i , '
r K lasik Liberalizm M odern Liberalizm İktisadî liberalizm Sosyal liberalizm Bencil bireycilik Gelişmeci bireycilik Faydanın azamîleştirilmesi Kişisel gelişim Negatif özgürlük Pozitif özgürlük Minimal devlet imkân tanıyan devlet Serbest piyasa ekonomisi Yönetilen ekonomi Haklara dayalı adalet Hakkaniyet olarak adâlet Katı liyakatçı anlayış Yoksullara ilgi Bireysel sorumluluk Sosyal sorumluluk Güvenlik ağı refahı Beşikten mezara refah 21. Y Ü Z Y IL D A L İB E R A L İZ M 21. Yüzyıl’da liberalizmin zaferinin tüm dünyada doruk noktasına ulaştığı görülmüştür. Çünkü,
piyasa temelli ekonomi ile birleşen liberal temsilî hükümet modeli, 19. Yüzyıl’dan beri tüm dünya
da engellenemez bir şekilde yayılmış ve Batı’daki siyasal ve sosyal gelişmeye hâkim olmuştur. Bu
görüş, en net biçimde A BD ’li sosyal teorisyen Francis Fukuyama (1 9 8 9 ) tarafından dile getirilmiş
tir. Fukuyama’ya göre, “Tarihin sonuna tanıklık ediyoruz; yani, insanoğlunun ideolojik evriminin
son noktası ve Batılı liberal demokrasinin nihaî yönetim biçimi olarak evrenselleşmesi.” Bu tezi
destekler nitelikteki kanıtları bulmak oldukça kolaydır. 1 9 4 5 ’te faşizmin çökmesinden sonra Batı
liberalizmi karşısındaki ana alternatif Sovyet tarzı komünizmdi. Ancak bu alternatif de, Doğu Av
rupa’daki 1989-1991 devrimleriyle ortadan kalktı ve zamanla planlama ve müdahalecilik görüşleri
nin altını oydu. Afrika, Asya ve Lâtin Amerika’da, rekabetçi parti sistemleri ve piyasa reformlarına
yönelik artan ilgiyi de kapsayan bir “demokratikleşme” süreci harekete geçti. Bu süreç, ister ideo
lojik rakipleri arasında, özellikle de sosyalizm üzerinde ( “tarihin sonu” teorisyenlerinin iddia ettiği
gibi), liberalizmin üstünlüğünün bir yansıması olsun, isterse çok-uluslu şirketlerin hâkim olduğu
küresel kapitalist sistemin ortaya çıkardığı bir sonuç olsun (eleştirenlerin uyardıkları gibi), gele
ceğin önceden şekillendirildiği görülmektedir. 21. Yüzyıl’da, tüm toplumlar, farklı düzeylerde de
olsa, esas olarak liberal gelişme modeline yöneldikçe İktisadî ve siyasî farklılıklar gittikçe ortadan
kalkacaktır. Bu, örneğin, “piyasa devleti’nin yükselişi ile kişisel tüketim ve bireysel tercihle ilgili
meselelerin ön plana çıkmasında açıkça görülebilir (Bobbit, 20 0 2 ).
Tüm bunlarla birlikte, liberalleri yeniden düşünmeye, bazen de görüşlerini gözden geçirmeye
zorlayan yeni meydan okumalar karşısında liberal zafer anlayışının, yumuşatılması gereği de göz-
Çok-Kültürlülük / Çok-Kültürcülük
[Multiculturalism] a