Liberal Fem inizm İlk feminizm, özellikle de kadın hareketinin “ilk dalgası” liberalizmin fikir ve değerlerinden büyük
ölçüde etkilenmişti. İlk temel feminist metin, Wollstonecraft’in Vindication o f the Rights ofW om en (Kadın Haklarının Savunması, [1792] 1967), insan olmaları nedeniyle kadınların da erkekler gibi
aynı hak ve ayrıcalıklara sahip olması gerektiğini ileri sürmüştü. Kadın eğitim hakkına sahip olur ve
kendi hakları içinde mantıklı yaratıklar olarak görülürse “cinsiyet ayrımının” siyasî ve sosyal hayatta
önemsiz olacağını iddia etmişti. John Stuart Mill in (bkz. s. 46) Harriet Taylor ile birlikte yazdığı
On the Subjection ofW om en (Kadınların Tebaalaştırılması, [1869] 1970 ) adlı kitapta toplumun
“mantık” ilkesine göre organize edilmesi ve cinsiyet gibi “doğum tesadüfleri”nin (accidents ofb irth ) geçerli olmaması gerektiği ileri sürülür. Böylece kadınlar, erkeklerin faydalandığı hak ve özgürlük
leri özellikle de seçme hakkı verilmelidir.
“İkinci dalga” feminizmi de belirgin liberal özelliklere sahiptir. Liberal feminizm, A B D ’deki
kadın hareketini etkilemişti; bu hareketin önde gelen sözcüsü ise Betty Friedan (bkz. s. 237) idi.
Friedan’ın The Feminine Mystique (Kadınlığın Gizemi, 1963) eseri 1960’lardaki feminist düşüncenin
yeniden doğmasına neden olmuştu. Friedan’ın bahsettiği “kadın sırrı” kadının ev hayatında ve “ ka
dınsı” davranışında güvenlik ve tatmin aradığını söyleyen kültürel bir mittir; bu mit, kadınların iş
hayatına, siyasete ve genelde kamusal hayata girmesini engellemiştir. Friedan, “adı olmayan sorun”
dediği konuyu vurgulamıştı; bu sorun ile ev hayatıyla sınırlı kalıp kariyer ve siyasî bir hayat ile tat
min olamadıklarından birçok kadının yaşadığı umutsuzluk ve mutsuzluğu kastediyordu. 1966’da
Millî Kadın Örgütünün (National Organization ofW om en, NOW) kurulmasına yardımcı oldu ve
ilk liderliğini yaptı, bu örgüt dünyadaki en büyük kadın organizasyonu ve en güçlü baskı grubu oldu.
Liberal feminizmin felsefî temeli, bireycilik (bkz. s. 45) ilkesine dayanır; buna göre beşerî
birey çok önemlidir ve dolayısıyla bütün bireyler eşit ahlâkî değerdedir. Cinsiyet, ırk, renk, inanç
veya dinine bakmaksızın bireyler eşit muamele hakkına sahiptir. Bireyler muhakeme edilecekse
mantıklı nedenlere, karakterlerine, yeteneklerine veya kişisel değerlerine göre değerlendirilme
lidir. Liberaller bu inancı, eşit haklar talebi ile ifade ederler: Bütün bireyler, kamusal veya siyasî
hayata katılma veya ona girme hakkına sahiptir. Bu açıdan kadınlara karşı yapılan herhangi bir
ayrımcılık şekli, kesinlikle yasaklanmalıdır. Örneğin Wollstonecraft, onun zamanında erkek alanı