının yeni manevi başkentine dönüştürdüğü bellidir. Onun «Esim 

hanın eski yolu» adıyla belli olan kanunlar derlemesi kendisinden önce gelen 

Kasım ve Tauke gibi şeriatın kaidelerine ve hanefilik anlayışlarına dayanmıştı.  

Böyle bir faaliyeti, yani, geleneksel Islamıyaygınlaştırmayı Kazak hanları Tau-

ke, Abilmambet, Abılay (Abilmansur), Abılkayır, Jolbarıs, Jangir ve başkaları 

geniş çapta yaygınlaştırmaya çaba göstermişlerdir.

19

Kazak hanlarının tasavvufi dini inançları ve onların Hoca Ahmet Yesevi 



düşüncelerine  sadık  ve  bağlı  kalmalarınıTürkistanda  bulunan  Hoca  Ahmet 

Yesevi mezarlığında (türbesinde)Han ilanı sürecini gelenek haline dönüştür-

melerinden açıkça anlaşılmaktadır. Ayrıca, Kazak Hanlarını evliya Hoca Ah-

met Yesevinin mezarlığına veya onun etrafına defnetme sonradan süreklilik 

arz etmiştir. Hayatta iken Kazak Hanları Hoca Ahmet Yesevi’ye karşı saygı 

göstererek, mezarlığına ziyaret ederek Kuran okumayı, ruhlarına dua etmeyi 

bir adet haline getirdiler. Örneğin, Abılay hanın böyle bir alışkanlığı kaynak-

larda yer almıştır.

20

Sonuç olarak, Altın Orda ve Kazak hanlığı hükümdarlarının Hoca Ahmet 



Yesevi’nin  tasavvufi  düşünce  ve  anlayışını  saygıyla  karşılamaları  ve  Kazak 

memleketinin  mefkurevi,manevi  temeline  dönüştürmeye  yönelik  çabaları 

diğer hükümdarlardan ayırt etmektedir.   Göçebe memleket,Kazak Hanları-

nın derin düşünme yetenekleri, halk severliği, adalet arayışındaki dürüstlük, 

en önemlisi imani davranışları ve takvadar olmaları nedeniyle diğer insanla-

rı kendi çevresine celp etmişlerdir. Hoca sufilerin desteğine dayanan Kazak 

18

  Omarbekov T. Ulu Bozkırun Büyük Insanları: Kazak Hanları. – Almatı: 2015. – 85 s.



19

  Nurtazina N.D. Islamiyetin Yaygınlaşması ve Kazak Müslüman Geleneğinin Teşekkülü (VII – 

XIX yy): Monografi:  –

Аlmatı: «Kazak Üniversitesi», 2016. – 258 s.

20

  Nurtazina N.D. Islamiyetin Yaygınlaşması ve Kazak Müslüman Geleneğinin Teşekkülü (VII – 



XIX yy): Monografi:  –

Аlmatı: «Kazak Üniversitesi», 2016. – 261 s.



Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 471


Hanları Islamiyeti sadece memleket ideolojisi olarak değil, emri altındaki hal-

kın manevi bakımından yetişmesinin de bir aracı olarak değerlendirmişlerdir. 



Yüklə 6,61 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   36   37   38   39   40   41   42   43   ...   59




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin