Siyasi. İDeolojiler


ÜLKE AŞKI UĞRUNA - ANA TEMALAR



Yüklə 11,67 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə107/240
tarix11.08.2023
ölçüsü11,67 Mb.
#139183
1   ...   103   104   105   106   107   108   109   110   ...   240
1723-Siyasi Ideolojiler-Andrew Heywood-Chev-K.Bayram-O.Tufekchi-H.Inac-2011-345s (1)

ÜLKE AŞKI UĞRUNA - ANA TEMALAR
Milliyetçiliği bir ideoloji olarak ele almak, en azından üç problemle yüzleşmeyi gerektirir. Birin­
cisi; milliyetçilik bazen henüz olgunlaşmakta olan bir ideoloji olarak algılanmaktan ziyade, siyasî 
bir doktrin olarak tasnif edilir. Hâlbuki, örneğin liberalizm, muhafazakârlık ve sosyalizm birbiriyle 
ilgili fikirler ve değerler yelpazesini oluşturur ve milliyetçilik, milletin, yönetimin doğal ve uygun 
bir birim olduğu inancının kalbidir. Bu görüşün zayıf ve eleştiriye açık tarafı, kültürel ve etnik mil­
liyetçilik gibi milliyetçiliğin diğer boyutlarını göz ardı ederek, sadece 'klasik’ siyasî milliyetçiliğin 
nasıl değerlendirilmesi gerektiği üzerine yoğunlaşmasıdır. Milliyetçiliğin temel özelliği, tüm bu 
boyutlarından dolayı, kendi kendini yönetim ve millî-devletle arasında var olan dar birliktelikten 
ibaret değildir. Aksine, milletin hayatî önemini farklı boyutlarıyla gösteren akım ve fikirlerin oluş­
turduğu geniş sosyolojik ve tarihsel bağlam, milliyetçiliğin temel karakterini oluşturur. İkincisi, 
bazen de milliyetçilik, teorik bir kurgu olarak tanımlanmaktan öte, birinin milletine sadakâti ve 
bir diğer milletten hoşlanmaması gibi, esas olarak psikolojik bir olgu olarak betimlenir. Kuşkusuz 
milliyetçiliğin en önemli anahtar özelliklerinden birisi de duygusal dışa vurum ya da etkilere açık 
olmasıdır ama milliyetçiliğin sadece bu yönünü öne sürmek, milliyetçilik ideolojisinin vatansever­
lik duygusunu yanlış değerlendirmek olur.
Üçüncü olarak, milliyetçilik şizofren bir siyasî karakter taşımaktadır. Farklı dönemlerde mil­
liyetçilik, ilerici ve gerici; demokratik ve otoriter; rasyonel ve irrasyonel, sağ ya da sol sıfatlarla ni­
telendirilmiştir. Milliyetçilik, aynı zamanda, ana ideolojik geleneklerle bağlantılı bir damar olagel­
miştir. Liberaller, muhafazakârlar, sosyalistler, faşistler ve hatta komünistler milliyetçiliğe ilgi duy­
muşlar ve sadece anarşistler devlete kökten karşı olduklarından milliyetçiliğe duyarsız kalmışlardır. 
Ne var ki, milliyetçi doktrin şaşırtıcı oranda farklılık arz eden siyasî hareketlere kaynaklık etse de ve 
bazen siyasî sebeplerle bu hareketlerle kökten çatışsa da milliyetçi fikir ve teorilerin tanımlanması­
na referans olan bazı dayanak noktaları mevcuttur. Bunlardan en önemlileri aşağıda sayılanlardır:

M illet

Organik toplum

Kendi kaderini tayin 
(self-determinasyon)

Kimlik siyaseti
Millet
Milliyetçiliğin temel inancı, milletin siyasî örgütlenmenin ana ilkesi olması ya da olması gerektiği­
dir. Bununla birlikte, milletin ne olduğu ve nasıl tanımlanması gerektiği hususlarında ciddî kuşku­
lar mevcuttur. Günlük kullanımda, “millet”, “devlet”, “ülke” ve hatta “ırk” gibi kavramlar birbiriyle 
karıştırılır ve âdeta birbiriyle dönüşümlü anlamlar içeriyormuş gibi kullanılır. Pek çok siyasî ça­


tışma, bunun ötesinde, belirli bir insan grubunun millet sayılıp sayılamayacağı ve millet olmanın 
gerektirdiği hak ve statülerden faydalanıp faydalanamayacağı noktalarında odaklanmaktadır. Ö r­
neğin, bu sorgulama Tibetlilere, Kürtlere, Filistinlilere, Basklara, Tamillere ve buna benzer grup­
lara uygulanabilir. En temel düzeyde milletler, ortak olarak paylaşılan değerler ve geleneklerin bir 
araya getirdiği insanların oluşturduğu kültürel varlıklar’dır (
entities
). Özel anlamda ise aynı coğrafî 
alanı işgâl eden ve ortak bir dil, din ve tarihe sahip olan insanların taşıdığı kimliksel kategorilerdir. 
Bu bakış açısından ele alındığında, millet, bir halkın aidiyet hissedebileceği ve yabancı bir halka 
ait olanlardan ayırt edilebilmeyi sağlayan bazı “o bjek tif” parametrelerle tanımlanabilir. Bununla 
birlikte, milleti basit bir biçimde, ortak kültür ve geleneklerin bir araya getirdiği insan topluluğu 
olarak tanımlamak birtakım cevaplanması güç soruların ortaya çıkmasına da neden olabilir. Dil, 
din, etniklik, tarih ve gelenek gibi millet olmanın tem el parametreleri verili kültürel özellikler ola­
rak tanımlanabildiği hâlde, bir milletin ne zaman ve nerede varolabileceğini gösterebilen kesin bir 
plan ya da objektif bir kriter mevcut değildir.
Dil, sıklıkla, millet olmanın en açık sembolü olarak algılanır. Zirâ dil, bir toplumu diğerlerin­
den ayırt edici davranışları, değerleri sembolize eder ve aidiyet ve âşinalık hislerini yaratan ifade 
şekillerini üretir. Örneğin Alman milliyetçiliği Alman dilinin saflığı ve bekâsı üzerine kurgulanan 
kültürel birlik duygusuyla formüle edilmiştir. M illetler dillerine yönelik herhangi bir tehdide ya da 
sulandırma faaliyetine karşın oldukça hassastırlar. Örneğin, Q uebec’in Fransızca konuşan halkla­
rını, nüfusun geri kalanını oluşturan İngilizce konuşan Kanadalılardan ayıran en önemli unsur, dil­
dir. Benzer bir biçimde, Galler milliyetçiliğini, geniş bir biçimde, Galler dilini koruma ve yeniden 
diriltme çabası ayakta tutmaktadır. Aynı zamanda ortak millî kimlik kavramsallaştırmasına sahip 
olmaksızın aynı dili paylaşan halklar da vardır: Amerikalılar, AvustralyalIlar, Yeni Zelandalılar ilk 
dil olarak İngilizceyi konuşmakla beraber kendilerini kesinlikle “İngiliz m illeti’ nin üyeleri olarak 
görmezler. Bazı milletler da herhangi bir millî dile sahip olmaksızın millî birliğin ana unsurlarını ta­
şıyabilirler. Örneğin ortak bir İsviçre dili olmayan İsviçre’de Fransızca, Almanca ve İtalyanca olm ak 
üzere üç dil bir arada kullanılmaktadır.
M illet olmanın bir diğer ana unsuru da dindir. Din, ortak ahlâkî değerler ve mânevî inançların 
bir ifadesini oluşturmaktadır. Kuzey İrlanda’da aynı dili konuşan insanlar dinî saflar hâlinde ayrı­
şır: İngiltere’yle bağlarını güçlü tutma yanlısı olan pek çok Protestan kendisini Birlikçi (
uniotıist

olarak tanımlarken, Katolik cemaati birleşik bir İrlanda hayâli peşinde koşmaktadır. Kuzey Afrika 
ve O rta Doğu da millî bilincin şekillenmesinde rol oynayan en önemli faktör, İslâmdır. 1 9 7 9 ’da 
gerçekleşen İran İslâm Devrimi, İran’ı Batı ve özellikle Amerika’nın etkisinden kurtarmak isteyen 
köktenci Şiî Müslümanların fikirlerinden esinlenmiştir. Ne var ki, dinî inançlar her zaman m illet 
olma duygusuyla örtüşmeyebilir. İngiltere’de Katolik ve Protestanların arasındaki bölünme reka­
betçi millî hareketlere ilham kaynağı olmadığı gibi, Amerika Birleşik D evletlerinde (A BD ) söz 
konusu olan dinî çeşitlilik, ülkenin farklı milletlerin bir bileşimi olması hususunda bir tehdit olu ş­
turmaz. Aynı zamanda, Polonya, İtalya, Brezilya ve Filipinler gibi ülkeler ortak Katolik inancını 
paylaşmakla birlikte, kendilerini birleşik bir “Katolik m illeti’ne de ait hissetmezler.



Yüklə 11,67 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   103   104   105   106   107   108   109   110   ...   240




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin