Konuşma metinleri ve biLDİRİ Özetleri Kİtabi



Yüklə 6,44 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə39/73
tarix03.02.2017
ölçüsü6,44 Mb.
#7521
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   73

Sonuç:
Alternatif  tedavilerin  en  sık  tanıdık  çevresinden  ve  bazen 
doktorlar  tarafından  verildiği  saptandı.  Hastaların  önemli 
oranı  bu  tedavileri  kullanırken  doktorunu  bilgilendirmemişti. 
İçeriği  tam  olarak  bilinmeyen  ve  kemoterapi  ile  eş  zamanlı 
sistemik  olarak  uygulanan  maddeler  ilaç  madde  etkileşimine 
neden  olabilmektedir.  Bu  konu  ile  ilgili  ülkemizde  hastaların 
bilinç  düzeyi  oldukça  düşüktür.  Ülkemizde  alternatif 
tedavi  uygulamalarına  yönelik  bir  denetleme  ve  standart 
bulunmamaktadır. Ülkemizde bu konuda yapılacak geniş hasta 
sayılı araştırmalara ihtiyaç vardır.   
EP-58
5- FLUROURASİL KULLANIMI SONRASI GELİŞEN BENİGN 
PAROKSİSMAL POZİSYONEL VERTİGO
MUSTAFA YILDIRIM 
1
, EDA PARLAK 
2
, ÖMER TARIK SELÇUK 
1

MUSTAFA YILDIZ 
1
, UTKU DÖNEM DİLLİ 
1
 
 

ANTALYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, TIBBİ ONKOLOJİ 
KLİNİĞİ 

ANTALYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, RADYOLOJİ 
KLİNİĞİ
Amaç:
Benign paroksismal  pozisyonel vertigo (BPPV) en sık rastlanan 
periferik  vestibüler  sistem  hastalığıdır.  Genellikle  50-70  yaş 
grubunda  spontan  olarak  ortaya  çıkar.  Vertigo  semptomları 
daha çok ani baş hareketleri ile oluşur. Tanı konulmaz ise bir 
çok    tetkik  yapılması  gerekebilir.  Bu  nedenle  de  tanı  koyup 
sebebini bulmak önemlidir.
Gereç ve Yöntem:
Safra  kesesi  adenokanseri  nedeniyle  kemoradyoterapi  alan 
hastada tedaviden hemen sonra gelişen BPPV tartışılacaktır.
Bulgular:
Lokal  ileri  safra  kesesi  adenokanseri  nedeniyle  46  yaşındaki 
bayan  hastaya  kemoradyoterapi  başlandı.  Hastaya  5 
fluorouracil  (5  FU)  ve  leucovorinden  oluşan  kemoterapi 
başlandı. Ancak daha birinci kürden , itibaren hastada aniden 
baş  dönmesi,    bulantı,  kusma  gibi      şikayetler  başladı.  Önce 
bu şikayetlerin kemoterapinin etkisi ile olduğu zannedildi bazı 
medikal tedaviler ile azalmayınca BPPV şüphesi ile  kulak burun 
boğaz  kliniği  tarafından  tarafından  değerlendirildi  ve  bening 
pozisyonel vertigo tanısı konularak tedavi başlandı. Hasta hala 
tedavi ile birlikte adjuvan kemoterapiye devam etmektedir.
Sonuç:
Kemoterapiye  bağlı  bulantı-  kusma  vertigo  hissi  ile  hastanın 
ifadesinde karışıklığa neden olabilecek bir durumdur. Hastaların 
takibinde  kemoterapi  ve  radyoterapi  BPPV  oluşturabilecek 
durumlar  olduğundan    hastaların  takibinde  bu  durum  göz 
önünde bulundurulmalıdır.
EP-59
DOSETAKSELE BAĞLI HİPERSENSİTİVİTE: TEK MERKEZ 
DENEYİMİ
ÖZGE KESKİN 
1
, AFEY ARPACI 
2
, DİLEK YALÇIN 
2
, ZARİFE 
TEKBALKAN 
2
, ÇAĞATAY ARSLAN 
3
, FATMA ALEV TÜRKER 
1
 
 

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ONKOLOJİ HASTANESİ MEDİKAL 
ONKOLOJİ BİLİM DALI 

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ ONKOLOJİ HASTANESİ GÜNDÜZ 
TEDAVİ ÜNİTESİ 

İZMİR TEPECİK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ MEDİKAL 
ONKOLOJİ BÖLÜMÜ
Amaç:
Dosetaksel,  birçok  endikasyonda  artan  sıklıkta  kullanılan  ve 
sıklıkla  hipersensitivite  reaksiyonları  (HSR)  ile  ilişkili  olan  bir 
kemoterapötiktir.  HSR  oluşturmadaki  mekanizma  henüz  net 

TIBBI
ONKOLOJI
KONGRESI
169
değildir. Çalışmamızda, dosetaksel alan hastalarda HSR gelişimi 
ile ilgili olabilecek faktörleri inceledik.
Gereç ve Yöntem:
Kasım-Aralık  2011  tarihleri  arası  ayaktan  dosetaksel 
tedavisi  alan  hastalarda  demografik  veriler,  dosetaksel  alma 
endikasyonu,  kaçıncı  sıra  aldığı  kaydedildi.  Allerjik  reaksiyon 
geliştiği  takdirde  bunun  NCI  kriterlerine  göre  derecesinin, 
sürenin, vital bulguların kaydı tutuldu.
Bulgular:
Dosetaksel  alan  153  hastada    bayan/erkek  oranı  yaklaşık 
2,  ortalama  yaş  53,7±3,8  olarak  bulundu.  Hastaların 
dosetaksel  tedavisi  alma  endikasyonu  sırasıyla;  lokal  ileri 
evre  meme,  metastatik  meme,  gastrointestinal  sistem, 
lokal  ileri  evre  baş-boyun,  metastatik  akciğer,  sınırlı  evre 
akciğer,  metastatik  baş-boyun  kanserleri  ve  son  olarak 
da  metastatik  sarkomlar  ile  metastatik  prostat  kanseridir. 
Hastalara  kortikosteroid  ve  antihistaminik  premedikasyonu 
sonrası  ortalama  4,3±0,55  mL/dk  hızında  ve  109±51,81  mg 
dozda  dosetaksel  uygulandı.  Hastaların  %12,4’ünde  allerjik 
reaksiyon  gelişti.  Bu  durum  en  sık  olarak  1.  Kür  sırasında 
gözlendi.  Hastalarda  ortalama  5,7±2,8.  dakikada  allerjik 
reaksiyon  gelişti,  eş  zamanlı  olarak  müdahale  edildi.  Allerjik 
reaksiyon tanımında grad 1 HSR (%7,4), grad 2 HRS (%1,3) ve 
grad 1 bronkospazm (%6,2) yer almaktadır. Allerjik reaksiyon 
gelişimi  ile  yaş,  dosetaksel  infüzyon  hızı  ve  dozu  arasında 
istatiksel  anlamlı  ilişki  bulunmadı  (p=0,75  ve  0,25),  fakat 
kadınlarda daha sık gözlendi ve aradaki ilişkili istatiksel olarak 
anlamlı idi (p=0,012).
Sonuç:
Daha  önceki  çalışmalarda  dosetaksele  bağlı  HSR 
gelişimi  ile  ilgili  belirlenmiş  bir  risk  faktörü  yoktur.  Bizim 
çalışmamızda  sadece  kadın  populasyonda  daha  sıklıkla 
görüldü.  Dosetaksele  bağlı  HSR,  ilacın  kesilmesi  ve 
uygun  destek  tedavinin  verilmesi  ile  büyük  oranda 
gerilemektedir. Desensitizasyon protokolu geliştirebilmek için 
daha geniş çalışmalara ihtiyaç vardır.
EP-60 
KANSER HASTALARININ KRONİK HASTALIKLARI VE 
KEMOTERAPİ DIŞI İLAÇ KULLANIMININ ARAŞTIRILMASI
BURCU ÇELİK , HURİ YEŞİM ŞEVİK , SEMA SEZGİN GÖKSU , 
HASAN ŞENOL COŞKUN  
 
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ, TIBBİ ONKOLOJİ 
Amaç:
Türkiye’de  hastanelere  yatan  hastaların  üçte  biri  kronik 
hastalıklar nedeniyle yatmaktadır. Türkiye’deki ölüm nedenleri 
incelendiğinde  ilk  üç  nedenin  kronik  hastalıklar  olduğu 
görülmektedir.  Bu  çalışmanın  amacı  Akdeniz  Üniversitesi 
Hastanesi  Kemoterapi  Ünitesi’nde  tedavi  gören  hastaların 
kronik  hastalıklarını  saptamak  ve  buna  bağlı    ilaç  kullanımını 
araştırmaktır.
Gereç ve Yöntem:
1-31  Ocak  2012  tarihleri  arasında  kemoterapi  alan  ve 
araştırmaya  katılmayı  kabul  eden  113  hastanın  kronik 
hastalıkları ve kemoterapi dışı ilaç kullanımı incelenmiştir.
Bulgular:
Araştırmaya katılanlar 21-81 yaşları arasında olup, median yaş 
57’dir.  Katılımcıların  %54.9  kadın,  %45.1’erkektir.  Kemoterapi 
uygulanan hastaların %23’ü akciğer, %22.1’i kolorektal, %16.8’ı 
meme  ve  %13.3’ü  jinekolojik  kanser  tanısı  ile  kemoterapi 
almakta olup, uygulanan kemoterapinin %40.7’si platin bazlı, 
%16.82’i taxan grubu içeren tedavilerdir. Hastaların %45.1’i Evre 
IV, %33.6’sı Evre III de yer almaktadır. Hastaların %43.4’ünün 
kronik bir hastalığı bulunmamakta olup, %15.9’u hipertansiyon, 
%8.8’i diabet  ve %7.1’inin ise KOAH tanısına sahiptir. Düzenli 
olarak kullanılan ilaçlara bakıldığında ise hastaların %14.2’sinin 
kullandığı  ilaçları  bilmemesi  dikkati  çekmektedir.  Hastaların 
%11.5’inin  antihipertansif,  %  7.1’inin  diabetik  ilaç  kullandığı 
saptanmıştır.  Çalışmaya  katılanların  kemoterapi  öncesi  son 
on  günde  kullandığı  ilaçlar  incelendiğinde  ise  %  46’sının  ilaç 
kullanmadığı, %22.1’inin antiemetik ve %10.6’sının ise analjezik 
kullandığı belirlenmiştir.            
Sonuç:_Kanser_tanısı_olan_hastalarda_bakteriyemi_etkeni_araştırılırken_GBS_ler_akılda_tutulmalı,_ampirik_ve_devam_tedavi_stratejileri_buna_göre_belirlenmelidir._EP-62'>Sonuç:
Kronik  hastalığa  bağlı  olarak  fiziksel  ve  zihinsel  sınırlılıklar, 
sakatlıklar  bireyin  bağımsızlığını  azaltmakta,  uzun  süreli 
bakım gereksinimi, sağlığın algılanmasını ve sosyal etkinlikleri 
kısıtlamaktadır.  Komorbidite  nedeniyle  kemoterapi  dışı  ilaç 
tedavisi önemli bir rol oynamaktadır. Hastanın kemoterapi dışı 
ilaçları  konusunda  yüksek  bilgi  eksikliğini  gidermeye  yönelik 
eğitim hemşireliği uygulamaları gerekmektedir.
EP-61
GRUP B STREPTOKOK BAKTERİYEMİSİ TESPİT EDİLEN BİR 
MEME KANSERİ VAKASI
FATMA MUTLU SARIGÜZEL 
1
, ARZU AKŞAHİN 
2
, İLHAMİ ÇELİK 
3

A.NEDRET KOÇ 
4
 
 

KAYSERİ EAH MİKROBİYOLOJİ KLİNİĞİ 

KAYSERİ EAH TIBBİ ONKOLOJİ KLİNİĞİ 

KAYSERİ EAH ENFEKSİYON HASTALIKLARI KLİNİĞİ 

EÜTF MİKROBİYOLOJİ ABD
Amaç:
Grup  B  streptokoklar  (GBS)  karaciğer  yetmezliği,  dekübit 
ülseri,  nörojenik  mesane,  meme  kanseri,  diabetes  mellitus 
gibi tanıları olan erişkinlerde invaziv enfeksiyon oluşturabilen 
önemli etkenlerden biridir. 
Gereç ve Yöntem:
Burada  meme  kanseri  tanısı  ile  neoadjuvan  kemoterapi 
almakta olan ve nötropenik ateş nedeni ile hospitalize edilen 
bir vaka sunulmaktadır.
Bulgular:
42 yaşında kadın hasta nötropenik ateş nedeni ile hospitalize 
edildi.  Hastanın  özgeçmişinde  DM  ve  2  yıl  önce  sol  meme 
kanseri nedeni tedavi öyküsü mevcut. Hormonoterapi alırken 
karşı  memede  tespit  edilen  lokal  ileri  evre  meme  kanseri 
dolayısı ile neoadjuvan tedavi planı yapılmıştı. Ateşi 39,3 derece 
ölçülen  hastanın  fizik  muayenesinde  sol  mastektomize,  sağ 
meme alt kadranlarda cilt-ciltaltı sert ödemi dışında ek patoloji 
tespit edilmedi. Kültürleri alınan hastaya Enfeksiyon hastalıkları 

170
önerisi ile piperasillin/tazobaktam 3x4,5 gr iv ve  Klaritromisin 
2x500mg  başlandı.  Takiplerinde ateşi tekrarlamayan hastanın 
kan  kültüründe  B  grubu  streptococcus  üremesi  saptandı  ve 
tedavisine penisilin (4x6000000 MÜ) ve klindamisin (3x900mg) 
ile devam edildi. Hastanın ateşinin düşmesi ve tekrar alınan kan 
kültüründe üreme olmaması üzerine yeni başlanan antibiyotik 
tedavisinin 10 günü tamamlandıktan sonra taburcu edildi.
Sonuç:
Kanser tanısı olan hastalarda bakteriyemi etkeni araştırılırken 
GBS ler akılda tutulmalı, ampirik ve devam tedavi stratejileri 
buna göre belirlenmelidir.
EP-62
KANSER HASTALARININ HASTALIK ALGISI VE KANSER 
TEDAVİSİNE İLİŞKİN İNANIŞLARI İLE İLİŞKİSİ
MUTLU AKKURT , NİLÜFER ERKİN , GÖKÇEN ATILBOZ ALAGÖZ , 
FATMA ÖZTÜRK , ŞEREF KÖMÜRCÜ   
 
BAYINDIR HASTANESİ, TIBBİ ONKOLOJİ BÖLÜMÜ
Amaç:
Hastanın semptomları, hasta tarafından algılanan olası kanser 
nedenleri,  hastalığın  yaşam  ve  duygular  üzerindeki  etkileri, 
hastanın  hastalık  üzerindeki  kişisel  kontrolü  ve  tedaviler 
hakkındaki  inanışları  hastalık  algısını  oluşturmaktadır.  Kanser 
hastalarının algıladığı sosyal destek hastalığın seyrini etkileyen 
önemli bir faktördür. Bu araştırmanın amacı kanser hastalarının 
hastalık  algısını  değerlendirmek  ve  kanser  algısı  ile  kanser 
tedavilerine ilişkin inanışlar arasındaki ilişkiyi araştırmaktır.
Gereç ve Yöntem:
Veriler bir tıbbi onkoloji kliniğinde ayaktan tedavi alan kanserli 
40  hastadan    (25  kadın  ve  15  erkek,  yaş  ortalaması  =  59.3) 
toplanmıştır.  En  sık  görülen  üç  tanı  meme  kanseri  (n=11), 
akciğer  kanseri  (n=10)  ve  kolon  kanseridir  (n=6).  Hastalara 
Hastalık  Algısı  Ölçeği  (HAÖ)  ve  Çok  Boyutlu  Algılanan  Sosyal 
Destek  Ölçeği  verilmiştir.  Veri  toplama  işlemi  halen  devam 
etmektedir.
Bulgular:
Yapılan ara analizden elde edilen sonuçlarda HAÖ’nin faktörleri 
arasında anlamlı korelasyonlar bulunmuştur. Hastanın hastalık 
üzerindeki  kişisel  kontrolü  ile  tedaviler  hakkındaki  inanışları 
arasında (r=.546, p
Sonuç:
Sonuç  olarak  hastaların  kanser  algısı,  tıbbi  ekip  tarafından 
planlanan tedavinin faydası ile igili algısını  etkileyebilmektedir.
EP-63
KLİNİKTE ÖLEN TERMİNAL DÖNEM KANSERLİ HASTALARDA 
SON İKİ HAFTA İÇİNDE YAPILAN TETKİK VE TEDAVİLER
ŞEREF KÖMÜRCÜ 
1
, FİLİZ ÇAY ŞENLER 
2
, ÖZGÜR ÖZYILKAN 
3

ŞENOL COŞKUN 
4
, DİLŞEN ÇOLAK 
5
, EMEL ÜÇGÜL 
6
, MUTLU 
AKKURT 
1
, FİKRET ARPACI 
7
 
 

BAYINDIR HASTANESİ 

ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 

DIŞKAPI YILDIRIM BEYAZIT EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 

ACIBADEM ÜNİVERSİTESİ 

GÜLHANE ASKERİ TIP FAKÜLTESİ
Amaç: 
Terminal  dönem  kanser  hastalarına  genellikle  gereğinden 
fazla tetkik ve tedavi yapılmaktadır. Bu konuda tıbbi onkoloji 
kliniklerin  tutumunu  belirlemek  üzere  klinikte  ölen  terminal 
dönem kanser hastalarına son 2 hafta içinde yapılan tetkik ve 
tedaviler  ile  invaziv  girişimlerin  retrospektif  değerlendirmesi 
amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem:
Altı tıbbi onkoloji kliniğinde yatarken ölen 422 terminal dönem 
kanser  hastasının  ölmeden  önceki  iki  hafta  içinde  yapılan 
tetkik-tedavi işlemleri hasta dosyalarından taranmıştır. 
Bulgular:
Yaşam  beklenti  süreleri  6  ay  olarak  öngörülen    422  kanser 
hastası  metastatik  olup,  en  sık  görülen  metastaz  yerleri 
karaciğer  (%34.8),  kemik  (%27.3),  akciğer  (%21.6)  ve/veya 
beyin (%19.2) idi. Ölüm nedenleri sıklık sırasına göre; solunum 
yetmezliği  (%48.1),  enfeksiyon  (%23.5)  ve/veya  karaciğer 
yetmezliği (%18.9) idi. Son iki haftada yapılan tetkikler gözden 
geçirildiğinde,  %22.7’ sine bilgisayarlı tomografi, %23.2’ sine 
ultrasonografi,  %13.7’  sine  magnetik  rezonans  görüntüleme 
ve %4.9’ una kemik sintigrafisi yapıldığı tespit edildi. Hastaların 
%76.9’  una  intravenöz  serum  tedavisi,  %43.6’  sına  eritrosit 
transfüzyonu, % 36.5’ ine total parenteral beslenme ve %6.9’ 
una  albumin  transfüzyonu  uygulandığı;  %25.7  sine  invaziv 
ağrı tedavisi, %12.4’ üne morfin veya midazolam ile terminal 
sedasyon, %9.1’ ine kemoterapi yapıldığı gözlendi. Ayrıca tüm 
hastalara  damar  yolu  açıldığı,  %37.9’una  santral  kateter  ve/
veya  idrar  sondası  takıldığı;  %10’una  parasentez,  %7.3’üne 
torasentez ve %2.9’una endoskopi yapıldığı tespit edildi.
Sonuç:
Tıbbi  onkoloji  kliniklerinde,  terminal  dönem  kanser 
hastalarında bakım girişimlerini artırıcı ancak yaşam kalitesine 
katkısı  olmayan  tetkik  ve  tedavileri  azaltıcı  yönde  farkındalık 
eğitimlerine gereksinim vardır.

TIBBI
ONKOLOJI
KONGRESI
171
EP-64
BU BİLDİRİ GERİ ÇEKİLMİŞTİR. 
EP-65
FANTOM TÜMÖRÜ: OLGU SUNUMU
EDA PARLAK 
1
, MUSTAFA YILDIRIM 
2
, UTKU DÖNEM DİLLİ 
2

SEVİL GÖKTAŞ 
2
, MERT KÖROĞLU 
1
  
 

ANTALYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, RADYOLOJİ 
KLİNİĞİ 

ANTALYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, TIBBİ ONKOLOJİ 
KLİNİĞİ
Amaç:
Fantom  tümörü  veya  vanishing  (buharlaşan)  tümörler 
genellikle  konjestif  kalp  yetmezliğine  bağlı  olarak  interlobar 
fissürde geçici plevral efüzyon toplanmasına verilen addır (1). 
Radyolojik  görüntüsü  malingnitelere  benzediğinden  tanıda 
karışıklığa neden olabilirler. 
Gereç ve Yöntem:
Kliniğimize aşırı kilo kaybı, halsizlik ve nefes darlığı şikayetleri 
ile  başvuran  81  yaşında  erkek  hastada  tespit  edilen  fantom 
tümörü güncel literatür eşliğinde tartışılacaktır
Bulgular:
Bilinen  sistemik  hastalığı  olmayan  81  yaşında    erkek  hasta 
halsizlik  ve  kilo  kaybı  şikayeti  ile  kliniğimize  başvurdu.  Fizik 
muayenesinde  solunum  sesleri  azalmış  ve  eforla  dispnesi 
saptanan hastaya çekilen akciğer grafisinde sağ akciğerde orta 
zonda  minör  fissür  trasesinde,  oldukça  düzgün  sınırlı  sferik 
kitle saptanması üzerine radyolojik olarak malignite düşünülen 
olguya  bilgisayarlı  tomografi  (BT)  ile  değerlendirilmek  üzere 
tomografi çekildi. BT’ de sağda daha belirgin olmak üzere her 
iki akciğerde plevral effüzyon ve sağda minör fissür içerisindeki 
effüzyonun ankiste formda olduğu saptandı. Hastaya pseudo 
tümör-fantom tümörü tanısı konuldu.
Sonuç:
Özellikle  bizim  olgumuzdaki  gibi  kliniği  tipik  kalp  yetmezliği 
kliniğine  uymayan  ve  tesadüfen  saptanan  olgularda  invaziv 
girişimsel  yöntemlere  gerek  kalmadan  fantom  tümöründen 
şüphelenilerek uygun tedaviye hızlı bir şekilde başlanabilir.
EP-66
BU BİLDİRİ GERİ ÇEKİLMİŞTİR.
EP-67
TÜRKİYE’DE ONKOLOJİ UZMANLARI KEMOTERAPİ 
MALİYETLERİNİ ÖNEMSİYOR MU?
ALİ ARICAN 
1
, ALPER ATA 
3
, ERDİNÇ NAYIR 
1
, HÜSEYİN ABALI 
2
 
 

MERSİN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ ONKOLOJİ BD 

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ ONKOLOJİ BD 

MERSİN DEVLET HASTANESİ
Amaç:
Kansere  bağlı  ölüm  hızlarının  azalmasında  en  önemli 
nedenlerden biri sürekli gelişen anti-kanser tedavilerdir. Ancak 
yeni  tedaviler  beraberinde  yüksek  tedavi  maliyetlerini  de 
getirmektedir. Kanser tedavisini uygulayan ve bu tedaviyi alan 
kişilerin  tedavi  maliyetleri  hakkındaki  farkındalıkları  tedavi 
maliyetlerinin  optimizasyonu  için  gereklidir.  Bu  çalışma  ile 
ülkemizdeki hekim ve hastaların bu farkındalıklarını sorguladık.
Gereç ve Yöntem:
Tıbbi Onkoloji hekimlerine 12 sorudan oluşan bir anket formu 
eposta  yoluyla  ulaştırıldı,  yanıtlar  sanal  ortamda  depolandı. 
Toplam 119 hekimden yanıt alındı.
Bulgular:
Hekimlerin  %21’i  tedavi  önerirken  ilaç  maliyetlerine  daima 
dikkat  ettiğini  ,  %69’u  bazen  dikkat  ettiğini  bildirmiştir. 
Hekimlerimizin %90.5’i tedaviye başlarken hastanın ekonomik 
koşullarını merak etmektedirler ve ekonomik koşulların tedavi 
başarısını  etkilediğini  düşünmektedirler.  Tedavi  kararı  alırken 
hastanın  ekonomik  koşullarını  gözeten  hekimlerin  oranı 
%81.3’  tür.  Tedavi  maliyetleri  hakkında  hastaya  bilgi  veren 
hekimlerin  oranı  %9.4’  tür.  Hekimlerimize  göre  bilgi  verilen 
hastaların % 49’ u şaşırdıklarını bildirmişlerdir. Hekimlerimize 
göre  tedavi  maliyeti  hakkında  bilgi  sahibi  olan  hastaların 
yaklaşık    yarısında  tedavi  uyumları  olumlu  etkilenmektedir. 
Hekimlerimizin % 83.6’sı ara sıra da olsa hastaların kendilerinin 
karşılayacağı ilaçları reçete ettiklerini, bu durumda olumlu hasta 
tepkileri  ile  olumsuz  hasta  tepkilerinin  eşit  olduğunu  (%40,9 
ve  %39.1)  bildirmişlerdir.  Maliyeti  yüksek  ilaçların  seçiminde 
hekimlerimizin  en  önemsediği  kriter  yaşam  kalitesi  (%  8.6), 
hastalıksız sağkalım (%7.7) ya da genel yanıt oranı değil (%4.4), 
genel  sağkalım  (%  79.3)  olarak  bildirilmiştir.  Hekimlerimizin 
%68.7’  si  maliyet-etkinlik  analizinin  ne  olduğunu  bildiklerini 
ama  sadece  %6.9’u  bu  konuda  bir  çalışmada  yer  aldığını 
bildirmişlerdir.
Sonuç:
Tıbbi  onkoloji  hekimlerinde  çeşitli  yöntemlerle  oluşturulacak 
tedavi  maliyetleri  hakkındaki  farkındalık,  bu  tedavilerin 
efektif  kullanımı  konusunda  fayda  sağlayacaktır.  Kanser 
tedavisi ile uğraşan her hekimin kanser ilaçları ile ilgili maliyet 
çalışmalarına katılmaları teşvik edilmelidir. Ülkemiz gibi sağlık 
harcamaları büyük hızla artan ülkelerin özellikle kendine özgü 
maliyet-etkinlik  kriterlerine  sahip  olması  ve  bu  kriterlerin 
günlük  pratiğe  sokulması  kaynaklarımızın  doğru  kullanımı 
açısından önemlidir.
EP-68
TROMBOZ GELİŞEN KANSER HASTALARINDA TROMBOSİT 
SAYISI, ORTALAMA PLATELET VOLÜMÜ VE PLATİKRİT 
DEĞERLERİNDEKİ DEĞİŞİM
HASAN MUTLU 
1
, TUNCAY ASLAN 
2
, ABDÜLSAMET ERDEN 
2

HEDİYE UĞUR 
2
, ZEKİ AKÇA 
3
 
 

ACIBADEM KAYSERİ HASTANESİ 

KAYSERİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 

MERSİN DEVLET HASTANESİ

172
Amaç:
Ortalama platelet volüme trombosit hacminin bir göstergesidir 
ve ortalama platelet volümü yüksekliğinde tromboza eğilimden 
bahsedilebilmektedir. Önemli trombotik hastalık gruplarından 
birisi  kanserlerdir.  Çalışmamızda  tromboz  gelişen  kanserli 
hastalarda ortalama platelet volümü  değerleri irdelenmiştir.
Gereç ve Yöntem:
Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesinde takip edilmekte olan 
kanser hastalarından, tromboemboli  gelişen toplam 43 hasta 
prospektif  olarak  çalışmaya  alındı.  Kanser  tanı  ve  tromboz 
gelişme  anındaki  ve  trombosit,  ortalama  platelet  volümü  ve 
platikrit  değerleri kaydedildi. Frekans analizi, crosstabs, paired 
samples t test uygulandı.
Bulgular:
Yapılan  değerledirmede  tromboz  anındaki  ortalama  platelet 
volümü  değerlerinde  tanı  anıdaki  değerlere  göre  anlamlı 
düşüklük  mevcuttu  (p=0.041).  Trombosit  sayısı  ve  platikrit 
değerlerinde  de  düşüklük  vardı  ama  bu  sonuçlar  anlamlı 
değildi.
Sonuç:
Çalışmamızın sonucuna göre kanser hastalarında, trombozun 
başlatılmasında  trombositlerin  rolünün  daha  az  olduğu 
söylenebilir.
EP-69
MULTİPL PRİMER MALİGN NEOPLAZİLER: CUMHURİYET 
ÜNİVERSİTESİ VERİLERİ
NALAN AKGÜL BABACAN 
1
, SAADETTİN KILIÇKAP 
1
, ŞAFAK 
ŞAHİN 
2
, BİRSEN YÜCEL 
3
, YILLAR OKUR 
3
, EBRU ATASEVER 
AKKAŞ 
3
, MEHMET FUAT EREN 
3
, TURGUT KAÇAN 
1
 
 

SİVAS CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ 
ONKOLOJİ BD 

SİVAS CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DAHİLİYE 
ABD 

SİVAS CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYASYON 
ONKOLOJİSİ ABD
Amaç:
Aynı  kişide,  patolojik  olarak  tanılanmış  birden  fazla  malign 
tümörün  varlığı  multipl  primer  malign  neoplazi  (MPMN) 
olarak  tanımlanmaktadır.  Biz  de  merkezimizde  MPMN  tanısı 
tanısı  almış  hastalarımızın    verilerini  retrospektif  olarak 
değerlendirmeyi planladık.
Yüklə 6,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   35   36   37   38   39   40   41   42   ...   73




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin