Konuşma metinleri ve biLDİRİ Özetleri Kİtabi


EP-32  BÖBREK METASTAZI İLE SEYREDEN AKCİĞER KANSERİ



Yüklə 6,44 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə36/73
tarix03.02.2017
ölçüsü6,44 Mb.
#7521
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   73

EP-32 
BÖBREK METASTAZI İLE SEYREDEN AKCİĞER KANSERİ 
OLGUSU
HAVVA YEŞİL ÇINKIR , NECATİ ALKIŞ , AYŞE DURNALI , AYŞE 
DEMİRCİ , SELAY GÜNDOĞDU , ÖMER KAMİL YAZICI , NURTEN 
KANDEMİR , FATMA PAKSOY TÜRKÖZ , BERNA ÖKSÜZOĞLU  
 
SB AY. ANKARA ONKOLOJİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ
Amaç:
Akciğer  kanseri  böbrek  metastazı  yapan  solid  tümörler 
arasında  birinci  sırayı  almaktadır.Akciğer  kanserinin  seyri 
sırasında böbrek metastazına çok nadir rastlanır,ancak otopsi 
serilerinde%19.4 hastada metastazlar rapor edilmiştir.
Gereç ve Yöntem:
Altmışbeş  yaşında  erkek  hasta  yoğun  sigara  içimi(60-120 
paket/yıl) nedeni ile kontrol amacıyla yapılan tetkiklerinde sağ 
akciğerde 46 mm kitle saptanmış
Bulgular:
Transtorasik  iğne  biopsisi  Squamöz  hücreli  karsinom  olarak 
raporlanmış.Evrelemede 
metastaz 
saptanmamış, 
sağ 
alt  lobektomi  operasyonu  yapılmış(T2aN0MO-Evre  1B).
Postoperatif dönemde myokard infarktüsü geçirmesi nedeni ile 
kemoterapi verilememiş, takip önerilmiş.1 yıl sonraki kontrolde 
sol  üst  lobda  yeni  gelişimli  nodül,böbrekte  kitle  ve  çevresel 
LAP’lar  saptanmış.Böbrekten  alınan  biopsisi  skuamöz  hücreli 
karsinoma metastazı olarak raporlanması üzerine merkezimize 
yönlendirilmiş.Böbrekteki  lezyonun  soliter  olmaması  nedeni 
ile  cerrahi  yapılamadı.Metastatik  Küçük  Hücreli  dışı  AC  CA 
tanısı  ile  Sisplatin-Vinorelbine  başlandı.Sol  böbrekteki  kitle  3 
kür sonrası 3,5 cm, 5 kür sonrası 2 cm’e geriledi.Kemoterapi 
sonrası 5. ayda yapılan kontrolde böbrekteki kitlede büyüme 
oldu(7 cm).Kardiyak komorbiditesi nedeni ile 2. basamak tek 
ajan docetaxel başlandı.
Sonuç:
Akciğer  kanserinin  böbrek  metastazı  klinik  olarak  sessizdir.
Akciğer  kanseri  böbrek  metastazı  olan  hastaların  prognozu 
genellikle  kötüdür,ortalama  yaşam  süresi  akciğer  kitle 
rezeksiyonu yapılan hastalarda yaklaşık 3-44 aydır.
EP-33
AKCİĞER KANSERİNİN NADİR METASTAZ YERİ: PANKREAS
DİLEK ERDEM 
1
, İDRİS YÜCEL 
1
, BAHİDDİN YILMAZ 
1
, GÜZİN 
DEMİRAĞ 
1
, YASEMİN KEMAL 
1
, FATİH TEKER 
1
, ENGİN KUT 
2

FATİH ÇİLİNGİR 
2
 
 

ONDOKUZMAYIS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ 
ONKOLOJİ BÖLÜMÜ 

ONDOKUZMAYIS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İÇ 
HASTALIKLARI ANABİLİM DALI
Amaç:
Ekstrapankreatik  primer  kanserlerden  pankreasa  metastaz 
nadirdir.  Bu  çalışmanın  amacı;  akciğer  kanserinin  nadir 
metastaz  yeri  olan  pankreasa  metastaz  yapan  olgularımızın 
özelliklerini tanımlamaktır.
Gereç ve Yöntem:
313  akciğer  kanseri  hastası  incelendi.  3  hastada  pankreasa 
metastaz  saptandı.  Hastaların  yaş,  sigara  öyküsü,  klinik 
prezentasyonu, akciğer kanseri histolojik tipi, akciğer kanseri-
pankreas metastazı intervali, hangi tedavilerin verildiği, ailede 
kanser öyküsü olup olmadığı sorgulandı.
Bulgular:
Akciğer kanseri olup pankreasa metastaz yapan her üç kişi de 
erkekti ve yaş ortalamaları 49.6 yıl idi. İki hastada sigara öyküsü 
vardı. Hastalarda  primer tümör iki hastada sağ, bir hastada sol 
akciğer yerleşimli idi; iki hastada adenokarsinom, bir hastada 
küçük  hücreli  akciğer  kanseri  saptandı.    Akciğer  kanseri 
tanıda her üç hastada da evre IV idi. Her üç hasta da sistemik 
kemoterapi  ile  tedavi  edildi;  her  üç  hastada  ikişer  basamak 
kemoterapi  aldı  ve  progrese  oldu.    1  hastada  tanı  esnasında 
pankreas  metastazı  saptanırken,  iki  hastada  ise  takiplerde 
tıkanma ikteri olması pankreasa metastazın saptanmasına yol 
açmıştı.  Akciğer  kanseri-pankreas  metastazı  intervali;  0,  3  ve 
8 ay idi. Pankreas lezyonu iki hastada pankreas baş kısmında 
birinde  ise  kuyruk  bölgesinde  saptandı.  Tanıda  pankreas 
metastazı olan hastada eş zamanlı karaciğer, plevra ve kemik 
tutulumu da vardı. Diğer iki hastanın birinde tanıda karaciğer 
metastazı  diğerinde  ise  sürrenal  metastazı  vardı,  takiplerde 
pankreas metastazı saptandı. Hastaların  PFS değerleri sırasıyla 
3,  6  ve  8  ay  iken  OS  değerleri  sırasıyla  5,  10  ve  13  ay  idi. 
Hastaların üçü de progresyon nedeniyle öldü.                                             
Sonuç:
Akciğer  kanserinin  pankreasa  metastazı    nadir  rastlanan  bir 
durumdur.  Literatürde  vaka  serileri  şeklinde  bulunmaktadır. 
Pankreasa  en  sık  renal  hücreli  karsinom  metastaz  yapar. 
Tanı anında pankreas metastazı izole ise ve başka bir odakta 
metastaz  yoksa  pankreas  metastazının  cerrahisi  gündeme 
gelebilir ve sağkalıma katkısı olabilir ancak genelde diğer organ 
metastazları pankreas metastazına eşlik eder. Literatürdeki gibi 
bizde  de  hastaların  2/3’ünde  ikter  pankreas  metastazının  ilk 
bulgusuydu. Yine benzer şekilde pankreas metastazı öncesinde 
de  hastalık  ileri  evre  idi  ve  iki  hastada  metakron  metastaz 
mevcuttu. Hastaların 2/3’ünde sigara öyküsü olması da benzer 
bir özellikti. Literatürden farklı olarak küçük hücreli tip yalnızca 
bir  hastada  vardı.  İleri  evre  akciğer  kanseri  hastalarında 
sağkalım  kısa  olup  pankreasa  metastaz  yapanlarda  daha  da 

156
kısalmıştır  ve  tedavi  yanıtı  oldukça  az  olarak  bilinir.  Benzer 
şekilde bizim hastalarımızın da OS değerleri en uzun 13 ay idi.
Yorum:  Her  ne  kadar  nadir  rastlansa  da  akciğer  kanseri 
pankreasa  metastaz  yapar.  Pankreas  metastazı  esnasında 
hastalığın başka odaklarda da olma ihtimali yüksektir. Akciğer 
kanserli  hastalarda  pankreastaki  kitleler  açısından  dikkatli 
olunmalıdır. Bu hastalarda sağkalım oldukça kısadır.
EP-34
KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİNDE İZOLE BEYİN 
METASTAZLİ ÜÇ HASTANİN UZUN SÜRELİ TAKİBİ: OLGU 
SUNUMU
İBRAHİM PETEKKAYA , İBRAHİM GÜLLÜ , ALEV TÜRKER , AYŞE 
KARS  
 
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ, ONKOLOJİ ENSTİTÜSÜ, MEDİKAL 
ONKOLOJİ BÖLÜMÜ, ANKARA, TÜRKİYE
Amaç:
Beyin metastazı küçük hücreli dışı akciğer kanserlerinde önemli 
bir morbidite ve moratalite nedenidir.
Gereç ve Yöntem:
Bu  olgu  sunumunda  uzun  süre  progresyonsuz  olarak  takip 
edilen üç vakamız yer almaktadır.
Bulgular:
OLGU-BİR: Ellialtı yaşında erkek sağ üst lob anteriyor segmentte 
bronşu  oblitere  eden  3,5  cm’lik  kitleden  Ağustos  2008’de 
bronkoskopik  biyopsi  yapılıyor.  Pataloji  epidermoid  karsinom 
ile  uyumlugeliyor.  Gemsitabin+sisplatin  sonrası  primer  kitle 
lojuna  ve  aynı  taraf  mediastene  radyoterapi  uygulanıyor. 
Kemoterapi bitiminden 7 ay sonra sol kolda parestezi gelişmesi 
üzerine çekilen beyin MRG’de sağ frontopariyetal lobda 24x24 
mm kitle izleniyor. Sağ serebral tümör rezeksiyonunda akciğer 
kanseri  metastazı  ile  uyumlu  karsinom  metastazı  görülüyor. 
Ameliyattan  sonra  tüm  beyne  radyoterapi  uygulanan  hasta 
nüks bulgusu olmaksızın 25 aydır ilaçsız takip edilmektedir.
OLGU-İKİ: Altmışbir yaşında erkek hastaya epidermoid akciğer 
kanseri  tanısıyla  Nisan  2006`da  sol  lobektomi  yapılıyor. 
Ardından  gemsitabin+sisplatin  kemoterapisi  veriliyor.  1  yıl 
sonra  sağ  hemipleji  ortaya  çıkması  üzerine  istenen  beyin 
MRG’de santral sulkus önünde metastaz ile uyumlu 4x3 cm kitle 
izleniyor.Patolojisi metastatik karsinom gelmesi üzerine  beyne 
radyoterapi  veriliyor.  Haftalık  karboplatin+paklitaksel  alıyor.
Rezidü hastalık izlenmeyen hasta oral etoposid ve siklofosfamid 
ile  takip  ediliyor.  Temmuz  2011’de  nöbet  geçirmesi  üzerine 
çekilen  beyin  MRG’de  sağ  menenjiyal  paraseptal  metastaz 
ve  leptomenengial  metastaz  tespit  ediliyor.  Hastaya  iki 
defa  stereotaktik  radyocerrahi  uygulanıyor.  Ardından  4  kür 
İMET  verildikten  sonra  toksisite  nedeniyle  tedavi  kesiliyor 
ve  temozolamid  ile  devam  ediliyor.  Hasta  halen  stabil  olarak 
takiplerine 5 yıldır devam etmektedir.
OLGU-ÜÇ:  Altmışbir  yaşında  erkek  hasta  küçük  hücreli  dışı 
akciğer  kanseri  tanısı  ile  mayıs  2001’dı  sağ  üst  bilobektomi 
yapılıyor.  1,5  yıl  sonra  yürürken  sola  kayma  şikayeti  olması 
üzerine  çekilen  beyin  MRG’de  sağ  frontal  ve  parietooksipital 
bölgede  metastatik  lezyon  görülüyor.  Ocak  2003’te  kitle 
eksizyonu 
yapılıyor. 
Sonrasında 
docetaksel+sisplatin 
kemoterapisi  ve  beyne  radyoterapi  veriliyor.  Hasta  9  yıldır 
stabil olarak takip edilmektedir.
Sonuç:
Beyin  metastazı  gelişen  hastalarda  sağkalımı  etkileyen  en 
önemli  etken  performans  durumudur.  Bunun  yanında  izole 
beyin  metastazı  olan,  başka  metastaz  odağı  olmayanlarda 
sağkalım daha uzun olmaktadır.
EP-35
NONMETASTATİK İLERİ EVRE NASOPHARYNGEAL 
KANSERİNDE NEOADJUVANT VEYA ADJUVANT DOCETAXEL 
–CİSPLATİN KEMOTERAPİSİ
AHMET DİRİCAN , YÜKSEL KÜÇÜKZEYBEK , AYHAN AYDIN
LUTFİYE DEMİR , ALPER CAN , İBRAHİM VEDAT BAYOĞLU , 
SAMİM YURTSEVER , IŞIL SOMALI , ÇİĞDEM ERTEN , MURAT 
AKYOL , MUSTAFA OKTAY TARHAN 
 
İZMİR ATATÜRK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTENESİ
Amaç:
Nazofarinks kanseri diğer baş boyun tümörlerinden  etyolojik, 
geografik  ve  tedavi  açısından  farklılık  göstermektedir.
Günümüzde  lokal  ileri  nazofarinks  kanseride  temel 
tedavi  yöntemi  eş  zamanlı  kemoradyoterapidir.  Adjuvant 
kemoterapinin  etkinliği  kesin  olarak  kanıtlanmamıştır.Bu 
çalışmada  adjuvant  ve  neoadjuvant  docetaxel  –cisplatin 
rejiminin  etkiniği  ve  toksite  profili  retrospektif  olarak 
değerlendirilmiştir.
Gereç ve Yöntem:
Bu çalışmada 29 uzak metastaz olmayan ileri evre  nasofarinks 
kanser tanılı hastada adjuvant veya neoadjuvant docetaxel –
cisplatin rejiminin etkiniği ve toksite profili retrospektif olarak 
değerlendirilmiştir.
Bulgular:
Tüm yanıt oranları (ORR)   75,9 %  saptandı (14 Parsiyel Yanıt , 8 Tam 
yanıt ).Stabil hastalık  7 (24,1%) hastada saptanırken  progresif 
hastalık saptanmadı. 29 hastanın toplam 2 yıllık genel sağkalım 
(OS ) oranları 72.4% , progresyonsuz sağkalım oranı ise % 79 
saptandı (Şekil 1-2) . 2 yıllık progresyonsuz sağkalım oranları 
adjuvant  kemoterapi  alan  hastalarda  70%  neoadjuvant 
kemoterapi  alan  hastaların  ise  hepsinde  progresif  hastalık 
saptandı  .24  aylık  OS  oranları  adjuvant  kemoterapi  alan 
hastalarda 75% , neoadjuvant kemoterapi alan hastalarda ise 
60%  saptandı.Grade  3-4  hematolojik  ve  nonhematolojik  yan 
etki  sırasıyla 10.3% ve 3.4% saptandı.

TIBBI
ONKOLOJI
KONGRESI
157
Sonuç:
Eş zamanlı kemoradyoterapiye  adjuvant kemoterapinin ilave 
edilmesinin  gerekliliği  kesin  kanıtlanmış  değildir.Adjuvant 
kemoterapi  olarak  docetaxel-cisplatin-5-fu  (TPF)  veya 
docetaxel –cisplatin ( TP) kemoterapi rejimi çalışılmamıştır. Bu 
konuda daha  fazla birebir karşılatırmalı prospektif çalışmalara 
ihtiyaç vardır.
EP-36
TİROİD KANSERİNİN NADİR GÖRÜLEN ALT TİPİ: İNSULAR 
KARSİNOM
SEVİL GÖKTAŞ , MUSTAFA YILDIRIM , UTKU DÖNEM DİLLİ , 
MUSTAFA YILDIZ  
 
ANTALYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, TIBBİ ONKOLOJİ 
KLİNİĞİ
Amaç:
Tiroid kanserleri endokrin sistemin en yaygın maligniteleridir. 
Papiller  kanser  ve  foliküler  kanser  iyi  differansiye  grupta  yer 
alır ve tüm tiroid kanserlerinin %90-95’ini oluşturur. Nadiren 
görülen  insular  karsinom  ise  folliküler  karsinomların  bir  alt 
tipidir. Diğer tiplerden prognozu daha kötüdür. 
Gereç ve Yöntem:
Bu  yazımızda  insular  karsinom  tespit  ettiğimiz  hasta  nadir 
görülen  bu  tiroid  kanseri  alt  tipinin  ayrıcı  tanıda  gözönünde 
bulundurulmasını  vurgulamak  amacıyla  güncel  literatür 
eşliğinde tartışılacaktır.
Bulgular:
Boyunda  son  üç  ayda  olan  şişlik  yakınması  ile  başvuran  67 
yaşındaki bayan hastada tiroitde nodül tespit edildi. Aspirasyonu 
malignite  şüpheli  olan  hastaya  bilateral  tiroidektomi  yapıldı. 
Histopatolojik bulgularla tiroit insular karsinom tanısı kondu.
Sonuç:
İnsular  karsinom  folliküler  karsinomların  nadir  görülen  bir 
alt  tipi  olup  tiroid  maliniteleri  içinde  insidansı  %1.8  ile  %3.8 
arasında  değişmekte  ve  sıklıkla  kadınlarda  ve  ileri  yaşta 
görülmektedir.  Differansiye  karsinomlar  ile  indifferansiye 
karsinomlar arasında bir klinik gidişe ve prognoza sahip olup 
lokal invazyon ve uzak metastaz (%84) sıklıkla gözlenmektedir 
Klinik makroskopik boyun damar invazyonu olan olgularda da 
bilateral  tiroidektomiye  ek  cerrahi  olarak  tümör  rezeksiyonu 
önerilmektedir. İnsular karsinomanın bu klinik özellikleri nedeni 
ile daha agresif tedavi edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
EP-37
LOKAL İLERİ EVRE NAZAL SKUAMÖZ HÜCRELİ KARSİNOMDA 
MODİFİYE TCF KEMOTERAPİSİ İLE DRAMATİK YANIT
MENİCE GÜLER ŞEN 
1
, FATOŞ DİLAN KÖSEOĞLU 
1
, MEDİHA 
TÜLİN BOZKURT 
2
, GÖNÜL DEMİR PİŞKİN 
2
, İLKAY TUĞBA 
ÜNEK 
3
, ÇAĞATAY ARSLAN 
3
 
 

İZMİR TEPECİK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ İÇ 
HASTALIKLARI KLİNİĞİ 

İZMİR TEPECİK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 
RADYASYON ONKOLOJİSİ BÖLÜMÜ 

İZMİR TEPECİK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ MEDİKAL 
ONKOLOJİ BÖLÜMÜ
Amaç:
Bölümümüzde takip edilen ileri evre nasal karsinomlu hastada 
uygulanan modifiye docetaxel, 5-fluourasil ve sisplatin 
kombinasyon rejimi ile hızlı ve dramatik yanıtı sunmak.
Gereç ve Yöntem:
63  yaşında  erkek  hasta  bir  yıl  önce  burun  sırtında  kitle 
nedeniyle  KBB  kliniğine  başvurmuştu.  Biyopsi  sonucu  iyi 
diferansiye skuamöz hücreli karsinom (SCC) olarak raporlandı. 
Nazal tümör eksizyonu yapıldı. Patoloji sonucu iyi diferansiye 
SCC olarak raporlandı.
Bulgular:
5 ay sonra operasyon bölgesinde nüks gelişti. 4 ay takipsiz kalan 
hastanın  son  başvurusunda  yüzün  ön  merkezi  kısmını  tama 
yakın kaplayan, burunu tamamen erode eden gözleri kapatan 
ülserovejetan  tümöral  kitle  geliştiği  görüldü.  Unrezektabl 
olarak değerlendirildi ve alan çok geniş olduğundan radyoterapi 
uygulanamadı. 3 kür modifiye-TCF (14 günde bir; docetaxel 60 
mg/m2 d1, sisplatin 50 mg/m2 d1, 5-fluorasil 400 mg/m2 d1iv 
puşe,  2400  mg/m2  d1-2  iv  infüzyon,  folinik  asit  400  mg/m2 
d1 iv) rejimi ile lezyonda tama yakın parsiyel yanıt elde edildi. 
Grad  3-4  toksisite  gelişmedi.  Hastanın  kemoterapisine  halen 
devam edilmektedir. 6 kür sonunda lokal tedavi planlanacaktır.
Sonuç:
Baş  boyun  kanserlerinde  lokal  ileri  evrede  indüksiyon 
kemoterapisinin  etkinliği  gösterilmiştir.  Bölümümüzde 
uygulanan  modifiye-TCF  protokolü  ile  oldukça  iyi  yanıtlar 
alınmaktadır ve toksisite oranları düşüktür. Bu olguda tedavi ile 
çok hızlı ve dramatik yanıt elde edilmiştir.
EP-38
BAŞ-BOYUN KANSERLERİNDE DNA ANALİZİ SONUÇLARININ 
YAŞAM SÜRESİNE ETKİSİ
HASAN ÜSTÜN 
1
, NONGNIT LAYTRAGOON-LEWIN 
2
, SIGNE 
FRIESLAND 
3
 
 

ESKİŞEHİR OSMAN GAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ 
ONKOLOJİ BÖLÜMÜ 

UPPSALA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ, UPPSALA - İSVEÇ 

RADİUM HASTANESİ ONKOLOJİ KLİNİĞİ, STOKHOLM- İSVEÇ
Amaç:
Baş-boyun  kanserli  hastalarda  “flowcytometry”  yöntemi  ile 

158
bulunan  DNA  analiz  sonuçları  ile  hastaların  yaşam  süreleri 
arasındaki ilişkiyi araştırmaktır
Gereç ve Yöntem:
Radium  Hastanesi  Onkoloji  Kliniği’nde  izlemi  olan  başboyun 
kanserli hastaların klinikopatolojik özellikleri retrospektif olarak 
incelendi ve kaydedildi. Bu hastalara ait tümör dokularının DNA 
analizleri “flowcytometry” yöntemi ile çalışıldı.
Bulgular:
Çalışmaya 14’ü kadın 42’si erkek olmak üzere 56 hasta alındı. 
Hastaların  38’inde  anöplidi  saptandı.  Anöplidisi  olan  ve 
olmayan hastaların medyan yaşam süreleri karşılaştırıldığında 
istatistiki olarak anlamlı fark saptanmadı.
Sonuç:
Baş-boyun  kanserli  hastalar  için  yeni  prognostik  faktörlerin 
bulunması ihtiyacı devam etmektedir.
EP-39
LARENKS EPİDERMOİD KARSİNOM VE MALİGN FİBRÖZ 
HİSTİOSİTOM BİRLİKTELİĞİ: LARENKSTE BİR SARKOMATOİD 
KARSİNOM
ÇİĞDEM USUL AFŞAR 
1
, MELEK ERKİŞİ 
1
, AYSUN UĞUZ 
2

BERNA TOTAN ATEŞ 
2
, ARBİL AVCI AÇIKALIN 
2
, MERAL 
GÜNALDI 
1
, VEHBİ ERÇOLAK 
1
  
 

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ MEDİKAL ONKOLOJİ 
BD 

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ BD
Amaç:
Malign fibröz histiositoma (MFH), erişkinlerde en sık görülen 
yumuşak doku sarkomu alt grubudur ve sırasıyla en sık akciğer, 
kemik ve karaciğere metastaz yapar. Bu yüksek evreli malign 
tümör  çoğu  çok  çekirdekli  histiyositik  hücrelerle  beraber  iğ 
şekilli fibroblastlardan oluşan bir hücre karışımı içerir. Larenkste 
en  sık  epidermoid  karsinom  görülür.  MFH  ile  epidermoid 
karsinom birlikteliği ise nadirdir.
Gereç ve Yöntem:
64  yaşında  erkek  hasta,  13  yıl  önce  dış  merkezde  larinx 
epidermoid  karsinomu  nedeniyle  subtotal  larenjektomi  ve 
radikal  boyun  diseksiyonu  olmuş  ve  sonrasında  da  7  hafta 
kemoradyoterapi almıştı. Haziran 2010’da ses kısıklığı gelişmesi 
üzerine  yapılan  biyopsisinde  larenks  epidermoid  karsinomu 
saptanmış  ve  hastanemizde  total  larenjektomi  önerilmişti 
ancak  hasta  kabul  etmemişti.  Bunun  üzerine  trakeostomi 
uygulanmıştı.  Çekilen  PET/BT’sinde  akciğerde  şüpheli 
metastatik nodülleri olan hastaya 2 kez akciğer bronkoskopik 
biyopsisi yapıldı ancak nonspesifik enfeksiyonla uyumlu olarak 
geldi. Fizik muayenesinde kaba solunum sesleri dışında özellik 
yoktu. Hastanın takibinde PET/BT’sindeki akciğer nodüllerinde 
progresyon gelişti ve bunun üzerine hastaya DCF (dosetaksel, 
cisplatin, 5 FU) kemoterapisi uygulandı. Sonrasında larenksteki 
kitlede progresyon saptanan hastaya tekrar biyopsi uygulandı, 
malign fibröz histiositom, SMA (-), CD 68 (+) olarak saptandı. 
Hastaya operasyon önerildi ancak kabul etmedi.
Bulgular:
Sonuç:
Larekste  sarkomatoid  karsinomlar  sık  değildir.  Tedavi 
yaklaşımları  değişebilmekle  birlikte  hastanın  gördüğü 
radyoterapi  MFH  gelişimi  için  bir  sebep  olabilir.  Literatürde 
larenkste MFH ve epidermoid karsinom birlikteliği olan tek tük 
vakalar mevcut olduğu için bu vakayı paylaşmak istedik.

TIBBI
ONKOLOJI
KONGRESI
159
EP-40
DERMATOMYOZİT SONRASI GELİŞEN NAZOFARENKS 
KANSERİ SONRASINDA CMV ENTEROKOLİTİNE BAĞLI GİS 
PERFORASYONU
İBRAHİM PETEKKAYA 
1
, BERFU KORUCU 
1
, KADRİ ALTUNDAĞ 
1

İBRAHİM GÜLLÜ 
1
, GAMZE GEZGEN 
2
, EMİR CHARLES ROACH 
2
 
 

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ, MEDİKAL ONKOLOJİ 
BÖLÜMÜ 

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ, İÇ HASTALIKLARI 
ANABİLİM DALI
Amaç:
Primer CMV enfeksiyonu hayatın erken evrelerinde görüldükten 
sonra  beyaz  kan  hücrelerinde  latent  duruma  geçer.  Endotel 
hücreleri  içerisinde  de  latent  konuma  geçebilir.  Bağışıklık 
sistemi zayıflayınca, enfeksiyon yeniden aktif hale gelebilmekte 
ve  çeşitli  bulgu  ve  belirtiler  ile  kendisini  gösterebilmektedir. 
Bu  çalışmada,  nazofarenjiyal  karsinom  ve  dermatomyozit 
tanısı olan ve steroid tedavisi bir hastada, CMV enterokoliti ve 
sonucunda gelişen, bağırsak perforasyonu ile seyreden süreci 
ele almaktayız.
Gereç ve Yöntem:
Hacettepe  Üniversitesi  Onkoloji  Hastanesi  servisinde  takip 
edilen  hasta  takip  ve  tedavisi  devam  etmekte  iken,  gelişen 
klinik bulgularla olgu sunumu olarak hazırlanmıştır.
Bulgular:
Haziran  2010’da  dermatomyozit  tanısı  konulan  48  yaşında 
bayan hasta , burun tıkanıklığı şikayeti gelişmesi üzerine yapılan 
nazafarenks  biyopsi  epidermoid  kanser  olarak  gelmiş.DCF 
kemoterapisini üç kür almış. Romatoloji tarafından prednizolon 
ve  hidroksiklorokin  ile  takipte  olan  hasta  karın  ağrısı  ve 
melanası  olması  üzerine  yapılan  endoskopide  duodenum  3. 
Kısmında iki adet eksudalı ülserler (metastaz?). Kolonoskopide 
sigmoid  ve  rektum  proksimalinde  multiple  çapı  5  cm  ulaşan 
eksudalı lezyonlar gözleniyor. Biyopsi CMV inklüzyonları içeren 
aktif kronik iltihabi değişiklikler olarak geliyor. Karın ağrılarının 
artması  üzerine  çekilen  batın  BT’de  perforasyon  saptanan 
hasta takip ve tedavisi devam etmektedir.
Sonuç:
CMV  enfeksiyonu  özellikle  bağışıklık  sistemi  zayıflamış  olan 
hastalarda  düşünülmesi  gereken,  çok  ciddi  klinik  sonuçlar 
ortaya çıkarabilecek bir antitedir.
EP-41
NÜKS GLİOBLASTOME MULTİFORMELİ BİR HASTADA 
İRİNOTEKAN-BEVACİZUMAB-FENİTOİN İLAÇ ETKİLEŞİMİ 
OLARAK HEPATOTOKSİSİTE
ÇİĞDEM USUL AFŞAR 
1
, BERKSOY ŞAHİN 
1
, İSMAİL OĞUZ 
KARA 
1
, MELEK ERKİŞİ 
1
, BERNA BOZKURT DUMAN 
2
, MERAL 
GÜNALDI 
1
, VEHBİ ERÇOLAK 
1
, PINAR KUM 
3
, BURÇAK EVREN 
TAŞDOĞAN 
4
 
 

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ MEDİKAL ONKOLOJİ 
BD 

ADANA NUMUNE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 
MEDİKAL ONKOLOJİ 

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KANSER KAYIT 
BİRİMİ 

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 
GASTROENTEROLOJİ BD
Yüklə 6,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   73




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin