Konuşma metinleri ve biLDİRİ Özetleri Kİtabi



Yüklə 6,44 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə44/73
tarix03.02.2017
ölçüsü6,44 Mb.
#7521
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   73

Sonuç:
Uterus  leiomyosarkomunun  geç  metastazı  oldukça  nadir 
olmakla  birlikte  hastalarda  gelişen  yeni  akciğer  lezyonlarının 
ayırıcı tanısında mutlaka düşünülmelidir.
EP-107
BU POSTER GERİ ÇEKİLMİŞTİR.
EP-108
SENKRON/METAKRON METASTATİK NON SMALL CELL LUNG 
KARSİNOM VE METASTATİK RENAL CELL KARSİNOM
MURAT ARAZ 
 
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SELÇUKLU TIP FAKÜLTESİ
Olgu:
61 yaşında erkek hasta, Mart 2011 tarihinde başlayan öksürük 

TIBBI
ONKOLOJI
KONGRESI
189
ve hemoptizi nedeni yapılan bronkoskopisinde saptanan ;sağ 
akciğer  orta  lob  lateral  duvarındaki  nodüler  görünümden 
biyopsi  yapılmış.  Squamöz  hücreli  karsinom  olarak  rapor 
edilmiş. Evreleme için çekilen PET-BT sinde; sağ akciğer hiler 
bölgede  nodüler  dansite  artışı(suvmax:5,48),  sağ  akciğer  alt 
lob  postero-bazal  segmentte  nodüler  lezyon(suvmax:3.23), 
mediastende  sağ  alt  paratrakeal,  aortopulmoner,  prekarinal 
ve  bilateral  bronkopulmoner  lenf  nodlarında  FDG  tutlumu( 
suvmax:5.74  )    ve  her  iki  iliak  kanatta  ve  sağ  asetabulumda 
fokal FDG tutulumu( suvmax:3,26) saptanmış. Pelvik MR ında 
kemik yapılardaki lezyonlar metastaz lehine değerlendirilmiş. 
Kranial MR da multiple metastatik lezyonlar saptanan hastaya 
09.05.2011-23.05.2011 tarihleri arasında palyatif  radyoterapi 
uygulanmış.
ECOG:0-1  olan  hastaya    palyatif  dosetaksel+sisplatin 
kemoterapisi  ve  zoledronik  asit  başlandı.  3  kür  kemoterapi 
sonunda  çekilen  kontrol  BT  lerinde;  sağ  akciğer  alt  lob 
posterobazal  segmentteki    kitlede  ve  mediastinal  hiler  lenf 
nodu  boyutlarında  artış  ,  sağ  böbrek  orta  alt  polde  yeni 
gelişimli 8x6 cm lik malign görünüme sahip kitle  ve sağ renal 
ven  içerisinde  inferior  vena  kavaya  uzanan  trombus  tespit 
edildi (RCC?).  
BT  sonuçları beklenirken , sağ  omuzda  ağrı ve hareket kısıtlılığı 
nedeniyle  çekilen  grafisinde  proksimal  humerusta  fraktür 
saptandı.  09.2011  tarihinde  opere  edilen  hastanın  kemik 
patolojisi renal cell karsinom metastazı olarak rapor edildi.
Metastatik küçük hücreli dışı akciğer kanseri nedeni ile sağ kalım 
düşük  olduğundan  2.  primer  olarak  kabul  edilen  metastatik 
renal  kitleye  operasyon  veya  targeted  tedavi  planlanmadı. 
First  line  kemoterapi  sonrası  progrese  olan  akciğere  yönelik 
gemsitabin+carboplatin    başlandı.  2  kür  sonunda  çekilen 
kontrol BT lerinde stabil hastalık yanıtı saptandı. 
 
EP-109
PANKREAS KANSERİNDE KAN GRUBUNUN SAĞKALIMLA 
İLİŞKİSİ VAR MI?
F. TUĞBA KÖŞ 
1
, BURAK CİVELEK 
1
, M. METİN ŞEKER 
1
, ZAFER 
ARIK 
2
, SERCAN AKSOY 
1
, DOĞAN UNCU 
1
, NURİYE ÖZDEMİR 
1

NURULLAH ZENGİN 
1
  
 

ANKARA NUMUNE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, TIBBİ 
ONKOLOJİ KLİNİĞİ, ANKARA 

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ONKOLOJİ 
ENSTİTÜSÜ, MEDİKAL ONKOLOJİ BÖLÜMÜ
Amaç:
Yapılan  çalışmalarda  ABO  kan  gruplarının  pankreatik  kanser 
riskinde    artış  ile  ilişkisi  olabileceği  gösterilmiştir.  A  kan 
grubuna sahip kişilerde pankreas kanseri daha yüksek oranda 
saptanmıştır. Biz de çalışmamızda pankreas kanserli hastalarda 
farklı kan gruplarının genel sağkalımla ilişkisini araştırdık.
Gereç ve Yöntem:
2005-2010  yılları  arasında  Ankara  Numune  Eğitim  Araştırma 
Hastanesi  Tıbbi  Onkoloji  Kliniğinde  takip  edilen  pankreas 
kanserli hastalar genel özellikleri ve kan grubu bilgileri için arşiv 
verilerinden yararlanılarak retrospektif olarak tarandı.
Bulgular:
Kan  grubu  bilgisine  ulaşılan  50  hasta  çalışmaya  dahil  edildi. 
Yirmi  altı    hasta  (%52)  A  kan  grubunda,  9  hasta  (%18)  B,  3 
hasta  AB  (%6)  ve  12  hasta  O  (%24)  kan  grubundaydı.  A  kan 
grubuna  sahip  hastaların  median  yaşı  61,5  (aralık  39-80)  yıl 
iken  diğer  kan  grubuna  sahip  (B,  AB,  O)  toplam  24  hastanın 
median  yaşı  55,5  (aralık  32-74)  yıl  idi.  İki  grup  arasında  yaş 
açısından istatiksel anlamlı fark yoktu (p=0.14). Tanı sırasında 
A  kan  grubundaki  hastaların  %18’i  metastatik  iken  diğer  kan 
grubundaki  hastaların  %11’i  metastatikti.  İki  grup  arasında 
istatiksel  anlamlı  fark  yoktu  (p=0.17).  A  kan  grubundaki 
hastalarda median genel sağkalım  7.6 ay (%95 CI: 5,0-10,2) iken 
diğer kan grubunda 29.0 (%95 CI: 0.0- 68.8) olarak hesaplandı. 
İki  grup  arasında  genel  sağkalım  açısından  istatiksel  anlamlı 
fark saptandı (p=0.05).
 
 
 Şekil. Kan Gruplarına Göre  Genel Sağkalım Eğrisi
Sonuç:
 A kan grubundaki pankreas kanserli hastalar diğer kan grubuna 
sahip  hastalara  göre  daha  kötü  prognoza  sahip  olabilir.  Kan 
gruplarının  prognostik etkisi araştırmak için daha geniş çaplı 
çalışmalara ihtiyaç vardır.

190
EP-110
PANKREAS KANSERLİ BİR HASTADA NADİR BİR 
PARANEOPLASTİK SENDROM; STİFF-PERSON SENDROMU
SÜLEYMAN ERDOĞDU 
1
, ALİ ARICAN 
1
, ERDİNÇ NAYİR 
1
, ALPER 
ATA 
2
, BURCU BOZTEPE 
3
, İBRAHİM ARDA YILMAZ 
4
 
 

MERSİN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ ONKOLOJİ BD 

MERSİN DEVLET HASTANESİ 

MERSİN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ABD 

MERSİN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ NÖROLOJİ BD
Amaç:
Pankreas  kanseri  %3  (10.sırada)  sıklıkta  izlenen,  kansere 
bağlı  tüm  ölüm  oranları  arasında  sıklığı  %6-7  (4.sırada)  olan 
prognozu  oldukça  kötü  kanserlerdendir.  Pankreas  kanserine 
bağlı  pek  çok  paraneoplastik  sendrom  (PNS)  izlenebilir.  Stiff-
Person  Sendromu  (SPS)  oldukça  seyrek  rastlanan,  progresif 
rijidite,  omurga    ve  ekstremite  kaslarında  refleks  spazmlar, 
sonuçta  ciddi  bozulmuş  hareket  kaybı  ile  karakterize  bir 
tablodur.  Sıklıkla  (%80)  non-paraneoplastiktir,  paraneoplastik 
formu  meme  kanseri  ve  KHAK  ile  ilişkilidir.  Bu  sunumda  SPS 
gözlenen pankreas kanserli bir olguyu tartışmak istedik.
Gereç ve Yöntem:
Pankreas  baş  kısmında  3,5x2,5  boyutunda  kitle  nedeniyle 
Whipple operasyonu yapılan ve patoloji sonucu adenokarsinom 
olarak raporlanan 67 yaşındaki erkek hastaya adjuvan olarak 
5-Fluorourasil içeren kemoradyoterapi uygulandı.
Bulgular:
Takiplerde  problemi  olmayan  hasta  bir  yıl  sonra  pankreas 
lojunda nüks kitle ve alt ekstremitelerde güçsüzlük, dengesizlik 
ve  yürüyememe  şikayetleri  ile  başvurdu.  EMG’de  duyusal 
ve  motor  lifleri  etkileyen  alt  ekstremitede  baskın  periferik  
polinöropati  sendromu  tespit  edildi.  Zamanla  her  iki  alt  ve 
üst ekstremitede ve boyun-yüz kaslarında rijidite ve düzensiz 
aralıklarla  gelen  kasılmalar  gelişti.  Hastanın  nörolojik 
bulgularına göre SPS tanısı kondu.
SPS genellikle şiddetli spazmlar ve torakolomber bölgede kas 
sertliğinin  olduğu  glutamik  asid  dekarboksilaz  antikorlarının 
hastaların  yaklaşık  %60’ında  yükseldiği  nadir  bir  PNS  tipidir. 
Hastamızda  bakılan  ilişkili  antikorlar  negatifti.  EMG  kısıtlı 
fayda  sağlar  ama  tanıda  en  önemli  kriter  hastanın  kliniğidir. 
Tedavisinde  fikir  birliği  olmamakla  beraber  benzodiazepinler, 
kortikosteroidler, intravenöz immünglobulin ve plazmaferezin 
faydalı  olduğu  iddia  edilmektedir.  Hastamıza  benzodiazepin, 
steroid  ve  plazmaferez  uygulandı  ancak  minimal  klinik  yanıt 
alındı. Palyatif olarak gemsitabin ve sisplatin başlandı ve bir kür 
aldı.
Sonuç:
Bu vaka pankreas kanserine bağlı gelişen Stiff-Person Sendromu 
olarak ülkemizde ve olası olarak dünyada bildirilen ilk vakadır.
EP-111
HEPATİK EPİTELOİD HEMANJİOTELİYOMA
DİNÇ SÜREN 
1
, EDA PARLAK 
2
, MUSTAFA YILDIRIM 
3
, AYHAN 
HİLMİ ÇEKİN 
4
, CEM SEZER 
1
, MUSTAFA YILDIZ 
3
, MERT 
KÖROĞLU 
2
 
 

ANTALYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, PATOLOJİ 
KLİNİĞİ 

ANTALYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, RADYOLOJİ 
KLİNİĞİ 

ANTALYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, TIBBİ ONKOLOJİ 
KLİNİĞİ 

ANTALYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, 
GASTROENTEROLOJİ KLİNİĞİ
Amaç:
Hepatik  epiteloid  hemanjioendoteliyoma  (HEH)  vasküler 
originli, genellikle yumuşak dokuları ve visseral organları tutan, 
düşük gradeli bir  malignitedir ve oldukça nadir görülmektedir.
Gereç ve Yöntem:
Bu  yazımızda  sağ  üst  kadran  ağrısı  ile  kliniğimize  başvuran 
hastamızda  tespit  ettiğimiz  HEH  karaciğerin  vasküler  orjinli 
lezyonların  ayrıcı  tanısında  gözönünde  bulundurulması 
gerekliliğini  vurgulamak  için  güncel  literatür  eşliğinde 
tartışılmıştır.
Bulgular:
Hipertansiyon  ve  diyabet  nedeniyle  10  yıldır  takip  edilen  55 
yaşındaki  kadın  hasta    karın  sağ  üst  kadran  ağrısı  şikayetiyle 
kliniğimize  başvurdu.  Hastanın  muayenesinde  hepatomegali 
saptandı.  Ultrasonografide  karaciğer  sağ  lob  parankiminde   
multiple  hipoekoik  kitle  lezyonlarına  rastlandı.  Manyetik 
rezonans  görüntülemede  (MRG)  ise  daha  çok  karaciğer  sağ 
lobda yerleşimli T1 ağırlıklı sekanslarda hipointens, T2 ağırlıklı 
sekanslarda  belirgin  hiperintens  özellik  gösteren  ve  kontrast 
madde  enjeksiyonu  sonrası  arterial  fazdan  itibaren  periferal 
tarzda kontrastlanan çok sayıda düzensiz kontürlü kitle lezyonu 
saptandı.  Daha  sonra  hastaya  US  eşliğinde  tru-cut  biyopsi 
yapıldı.
Sonuç:
HEH oldukça az a rastlanan asemptomatik olması ve spesifik 
labaratuar  bulgularının  olmaması  ile  tanı  konulması    bir 
tümördür. Ancak radyolojik olarak tanıda en spesifik özelliğinin 
multiple ve difüz lezyonlar, karaciğer kontürlerinde retraksiyon, 
arterial  fazda  periferal  tarzda  kontrastlanma  ve  kalsifikasyon 
varlığı  karaciğerin  vasküler  lezyonlarında  ayırıcı  tanıda  HEH  ı 
akla getirmelidir.
EP-112
KRONİK LENFOSİTİK LÖSEMİ VE ÖZAFAGUS KANSERİ
ERDAL KURTOĞLU 
1
, UTKU DÖNEM DİLLİ 
2
, MUSTAFA 
YILDIRIM 
2
, BURAK DEVECİ 
1
, MUSTAFA YILDIZ 
2
 
 

ANTALYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, HEMATOLOJİ 
KLİNİĞİ 

ANTALYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ, TIBBİ ONKOLOJİ 
KLİNİĞİ
Amaç:
Kronik lenfositik lösemi batı ülkelerinde en sık görülen lösemi 
tipidir.  Tüm  lösemilerin  %20-30’unu  oluşturur.  Özefagus 
kanseri tüm kanserler arasında 6. sıradadır.KLL seyri sırasında 
solid tümörler gelişebilmektedir.

TIBBI
ONKOLOJI
KONGRESI
191
Gereç ve Yöntem:
İmmun supresif tedavi altında  KLL ile takipte olan,  özefagus 
skuamöz  hücreli  karsinom    gelişen  olgumuz  güncel  literatür 
eşliğinde tartışılacaktır.
Bulgular:
KLL nedeniyle takip edilen 70 yaşında erkek hasta hastanemize 
yutma güçlüğü nedeniyle başvurdu. Yapılan üst endoskopisinde 
servikal  özeafgus  bölgesinde kitle tespit edildi. Biyopsi alındı. 
Patolojisinde skuamöz hücreli karsinomtespit edildi. Evreleme 
çalışmaları  sonrası  hastaya  definitif  KRT  planlandı.  KLL  için 
aldığı leuceran tedavisi durduruldu.
Sonuç:
KLL  takibinde  solid  maligniteler    gelişimi  açısından  dikkatli 
olunması gerektiğini düşünüyoruz.
EP-113
OLGU SUNUMU: LAPAROSKOPİK CERRAHİYE BAĞLI KARIN 
DUVARINDA NÜKS GELİŞEN SAFRA KESESİ CA
NALAN AKGÜL BABACAN 
1
, SAADETTİN KILIÇKAP 
1
, TURGUT 
KAÇAN 
1
, BİRSEN YÜCEL 
1
, YILLAR OKUR 
1
, MEHMET FUAT 
EREN 
2
, EBRU ATASEVER AKKAŞ 
1
, İLKNUR KOÇ OLÇAŞ 
3
 
 

CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ ONKOLOJİ 
BD 

CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ RADYASYON 
ONKOLOJİSİ ABD 

CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ DAHİLİYE ABD
Amaç:
Laparoskopik  kolesistektomi  sonrası  insidental  safra  kesesi 
karsinomu sıklığı % 0.34-0.39 arasında değişmekte ve tümörün 
evresine bağlı olarak ek radikal bir cerrahi gerekebilmektedir 
Biz  de  taşlı  kese  ön  tanısıyla  laparoskopik  kolesistektomi 
sonrası  insidental  olarak  safra  kesesi  ca  tanısı  alan  ve  karın 
duvarında  nüksle  başvuran  bir  hastamızın  klinik  özelliklerini 
sunmayı planladık.
Gereç ve Yöntem:
Hasta dosya bilgileri incelendi.
Bulgular:
62  yaşında  kadın  hasta,  2  aydır  devam  eden  sağ  üst  kadran 
ağrısı  nedeniyle  dış  merkezde  genel  cerrahi  uzmanına 
başvurmuş.  Yapılan  Batın  US’unda  safra  kesesinde  taş 
saptanmış  ve  laparoskopik  kolesistektomi  yapılmış.  Postop 
patolojisi indiferansiye adenokarsinom, tümör serozaya kadar 
infiltre ve 2x2 cm  boyutlarında (T2, Nx) olarak  raporlanmış. Ek 
bir tedavi almayan hastanın postop 2. ayında sağ üst kadranda, 
laparoskopik girişim yerinde cilt altında ağrılı kırmızı renkli şişlik 
gelişmiş. Fizik muayenesinde  batın  sağ üst kadranda operasyon 
yerinde ağrılı, cilt altı yerleşimli 8x10 cmlik kitle palpe edilen 
hastanın abdomen BT’sinde karın ön duvarı sağ üst kadranda 
4x15  cm  boyutlarında  heterojen  lezyon  saptanarak  nüks 
ön  tanısıyla  merkezimize  refere  edildi.  Hastaya  Gemsitabin- 
Sisplatin kemoterapisi başlandı. 3 kür sonrası ağrısı azalan ve 
fizik  muayenesinde  kitle  boyutu  8x8  cm’e  gerileyen  hastanın 
takip ve tedavisi devam etmektedir.
Sonuç:
Laparoskopik kolesistektomi sonrası insidental olarak saptanan 
safra kesesi ca  hastaları dikkatle değerlendirilmelidir. Gerekli 
olan hasta grubunda (patolojik evre ile ilişkili olarak) radikal bir 
cerrahiden kaçınılmamalıdır.
EP-114
SORAFENİBE BAĞLI CİLT TÜMÖRÜ: NADİR BİR OLGU 
SUNUMU
SEMA SEZGİN GÖKSU 
1
, HASAN ŞENOL COŞKUN 
1
, İBRAHİM 
BAŞSORGUN 
2
, HAKAN BOZCUK 
1
, BURHAN SAVAŞ 
1
 
 

1-AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ ONKOLOJİ 

2- AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PATOLOJİ 
Amaç:
Sorafenib,  renal  hücreli  kanser  ve  hepatoselüler  kanser 
tedavisinde  yaygın  olarak  kullanılan  bir  çoklu  kinaz 
inhibitörüdür.  Sorafenibe  bağlı  cilt  yan  etkileri  sık  olmakla 
beraber cilt tümörlerinin gelişimi nadirdir.
Gereç ve Yöntem:
Burada sorafenib tedavisi altında cilt skuamoz hücreli kanseri 
gelişen hepatoselüler kanserli bir olgu sunulmuştur. 
Bulgular:
74  yaşında  erkek  hasta,  Nisan  2010’da  hepatoselüler  kanser 
tanısı  alması  üzerine  Tıbbi  Onkoloji  kliniğine  başvurdu. 
Hastanın yapılan testlerinde viral hepatit markerları negatifti. 
Fizik  muayenede  karaciğer  8  cm  ele  geliyordu.  Hasta  Child- 
Pugh skorlamasına göre child A olarak değerlendirildi. Hastaya 
sorafenib 2x400 mg başlandı. Daha sonra nötropeni  nedeniyle 
doz azaltılarak 2x200 mg ile devam edildi. Takiplerinde hasta 
klinik ve radyolojik olarak stabil seyretti. Tedavinin 19. ayında 
hastanın  yüzünde,  sol  molar  bölgede1,5  cm  çapında  ciltten 
kabarık, belirgin renk değişikliği olmayan kitle lezyonu oluştu. 
Total eksize edilen lezyonun patolojisi skuamoz hücreli kanser 
ile  uyumlu  idi,  cerrahi  sınırlar  negatif  izlendi.  Hasta  halen 
sorafenib tedavisi ile izlenmektedir.
Sonuç:
Sorafenib  tedavisine  bağlı  cilt  yan  etkileri  oldukça  sık 
görülmesine  rağmen , literatürde 30 kadar hastada skuamoz 
hücreli  kanser  bildirilmiştir.  Sorafenibe  bağlı  cilt  tümörleri 

192
uzun süreli tedaviler sonrası ortaya çıkabileceği gibi, tedavinin 
başlangıcındaki  ilk  birkaç  ayda  da  görülebilir.    Literatürdeki 
vakaların  çoğu  agresif  olmayan  tümörler  olup,  genel  kanı 
sorafenib  tedavisine  devam  edilmesidir.  Sorafenib  başlanan 
hastalar  cilt  toksisitesi  hakkında  bilgilendirilmeli  ve  periodik 
olarak dermatolojik muayeneleri yapılmalıdır.
EP-115
GEMSİTABİN SİSPLATİN REJİMİNE BAĞLI GELİŞEN AKUT 
PANKREATİT; OLGU SUNUMU
CEMİL BİLİR , HÜSEYİN ENGİN , YASEMİN BAKKAL TEMİ  
 
ZONGULDAK KARAELMAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 
ONKOLOJİ B.D
Amaç:
Birçok ilaç akut pankreatite yol açabilmektedir. Aynı zamanda 
birçok  antineoplastik  ajan  tek  başına  veya  kombinasyon 
rejimlerinde bu riski taşımaktadır. Bazı kemoterapi rejimleri ile 
akut pankreatit vaka sunumu olarak bildirilmekle birlikte henüz 
Gemsitabin-Sisplatin (GS) rejimine bağlı olgu bildirilmemiştir.
Gereç ve Yöntem:
Kemoterapi sonrası gelişen akut pankreatit olgusu sunduk
Bulgular:
Olgu: 68 yaşında kadın hastaya metastatik (kemik) küçük hücreli 
dışı akciğer kanseri tanısı ile GS rejimi başlandı. Pankreatit için 
herhangi bir risk faktörü olmayan hasta tedavinin bitiminden 
1 gün sonra şiddetli bulantı, karın ağrısı ve kusma şikayetleri 
nedeniyle acile başvurdu. Amilaz ve lipaz düzeylerinde 5 kattan 
daha  fazla  yükseklik,  EUS  ta  obstrüksiyon  bulgusu  olmayan 
hastada GS rejimi kesilerek hasta takibe alındı. Takiplerinde 3 
günden sonra  amilaz ve lipaz düzeyleri normale dönen hasta 
taburcu edildi.
Sonuç:
Kemoterapiden  sonraki  günlerde  şiddetli  bulantı  ve  kusma 
kemoterapi  rejimlerine  bağlı  olabileceği  gibi  bu  ilaçlara  ait 
komplikasyonlarında  bir  göstergesi  olabilir.  Bizde  GS  rejmi 
sonrası  akut  pankreatit  gelişen  bir  olgu  sunduk.  Kemoterapi 
alan  hastalarımızda  şiddetli  bulantı,  kusma  ve  karın  ağrısı 
durumlarında  akut  pankreatitte  aklımıza  gelmeli  ve  gerekli 
tetkiklerin istenmesi ile ayrıcı tanıda dikkate alınmalıdır.
EP-116
ABO KAN GRUBU VE PANKREAS KANSERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ
HÜSEYİN ENGİN 
1
, CEMİL BİLİR 
1
, AYLA GÖKMEN 
2
 
 

ZONGULDAK KARAELMAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 
ONKOLJİ B.D 

ZONGULDAK KARAELMAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 
HEMATOLOJİ B.D
Amaç:
Pankreas  kanseri  gerek  sıklığı  gerekse  yüksek  mortalitesi 
nedeniyle sık araştırma konusu olan kanserlerdendir. Pankreas 
kanseri  için  birçok  risk  faktörü  araştırılmıştır;  sigara,  obezite, 
diyabet,  kronik  pankreatit,  aiesel  yatkınlık  şimdiye  kadar 
araştırılmış  risk  faktörleridir.  Bizde  çalışmamızda  kan  grup 
antijenleri ile pankreas kanseri arasındaki ilişkiyi araştırdık.
Gereç ve Yöntem:
Pankreas kanseri tanısı olan 132 hasta ve 350 kontrol çalışmaya 
alındı.
Bulgular:
Pankreas  kanserli  grupta  A  kan  grubu  anlamlı  olarak  daha 
yüksekti  (OR  1.8,  95%CI,  p  0.005),  AB  kan  grubu  ise  anlamlı 
olarak  daha  düşüktü  (OR  0.37,  95%  CI,  p  0.04).  B  ve  O  kan 
grubu  açısından  ise  sağlıklı  kontroller  ile  fark  yoktu.    Yaşam 
sürelerine bakıldığında median survi (IR) A,B,AB ve O kan grubu 
için sırasıyla 7.0 (1-28), 7.0 (2-38), 10 (2-36) ve 9.0 (2-48) aydı. 
Genel sağkalım O kan grubunda nonO hastalara göre anlamlı 
olarak daha uzundu
Sonuç:
Çalışmamızda A kan grubu pankreas kanserli hastalarda daha 
fazla saptandı. Bu bulgu literatürde yer alan diğer toplumlarda 
yapılan çalışmalar ile uyumluydu. AB kan gurubu ise pankreas 
kanseri  için  koruyucu  bir  risk  faktörü  olabilir.  Çalışmamız 
gösterdi  ki  O  kan  grubu  taşıyan  pankreas  kanseri  hastaları 
kemoterapi  ve/veya  radyoterapiden  bağımsız  olarak  daha 
uzun  OS’e  sahipti.  Bu  da  O  kan  gurubunun  tedaviye  henüz 
bilemediğimiz faktörlerden dolayı daha iyi cevap verebileceğini 
düşündürmektedir.
EP-117
KANSER KAYIT MERKEZİMİZDEKİ KAYITLI 
PANKREAS KANSERLİ 73 HASTANIN ÖZELLİKLERİNİN 
DEĞERLENDİRİLMESİ
PINAR KUM 
1
, BERKSOY ŞAHİN 
1
, ÇİĞDEM USUL AFŞAR 
2
 
 

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ KANSER KAYIT 
MERKEZİ 

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ ONKOLOJİ 
BİLİM DALI
Amaç:
Pankreas kanseri prognozu en kötü olan tümörlerden biri olarak 
kabul  edilmektedir.  Çalışmamızda  2008-2011  yılları  arasında 
Çukurova  Üniversitesi  Tıp  Fakültesi  Kanser  Kayıt  Merkezinde 
kaydedilen 73 pankreas kanserli olgunun  özelliklerini araştırdık.
Gereç ve Yöntem:
Çalışmaya  Çukurova  Üniversitesi  Tıp  Fakültesi  Kanser  Kayıt 
Merkezi’nin  2008-2011  yılları  arasında  veri  tabanına  dahil 
ettiği  73  pankreas  kanseri  tanısı  almış  olgular  alınmıştır. 
Tanı  aşamasındaki  olguların  yaş,  cinsiyet,  pankreas 
lokalizasyonu,yaşadığı  il,  histolojik  tanıları,sağkalımları 
veri  tabanındaki  bilgiler  ve  ulaşılabilinen  hastane  dosyaları 
incelenmiştir.İstatistiksel değerlendirmeler SPSS 15.0 istatistik 
programı ve life tables sağkalım analizi ile yapılmıştır
Bulgular:
Olguların  yaş  ortalaması  60±12.68829  idi.  31  (%42,5)  olgu 
kadın,  42  (%  57.5)  olgu  erkek  olarak  saptandı.  Olguların  51 
(%69.9)’si  Adana,  7  (%9.6)’si  Hatay,  15(%20,4)’u  diğer  illerde 
yaşamaktaydı.  56  (%76.7)’sı  adenokarsinom,  8  (%  11)’i 

TIBBI
ONKOLOJI
KONGRESI
193
nöroendokrin  karsinom,  9  (%  12.3)  olgu  ise  malign  epitelyal 
tümör  histolojik  tanısını  almaktaydı.  Tümör  yerleşimleri  33  ( 
%45.2) pankreas başı, 8 ( %11.0) pankreas gövdesi, 8 ( % 11) 
pankreas kuyruğu, 2 ( %2.7) pankreas boynu, 1 ( % 1.4) pankreas 
kanalına idi. 21 (%28.8) olgunun ise yerleşimi belirtilmemişti.23 
(%31.5) olgunun sağkalım bilgisine ulaşılabilmiştir. Bu bulgulara 
göre; median sağkalım kadınlarda 9.9 ay, erkeklerde 7.7 ay her 
iki  cins  için  ise  9.655  ay  olarak  görülmüştür.Adenokarsinom 
tanısı alanlar için sağkalım 10.125 ay, nöroendokrin karsinom 
için 20 ay, epitelyal tümör için 1.5 aydır. Sağkalım 1 yıllık  % 41, 
2 yıllık  % 20 olarak bulunmuştur.
Yüklə 6,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   73




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin