Vatanseverlik
[Patriotism]
i
Vatanseverlik (
Patriotism, Lâtincede"anavatan"anlamına gelen
“patria"dan türemiştir); kişinin milletine psikolojik
bağlılığı ve kelime kelimesine "kişinin ülke aşkı"diye tanımlanabilecek bir duygudur. Milliyetçilik ve vatanseverlik
terimleri sıklıkla birbiriyle karıştırılır. Milliyetçilik doktriner bir yapıdır ve milletin, bir şekilde, siyasî örgütlenmenin
ana ilkesi olduğu inancını içerir. Vatanseverlik bu inanca duygusal bir destek sağlar ve
böylelikle milliyetçiliğin
tüm şekillerine alttan destek verir. Ulusal grubu vatansever bir sadakat ya da millî bilinç olmaksızın sadece bağım
sızlığa meyleden bir topluluk olarak algılamak zordur. Bununla birlikte bütün vatanseverler milliyetçi değildirler.
Kendisini ulusuyla birlikte tanımlayanların ve hatta ulusunu sevenlerin hepsi, vatanseverliği, siyasî talepleri ek
lemleyerek bütünleştirebilmenin bir aracı olarak görmektedir.
olarak, kültürel milliyetçilik elit ya da “yüksek” kültürden ziyade popüler ritüeller, gelenekler ve ef
sanelerden oluşan, milliyetçiliğin “en alt birim i”dir. Gerçi kültürel milliyetçilik her ne kadar yapısal
olarak anti-modern görünse de, halkın kendini “yeniden yaratmasına” imkân verdiğinden dolayı,
modernleşmenin bir ajanı olarak işlev görür.
Ayırt edici bir nitelik taşıyan millî bilincin önemi,
ilk defa, 18. Yüzyıl’ın sonunda Almanyada
vurgulanmıştır. Herder (1 7 4 4 -1 8 0 3 ) ve Fichte (1 7 6 2 -1 8 1 4 ) gibi yazarlar, Fransız İhtilâlinin getir
diği fikirlerin aksine, Alman kültürünün biricikliği ve üstünlüğü inancını yüceltmişlerdir. Herder
her milletin, insanlarına yaratıcılık içgüdüsü veren “millî ruh
(volksgeist
) ”a sahip olduğuna inan
mıştı. Bundan dolayı, milliyetçiliğin rolü milletin kültürü ve geleneğine yönelik bilinç ve takdiri ge
liştirmektir. 19. Yüzyıl boyunca bu kabil kültürel milliyetçilik, halk geleneklerinin yeniden dirilişi
ve Alman mit ve efsanelerinin yeniden keşfi açılardan tüm özgünlüğüyle Almanya’da ortaya çıktı.
Örneğin, Grim m Kardeşler Alman halk hikâyelerini topladı ve yayımladılar. Aynı şekilde besteci
Richard Wagner bestelediği operaların büyük bir kısmını kadim çağ efsane ve mitlerine dayan
dırdı. 20. Yüzyıl’ın ortalarından beri, çok-milletli devletlere üyelik yüzünden
büyük bir tehdide
mâruz kalan ve millî kültürlerini korumanın yollarını arayan İngiltere Gallerleri ve Fransa Bretton
ve Baskları arasında kültürel milliyetçilik oldukça yaygın bir biçimde revaçtadır. Bazı noktalarda,
politikadan kültüre ve böylece devletten bölgeye doğru milliyetçiliğin içindeki bu dönüşüm eko
nomik küreselleşme bağlamında sadakât ve tutkunun anlamını sürdürmede millî-devletlerin gittik
çe gerileyen kapasitesini yansıtmaktadır.
Bazı açılardan, her ne kadar etniklik ve ulusallık açıkça örtüşseler bile etnik milliyetçilik ve kül
türel milliyetçilik birbirinden farklılaşmaktadır. Etniklik, ayırt
edici bir nüfus, kültürel grup ya da
ülkesel toprağa sadakâtin bir ifadesidir. Hem ırksal ve hem de kültürel tonlar taşıdığından dolayı
etniklik kavramı girift bir yapıya sahiptir. Etnik grubun üyeleri, doğru ya da yanlış,
ortak atalardan
bugünkü soya, yukarıdan aşağıya oluşmakta ve gruplar böylece aralarında kan bağı bulunan genişle
tilmiş bir akraba ağı olarak algılanmaktadır. Etnikliğin dar bir biçimde kültürel terimlerle anlaşıldığı
durumlarda bile etniklik, derin duygusal seviyede işlev görür ve insanlara ayrı oluş hissi veren değer-