.
. Tasavvufî termi-
edilmişti. II. Mahmud’un tarikatlara yaklaşımına dair önemli ipuçları su-
olduğu kabul edilebilir.
İleride görüleceği gibi, Meclis-i Meşâyih’in ilk nizamnâmesinde Mevlevilerin muafi-
kayda değer bir olgudur. Devletin bu anlamda sadece Mevlevilere has ayrıcalıklar ta-
nımadığı buradan da anlaşılmaktadır. Ayrıca, bu madde ile söz konusu kararların
alınmasında Nakşilerin etkili olabilecekleri ihtimalini hatıra getirmektedir.
şılık, ikincisinde devletin bürokratik dilinin egemen olduğu görülecektir. Bu farklılı-
ğın iki dönemi değerlendirme adına önemli bir ölçüt olduğu göz ardı edilmemelidir.
T ü r k K ü l t ü r ü İ ncelemel eri D ergisi
49
tulmadığı belirtilmekteydi. 25 Şubat 1860 (3 Şaban 1276) tarihinde İstan-
bul’daki medreseler, tekkeler ve hanlarda talebe ve derviş kıyafetlerinde bir
takım “serserilerin” dolaşmasından ötürü, kapsamlı bir sayım yapılması
emredilmişti
25
. Tekkelerin sayımında Hüdayî Dergahı Şeyhi Ruşen Efendi,
Şah Sultan Tekkesi Şeyhi Necatî Efendi ve Keşfî Cafer Tekkesi Şeyhi
Yunûs Efendi memurlara eşlik etmişlerdi
26
. Hatta bu işin daha sistematik
hale gelmesi için medreselerin defterini tutan memurun maaşı artırılmış ve
maiyetine bir de yardımcı atanmıştı
27
. Aslında, tekkelerdeki dervişlerin
kayıtlarının tutulmasının bu yeni dönemde böyle bir şekil kazanmasının
altındaki sâikin tam anlamıyla bilinmediği söylenebilir. Gerekçe olarak
sunulan güvenlik tedbirlerinden başka, örneğin, bu sayımdan birkaç ay
önce gerçekleşmiş ve arkasında tarikat desteği olduğu bilinen “Kuleli
Vak’ası” diye anılan hareket ile ne kadar ilintili olduğu sorusu sorulabilir
28
.
Zira, gizli bir cemiyet kurarak padişaha suikast yapmayı planlayan bu heye-
tin reisi olan Nakşî-Hâlidî Şeyh Ahmed’in ve arkadaşlarının sorgulanması
sırasında Nakşiliğe mensup Hazergradlı Şeyh Feyzullah ve Kütahyalı Şeyh
İsmail Efendilerin binlerce mürit toplamayı hedefledikleri iddia olun-
muştu
29
. Dolayısıyla, bu iddiaların devlet yetkililerine tekkeler için ayrı bir
25
BOA, Sadaret Mektubî Kalemi Meclis-i Vala (A.MKT.MVL), 114/53, 3 Şaban 1276
(25 Şubat 1860).
26
Ruşen Efendi Celvetî tarikatına mensuptu. Diğer iki şeyh de Sünbülî tarikatındandır.
Dolayısıyla, bu dönemde etkili olan tarikatları sadece Mevlevilik ve Nakşibendilik
şeklinde göstermenin aslında çok da yeterli olmadığı ifade edilmelidir. Zira, bu ör-
nekte Celvetî ve Sünbülî tarikatlarının da devlet tarafından önemsendiği görülmekte-
dir. Şeyh Ruşen, Şeyh Yunus ve Şeyh Necatî Efendilerin bu hizmetleri mukabilinde
iki bin beş yüzer kuruş aldıkları anlaşılmaktadır bkz. BOA, İrade, Dahiliyye (İ.DH),
452/29963, 16 Mart 1860 (23 Şaban 1276).
27
Memur katibin 100 kuruş olan maaşına 500 kuruş zam yapılmış ve yanındaki yardım-
cısına da 250 kuruş tahsis edilmişti bkz. BOA, İrade, Meclis-i Vala (İ. MVL)
432/19043, 5 Haziran 1860 (16 Zilkade 1276).
28
Roderic Davison, eserinde Süleymaniyeli Şeyh Ahmed Efendinin darbe yapmayı
planlayan gizli cemiyetin lideri olarak İstanbul’da ulema kanalıyla medrese softaları
arasında etkisinden bahseder. Ayrıca, Şeyh Ahmed’in diğer şeyhler nezdindeki etkin-
liğine delil olarak birkaç bin mürit yardımı ve asker toplama vaatleri aldığından bah-
setmiştir (Roderic Davison, Osmanlı İmparatorluğu’nda Reform (1856-76), çev. Osman
Akınhay, İstanbul 1997, I, 117).
29
Uluğ İğdemir, Kuleli Vak’ası Hakkında Bir Araştırma, Ankara 2009, s. 62-64; Burak
Onaran, “Kuleli Vakası Hakkında “Başka” Bir Araştırma”,
Tarih ve Toplum Yeni Yak-
Dostları ilə paylaş: