24
IJLET 2018, Volume 6, Issue 2
International Journal of
Languages’ Education and Teaching
Volume 6, Issue 2, June 2018
4.2 İncelediğimiz Dönem Romanlarında Kimlik ve Kişilik İtibariyle Öğretmen Şahıs
Kadrosu
"Kişilik veya şahsiyet, bir insanın benlik ile kimliğini âhenkleştirerek, oturmuş davranışlar hâline
getirmesiyle ortaya çıkan durumdur. Bir insan, kendinden beklenmeyeni yapmayan, bekleneni yapan
bir bütünlük ve istikrar gösteriyorsa kişiliklidir. Benliğini ve kimliğini âhenkleştirerek, benimsediği
değer ve normları hayatı hâline getirenlerin ulaştığı nokta şahsiyet sahipliğidir" (Tural, 1992, s.82-83).
Eğitim hayatımızın mimarı olan öğretmenler; kimlik ve kişilik itibariyle, incelediğimiz dönem
romanında, çoğunlukla idealist ve mücadeleci insanlar olarak karşımıza çıkarlar
.
Hep
müşfiktirler,
fedakârdırlar, affedicidirler. Bunlar, öğretmenin kimlik ve kişiliğinin topluma yansımalarıdır. Zira
kabuller dünyamızda o, eğiten, öğreten ve örnek olan insandır.
Doktora çalışmasından üretilen araştırmanın kapsamını daha fazla geniş tutmamak için incelediğimiz
dönem romanlarında geçen öğretmenlerden, daha çok ön plana çıkanların kimlik ve kişilikleri ele
alınacaktır.
Hâlide Edip'in, Millî Mücadele'yi ve eğitim öğretim konularını birlikte ele alıp işlediği Vurun Kahpeye
romanının aslî kahramanı Aliye’nin kimlik ve kişiliğini, romanın başından sonuna kadar zaman
zaman tekrar edilen "Toprağınız toprağım, eviniz evim, burası için, bu diyarın çocukları için bir ana,
bir ışık olacağım ve hiçbir şeyden korkmayacağım; vallahi ve billahi" (Adıvar, 1926, s.1, 18, 40, 167,
176, 179) şeklindeki yemini çok güzel ifade eder.
Öğretmenliği süresince Aliye, gerçekten de bu toprakların uğrunda ölerek onu çok sevdiğini ispat
eden bir vatanperver, atandığı kasabada evlerine yerleştiği Ömer Efendi'nin eşine, eviniz evim
diyerek sarılacak kadar cana yakın, bu diyarın çocukları için bir ana olacak kadar müşfik, yine bu
çocukları cehalet karanlığından kurtarmak için sevimli bir ışık ve bütün bu ideallerini
gerçekleştirirken de hiçbir şeyden korkmayacak kadar yürekli bir kişiliğe sahip olduğunu gösterir.
Vurun Kahpeye'den başka Halide Edip'in bir diğer önemli eseri de Sinekli Bakkal'dır. Eserde önemle
üzerinde durulan husus, dinî musiki eğitimidir. Burada özel öğretmenlik görevini üstlenen üç kişi
vardır. İlhami Efendi, Vehbi Dede ve Plegrini. Bunların meslekleri öğretmenlik değildir. Ama
alanlarında yeterli bilgiye sahip kişilerdir. Bu yönleriyle ortak öğrencileri olan Rabia'yı, üçü de sırayla
eğitirler. Romanın aslî kahramanı Rabia'yı, dedesi İlhami Efendi, mektebe göndermez. Zira kızı
Mine’nin Sinekli Bakkal'ın sahibi Mustafendi'nin yeğeni Tevfik'e kaçmasından sonra, artık ağzı
yanmıştır.
Rabia ilk eğitimini dedesi İlhami Efendi'den alır. İlhami Efendi bir eğitimci değil, mahallenin
imamıdır. Rabia'ya cehennem korkusunun ağırlıkta olduğu, cennetten ise pek az bahsettiği katı bir
eğitim verir. Oysaki İslam'da, cehennemin korkutuculuğunun yanında, cennetin güzellikleri de
vardır. Ama nedense cennetin güzelliklerinden bahsetmek İlhami Efendi'nin pek işine gelmez. O hep
cehennemden ve korkutmaktan yanadır. Dedesinin elinde iyi bir hafız olarak yetişen Rabia, sesinin
güzelliği ile hemen dikkatleri üzerinde toplar. Devam etmekte olduğu Selim Paşa konağında, yeni bir
dünya keşfetmiş gibi sevinmektedir. Rabia'nın sesindeki güzellik, konaktakilerin derhâl dikkatini
çekmişti. Ona, Sabiha Hanım'ın üvey kızı Mihri'nin musiki hocası ve konağın müdavimi Vehbi
Dede'den, dinî musiki dersi aldırmaya karar verirler.
|