Ekonomik milliyetçilik ile emperyalizm ve savafllar aras›nda nas›l bir iliflki vard›r?
Neomerkantilizm
Neomerkantilizm merkantilist düflüncelerin birço¤unu yeniden seslendirmekle bir-
likte korumac›l›¤›n sadece d›fl ticarette de¤il para ve maliye politikalar›nda da uy-
gulanmas› gerekti¤ini ileri sürmektedir. Ancak, gümrük tarifeleri gibi aç›k bir ko-
ruyucu ticaret engelleri yerine, II. Dünya Savafl›’ndan sonraki dönemde, daha us-
tal›kla düzenlenmifl ve koruyucu, engelleyici özelli¤i gizlenmifl politikalar› içer-
mektedir. Bunlardan tarife d›fl› engeller gibi birçoklar› millî sanayilere ve özel sek-
töre ekonomik avantaj sa¤lamaya dönük daha ince bir biçimde tasarlanm›fl yeni
politikalard›r.
Neomerkantilizmin ortaya ç›k›fl›n›n ard›ndaki sebeplerin bafl›nda, ülkeler ara-
s›ndaki artan karfl›l›kl› ba¤›ml›l›k gelmektedir. Özellikle 1970’lerden sonra, Bretton
Woods sisteminin y›k›lmas›n›n ard›ndan, ülkeler aras›nda karfl›l›kl› ba¤›ml›l›k
önemli ölçüde artm›flt›r. 1973 ve daha sonra 1979 y›l›nda petrol fiyatlar›nda mey-
dana gelen art›flla birlikte büyük miktarda paran›n petrol üreten ülkelere transfer
olmas›, Bat› ülkelerinin ekonomik bak›mdan zay›flad›¤›, buna karfl›l›k OPEC’in
(Petrol ‹hraç Eden Ülkeler Örgütü) bir ekonomik ve politik güç olarak ortaya ç›k-
t›¤› düflüncesine yol açm›flt›r. Bat›’n›n petrol ithalat›na ve özellikle OPEC ülkeleri-
ne olan ba¤›ml›l›¤› ise bütün dünyada petrol ithal eden ülkelerin politik ajandas›n-
da ekonomik güvenli¤in ilk s›ralara yükselmesine yol açt›.
1970’lerde birçok devlet serbest ticareti koruma ve piyasalar›n› aç›k hâle getir-
me fleklindeki uluslararas› yükümlülükleri ile ba¤›ms›zl›klar›n› ve ekonomik gü-
venliklerini koruma fleklindeki do¤al istekleri aras›nda kalm›flt›. Bu ikilem içinde
uluslararas› ticaret anlaflmalar›n›n kapsamad›¤› yeni (neomerkantilist) koruyucu
politikalar gelifltirdiler. Baz› devletler ihracat sübvansiyonlar› uygulayarak mallar›-
n› ucuzlatmaya ve d›fl piyasada cazip hâle getirmeye çal›flt›lar. Benzer flekilde, tü-
keticilerin ithal mallar›na olan harcamalar›n› azaltmak için de çeflitli yöntemler ge-
lifltirildi.
‹thalat› s›n›rland›rman›n bir yolu Gönüllü ‹hracat Anlaflmalar› idi. Bu
uygulamada ihracatç› ülke ile ithalatç› ülke aras›nda var›lan anlaflma ile ihracatç›
ülke ihracat›na gönüllü olarak s›n›rlama getirmektedir. Burada ithalatç› ülkenin si-
yasi gücü ve ihracatç› ülkenin daha maliyetli birtak›m korumac›l›k uygulamalar›y-
la karfl›laflma korkusu önemli rol oynamaktad›r. Daha karmafl›k ithalat engelleri ise
32
Uluslararas› Ekonomi Politik
S O R U
D ‹ K K A T
SIRA S‹ZDE
DÜfiÜNEL‹M
SIRA S‹ZDE
S O R U
DÜfiÜNEL‹M
D ‹ K K A T
SIRA S‹ZDE
SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ
AMAÇLARIMIZ
N N
K ‹ T A P
T E L E V ‹ Z Y O N
K ‹ T A P
T E L E V ‹ Z Y O N
‹ N T E R N E T
‹ N T E R N E T
2
Neomerkantilizm, 1970’li
y›llarda ortaya ç›kan ve
ülkeler aras›nda karfl›l›kl›
ba¤›ml›l›¤a karfl›
gelifltirilmifl, daha incelikle
tasarlanm›fl çeflitli korumac›
politikalar içeren bir
ak›md›r.
Ekonomik milliyetçilik
19’uncu yüzy›l›n sonunda
ortaya ç›kan emperyalizmin
ve emperyalist dünya
savafllar›n›n ard›ndaki itici
güçlerden bafll›cas›
olmufltur.
örne¤in, sa¤l›k ve güvenlik standartlar›, lisans ve etiketleme gereklilikleri ve yurt
içi içerik gereklilikleri gibi karmafl›k düzenlemeler içeren tarife d›fl› engellerdir.
Kendi sanayilerini desteklemek için pek çok devlet flu veya bu flekilde ulusla-
raras› ekonomiyi kendi yararlar›na olacak flekilde yeniden yap›land›rmaya çal›fl-
maktad›r. Bunu gerçeklefltirmenin bir yolu da mesela IMF ve DTÖ gibi kurulufllar
nezdinde uluslararas› ekonomide oyunun kurallar›n› etkilemek fleklinde kendini
göstermektedir. Bu yolla belirli uluslararas› piyasalar› açma yolunda harcanan ça-
balar, asl›nda yurt içi piyasalar› desteklemeye yönelik korumac› amaçlar› maskele-
meyi de sa¤lamaktad›r.
Neomerkantilizm d›fl ticarette korumac›l›k konusunda ne gibi de¤iflikliklere yol açm›flt›r?
L‹BERAL YAKLAfiIM
Merkantilizme tepki olarak geliflen liberalizmin kayna¤›nda John Locke, David Hu-
me ve Adam Smith yer al›rken bu isimleri 19’uncu yüzy›lda J. Stuart Mill ve Frede-
ric Bastiat, 20’nci yüzy›lda Friedrich Hayek, Ludwig Von Mises, Milton Friedman ve
Ayn Rand gibi liberal düflünürler izlemifltir. Liberalizm, bireyin ön plana ç›kt›¤›, öz-
gürlükleri temel alan bir düflünce olarak devlet düzenlemelerinin en aza indirildi-
¤i piyasalarla ekonomik serbestli¤i, hukukun üstünlü¤ü çerçevesinde de demokra-
siyi siyasi hedef al›r ve bu iki ayak üzerinde yükselir.
Liberalizmin temeli 17’nci yüzy›l Fransa’s›na kadar gitmektedir. Fransa’da
Fizyokratlar olarak bilinen bir grup filozofun liderli¤ini yapan François Quesnay
(1694-1774) devletin piyasalara müdahalesine karfl› ç›km›fl ve bunun baz› istis-
nalar d›fl›nda topluma zarar verdi¤ini ileri sürmüfltür. Fizyokratlar›n felsefesi “b›-
rak›n›z yaps›nlar, b›rak›n›z geçsinler” anlam›na gelen laissez-faire, laissez-pas-
ser (okunuflu, lese fer lese pase fleklindedir) idi. Bu sloganla özetlenen tema ay-
n› dönemde yaflayan ‹skoç Ahlak felsefecisi ve modern ekonominin kurucusu
kabul edilen Adam Smith’in (1723-1790) görüfllerinin de temelini oluflturmufltur.
Liberal yaklafl›m›n kurucu babalar›ndan olan Adam Smith, insanlar›n homoeco-
nomicus (iktisadi adam) oldu¤una, yani tüm kararlar›nda rasyonel (ak›lc›) davran-
d›¤›na inanmaktayd›. Ona göre rasyonel davranan bireyler, serbestçe, kendi ç›kar-
33
2. Ünite - Uluslararas› Ekonomi Politikle ‹lgili Yaklafl›mlar
S O R U
D ‹ K K A T
SIRA S‹ZDE
DÜfiÜNEL‹M
SIRA S‹ZDE
S O R U
DÜfiÜNEL‹M
D ‹ K K A T
SIRA S‹ZDE
SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ
AMAÇLARIMIZ
N N
K ‹ T A P
T E L E V ‹ Z Y O N
K ‹ T A P
T E L E V ‹ Z Y O N
‹ N T E R N E T
‹ N T E R N E T
3
Resim 2.2
Adam Smith (1723-1790)
“9 Mart 1776’da Londral› yay›mc›lar William Strahan ve Thomas
Cadell, ‘Milletlerin Zenginli¤inin Do¤as› ve Nedenlerine Dair Bir ‹n-
celeme’ bafll›¤›n› tafl›yan, bin sayfal›k iki ciltlik bir çal›flma yay›m-
lad›lar. Yazar› Glasgow Üniversite’sinde “ahlak felsefesi” okutan
sessiz, unutkan bir profesör olan Dr. Adam Smith’di.
1776’daki orijinal fiyat› otuz alt› fiilin olan Adam Smith’in ‘Uluslar›n
Zenginli¤i’ kitab›na Kas›m 1989’da bir koleksiyoncu ilk bask› için
45 bin dolar ödemiflti. Bugün ise iyi durumdaki kullan›lm›fl bir kop-
yas› 50 ila 70 bin dolar aras›nda fiyattan sat›lmaktad›r. Smith, bu
eserin ilk bask›s› için ise 500 Sterlin alm›flt›.
Modern iktisad›n hikâyesi de ayn› y›l, 1776’da bafllam›fl oldu.”
lar›na uygun davran›fllarda bulundu¤unda, sanki “gizli bir el” ekonomiyi yönlendi-
rip toplumun ç›karlar›n› da maksimum k›lmaktad›r. Asl›nda tüm toplumun ç›kar›-
n› maksimum k›lan gizli el, tek tek tüm bireylerin kendi ç›karlar›n› düflünerek ras-
yonel davranmalar›d›r. Bu ç›kar maksimizasyonu ise mikro anlamda bireylerin (tü-
keticiler) “en kaliteliyi en ucuza” almaya yönelmeleri, firmalar›n ise kârlar›n› mak-
simize etmeleri fleklinde gerçekleflir. Bu durum, “herkes kendi kap›s›n›n önünü sü-
pürürse sokaklar tertemiz olur” fleklinde de izah edilebilir.
Liberal yaklafl›m›n ekonomik görüflü olan piyasa ekonomisinde (kapitalizm)
“kararl› denge” hâlinin oldu¤u “do¤al düzen” yaklafl›m› ise Smith’e göre fiyatlar›n
afla¤› ve yukar› yönde serbestçe hareket edebildi¤i bir esneklik ve tam rekabet sa-
yesinde mümkün olmakta böylece ekonomide “denge” de kendili¤inden “otoma-
tik” olarak sa¤lanmaktad›r. Yükselen fiyatlar arz› artt›r›p talebi düflürerek düflen fi-
yatlar ise talebi artt›r›p arz› düflürerek sistemin kendili¤inden dengeye gelmesini
sa¤lamaktad›r.
Piyasa ekonomisinde rekabetin varl›¤› tüketiciler için en kaliteli mal› en ucuza
alma vesilesi olurken, üreticiler de bu flartlar alt›nda ayakta kalabilmek için kendi-
lerini sürekli yenilemek ve gelifltirmek zorunda kal›rlar. Rekabet edemeyenin piya-
sadan silindi¤i bu durum, firmalar› kaynaklar›n› etkin kullanmaya itmekte, bu da
iktisat biliminin tan›m›nda yer alan “k›t kaynaklar”›n verimli kullan›lmas› hedefiyle
örtüflmektedir.
Adam Smith’in 1776 tarihli “Milletlerin Zenginli¤i” adl› kitab› esas olarak ekono-
mi ve zenginli¤in kayna¤› konular›yla ilgili olsa da asl›nda siyaset, güç ve özgür-
lükler konular›nda da görüfller ortaya koymaktad›r. Örne¤in, kanun yapma ve zor
kullanma gücüne sahip olan devlet bireysel özgürlüklere yönelik en büyük tehdi-
di oluflturmaktad›r. Bu yüzden devletin s›n›rland›r›lmas› adalet, iç güvenlik ve sa-
vunma gibi sadece birtak›m s›n›rl› görevlerinin olmas› söz konusudur. Bunlar bi-
reylerin tek bafllar›na gerçeklefltiremeyecekleri hizmetlerdir. Devletin asli görevi
bu gibi hizmetleri sunmak ve bireylerin serbestçe hareket edecekleri bir ortam› va-
tandafllar›na sa¤lamak olmal›d›r. Bunlar d›fl›nda liberal yaklafl›m devletin topluma
ve piyasalara müdahalesine karfl› ç›kmaktad›r.
Uluslararas› ekonomi politik ba¤lam›nda liberaller, gerek ülke içinde gerekse
ülkeler aras›nda, özgürlüklerin sa¤lanmas› hâlinde, ç›kar çat›flmas›n›n de¤il, mü-
kemmel bir ç›kar uyumunun ortaya ç›kaca¤›n› iddia etmektedirler. Ülke s›n›rlar›
içinde mal ve hizmetlerin serbestçe dolaflmas›nda oldu¤u gibi, ülkeler aras›nda da
serbest mübadelenin, karfl›l›kl› ticaretin ülkeler için olabilecek en iyi durumu orta-
ya ç›karaca¤›n› ileri sürmektedirler. Liberallere göre, e¤er ticaret bütün dünyada
serbest olsa idi, bütün ülkeler en yüksek fayda düzeyine ulafl›rlard› ve savafllara se-
bep olan ekonomik gerekçeler de ortadan kalkm›fl olurdu.
Uluslararas› iliflkilerde liberal ekonomik görüflleri benimsemede Smith’in takip-
çisi olan David Ricardo (1772-1823), serbest ticaretin ülkeleri daha etkin hâle geti-
rece¤ini söylemifltir ki etkinlik, liberallere göre özgürlük kadar de¤erlidir. Serbest
ticaret sanayiyi teflvik eder, kiflileri ve toplumlar› yenilikler konusunda cesaretlen-
dirir ve üretimi art›rmak suretiyle toplum için bir “genel fayda” ortaya ç›kar›r. Ulus-
lararas› ekonomi politik çerçevesinde söylersek liberallere göre devlet, piyasa ve
toplum aras›ndaki iliflkilerin sonucu bir pozitif toplaml› oyun ortaya ç›kar›r.
Liberalizmin entelektüel geliflmesi içinde yer alan önemli kiflilerden biri de
Smith ve Ricardo’nun liberalizminin varisi olan John Stuart Mill (1806-1873) olmufl-
tur. “Yaln›zca servet birikiminden ibaret olmak yerine, daha ziyade ahlaki ve ma-
nevi ilerleme” ifade eden bir sosyal ilerleme felsefesi aray›fl› içinde olan Mill, kapi-
34
Uluslararas› Ekonomi Politik
Liberaller, iç ve d›fl güvenlik
ve adalet gibi az say›da
hizmetin sa¤lanmas›
d›fl›nda devletin topluma ve
piyasaya müdahalesine
karfl› ç›km›fllar ve özgürce ve
kendi ç›kar›n› düflünerek
hareket eden bireylerin
seçiminin toplum ç›kar›n› da
maksimuma ulaflt›raca¤›na
inanm›fllard›r.
Liberallere göre ticaret s›f›r
toplaml› de¤il, pozitif
toplaml› bir oyundur.
Ticarete kat›lan bütün
taraflar bundan kazançl›
ç›karlar ve bir bütün olarak
dünyan›n refah› artar. Ayr›ca
hem ülke içinde hem de
uluslararas› alanda
özgürlüklerin sa¤lanmas›
ç›kar çat›flmalar›na de¤il
mükemmel bir uyuma yol
açar.
talizmin yap›s›nda var olan rekabetçi süreç ve ekonomik özgürlü¤ün, en güçlü in-
sani motif olan kendi ç›kar› peflinde koflman›n, ne derece toplumun refah›na hiz-
met edece¤i konusunda flüphe içindeydi.
O dönemde, yani Sanayi Dönemi’nin ilk y›llar›nda insanlar güvenliksiz, sa¤l›k-
s›z fabrikalarda, haftan›n alt› günü, günde sekiz saatten fazla çal›fl›yorlar hiçbir sos-
yal haklar› olmad›¤› gibi sadece en az geçim düzeyinde bir gelir elde ediyorlard›.
Hamile kad›n ve çocuklar›n da iflçi olarak çal›flt›t›ld›¤› “kan ve gözyafl›n›n” hakim
oldu¤u, periflan bir hayat yaflan›yordu.
Bu yüzden Mill, sosyal ilerlemenin sa¤lanmas› için devletin piyasay› destekle-
mek, onun baflar›s›zl›klar›n› ya da zay›fl›klar›n› düzeltmek maksad›yla baz› s›n›rl›
faaliyetler içine girmesi gerekti¤ini ileri sürdü. Çocuklar›n e¤itimi, fakirlere yard›m
edilmesi gibi bireysel giriflimlerin toplumsal refah› art›rmada yetersiz kald›¤› baz›
alanlarda seçici devlet faaliyetlerini savundu. Genel olarak Mill, makul bir etkinlik-
le uyumlu olacak ölçüde bir ademimerkeziyetçili¤i destekledi. Slogan flöyleydi:
“Bilgiyi merkezilefltir, gücü da¤›t”.
20’nci yüzy›l›n en etkili politik iktisatç›lar›ndan olan Keynes (1883-1946) libera-
lizmin evriminde yer alan önemli bir iktisatç›d›r. Baz› liberaller onu kendilerinden
saymasa da Keynes’in iktisat yorumunda Adam Smith’in gizli el anlay›fl›na sad›k
kal›nm›fl fakat devlete daha genifl bir rol biçilmifltir. Mill gibi Keynes de ekonomi-
de devletin rolünün fazlas›yla s›n›rland›r›lmas›na karfl› ç›km›flt›r. Keynes’in görüfl-
lerini etkileyen olay 1929’da ortaya ç›kan “Büyük Buhran”d›r. Bu olay Keynes’e
göre gizli elin bazen felaketle sonuçlanan yan›lmalara u¤rayaca¤›n›n delilidir.
Keynes’e göre bireyler ve piyasalar, gelece¤in bilinemedi¤i, riskleri paylaflma-
n›n veya kaotik davran›fllar› koordine etmenin etkin bir yolunun olmad›¤› durum-
larda ak›ll›ca olmayan kararlar alma e¤ilimindedir. Kendi flahsi ç›karlar› söz konu-
su oldu¤unda kiflilerin rasyonel davranmalar› mümkündür fakat kolektif sonuç ir-
rasyonel ve tahrip edici olabilir. 1929’da Amerikan borsas› çöktü¤ünde, yat›r›mc›-
lar›n ürküp pani¤e kap›ld›klar› durumlarda neler olabilece¤i görülmüfltür. ‹flte bu
yüzden Keynes “psikoloji”yi ve “beklenti”leri ekonomik analize dahil etmifltir.
Adam Smith’in önderli¤ini yapt›¤› Klasik ‹ktisat’›n aksine ekonomide “tam reka-
bet”in de¤il, “eksik rekabet” flartlar›n›n geçerli oldu¤unu savunan Keynes, ekono-
milerin ço¤unlukla “eksik istihdamda” dengeye geldiklerini, tam istihdam hâlinin
ise geçici bir denge hâli oldu¤unu savunmaktad›r.
Dünyan›n geçirdi¤i en büyük ekonomik krizlerden birisi olan 1929 Büyük Buh-
ran›’yla birlikte ekonomilerde ortaya ç›kan durgunlu¤un (düflük üretim, iflsizlik)
35
2. Ünite - Uluslararas› Ekonomi Politikle ‹lgili Yaklafl›mlar
Keynes’in herkesin kendi
ç›kar›n›n peflinde
koflmas›n›n toplumsal ç›kar›
maksimum k›lamayaca¤›
varsay›m› trafik örne¤i ile
izah edilebilir. ‹fl ç›k›fl› bir
an önce evlerine varmak
üzere kendi ç›kar›n› düflünen
bireyler hep birlikte trafik
kurallar›na uymad›klar›nda
k›rm›z› ›fl›kta durmay›p
kimseye yol vermediklerinde
daha ilk kavflakta trafi¤in
kördü¤üm olmas›na neden
olacaklar ve kimse bir yere
k›m›ldayamayacakt›r.
Resim 2.3
John Maynard Keynes (1883-1946)
“‹stihdam, Faiz ve Paran›n Genel Teorisi’ ilk olarak 1936’da piyasaya ç›kt›.
Di¤er iktisatç›lar gibi Keynes de geçmiflteki büyük bilim adamlar› aras›nda yerini ald›.
Adam Smith ve Roger Babson, analitik sistemlerini Newton’unkilerle karfl›laflt›rm›fllard›;
Keynes ise Einstein’dan daha iyisini yapmaya çal›flt›. Keynes’in kitab›n›n bafll›¤› Einste-
in’›n genel izafiyet teorisini taklit etmifltir.
1930’lara kadar iktisat bilimi Adam Smith’in Klasik Model’inin dayanaklar›n› yani tu-
tumlu olman›n faziletlerini, denk bütçeyi, serbest ticareti, düflük vergileri, alt›n stan-
dard›n› ve Say Kanunu’nu onaylam›flt›.
Keynes ‘Klasik Model’i darmada¤›n ederek afla¤›daki temel ilkeleri önermiflti:
- Tasarruflardaki art›fl geliri daralt›r, ekonomik büyümeyi düflürür. Tüketim yat›r›mlar›
teflvik etmede üretimden daha önemlidir: ‘Talep kendi arz›n› yarat›r.’
- Ekonomik durgunluk dönemlerinde mali ve para politikas› olabildi¤ince geniflletici
olmal› ve faiz oranlar› düflük tutulmal›d›r.
- Devlet gerekti¤inde piyasaya müdahale etmelidir.”
Keynes temelde Smith’in
gizli el düflüncesine ba¤l›
olmakla birlikte ekonomide
devlete daha fazla rol
biçmifltir. Her ne kadar
kifliler kendi ç›karlar›
konusunda rasyonel
davransalar da bu
davran›fllar›n toplam› genel
ekonomi aç›s›ndan bazen
irrasyonel olabilir. Devlet bu
tür piyasa baflar›s›zl›klar›n›
düzeltmek için devreye
girmelidir.
kayna¤›n› “efektif talep yetersizli¤i” olarak teflhis eden Keynes, halk›n mal ve hiz-
metlere yeteri kadar harcama yapmad›¤›n›, bu talep yetersizli¤inin de krize neden
oldu¤unu tespit etmifltir. Keynes, çözüm önerisi olarak da “toplam harcamalar›”
artt›rmak üzere devletin ekonomiye daha h›zl› sonuç almak üzere “maliye politika-
s›” araçlar›n› kullanarak müdahele etmesi gerekti¤ini savunmufltur.
1930’lardan 1970’lere kadar sanayileflmifl dünyada Keynesyen iktisat anlay›fl› te-
mel uluslararas› ekonomi politik ak›m› olmufl birçok sanayileflmifl ülke piyasalar›
desteklemek, güçlendirmek ve istikrara kavuflturmak için devlet gücünü kullan-
m›flt›r. II. Dünya Savafl›’n›n ard›ndan, so¤uk savafl›n ilk y›llar›nda, uluslararas› eko-
nomi nispi olarak d›fla aç›k kalm›fl ve önemli ölçüde ekonomik verimlilik ve büyü-
me ortaya ç›km›flt›r. Ancak, zaman içinde, devletler artan karfl›l›kl› ba¤›ml›l›¤›n ve
yo¤un rekabetin oldu¤u bir uluslaras› ortamda kendilerini koruman›n derdine düfl-
tükçe uluslararas› ticaret, para ve finans sistemini d›fla aç›k olarak muhafaza etmek
güçleflmifltir.
Liberal yaklafl›m›n devlete bak›fl› nas›ld›r?
Neoliberalizm ve Muhafazakârl›k
Zaman içinde liberalizm ve liberal kavramlar›n›n anlamlar›nda de¤iflme meydana
gelmifl; Bretton Woods sistemi ile birlikte daha çok devlet müdahalesini savunan-
lar liberal olarak adland›r›l›rken, klasik liberalizmi savunanlar muhafazakâr olarak
adland›r›lmaya bafllanm›flt›r. Bu anlamda, Friedrich Hayek (1899-1992) ve Milton
Friedman (1912-2006) Keynesçi uzlaflmaya karfl›n klasik liberalizmi savunduklar›n-
dan ça¤dafl muhafazakâr olarak adland›r›lm›fllard›r. 1980’lerde liberaller; neomu-
hafazakârlar ve neoliberaller olarak adland›r›lmaya bafllanm›fllard›r.
Sosyalist ülkelerde ve sanayileflmifl kapitalist ülkelerde devletin etkisinin artma-
s› üzerine muhafazakâr klasik liberal görüfller yeniden hayat bulmaya bafllad›. Ha-
yek, büyük bir etki uyand›ran Kölelik Yolu (The Road to Serfdom-1944) adl› eserin-
de sosyalizm ve giderek artan devlet etkisinin bireysel özgürlüklere temel tehdidi
oluflturdu¤unu ileri sürmüfltür. Hayek’e göre ekonomik güvenlik için devlet etkisi-
nin artmas› bireysel özgürlükleri yok edecek yolda at›lan ilk ad›md›r. Biraz ekono-
mik güvenlik, k›sa zaman sonra daha fazla güvenlik talebini do¤uracakt›r. Devle-
tin rolü o kadar artacakt›r ki faflist Almanya’da oldu¤u gibi bireysel özgürlükler or-
tadan kalkacakt›r.
Hayek’e göre güvenlik ve özgürlü¤e sahip olman›n yegâne yolu devletin rolü-
nü s›n›rland›rmak ve güvenli¤i piyasan›n özgür bireylere sa¤lad›¤› f›rsatlardan dev-
flirmekti. Hayek’in görüfllerini temel alarak Kapitalizm ve Özgürlük (Capitalism
and Freedom-1962) adl› kitab›nda Friedman, baflkan John F. Kennedy’nin devlet-
çi politikalar›na tepki gösterdi. Güç do¤al olarak devlette yo¤unlaflmaktayd› ve öz-
gürlü¤ün karfl›laflt›¤› büyük tehdit gücün yo¤unlaflmas›ndan gelmekteydi. Kapita-
lizmin rekabetçi piyasas› gücü da¤›tarak özgürlü¤ü korumaktayd›.
1980’li y›llar›n bafl›nda, bugün neoliberalizm olarak adland›r›lan klasik liberal
görüfl neomuhafazakârl›k (neoconservatism) ad›yla güçlü bir ak›m olarak ortaya
ç›kt›. ‹ngiltere’de baflbakan Margaret Thatcher ve ABD’de baflkan Ronald Reagan
bu fikirlerin temel uygulay›c›lar› idiler. Piyasay› özgürlefltirmek ve ekonomiyi bü-
yütmek için ‹ngiltere’de ve ABD’de neoliberal politikalar, özel sektör üzerindeki
devlet kontrolünü azaltmak, vergileri düflürmek ve piyasalardaki düzenlemeleri or-
tadan kald›rmak üzere tasarland›. Güçlü bir antikomünist durufl sergileyen her iki
lider taraf›ndan da devletin güvenlik hariç her alanda küçültülmesi savunuluyordu.
36
Uluslararas› Ekonomi Politik
Neoliberalizm Keynesçi
liberalizmden klasik
liberalizme dönüflü ifade
etmektedir. Sosyalist
ülkelerde ve sanayileflmifl
kapitalist ülkelerde devletin
rolünün artmas› üzerine
bireysel özgürlüklerin tehdit
alt›nda oldu¤unu hisseden
Hayek ve Friedman gibi
düflünürler devletin etkisinin
s›n›rland›r›lmas›n› ve klasik
liberal görüfllere geri
dönülmesini
savunmufllard›r.
S O R U
D ‹ K K A T
SIRA S‹ZDE
DÜfiÜNEL‹M
SIRA S‹ZDE
S O R U
DÜfiÜNEL‹M
D ‹ K K A T
SIRA S‹ZDE
SIRA S‹ZDE
AMAÇLARIMIZ
AMAÇLARIMIZ
N N
K ‹ T A P
T E L E V ‹ Z Y O N
K ‹ T A P
T E L E V ‹ Z Y O N
‹ N T E R N E T
‹ N T E R N E T
4
Küreselleflme ve Ekonomik Liberalizm
1980’lerin ortalar›nda, küreselleflme terimi uluslararas› ekonomi politik alan›nda,
yeni enformasyon ve haberleflme teknolojileri sayesinde insanlar›n ve devletlerin
birbirleri ile çok daha derin ve karmafl›k ba¤lar oluflturmalar› anlam›nda yer edin-
meye bafllad›. So¤uk savafl›n sona ermesiyle ideolojik çat›flmalar›n azalmas› devlet
görevlilerinin dikkatini güvenlik meselelerinden ekonomik konulara kayd›rd›. Ar-
tan karfl›l›kl› ba¤›ml›l›kla birlikte ulus devletlerle birlikte uluslararas› organizasyon-
lar›n bir arada kalk›nma, borç ve çevre gibi problemleri ele al›p çözümler üretece-
¤i yönünde beklentiler ortaya ç›kt›. Ayn› zamanda, sivil toplumun belli kesimleri
pek çok sosyal konuda devletlerin ve uluslararas› kurulufllar›n rol oynama kabili-
yetleri konusunda yeterince tatmin olmad›klar›ndan, devlet d›fl› sivil toplum kuru-
lufllar› da hem say› hem de çap olarak büyümekteydi.
1990’lar›n sonuna gelindi¤inde, araflt›rmac›lar, bilim adamlar› ve yazarlar ara-
s›nda küreselleflmenin sosyal, ekonomik ve politik konulardaki olumlu ve olum-
suz etkileri konusunda bir tart›flma bafllam›flt›. Ço¤u neoliberaller, artan üretim et-
kinli¤i, para ve sermayenin serbest dolafl›m›, serbest ticaret, piyasalar ve bireysel
aktörlerin rolünün güçlendirilmesi gibi konulara vurgu yapmas› sebebiyle küresel-
leflmeyi desteklemekteydiler. Küreselleflmenin ayr›ca, insan iliflkilerini art›rma yo-
luyla ortaya ç›kmakta olan küresel toplumun dönüflümüne yard›mc› olmas› bek-
lenmekteydi. Ülke s›n›rlar› aras›nda insanlar›n dolafl›m›n›n artmas›, farkl› insan
gruplar›n›n birbirlerini daha iyi anlamas›na, bir küresel kültürün ortaya ç›kmas›na
ve dünyada çat›flmalar›n azalmas›na yol açabilecekti.
Küreselleflmenin popülerli¤inin artmas›na paralel olarak çeflitli konularda orta-
ya ç›kard›¤› etkilere karfl› baz› yerel dirençler de artmaya bafllad›. 1990’larda küre-
selleflme karfl›t› hareketler de dünya çap›nda h›z kazanmaya bafllad›. Bu gruplar›n
vurgulad›klar› noktalar pek çok fakir ülkede insanlar›n az ücretle ve kötü flartlarda
çal›flt›r›lmalar›, çevreye verilen zarar ve gelir da¤›l›m› meseleleri ve buna benzer
konulard›.
Dostları ilə paylaş: |