Siyasi. İDeolojiler



Yüklə 11,67 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə44/240
tarix11.08.2023
ölçüsü11,67 Mb.
#139183
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   240
1723-Siyasi Ideolojiler-Andrew Heywood-Chev-K.Bayram-O.Tufekchi-H.Inac-2011-345s (1)

Pozitif Ö zgürlük
Liberal düşünce geleneği içindeki en belirgin kopuş, İngiliz filozof T. H. Green’in (1836- 
1882) 19. Yüzyıl’ın sonlarına doğru yaptığı çalışmalar çerçevesinde olmuştur. Green’in eserleri, 
L. T. Hobhouse (1 8 6 4 -1 9 2 9 ) v e j. A. H obson (1 8 5 4 -1 9 4 0 ) gibi “yeni liberal” düşünürler olarak 
adlandırılan bir kuşağı etkilemiştir. Green, klasik liberalizm tarafından savunulan denetimsiz kâr 
arayışının, yeni adâletsizlik ve yoksulluk biçimlerinin ortaya çıkmasına yol açacağını düşünüyordu. 
Azınlığın İktisadî özgürlüğünün, çoğunluğun hayata şansları üzerinde yıkıcı bir etkisi oluyordu. J. 
S. M ill’in takipçisi olarak Green, insanoğlunu esasen bencil fayda azamîleştiricisi olarak gören er­
ken dönem liberal kavramlaştırmayı reddetmiş ve insan doğasına ilişkin daha iyimser bir tablo çiz­
miştir. Green’e göre, insanların diğerkâmlık kapasiteleri vardır ve birbirlerine karşı şefkat beslerler. 
Bireyler salt bireysel değil, sosyal sorumluluklar da taşırlar. Bu yüzden de her birey bir diğerine em- 
pati ve müşfiklik bağları ile bağlıdır. Şüphesiz insan doğasına ilişkin böylesi bir kavramlaştırmanın, 
insanların sosyallik ve işbirlikçi doğasına vurgu yapan sosyalist fikirlerden etkilendiği açıkça orta­
dadır. Bunun sonucu olarak da Green’in fikirleri, “sosyalist liberalizm” olarak tanımlanmaktadır.
Green aynı zamanda klasik liberal özgürlük nosyonuna da meydan okumuştur. Negatif öz­
gürlük, sadece ve sadece birey üzerindeki dışsal sınırlamaları bertaraf eder ve bu da bireye tercih


özgürlüğü sağlar. Kârını azamîleştirme peşindeki iş dünyası dikkate alındığında negatif özgürlük, 
mümkün olan en düşük ücretle emeğin satın alınması becerisini haklılaştırır. Örneğin yetişkin­
ler yerine çocukların, erkekler yerine de kadınların istihdamını haklılaştırabilir. Bu açıdan İktisadî 
özgürlük, sömürüye yol açabilir. Green, iş sözleşmelerinin eşit veya özgür bireyler arasında yapıl­
madığını öne sürer. Zaman zaman işçiler, tek alternatifleri sefalet veya açlıktan ölmek olduğu için 
işi kabul etmek zorundayken işverenler, çok sayıdaki işçi arasından işlerine yarayan işçileri seçme 
lüksünün tadını çıkarırlar. Bundan dolayı, piyasadaki tercih özgürlüğü bireysel özgürlük için yerin­
de ve yeterli bir kavramlaştırma değildir.
Green, negatif özgürlük yerine pozitif özgürlük fikrini önerir. Özgürlük, bireyin bireyselliği 
kazanma ve geliştirme yeteneğidir; yani özgürlüğün içeriğinde bireyin potansiyelini gerçekleştir­
me, bilgi ve beceri elde etme ve doyuma ulaşma yeteneği vardır. Sınırsız kapitalizm, her birey için 
kendini eşit gerçekleştirme fırsatı sunmamaktadır. Örneğin işçi sınıfı, câhillik, işsizlik, hastalık ve 
yoksulluk gibi elverişsiz koşullar tarafından frenlenmektedir. Negatif özgürlük, bireyin üzerinde­
ki dışsal sınırlamaları kaldırırken açlıktan ölme özgürlüğünden daha fazla bir şey demek değildir. 
Pozitif özgürlük ise bireyi güçlendirmeyi ve insanları, hayatlarını felce uğratan sosyal felâketlerden 
muhafaza etmeyi amaçlar. Bu türden bir görüş, örneğin İngiltere’de, genişletilmiş bir refah devleti 
uygulaması taslağının ana hatlarını çizen Beveridge Raporunda (1 9 4 2 ) “beş dev” olarak adlan­
dırılan sıkıntılarla mücadelede dile getirilmiştir. Bunlar, mahrumiyet, hastalık, cehalet, sefalet ve 
aylaklıktır.
Eğer piyasa toplumu bireylere gelişim için eşit fırsatlar sunamıyorsa, m odern liberaller bunun 
ancak yönetim tarafından üstlenilmiş müşterek bir eylemle gerçekleştirilebileceğini öne sürerler. 
Devleti, toplumun müşterek emellerini somutlaştıran etik bir fikir olarak tanımlayan Alman filozof 
Hegel’i n ( l 7 7 0 - 1 8 3 l ) etkisiyle Green, devletin yurttaşları adına sosyal sorumluluklarla ilgili olarak 
yetkili olduğunu ileri sürer. Bu, bireysel özgürlüğe yönelik bir tehdit olarak görülmemeli, hatta bir 
anlamda bu özgürlüğün garantörü olarak algılanmalıdır. Erken dönem liberallerinin aksine m o­
dern liberaller, sosyal ve İktisadî sorumlulukların birçoğunu yüklenme imkânına sahip bir devlet 
anlayışı çerçevesinde olumlu bir devlet algısını benimserler.
Şüphesiz bu anlayış, klasik liberal teorilerin ciddî anlamda gözden geçirilmesi gerektiğini or­
taya koysa da, bu, ana liberal fikirlerin terk edilmesi anlamına gelmez. Modern liberalizm, sosyaliz­
me yaklaşmıştır ama asla toplumu bireyin önüne koymaz. Örneğin, T. H. Green’e göre özgürlük ni­
haî olarak bireylerin ahlâkî eylemlerine dayanır. Devlet insanları iyi olmaları yönünde zorlayamaz; 
yapabileceği tek şey, bireylerin daha fazla sorumluluk barındıran ahlâkî kararları verebilecekleri 
koşullan sağlamaktır. Devlet ile birey arasındaki denge değişmiştir ama bireyin ihtiyaç ve çıkarla­
rıyla ilgili temel mesuliyet aynen kalmıştır. Modern liberaller, klasik liberaller ile hayatının sorum­
luluğunu yüklenmiş kendine güvenen birey tipini tercih etme hususunda hemfikirdirler. Buradaki 
temel farklılık, bunun ancak sosyal koşullar elverişli olduğunda söz konusu olabileceği gerçeğinin 
kabul görmesidir. Tüm bunların sonucunda modern liberalizmin ana hamlesi, bireylerin kendileri­
ne yardım edebilmeleri için onlara yardım etmektir denebilir.



Yüklə 11,67 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   40   41   42   43   44   45   46   47   ...   240




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin