Anarko-komünizmin kökeni en bilinen şekliyle, Kropotkin’in “karşılıklı yardım” teorisiyle
açıkladığı, insanın işbirliği kapasitesine olan yüksek inanca dayanır. Kropotkin, Darwin’in evrim
teorisini yeniden açıklayarak sosyal dayanışmaya biyolojik bir destek bulmaya çalışmıştır. Herbert
Spencer gibi sosyal düşünürler, Darwinizmi rekabetçi ve saldırgan insan varlığı fikrini desteklemek
için kullanırken, Kropotkin, türlerin kesinlikle başarılı olduğunu çünkü işbirliğiyle kolektif ener
jilerini başarılı hâle getirdiklerini savunmuştur. Bu yüzden evrim süreci toplumsallığı güçlendirir
ve rekabetin değil işbirliğinin tarafında yer alır. İnsan türü gibi başarılı türlerin, karşılıklı yardım
laşmaya güçlü bir istekleri vardır. Kropotkin e göre, Antik Yunandaki site devletlerinde ve Ortaçağ
Avrupası’nda gelişen karşılıklı yardımlaşma, rekabetçi kapitalizm tarafından alt üst edilmiştir.
Proudhon komünizmin sadece otoriteryen bir devlet tarafından getirilebileceği noktasında
uyarırken Kropotkin ve Maletesta (1 8 5 3 -1 9 3 2 ) gibi Anarko-komünistler gerçek komünizmde
devletin ortadan zaten kalkacağını savunmuşlardır. Anarko-komünistler kendi kendini yöneten
OrtaÇağ şehir devletlerine, köylü komünlerine hayrandırlar. Kropotkin her biri kendi geçimini
ortaklaşa karşılayan büyük komünlerin oluşturduğu bir toplumun hayâlini kurmuştur. Anarko-ko-
münist bakış açısından sosyal ve ekonom ik hayatın komünal örgütlenmenin üç önemli avantajı
vardır. Birincisi, komünler, paylaşma ve kolektif çaba prensipleri üzerine kurulduğu için sevgi ve
dayanışmayı güçlendirir, ihtiras ve bencillikten uzak tutar. İkincisi, komünlerde kararlar paylaşım
cı ya da doğrudan demokratik süreçlerle alınır. Anarşistlere göre popüler kendi kendini yönetim
kabul edilebilir yegâne yönetimdir. Üçüncü olarak, komünler insanların yüz yüze ilişkiler kurarak
işlerini hallettikleri küçük ölçekli veya “insan ölçeği’ nde topluluklardır. Anarşist bakış açısıyla mer
kezîleşme, kişiliksizleştirilmiş bürokratik sosyal süreçlerle işler.
Dostları ilə paylaş: