b- Cezayı hafifletici sebepler
aa- Cezayı ortadan kaldıran sebepler
aaa-Tedavi isteği
TCK'nun 404/3. maddesinde yapılan son değiĢiklikle önemli
bir yenilik getirilmiĢtir. Buna göre; uyuĢturucu madde kullanan
kimseler haklarında herhangi bir tahkikata giriĢilmeden resmi
makamlara baĢvurarak tedavi ettirilmelerini istedikleri takdirde,
kullanma fiilinden dolayı haklarında kovuĢturma yapılmaz.
Bu hükmün getirilmesindeki amaç 8.11.1990 tarihli hükümet
gerekçesinde Ģu Ģekilde açıklanmıĢtır: "Meri hükümlerimize göre
uyuĢturucu madde kullanan kiĢi alıĢkanlığından veya iptila
durumundan kurtulmak için gönüllü olarak tedavisini istediğinde
Tedavi Kurumları Kanunun 235 ve 530. madde hükümleri karĢısanda
bu isteği kabul etmemekte veya insancıl mülahazalarla kabul
etmeleri halinde suçlu duruma düĢmekte ve uyuĢturucu madde
kullananı
(421) ERGEN, s.83
(422) KURT, s.194
da 404. maddenin cezai hükmü beklemektedir. Bu durum, uyuĢturucu
kullanımı dolayısıyla esasında hasta olan kiĢilerin tedavilerinde
gecikme
olması
veya
hiç
tedavi
edilmemeleri
sonucunu
doğurmaktadır. Kanunumuzun katı yaklaĢımının daha makul ölçülere
ve uluslararası ölçülere parelellik sağlayacak Ģekle getirilmesi
gerekmektedir."(423).
404.
maddedeki
değiĢiklik
gerekçesinde
ise
Ģöyle
denilmektedir: "Maddede getirilen en mühim yenilik, uyuĢturucu
madde kullanması dolayısıyla herhangi bir koğuĢturmaya maruz
kalmadan resmi makamlara baĢvurarak tedavisini isteyen kimsenin,
alıĢkanlığı iptila derecesinde olmasa da hakkında koğuĢturma
yapılmamasıdır. Böylece doktrinde mağdursuz suç grubu içinde
mütalaa
edilen,
uyuĢturucu
maddeyi
kullanma
suçlusunun
alıĢkanlığından vazgeçmesini sağlamak üzere yeni bir teĢvik
tedbiri getirilmiĢtir." (424).
Bu hüküm getirilmeden önce, doktrinde cezalandırılma korkusu
olmaksızın tedavi edilmeyi sağlayıcı bir yasal düzenleme
yapılması gereği iĢlenmekteydi (425).
Bu hüküm uyuĢturucu maddeyi kullanma suçlusunun alıĢkanlığı
iptila derecesinde olmasa bile alıĢkanlığından vazgeçmesini
sağlamayı amaçlayan bir teĢvik tedbiridir. UyuĢturucu madde
kullanan kimsenin bu hükümden
_______________
(423) Tutanak Dergisi, y.1991, (S sayısı:513), s.2
(424) Tutanak Dergisi, s.4
(425) YENĠSEY, s.190
Bayraktar ise zorunlu tedavi uygulamasının getirilmesini savunarak Ģöyle demektedir: "UyuĢturucu
maddelerle ilgili olarak bugün için bizce yapılması zorunlu olan ilk husus TCK 404/2 maddesinin değiĢtirilerek
"zorunlu tedavi uygulaması"nın getirilmesidir. Bize göre herhangi bir uyuĢturucu madde kullandığı tespit edilen kiĢi
doğrudan doğruya resmi hastaneye ve oradan ihtisaslaĢmıĢ hastahanelere götürülmeli ve merkezin bildirimi ile
savcılık olaydan haberdar edilmelidir. Hastahane-merkez/savcılık iliĢkisi tedavinin her safhasında devam etmelidir.
Bu hal tam iyileĢmeye kadar sürmelidir. Tedaviden kaçılması halinde koğuĢturma açılmamalı, zorunlu tedavinin
mutlaka tamamlanması sağlanmalıdır. Böylece mevcut sistemimizde görülen müptela olma hali terk edilecektir".
Bkz. BAYRAKTAR, s.63
yararlanabilmesi
için,
öncelikle
bu
suçtan
herhangi
bir
soruĢturmanın
bulunmaması
gerekmektedir.
Kanaatimizce
soruĢturmaya baĢlandıktan sonra da suçlunun talebi halinde hakime
cezaya alternatif olarak tedavi tedbirine karar verebilme
yetkisinin verilmesi gerekir.
bbb- Suçu ihbar
TCK'nun 405. maddesinin 1. fıkrası uyarınca uyuĢturucu madde
kullanma suçlarında suçu iĢleyen kimse, suç henüz resmi makamlar
tarafından haber alınmadan önce durumu veya suç ortaklarını ve
uyuĢturucu maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri
yetkili makamlara haber vererek bunların yakalanmalarını veya
elde edilmelerini kolaylaĢtırırsa, iĢlediği suçtan ceza verilmez.
Örneğin bir baĢka suçtan karakola getirilmiĢ bulunan Ģahıs
üzerinde arama yapılmadan kendiliğinden, içtiğini söyleyerek
uyuĢturucu maddeyi teslim etmesinde veya Ģikayetçi veya tanık
olarak karakola gelen failin, kolluk kuvvetleri tarafından haber
alınmadığı ve üzerinin aranması gerekmediği halde kendiliğinden
esrarları teslim etmesi ve satın aldığı Ģahısları açıklayarak
yakalandığını sağlamasında cezadan muaf tutulacaktır (426).
Kanun koyucu burada faal nedamet duygusunu aramıĢtır.
Sanığın failinin ortaya çıkmasını sağlayan beyanı nedamet duygusu
değil, sarhoĢluk saiki ile irade haricinde meydana gelmiĢse,
cezadan muaf tutulması mümkün değildir (427).
ÇeĢitli yargıtay kararlarında uyuĢturucu maddeyi temin
suçundan yakalanan sanığın sorgulaması sırasında, kendiliğinden
uyuĢturucu madde kullandığını söylemesi böylece kullanmak
amacıyla bulundurma suçunundan ortaya çıkmasını sağlaması
durumunda karar yerinde sanığın cezadan
_______________
(
426) BAKICI, s.1586. "Sanığın, hakkında herhangi bir ihbar ve emniyetçe elde edilmiĢ bilgi bulunmadan
uyuĢturucu madde kullandığını beyan etmek suretiyle bu suçunu ortaya çıkardığı anlaĢılmasına göre TCK'nun 404/3
(Yeni 405/1) üncü maddesi uyarınca cezadan muaf tutulması gerektiğinin gözetilmemesi, bozmayı gerekmektedir".
(5. CD., 19.9.1990, 2682/3800), ERDURAK, s.655
(427) KURT, s.195
muaf
tutulup
tutulmayacağının
tartıĢılması
gerektiği
vurgulanmaktadır (428).
bb- Suçu hafifletici sebepler
aaa- Suçun meydana çıkmasına yardım
UyuĢturucu madde kullanma suçlarında fail; cürüm yetkili
makamlarca haber alındıktan sonra, cürmün meydana çıkmasına
hizmet ve yardım ederse cezası hafifletilerek hükmolunur. Bu
hafifletici neden TCK'nun 405. maddesinin 2. fırkrasında
düzenlenmiĢtir.
UyuĢturucu madde suçunun iĢlendiğini haber alan kolluk
kuvvetlerinin yaptığı aramada maddeyi bulamaması, suçun suç
atmadan ibaret kalması halinde, failin ele geçirilemeyecek
derecede gizli olan suç eĢyasını kendiliğinden teslim etmesinde
hükmolunacak ceza 405. maddenin 2. fıkrası gereği yarı yarıya
indirilecektir. Bu indirim mecburi olmayıp hakimin takdirine
kalmıĢtır. Ancak gerekçesi gösterilmek suretiyle uygulanıp
uygulanmama nedeni tartıĢılmalıdır(428a). Sanığın yardımı suç
vasfını değiĢtirmiyorsa indirim uygulanmıyacaktır.
_______________
(428) "Esrar sattığına iliĢkin ihbarla yakalanan sanığın esrar içtiğini de söyleyerek bu suçunun ortaya çıkmasını
sağladığı anlaĢıldığından, TCK'nun 405/ilk maddesi gereğince cezadan muaf tutulup tutulmayacağının karar yerinde
tartıĢılması gerekir". (10. CD., 15.4.1992, 4269/3970), YKD, c.18, y.1992, sy.6, s.980
(428a) BAKICI, s.1585. "Sanık esrarın kendisine ait olduğunu söylemekle cürmün meydana çıkmasına yardımcı
olmuĢtur. Bu itibarla hakkında TCK'nun 404/son (Yeni 405/son) maddesinin uygulanması gerekir". (5. CD.,
24.12.1990, 5-344/362, YKD, c.17 y.1991, sy.3, s.428). ÇeĢitli Yargıtay kararlarında sanığın yardımı suç vasfını
değiĢtirmiyorsa indirim uygulanmayacağı belirtilmektedir. Örneğin: "Sanığın fazla miktarda esrar ile yakalandıktan
sonra daha az miktardaki esrarın yerini göstermekle suç niteliğinin değiĢik ve aleyhe olarak belirlenmesine yönelik
bir hizmet ve yardımda bulunduğu söylenemez. Bu itibarla sanığın belirli indirimden yararlanması olanaklı değildir".
(CGK, 4.2.1991, 1990/5-363/1991, 4), YKD, c.17, y.1991, sy.8, s.1249. Ancak geri kalan esrarın yerinin
gösterilmesi takdiri indirim nedeni olabilecektir. Bkz. "5. CD., 19.9.1986, 5255/3619", YKD, y.1986, sy.12, s.1829
UyuĢturucu madde kullandığının ihbarı üzerine, sanığın
üzerinde çok az miktarda bulunup yapılan aramada uyuĢturucu ele
geçirilememiĢken sanığın kendiliğinden sakladığı yerden çok
miktarda uyuĢturucu maddeyi teslim etmesinde, suçun niteliği
değiĢerek ticari amaçla bulundurmaya dönüĢeceğinden ve sanık
tarafından suçun ortaya çıkması sağlandığından özel indirim
fıkrası uygulanacaktır (429).
bbb- Suç ortaklarının yakalanmasına yardım
TCK'nun 405. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen diğer bir
hafifletici nedende sanığın suç konusu uyuĢturucu maddeyi aldığı
Ģahısların ismini vermek suretiyle onların da yakalanması ve
hüküm giymelerine yardım ve hizmette bulunmasıdır (430).
Sanığın ismini verdiği kiĢide herhangi bir uyuĢturucu madde
ele geçmemiĢ, bu kiĢi suç iĢlediğini veya suça iĢtirakini kabul
etmiyorsa, onun hakkındaki dava sonucunu beklemek gerekir. Ġsmi
verilen kiĢi beraat etmiĢse sanığın
_______________
(429) BAKICI, s.1585. "Esrar içtiği öğrenilen sanığın alıcı memura 0,55 gram esrarı içmesi için verdikten sonra,
kendiliğinden ticari miktardaki uyuĢturucunun yerini gösterdiğinden, hakkında TCK'nun 405/2. maddesi
uygulamalıdır". (5. CD., 19.9.1991, 3309/3804), YKD, c.19, y.1993, sy.3, s.469
(430)
"Sanığın aynı suçtan beraat eden arkadaĢı ile birlikte oturmakta olduğu odada arama yapan polislerin soba
içinde ele geçirdikleri dava konusu esrarın kendisine ait olduğunu ve içtiğini söylemek suretiyle cürmün meydana
çıkmasına hizmet ve yardım ettiği anlaĢılmasına göre hakkında TCK'nun 404/son fıkrasının uygulanıp
uygulanmayacağının tartıĢılması gerekir". (5. CD., 24.7.1990, 3439/3568), ABKD, y.3 (1991), sy.3, s.32
Dosya içeriğine ve oluĢa uygun kabule göre sanık Latif'in yakalandığında uyuĢturucu maddenin sanıklar
Mehmet Ġhsan AteĢel ve Osman Ġlkan'a ait olduğunu ve adı geçenlerin kahvede bulunduklarını söylemesi üzerine
bunlardan Mehmet Ġhsan'ın hemen yakalanıp suçunu ikrar etmiĢ olduğu anlaĢılmasına göre Mehmet Ġhsan ve Latif
haklarında TCK'nun 405/2. maddesinin uygulanmaması kanuna aykırı", (5. CD., 18.12.1991, 4133/5553),
yayınlanmıştır:
ceza indiriminden yararlanması mümkün değildir (431).
Bu fıkranın uygulanması hakimin takdirine bırakılmıĢ isede
yargıtay sanığın ismini verdiği suç ortakları hakkında ne gibi
iĢlem yapıldığının araĢtırılmadan hüküm kurulmasını eksik
soruĢturma nedeniyle bozmaktadır.
ccc- Madde miktarının az olması
UyuĢturucu madde kullanmak ve bu maksatla bulundurmak
suçlarında, uyuĢturucu madde miktarının az olması halinde TCK 59.
maddesine göre cezanın indirilmemiĢ olmasında bu azlık hususunun
tartıĢılmaması Yargıtay uygulamasında bozma sebebi olmaktadır.
Ancak mahkeme bu hususu tartıĢarak kendinden gerekçe göstermek
suretiyle TCK 59. maddeyi uygulayıp uygulamamakta serbesttir
(432).
_______________
(431) KURT, s.197
"Sanık, kendilerine eroini satan kiĢinin adını satın almada aracılık eden kiĢinin ise ismini, eĢgal ve mesleğini
ve iĢyerinin bulunduğu yerini belirttiğine göre; bu Ģahıslar hakkında ne gibi iĢlem yapıldığı emniyet kayıtları da
incelettirilmek suretiyle araĢtırılarak, yasal bir iĢlem yapılmıĢsa, sonucuna göre sanık hakkında TCK'nun 404/son
maddesinin uygulanmasına yer olup olmadığının tartıĢılması gerekir", (CGK, 27.10.1986, 5-283/463, UYGUN
vd., 1. kitap, s.88)
(432) GÜNAL, s.178; miktarın azlığının sanık lehine takdiri tahfif sebebi sayılması Yargıtay CGK kararıyla
benimsenmiĢtir. Örneğin; CGK, 24.4.1972, 1975/205 ve CGK, 14.31985, 78/109 sayılı kararlar buna iliĢkindir.
Bkz. ERGEN, s.83
"1- UyuĢturucu madde azlığının sanık lehine takdiri tahfif sebebi sayılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2- Suç tarihinde yürürlükte bulunan 3756 sayılı yasayla değiĢik TCK'nun 404/2. maddesinin aynı yasanın
2/2. hükmüne aykırı olarak nazara alınmaması kanuna aykırı" (5. CD., 13.11.1991, 3605/4906), yayınlanmamıştır.
Ayrıca bkz. 5.CD., 19.9.1986, 5255/3619, YKD, c.12, y.1986, sy.12, s.1829
IV. MUHAKEME HUKUKU SORUNLARI
A. UyuĢturucu Madde Suçlarında BilirkiĢilik
UyuĢturucu madde suçlarında ele geçen maddenin uyuĢturucu
madde olup olmadığı, ne cins bir uyuĢturucu olduğu, safi
ağırlığı, uyuĢturucu maddeler kapsamına alınıp alınmadığı gibi
hususlar Adli Tıp Kurumunun görüĢü alınarak tesbit edilmektedir.
Polis
ve
Jandarma
kriminal
labaratuvarlarında
görevli
kimyagerlerin raporları uzman birkiĢi olduklarından hükme esas
alınır. Uygulamada Adli Tıp Kurumu son merciidir (433).
Uzman olmayan asker veya polis memurlarının bilirkiĢi
seçilerek rapor alınması, konunun uzmanı olmadıklarından kabul
edilemez (434).
Yabancı ülke mahkemesinden gönderilen bilirkiĢi raporu
ayrıca Adli Tıp Kurumundan geçirilmeli ve uyuĢturucu maddenin
cinsi ile net miktarı sorulmalı, mevcut rapor ile Adli Tıp Kurumu
raporu arasında çeliĢki çıkarsa giderilmelidir (435).
Yargıtay BeĢinci Ceza Dairesi, 17.10.1983 gün 2587/3328
sayılı kararında "yabancı mahkeme kararının tercümesinde, sanığın
yurt dıĢına çıkardığı uyuĢturucu maddenin haĢhaĢ ol-duğu Adli Tıp
Kurumunun 4.2.1983 gün ve 125 sayılı raporun-
_______________
(433) Cengiz ERGEN, "Türk Ceza Hukukunda uyuĢturucu madde ihracına teĢebbüs suçu", YD, c.16, y.1990,
sy.3, s.370
(434) KURT, s.35; "Sanığa aidiyeti kabul edilen uyuĢturucu maddenin, uyuĢturucu maddelerden olup olmadığı, bu
maddenin tamamı gönderilmek suretiyle fenni bir Ģekilde tahlil ve muayene ettirilip, analizi yaptırıldıktan sonra,
alınacak raporla tesbit ettirilmesinin düĢünülmemesi yasaya aykırıdır". (5. CD., 2.2.1982, 243/ 225), KURT, s.35
"Sanığın evinde yakalanan 1005 gram uyuĢturucunun cins ve evsafı Adli Tıp Kurumundan sorularak
alınacak rapora göre iĢlem yapılması gerekli iken, maddenin tartımı için gönderildiği eczacının yasaya aykırıdır". (5.
CD., 23.12.1987), KURT, s.35
(435) ERGEN, s.19
da ise yabancı mahkeme kararı ve tercümede adı geçen maddenin
esrar olduğunun belirtilmesi karĢısında Adli Tıp Kurumu raporu
ile karar tercümesi arasındaki verilecek cezayı önemli ölçüde
etkileyen çeliĢkinin giderilmesi için anılan mahkeme kararı
yeniden tercüme ettirilerek bahse konu uyuĢturucu maddenin haĢiĢ
(esrar) veya hashaĢ olup olmadığının tesbitinden sonra Adli Tıp
Kurumundan yeniden mütalaa alınarak sonuca göre bir karar
verilmesi gerekirken noksan soruĢturmayla yazılı Ģekilde hükme
varılması"
yasaya
aykırı
bulunarak
yerel
mahkeme
kararı
bozulmuĢtur (436).
Vurgulamak gerekir ki, bilirkiĢi mütalaası, yaygın mütalaa
hilafına,
bir
delil
değil,
delillerin
değerlendirilmesi
vasıtasıdır. Hakimler bilirkiĢilerin mütalaaları ile, Adli Tıp
Genel Kurulunun teknik ihtisas alanındaki kararları dıĢında bağlı
tutulamaz (437).
B. Görev
1- UyuĢturucu madde temin suçlarında
UyuĢturucu madde temin suçlarında, ağır ceza mahkemesi
görevli olabileceği gibi, teĢekkül veya topluluk halinde
iĢlenmesi durumunda DGM veya T.C. Devletinin mali, siyasi,
iktisadi, askeri veya idari güvenliğini sarsacak Ģekilde
sıkıyönetim ilanına neden olan olaylarla ilgili ise sıkı yönetim
mahkemesinde de bakılabilir.
a- Ağır Ceza Mahkemesi
UyuĢturucu madde temin suçlarına bakmak görevi Ağır Ceza
Mahkemesine aittir. UyuĢturucu maddenin cinsi görevli mahkemeyi
etkilemez (438). Ġftira amacıyla uyuĢturucu madde bulundurma
eylemin de Ağır Ceza Mahkemesi görevli
_______________
(436) BAKICI, s.1575
(437) Nurullah KUNTER, Ceza Mahkemesi Hukuku 9.b., Ġstanbul 1989, s.611
(438) ERGEN, "a.g.m.", s.370
olacaktır (439).
b- Devlet Güvenlik Mahkemesi
UyuĢturucu madde temin suçları topluluk veya teĢekkül
halinde iĢlenirse, 2845 sayılı Devlet Güvenlik Mahkemeleri
KuruluĢ ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Kanunun 9/B maddesi
gereğince Devlet Güvenlik Mahkemesi görevlidir. 2845 sayılı
yasanın göreve iliĢkin hükümleri 1 Mayıs 1984 tarihinde yürürlüğe
girmiĢtir (440).
Bu nedenle uyuĢturucu madde temin suçundan yargılama yapan
ağır ceza mahkemesi, suçun toplu yada teĢekkül halinde iĢlendiği
kanaatinde ise, görevsizlik kararı vererek dosyayı DGM'ne
göndermelidir. Devlet Güvenlik Mahkemesinin görevi ise sadece
toplu veya teĢekkül halinde iĢlenen suçlarla sı-nırlı olduğundan,
önüne gelen davada bireysel uyuĢturucu madde temin suçu
iĢlendiği kanaatinde ise görevsizlik
_______________
(439) "Sanığın esrar bulundurma eylemi, yapacağı iftirayı hazırlamaya yönelmiĢ olsa olsa bile bu durum TCK'nun
403. maddesinde belirtilen suçun tek baĢına oluĢmasına engel değildir. Davaya Ağır Ceza Mahkemesinde bakılması
gerekir". (5. Cd., 9.6.1983, 2180/2226), YKD, c.9, y.1983, sy.11, s.1695
(440) ERGEN, s.92
"Ġddianamedeki sevke göre, 2845 sayılı yasanın 9/b. ek-1 ve 41. maddeleri uyarınca 1.5.1984 tarihinden
itibaren TCK'nun 403. maddesinde yazılı toplu olarak yada teĢekkül oluĢturmak suretiyle iĢlenen suçlara bakmanın
Devlet Güvenlik Mahkemesine ait bulunduğu gözetilmeksizin duruĢmaya devamla yazılı Ģekilde hüküm kurulması,
yasaya aykırıdır". (5. CD., 17.3.1988, 499/2147), KURT, s.95
"Göreve iliĢkin bozmanın hükmü temyiz etmeyen sanığa sirayeti mümkün olmadığından; Sanık ġaziment
hakkında Ġstanbul Dördüncü Ağır Ceza Mahkemesince kurulan ilk hüküm temyiz edilmeden kesinleĢtikten sonra,
görevsizlik kararı üzerine bu sanık hakkında Devlet Güvenlik Mahkemesince kurulan son hükmün hukuksal değeri
yoktur. Ancak Ağır Ceza Mahkemesi sanık ġaziment hakkında TCY.nin 403. maddesince yapılan son değiĢiklik
uyarınca yeniden takdir ve değerlendirme yapabilir". (10. CD., 2.12.1992, 1326/12487), YKD. c.19, y.1993, sy.2,
s.305
kararı
vererek dosyayı Ağır Ceza Mahkemesine göndermelidir (441) c-
Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi
UyuĢturucu madde temin suçları sıkıyönetim ilan edilen yerlerde
sıkıyönetim ilanına ve faaliyetlerine iliĢkin olarak iĢlenirse 1402
sayılı sıkıyönetim kanununun 15/d maddesi uyarınca sıkıyönetim
mahkemesi görevlidir (442).
2- UyuĢturucu madde kullanma suçlarında
a- Asliye Ceza Mahkemesi
UyuĢturucu madde kullanmak ve bu amaçla yanında bulundurmak
suçlarında görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir. Kullanma suçu ile
temin suçuna ait davaların birlikte görülmesi mümkün olup bu durumda
aralarında irtibat mevcutsa, davaya Ağır Ceza Mahkemesinde bakılması
gerekir.
b- Ġrtibat nedeniyle yüksek dereceli mahkemenin
görevli olması
Kullanma suçu ile ilgili dava, sanığın temin suçu iĢlemiĢ olması
halinde Ağır Ceza Mahkemesinde açılan dava ile birlikte görülmesi
mümkündür. Devlet Güvenlik Mahkemesinde hem topluluk veya teĢekkül ve
hemde kullanma suçları ile ilgili dava açılmıĢsa CMUK'nun 2/2 maddesi
gereğince kullanma suçunun ayrılmasına karar verilmesi daha uygun
olacaktır. Çünkü, DGM sadece TCK'nun 403. maddesinde yazılı suçların
topluluk veya teĢekkül halinde iĢlenmesi durumunda görevlidir.
2845 sayılı kanunun 18/1 maddesi, CMUK'nun uygulanması bakımından
DGM'ni Ağır Ceza Mahkemesi derecesinde saymıĢtır ve CMUK'nun 262.
maddesinin Devlet Güvenlik Mahkemeleri hakkında uygulanamıyacağını
kabul etmiĢtir.
Devlet Güvenlik Mahkemeleri duruĢmada anlaĢılan vasıf ve ma-
hiyetini ileri sürerek davanın görülmesi daha alt bir mahkemeye ait
olduğundan bahisle görevsizlik kararı verebileceklerdir(443).
441)
"Sanığın bireysel olarak uyuĢturucu madde satıĢı yaptığının anlaĢılmasına ve mahkemenin kabulününde bu
yolda bulunmasına göre, 2845 sayılı kanunun 9/b ve 3200 sayılı kanunla değiĢik 18/1 maddeleri uyarınca Malatya
Devlet Güvenlik Mahkemesince görevsizlik kararı verilmeli ve dosya Mersin Ağır Ceza Mahkemesince
gönderilmelidir". (5. CD., 18.9.1986, 4653/3596), ÖZEL, s.320
(442)
"Sanıkların iĢledikleri ileri sürülen suç (ticaret amacıyla esrar bulundurmak) sıkıyönetim ilanını gerektiren
suçlardan değildir.
Genel mahkemenin görevsizlik kararı vermesi yolsuzdur". (5. CD., 30.3.1979, 828/777), YKD, c.7,
y.1979, sy.1, s.102
(443) ERGEN, s.98
C. Olumsuz görev uyuĢmazlığı
Ağır Ceza Mahkemesi ile DGM arasında olumsuz görev
uyuĢmazlığı çıkarsa, Yargıtay 3. Ceza Dairesi görevli mahkemeyi
belirler. Adli yargı ile askeri yargı arasındaki olumsuz görev
uyuĢmazlığında ise görevli mahkemeyi uyuĢmazlık mahkemesi merci
tayini suretiyle çözümler.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 5.2.1990 tarih ve 1989/5-372
esas ve 1990/10 sayılı kararında, merci tayinine gidilmeden
sanıklar hakkında toplu olarak uyuĢturucu madde ticareti suçundan
görevsizlikle Ağır Ceza Mahkemesinden gelen davayı benimseyerek
görevli olduğunu kabul eden DGM'nin yargılama sonunda bir sanığın
beraatine
diğer
sanığında
bireysel
uyuĢturucu
madde
kaçakçılığından mahkumiyet hükmü kurması üzerine özel dairece
onanan
karara
karĢı
Cumhuriyet
BaĢsavcılığının
bireysel
uyuĢturucu ticareti suçlarından DGM görevli olmadığından,
görevsizlik kararı vermesi gerekçesiyle Ceza Genel Kuruluna
yaptığı itiraz reddedilmiĢtir (444).
Dostları ilə paylaş: |