Genelde her toplumda,duygusal dengesizlik gösteren bir çok


b- Cezayı hafifletici sebepler



Yüklə 4,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə25/28
tarix21.04.2017
ölçüsü4,8 Kb.
#15082
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   28

b- Cezayı hafifletici sebepler 
 
aa- Cezayı ortadan kaldıran sebepler 
 
aaa-Tedavi isteği 
 
TCK'nun  404/3.  maddesinde  yapılan  son  değiĢiklikle  önemli 
bir  yenilik  getirilmiĢtir.  Buna  göre;  uyuĢturucu  madde  kullanan 
kimseler  haklarında  herhangi  bir  tahkikata  giriĢilmeden  resmi 
makamlara baĢvurarak tedavi ettirilmelerini istedikleri takdirde, 
kullanma fiilinden dolayı haklarında kovuĢturma yapılmaz.  
 
Bu  hükmün  getirilmesindeki  amaç  8.11.1990  tarihli  hükümet 
gerekçesinde  Ģu  Ģekilde  açıklanmıĢtır:  "Meri  hükümlerimize  göre 
uyuĢturucu  madde  kullanan  kiĢi  alıĢkanlığından  veya  iptila 
durumundan  kurtulmak  için  gönüllü  olarak  tedavisini  istediğinde 
Tedavi  Kurumları  Kanunun  235  ve  530.  madde  hükümleri  karĢısanda 
bu  isteği  kabul  etmemekte  veya  insancıl  mülahazalarla  kabul 
etmeleri  halinde  suçlu  duruma  düĢmekte  ve  uyuĢturucu  madde 
kullananı  
(421) ERGEN,  s.83 
(422) KURT,   s.194
 
 

da 404. maddenin cezai hükmü beklemektedir. Bu durum, uyuĢturucu 
kullanımı dolayısıyla esasında hasta olan kiĢilerin tedavilerinde 
gecikme 
olması 
veya 
hiç 
tedavi 
edilmemeleri 
sonucunu 
doğurmaktadır.  Kanunumuzun  katı  yaklaĢımının  daha  makul  ölçülere 
ve  uluslararası  ölçülere  parelellik  sağlayacak  Ģekle  getirilmesi 
gerekmektedir."(423). 
 
404. 
maddedeki 
değiĢiklik 
gerekçesinde 
ise 
Ģöyle 
denilmektedir:  "Maddede  getirilen  en  mühim  yenilik,  uyuĢturucu 
madde  kullanması  dolayısıyla  herhangi  bir  koğuĢturmaya  maruz 
kalmadan  resmi  makamlara  baĢvurarak  tedavisini  isteyen  kimsenin, 
alıĢkanlığı  iptila  derecesinde  olmasa  da  hakkında  koğuĢturma 
yapılmamasıdır.  Böylece  doktrinde  mağdursuz  suç  grubu  içinde 
mütalaa 
edilen, 
uyuĢturucu 
maddeyi 
kullanma 
suçlusunun 
alıĢkanlığından  vazgeçmesini  sağlamak  üzere  yeni  bir  teĢvik 
tedbiri getirilmiĢtir." (424). 
 
Bu hüküm getirilmeden önce, doktrinde cezalandırılma korkusu 
olmaksızın  tedavi  edilmeyi  sağlayıcı  bir  yasal  düzenleme 
yapılması gereği iĢlenmekteydi (425). 
 
Bu  hüküm  uyuĢturucu  maddeyi  kullanma  suçlusunun  alıĢkanlığı 
iptila  derecesinde  olmasa  bile  alıĢkanlığından  vazgeçmesini 
sağlamayı  amaçlayan  bir  teĢvik  tedbiridir.  UyuĢturucu  madde 
kullanan kimsenin bu hükümden 
_______________ 
(423) Tutanak Dergisi,  y.1991,  (S sayısı:513),  s.2 
(424) Tutanak Dergisi,  s.4 
(425) YENĠSEY,  s.190 
 
 Bayraktar  ise  zorunlu  tedavi  uygulamasının  getirilmesini  savunarak  Ģöyle  demektedir:  "UyuĢturucu 
maddelerle  ilgili  olarak  bugün  için  bizce  yapılması  zorunlu  olan  ilk  husus  TCK  404/2  maddesinin  değiĢtirilerek 
"zorunlu tedavi uygulaması"nın getirilmesidir. Bize göre herhangi bir uyuĢturucu madde kullandığı tespit edilen kiĢi 
doğrudan  doğruya    resmi  hastaneye  ve  oradan  ihtisaslaĢmıĢ  hastahanelere  götürülmeli  ve  merkezin  bildirimi  ile 
savcılık  olaydan  haberdar  edilmelidir.  Hastahane-merkez/savcılık  iliĢkisi tedavinin her safhasında  devam etmelidir. 
Bu  hal  tam  iyileĢmeye  kadar  sürmelidir.  Tedaviden  kaçılması  halinde  koğuĢturma  açılmamalı,  zorunlu  tedavinin 
mutlaka  tamamlanması  sağlanmalıdır.  Böylece  mevcut  sistemimizde  görülen  müptela  olma  hali  terk  edilecektir".  
Bkz. BAYRAKTAR,  s.63
  
          

yararlanabilmesi 
için, 
öncelikle 
bu 
suçtan 
herhangi 
bir 
soruĢturmanın 
bulunmaması 
gerekmektedir. 
Kanaatimizce 
soruĢturmaya baĢlandıktan sonra da suçlunun talebi halinde hakime 
cezaya  alternatif  olarak  tedavi  tedbirine  karar  verebilme 
yetkisinin verilmesi gerekir.  
 
bbb- Suçu ihbar 
 
TCK'nun 405. maddesinin 1. fıkrası uyarınca uyuĢturucu madde 
kullanma suçlarında suçu iĢleyen kimse, suç henüz resmi makamlar 
tarafından  haber  alınmadan  önce  durumu  veya  suç  ortaklarını  ve 
uyuĢturucu  maddelerin  saklandığı  veya  imal  edildiği  yerleri 
yetkili  makamlara  haber  vererek  bunların  yakalanmalarını  veya 
elde edilmelerini kolaylaĢtırırsa, iĢlediği suçtan ceza verilmez. 
Örneğin  bir  baĢka  suçtan  karakola  getirilmiĢ  bulunan  Ģahıs 
üzerinde  arama  yapılmadan  kendiliğinden,  içtiğini  söyleyerek 
uyuĢturucu  maddeyi  teslim  etmesinde  veya  Ģikayetçi  veya  tanık 
olarak  karakola  gelen  failin,  kolluk  kuvvetleri  tarafından  haber 
alınmadığı  ve  üzerinin  aranması  gerekmediği  halde  kendiliğinden 
esrarları  teslim  etmesi  ve  satın  aldığı  Ģahısları  açıklayarak 
yakalandığını sağlamasında cezadan muaf tutulacaktır (426). 
 
Kanun  koyucu  burada  faal  nedamet  duygusunu  aramıĢtır. 
Sanığın failinin ortaya çıkmasını sağlayan beyanı nedamet duygusu 
değil,  sarhoĢluk  saiki  ile  irade  haricinde  meydana  gelmiĢse, 
cezadan muaf tutulması mümkün değildir (427). 
 
ÇeĢitli  yargıtay  kararlarında  uyuĢturucu  maddeyi  temin 
suçundan  yakalanan  sanığın  sorgulaması  sırasında,  kendiliğinden 
uyuĢturucu  madde  kullandığını  söylemesi  böylece  kullanmak 
amacıyla  bulundurma  suçunundan  ortaya  çıkmasını  sağlaması 
durumunda karar yerinde sanığın cezadan  
_______________ 
(
426)  BAKICI,    s.1586.  "Sanığın,  hakkında  herhangi  bir  ihbar  ve  emniyetçe  elde  edilmiĢ  bilgi  bulunmadan 
uyuĢturucu madde kullandığını beyan etmek suretiyle bu suçunu ortaya çıkardığı anlaĢılmasına göre TCK'nun 404/3 
(Yeni 405/1) üncü maddesi uyarınca cezadan muaf tutulması gerektiğinin gözetilmemesi,  bozmayı gerekmektedir". 
(5. CD.,  19.9.1990,  2682/3800),  ERDURAK,  s.655 
(427) KURT,   s.195
 
muaf 
tutulup 
tutulmayacağının 
tartıĢılması 
gerektiği 
vurgulanmaktadır (428). 
 
bb- Suçu hafifletici sebepler 

 
aaa- Suçun meydana çıkmasına yardım 
 
UyuĢturucu  madde  kullanma  suçlarında  fail;  cürüm  yetkili 
makamlarca  haber  alındıktan  sonra,  cürmün  meydana  çıkmasına 
hizmet  ve  yardım  ederse  cezası  hafifletilerek  hükmolunur.  Bu 
hafifletici  neden  TCK'nun  405.  maddesinin  2.  fırkrasında 
düzenlenmiĢtir.  
 
UyuĢturucu  madde  suçunun  iĢlendiğini  haber  alan  kolluk 
kuvvetlerinin  yaptığı  aramada  maddeyi  bulamaması,  suçun  suç 
atmadan  ibaret  kalması  halinde,  failin  ele  geçirilemeyecek 
derecede  gizli  olan  suç  eĢyasını  kendiliğinden  teslim  etmesinde 
hükmolunacak  ceza  405.  maddenin  2.  fıkrası  gereği  yarı  yarıya 
indirilecektir.  Bu  indirim  mecburi  olmayıp  hakimin  takdirine 
kalmıĢtır.  Ancak  gerekçesi  gösterilmek  suretiyle  uygulanıp 
uygulanmama  nedeni  tartıĢılmalıdır(428a).  Sanığın  yardımı  suç 
vasfını değiĢtirmiyorsa indirim uygulanmıyacaktır.  
_______________ 
(428)  "Esrar  sattığına  iliĢkin  ihbarla  yakalanan  sanığın  esrar  içtiğini  de  söyleyerek  bu  suçunun  ortaya  çıkmasını 
sağladığı anlaĢıldığından, TCK'nun 405/ilk maddesi gereğince cezadan muaf tutulup tutulmayacağının karar yerinde 
tartıĢılması  gerekir".  (10. CD.,  15.4.1992, 4269/3970), YKD, c.18,  y.1992, sy.6,  s.980 
(428a)  BAKICI,    s.1585.  "Sanık  esrarın  kendisine  ait  olduğunu  söylemekle  cürmün  meydana  çıkmasına  yardımcı 
olmuĢtur.  Bu  itibarla  hakkında  TCK'nun  404/son  (Yeni  405/son)  maddesinin  uygulanması  gerekir".  (5.  CD., 
24.12.1990,  5-344/362, YKD, c.17 y.1991,  sy.3,  s.428). ÇeĢitli Yargıtay kararlarında sanığın yardımı suç vasfını 
değiĢtirmiyorsa  indirim  uygulanmayacağı belirtilmektedir. Örneğin: "Sanığın fazla  miktarda  esrar ile yakalandıktan 
sonra daha az miktardaki esrarın yerini göstermekle suç niteliğinin değiĢik ve aleyhe olarak belirlenmesine yönelik 
bir hizmet ve yardımda bulunduğu söylenemez. Bu itibarla sanığın belirli indirimden yararlanması olanaklı değildir". 
(CGK,  4.2.1991,    1990/5-363/1991,  4),  YKD,  c.17,    y.1991,    sy.8,    s.1249.    Ancak  geri  kalan  esrarın  yerinin 
gösterilmesi takdiri indirim nedeni olabilecektir. Bkz. "5. CD., 19.9.1986,  5255/3619", YKD, y.1986, sy.12,  s.1829
 
 
 
UyuĢturucu  madde  kullandığının  ihbarı  üzerine,  sanığın 
üzerinde  çok  az  miktarda  bulunup  yapılan  aramada  uyuĢturucu  ele 
geçirilememiĢken  sanığın  kendiliğinden  sakladığı  yerden  çok 
miktarda  uyuĢturucu    maddeyi  teslim  etmesinde,  suçun  niteliği 
değiĢerek  ticari  amaçla  bulundurmaya  dönüĢeceğinden  ve  sanık 
tarafından  suçun  ortaya  çıkması  sağlandığından  özel  indirim 
fıkrası uygulanacaktır (429). 
 
bbb- Suç ortaklarının yakalanmasına yardım 
 
TCK'nun  405.  maddesinin  2.  fıkrasında  düzenlenen  diğer  bir 
hafifletici  nedende  sanığın  suç  konusu  uyuĢturucu  maddeyi  aldığı 

Ģahısların  ismini  vermek  suretiyle  onların  da  yakalanması  ve 
hüküm giymelerine yardım ve hizmette bulunmasıdır (430). 
 
Sanığın  ismini  verdiği  kiĢide  herhangi  bir  uyuĢturucu  madde 
ele  geçmemiĢ,  bu  kiĢi  suç  iĢlediğini  veya  suça  iĢtirakini  kabul 
etmiyorsa,  onun  hakkındaki  dava  sonucunu  beklemek  gerekir.  Ġsmi 
verilen kiĢi beraat etmiĢse sanığın 
_______________ 
(429)  BAKICI,    s.1585.  "Esrar  içtiği  öğrenilen  sanığın  alıcı  memura  0,55 gram esrarı içmesi için verdikten sonra, 
kendiliğinden  ticari  miktardaki  uyuĢturucunun  yerini  gösterdiğinden,  hakkında  TCK'nun  405/2.  maddesi 
uygulamalıdır". (5. CD.,  19.9.1991,  3309/3804),  YKD,  c.19, y.1993,  sy.3,  s.469 
(430)  
"Sanığın aynı suçtan beraat eden arkadaĢı ile birlikte oturmakta olduğu odada arama yapan polislerin soba 
içinde  ele  geçirdikleri  dava  konusu  esrarın  kendisine  ait  olduğunu  ve  içtiğini  söylemek  suretiyle  cürmün  meydana 
çıkmasına  hizmet  ve    yardım  ettiği  anlaĢılmasına  göre  hakkında  TCK'nun  404/son  fıkrasının  uygulanıp 
uygulanmayacağının tartıĢılması gerekir". (5. CD., 24.7.1990,  3439/3568), ABKD,  y.3 (1991),  sy.3,  s.32 
 
Dosya  içeriğine  ve  oluĢa  uygun  kabule  göre  sanık  Latif'in  yakalandığında  uyuĢturucu  maddenin  sanıklar 
Mehmet  Ġhsan  AteĢel  ve  Osman  Ġlkan'a  ait  olduğunu  ve    adı  geçenlerin  kahvede  bulunduklarını  söylemesi  üzerine 
bunlardan Mehmet Ġhsan'ın hemen yakalanıp  suçunu ikrar etmiĢ olduğu anlaĢılmasına göre Mehmet Ġhsan ve Latif  
haklarında  TCK'nun  405/2.  maddesinin  uygulanmaması  kanuna  aykırı",    (5.  CD.,  18.12.1991,    4133/5553),  
yayınlanmıştır:
 
 

ceza indiriminden yararlanması mümkün değildir (431).  
 
Bu  fıkranın  uygulanması  hakimin  takdirine  bırakılmıĢ  isede 
yargıtay  sanığın  ismini  verdiği  suç  ortakları  hakkında  ne  gibi 
iĢlem  yapıldığının  araĢtırılmadan  hüküm  kurulmasını  eksik 
soruĢturma nedeniyle bozmaktadır.  
 
ccc- Madde miktarının az olması 
 
UyuĢturucu  madde  kullanmak  ve  bu  maksatla  bulundurmak 
suçlarında, uyuĢturucu madde miktarının az olması halinde TCK 59. 
maddesine  göre  cezanın  indirilmemiĢ  olmasında  bu  azlık  hususunun 
tartıĢılmaması  Yargıtay  uygulamasında  bozma  sebebi  olmaktadır. 
Ancak  mahkeme  bu  hususu  tartıĢarak  kendinden  gerekçe  göstermek 
suretiyle  TCK  59.  maddeyi  uygulayıp  uygulamamakta  serbesttir 
(432).  
_______________ 
(431) KURT,  s.197 
  
"Sanık, kendilerine eroini satan kiĢinin adını satın almada aracılık eden kiĢinin ise ismini, eĢgal ve mesleğini 
ve  iĢyerinin  bulunduğu  yerini  belirttiğine  göre;  bu  Ģahıslar  hakkında  ne  gibi  iĢlem  yapıldığı  emniyet  kayıtları  da 
incelettirilmek  suretiyle  araĢtırılarak,  yasal  bir  iĢlem  yapılmıĢsa,  sonucuna  göre  sanık  hakkında  TCK'nun  404/son 
maddesinin  uygulanmasına  yer  olup  olmadığının  tartıĢılması  gerekir",    (CGK,    27.10.1986,    5-283/463,    UYGUN 
vd.,  1. kitap,  s.88) 
(432)  GÜNAL,    s.178;  miktarın  azlığının  sanık  lehine  takdiri  tahfif  sebebi  sayılması  Yargıtay  CGK  kararıyla 
benimsenmiĢtir. Örneğin; CGK, 24.4.1972,  1975/205  ve CGK,  14.31985,  78/109 sayılı kararlar buna iliĢkindir. 
Bkz. ERGEN, s.83 
 
"1- UyuĢturucu madde azlığının sanık lehine takdiri tahfif sebebi sayılması gerektiğinin gözetilmemesi, 
 
2-  Suç  tarihinde  yürürlükte  bulunan  3756  sayılı  yasayla  değiĢik  TCK'nun  404/2.  maddesinin  aynı yasanın 
2/2. hükmüne aykırı olarak nazara alınmaması kanuna aykırı" (5. CD.,  13.11.1991,  3605/4906),  yayınlanmamıştır. 
Ayrıca bkz. 5.CD., 19.9.1986,  5255/3619,  YKD,  c.12,  y.1986,  sy.12,  s.1829
 
 

 
IV. MUHAKEME HUKUKU SORUNLARI 
 
 
A. UyuĢturucu Madde Suçlarında BilirkiĢilik 
 
 
 
UyuĢturucu  madde  suçlarında  ele  geçen  maddenin  uyuĢturucu 
madde  olup  olmadığı,  ne  cins  bir  uyuĢturucu  olduğu,  safi 
ağırlığı,  uyuĢturucu  maddeler  kapsamına  alınıp  alınmadığı  gibi 
hususlar  Adli  Tıp  Kurumunun  görüĢü  alınarak  tesbit  edilmektedir. 
Polis 
ve 
Jandarma 
kriminal 
labaratuvarlarında 
görevli 
kimyagerlerin  raporları  uzman  birkiĢi  olduklarından  hükme  esas 
alınır. Uygulamada Adli Tıp Kurumu son merciidir (433). 
 
Uzman  olmayan  asker  veya  polis  memurlarının  bilirkiĢi 
seçilerek  rapor  alınması,  konunun  uzmanı  olmadıklarından  kabul 
edilemez (434). 
 
Yabancı  ülke  mahkemesinden  gönderilen  bilirkiĢi  raporu 
ayrıca  Adli  Tıp  Kurumundan  geçirilmeli  ve  uyuĢturucu  maddenin 
cinsi ile net miktarı sorulmalı, mevcut rapor ile Adli Tıp Kurumu 
raporu arasında çeliĢki çıkarsa giderilmelidir (435). 
 
Yargıtay  BeĢinci  Ceza  Dairesi,  17.10.1983  gün  2587/3328 
sayılı kararında "yabancı mahkeme kararının tercümesinde, sanığın 
yurt dıĢına çıkardığı uyuĢturucu maddenin haĢhaĢ ol-duğu Adli Tıp 
Kurumunun 4.2.1983 gün ve 125 sayılı raporun- 
_______________ 
(433)  Cengiz  ERGEN,    "Türk  Ceza  Hukukunda  uyuĢturucu  madde  ihracına  teĢebbüs  suçu",      YD,    c.16,   y.1990,  
sy.3,  s.370 
(434) KURT,  s.35;  "Sanığa aidiyeti kabul edilen uyuĢturucu maddenin, uyuĢturucu maddelerden olup olmadığı, bu 
maddenin  tamamı  gönderilmek  suretiyle  fenni  bir  Ģekilde  tahlil  ve  muayene  ettirilip,  analizi  yaptırıldıktan  sonra, 
alınacak raporla tesbit ettirilmesinin düĢünülmemesi yasaya aykırıdır".  (5. CD., 2.2.1982, 243/ 225),  KURT,  s.35 
 
"Sanığın  evinde  yakalanan  1005  gram  uyuĢturucunun  cins  ve  evsafı  Adli  Tıp  Kurumundan  sorularak 
alınacak rapora göre iĢlem yapılması gerekli iken, maddenin tartımı için gönderildiği eczacının yasaya aykırıdır". (5. 
CD.,  23.12.1987),  KURT,  s.35 
(435) ERGEN,  s.19
 

da  ise  yabancı  mahkeme  kararı  ve  tercümede  adı  geçen  maddenin 
esrar  olduğunun  belirtilmesi  karĢısında  Adli  Tıp  Kurumu  raporu 
ile  karar  tercümesi  arasındaki    verilecek  cezayı  önemli  ölçüde 
etkileyen  çeliĢkinin  giderilmesi  için  anılan  mahkeme  kararı 
yeniden  tercüme  ettirilerek  bahse  konu  uyuĢturucu  maddenin  haĢiĢ 
(esrar)  veya  hashaĢ  olup  olmadığının  tesbitinden  sonra  Adli  Tıp 
Kurumundan  yeniden  mütalaa  alınarak  sonuca  göre  bir  karar 
verilmesi  gerekirken  noksan  soruĢturmayla  yazılı  Ģekilde  hükme 
varılması" 
yasaya 
aykırı 
bulunarak 
yerel 
mahkeme 
kararı 
bozulmuĢtur (436). 
 
Vurgulamak  gerekir  ki,  bilirkiĢi  mütalaası,  yaygın  mütalaa 
hilafına, 
bir 
delil 
değil, 
delillerin 
değerlendirilmesi 
vasıtasıdır.  Hakimler  bilirkiĢilerin  mütalaaları  ile,  Adli  Tıp 
Genel Kurulunun teknik ihtisas alanındaki kararları dıĢında bağlı 
tutulamaz (437). 
 
 
 
B. Görev 
 
1- UyuĢturucu madde temin suçlarında 
 
UyuĢturucu  madde  temin  suçlarında,  ağır  ceza  mahkemesi 
görevli  olabileceği  gibi,  teĢekkül  veya  topluluk  halinde 
iĢlenmesi  durumunda  DGM  veya  T.C.  Devletinin  mali,  siyasi, 
iktisadi,  askeri  veya  idari  güvenliğini  sarsacak  Ģekilde 
sıkıyönetim ilanına neden olan olaylarla ilgili ise sıkı yönetim 
mahkemesinde de bakılabilir.  
 
a- Ağır Ceza Mahkemesi 
 
UyuĢturucu  madde  temin  suçlarına  bakmak  görevi  Ağır  Ceza 
Mahkemesine  aittir.  UyuĢturucu  maddenin  cinsi  görevli  mahkemeyi 
etkilemez (438). Ġftira  amacıyla  uyuĢturucu  madde  bulundurma  
eylemin de Ağır  Ceza Mahkemesi  görevli  
_______________ 
(436) BAKICI,  s.1575 
(437) Nurullah KUNTER,  Ceza Mahkemesi Hukuku  9.b.,  Ġstanbul 1989, s.611 
(438) ERGEN,  "a.g.m.",  s.370
 

olacaktır (439). 
 
b- Devlet Güvenlik Mahkemesi 
 
UyuĢturucu  madde  temin  suçları  topluluk  veya  teĢekkül 
halinde  iĢlenirse,  2845  sayılı  Devlet  Güvenlik  Mahkemeleri 
KuruluĢ  ve  Yargılama  Usulleri  Hakkındaki  Kanunun  9/B  maddesi 
gereğince  Devlet  Güvenlik  Mahkemesi  görevlidir.  2845  sayılı 
yasanın göreve iliĢkin hükümleri 1 Mayıs 1984 tarihinde yürürlüğe 
girmiĢtir (440). 
 
Bu nedenle  uyuĢturucu madde temin suçundan yargılama yapan 
ağır ceza mahkemesi, suçun toplu yada teĢekkül halinde iĢlendiği 
kanaatinde  ise,  görevsizlik  kararı  vererek  dosyayı  DGM'ne 
göndermelidir.  Devlet  Güvenlik  Mahkemesinin  görevi  ise  sadece 
toplu veya teĢekkül halinde iĢlenen suçlarla sı-nırlı olduğundan, 
önüne  gelen  davada  bireysel  uyuĢturucu    madde  temin  suçu  
iĢlendiği  kanaatinde  ise görevsizlik   
_______________ 
(439)  "Sanığın  esrar  bulundurma  eylemi,  yapacağı  iftirayı  hazırlamaya  yönelmiĢ olsa  olsa  bile bu durum TCK'nun 
403. maddesinde belirtilen suçun tek baĢına oluĢmasına  engel değildir. Davaya Ağır Ceza Mahkemesinde bakılması 
gerekir".  (5. Cd., 9.6.1983,  2180/2226),  YKD,  c.9,  y.1983,  sy.11,  s.1695     
(440) ERGEN,  s.92 
 
"Ġddianamedeki  sevke  göre,  2845  sayılı  yasanın  9/b.  ek-1  ve  41.  maddeleri  uyarınca  1.5.1984  tarihinden 
itibaren TCK'nun 403. maddesinde yazılı toplu olarak yada teĢekkül oluĢturmak suretiyle iĢlenen suçlara bakmanın 
Devlet  Güvenlik  Mahkemesine  ait bulunduğu gözetilmeksizin duruĢmaya  devamla  yazılı Ģekilde  hüküm kurulması, 
yasaya aykırıdır". (5. CD., 17.3.1988,  499/2147), KURT, s.95 
 
"Göreve  iliĢkin  bozmanın  hükmü  temyiz  etmeyen  sanığa  sirayeti  mümkün  olmadığından;  Sanık  ġaziment 
hakkında  Ġstanbul  Dördüncü  Ağır  Ceza  Mahkemesince  kurulan  ilk  hüküm  temyiz  edilmeden  kesinleĢtikten  sonra, 
görevsizlik kararı üzerine  bu sanık hakkında  Devlet Güvenlik  Mahkemesince kurulan son hükmün hukuksal değeri 
yoktur.  Ancak  Ağır  Ceza  Mahkemesi  sanık  ġaziment  hakkında  TCY.nin  403.  maddesince  yapılan  son  değiĢiklik 
uyarınca yeniden takdir ve değerlendirme yapabilir".  (10. CD., 2.12.1992, 1326/12487),  YKD. c.19,  y.1993,  sy.2,  
s.305
    
 

kararı
 
vererek  dosyayı Ağır Ceza Mahkemesine göndermelidir (441) c- 
Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi 
 
UyuĢturucu  madde  temin  suçları  sıkıyönetim  ilan  edilen  yerlerde 
sıkıyönetim  ilanına  ve  faaliyetlerine  iliĢkin  olarak  iĢlenirse  1402 
sayılı  sıkıyönetim  kanununun  15/d  maddesi  uyarınca  sıkıyönetim 
mahkemesi görevlidir (442). 
 
2- UyuĢturucu madde kullanma suçlarında 
 
a- Asliye Ceza Mahkemesi 
 
UyuĢturucu  madde  kullanmak  ve  bu  amaçla  yanında  bulundurmak 
suçlarında görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir. Kullanma suçu ile 
temin  suçuna  ait  davaların  birlikte  görülmesi  mümkün  olup  bu  durumda 
aralarında  irtibat  mevcutsa,  davaya  Ağır  Ceza  Mahkemesinde  bakılması 
gerekir. 
 
b- Ġrtibat nedeniyle yüksek dereceli mahkemenin   
 
   
görevli olması 
 
Kullanma  suçu  ile  ilgili  dava,  sanığın  temin  suçu  iĢlemiĢ  olması 
halinde  Ağır  Ceza  Mahkemesinde  açılan  dava  ile  birlikte  görülmesi 
mümkündür.  Devlet  Güvenlik  Mahkemesinde  hem  topluluk  veya  teĢekkül  ve 
hemde  kullanma  suçları  ile  ilgili  dava  açılmıĢsa  CMUK'nun  2/2  maddesi 
gereğince  kullanma  suçunun  ayrılmasına  karar  verilmesi  daha  uygun 
olacaktır.  Çünkü,  DGM  sadece  TCK'nun  403.  maddesinde  yazılı  suçların 
topluluk veya teĢekkül halinde iĢlenmesi durumunda görevlidir.  
 
2845 sayılı kanunun 18/1 maddesi, CMUK'nun uygulanması bakımından 
DGM'ni  Ağır  Ceza  Mahkemesi  derecesinde  saymıĢtır  ve  CMUK'nun  262. 
maddesinin  Devlet  Güvenlik  Mahkemeleri  hakkında  uygulanamıyacağını 
kabul etmiĢtir.  
 
Devlet  Güvenlik  Mahkemeleri  duruĢmada  anlaĢılan  vasıf  ve  ma-
hiyetini  ileri  sürerek  davanın  görülmesi  daha  alt  bir  mahkemeye  ait 
olduğundan bahisle görevsizlik kararı verebileceklerdir(443).  
441)  
 "Sanığın bireysel olarak uyuĢturucu madde satıĢı yaptığının anlaĢılmasına ve mahkemenin kabulününde bu 
yolda  bulunmasına  göre, 2845 sayılı kanunun 9/b ve  3200 sayılı kanunla  değiĢik 18/1 maddeleri uyarınca Malatya 
Devlet  Güvenlik  Mahkemesince  görevsizlik  kararı  verilmeli  ve  dosya  Mersin  Ağır  Ceza  Mahkemesince 
gönderilmelidir".  (5. CD., 18.9.1986,  4653/3596), ÖZEL, s.320 
(442)  
"Sanıkların iĢledikleri ileri sürülen suç  (ticaret  amacıyla  esrar bulundurmak) sıkıyönetim ilanını gerektiren 
suçlardan değildir. 
  
Genel  mahkemenin  görevsizlik  kararı  vermesi  yolsuzdur".  (5.  CD.,  30.3.1979,  828/777),    YKD,    c.7,  
y.1979,  sy.1,  s.102 
(443) ERGEN,   s.98
 

 
 
C.  Olumsuz görev uyuĢmazlığı 
 
 
Ağır  Ceza  Mahkemesi  ile  DGM  arasında  olumsuz  görev 
uyuĢmazlığı  çıkarsa,  Yargıtay  3.  Ceza  Dairesi  görevli  mahkemeyi 
belirler.  Adli  yargı  ile  askeri  yargı  arasındaki  olumsuz  görev 
uyuĢmazlığında  ise  görevli  mahkemeyi  uyuĢmazlık  mahkemesi  merci 
tayini suretiyle çözümler. 
 
Yargıtay  Ceza  Genel  Kurulu,  5.2.1990  tarih  ve  1989/5-372 
esas  ve  1990/10  sayılı  kararında,  merci  tayinine  gidilmeden 
sanıklar hakkında toplu olarak uyuĢturucu madde ticareti suçundan 
görevsizlikle  Ağır  Ceza  Mahkemesinden  gelen  davayı  benimseyerek 
görevli olduğunu kabul eden DGM'nin yargılama sonunda bir sanığın 
beraatine 
diğer 
sanığında 
bireysel 
uyuĢturucu 
madde 
kaçakçılığından  mahkumiyet  hükmü  kurması  üzerine  özel  dairece 
onanan 
karara 
karĢı 
Cumhuriyet 
BaĢsavcılığının 
bireysel 
uyuĢturucu  ticareti  suçlarından  DGM  görevli  olmadığından, 
görevsizlik  kararı  vermesi  gerekçesiyle  Ceza  Genel  Kuruluna 
yaptığı itiraz reddedilmiĢtir (444). 
 
 
Yüklə 4,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   28




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin