Türkiye’de Hasta Hakları ve Çocukların Tedaviye
İştiraklerinde Bilgilendirilme Haklarının Yasa ve
Yönetmeliklerdeki Yeri
The Place of Patient Rights and the Children’s Right to be
Informed on the Participation to the Treatment in the Acts
and Regulations in Turkey
Hülya ÖZTÜRK*
*Araştırma Görevlisi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıp
Tarihi ve Etik Anabilim Dalı.
hulyaozturk-53@hotmail.com/ hulyao@ogu.edu.tr
Özet
Bir Pediatri kliniği……nolu oda :
Asistan: Çocukların yaşam kalitesi konusunda bir çalışmamız var. Bize yardımcı
olmak için bırakacağım soru kağıdını yanıtlamak ister misin?
Hasta M .16 yaşında kız : Hiç kimseye
bir şey anlatmak istemiyorum
Asistan: Anlatmak zorunda değilsin, sadece ismini yazmak zorunda olmadığın bir
form
vermek istiyorum, cevaplamak ister misin?
Hasta M .16 yaşında kız : Herkes neden ölmek istediğimi bilmek için çok hevesli
ama ben söylemek istemiyorum.
Asistan : Peki bir şey anlatma, Ben de hastaneye gelişinle ilgili bir şey sormuyorum,
anlatmanı da beklemiyorum. Sana yardımcı olunabilmesi ve tedavi sürecinin
belirlenebilmesi için sana bakan doktorlar bazı şeyleri bilmek isteyeceklerdir, ama
sen istersen, sen anlatırsan
Çalışmamızda bu anlatıdan yola çıkarak, çocuk hastaların, onların kendi bedenler-
ine yapılacak girişimlerde bireysel tercih ve kararlarının yaşamları üzerine etkisi,
Türkiye’deki yasa ve yönetmelikler temelinde açıklanmaya çalışılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti 1982 Anayasasının 41.maddesi Ailenin Korunması ve Çocuk
Hakları ile ilgilidir.
Türk Ceza Kanunu’nun(TCK) 6.maddesinde, “çocuk deyiminden; henüz on sekiz
yaşını doldurmamış kişi” anlaşılır. Çocuk Koruma Kanunu’nun 3.maddesinde de,
“Çocuk: daha erken yaşta ergin olsa bile, on sekiz yaşını doldurmamış kişidir.”
Denmektedir.
Anayasanın 17. Maddesi uyarınca “Yaşama Hakkı” tam ve sağ doğumla elde
edilse de bu hakların kullanabilmesi belli koşullar altında gerçekleşebilmektedir.
Bunlar; ergin olmak, ayırtım gücüne sahip olmak ve kısıtlı olmamaktır.
Çocuk, toplumsal olarak ve yasalar karşısında karar verme yetilerine tam olarak
sahip olmayan, kendi hakkında tam olarak karar veremeyen bir noktada
Doğu Bilgelerinden Farabi ve Müzikle Tedavi Bahsi
Music Therapy in the Works of al-Farabi, One of the
Foremost Eastern Scholars
Hülya ÖZTÜRK*
*Araştırma Görevlisi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıp
Tarihi ve Etik Anabilim Dalı.
hulyaozturk-53@hotmail.com/
hulyao@ogu.edu.tr
Özet
Farabi, 870 yılında doğmuştur. Tam adı Ebu Nasr Muhammed bin
Muhammed bin Turhan bin Uzluk el-Farabi el Türki olup Türkistan’ın Farab
kentinin yetiştirdiği en önemli şahsiyetlerin başında gelmektedir.
Türk düşünce tarihinin en büyük isimlerinden olan Farabi, aklı insanın
sahip olabileceği en yüce değer olarak benimsemiş, grek düşüncesinden büyük
ölçüde etkilenmiş, bu alanda yaptığı çalışmaları kendisine Aristoteles'ten sonra
ikinci öğretmen lakabının verilmesine sebep olmuştur. Doğunun batıya açılan
düşünce tarihinde köşe taşlarından biri olma özelliğini taşıyan Farabi adeta “Doğu
Bilgeliğinin Kapısı” olmuştur.
Farabi, mantık-matematik-astronomi-astroloji-fizik-psikoloji-doğa tarihi-
müzik-genel felsefe-ahlak, siyaset-dil-bilim-tasavvuf-din gibi pek çok alanla
ilgilenmiştir. Bunlardan müzik alanında verdiği eserlerinde daha çok tasavvufi
anlayış ağır basmaktadır. İslam Medeniyeti tarihinde özellikle tasavvuf ekolü
mensupları müzikle uğraşmış, akli ve asabi hastalıklarda müzikle tedaviyi
önermişlerdir.
Bu dönemde yaşamış büyük Türk-İslam alimleri ve hekimlerinden olan
Zekeriya Er-Razi, İbn-i Sina ve Farabi, müzikle tedavinin psişik hastalıkların
tedavisinde kullanılabileceğini söylemiş ve kullanmışlardır.
Çalışmamızda Farabi’nin hayatı, eserleri ve sağlık alanına olan etkisi üzer-
inde durulduktan sonra bu alandaki eseri olan Musiki-ul-Kebir adlı eserinde
müziğin önemi, ruha olan etkileri ve müzikle tedavinin ne şekilde yapılabileceğiyle
ilgili verdiği bilgiler açıklanmaya çalışılmıştır.
Musiki, Farabiye göre ilimler sınıflamasında matematiğin bir dalı olarak
ele alınmıştır. Bu konuda Oklides’in eserlerinden de yararlanan Farabi musiki
alanıyla ilgili, el-medhel, sanaa’el musiki, kitab fi ihsa-ul ika’va-l ikaat, sanaate fi-l
musiki ve el musiki-l kebir adlı büyük eserlerini kaleme almıştır. Bunlardan bugüne
kadar ulaşan el-musiki-l kebir adlı eseri bu alandaki en önemli ve Ortaçağ’ın en
büyük eseridir. Sonuç olarak İslam medeniyetinde müzikle tedavi şekli daha
sonraları daha da geliştirilerek gerek Selçuklu gerekse Osmanlı hekimleri
tarafından tatbik edilmiştir.
Summary
Al-Farabi was born in 870. His full name is Abu Nasr Muhammad ibn Muhammad
ibn Tarhan ibn Uzalag al-Farabi. He is one of the most prominent figures who was
born in Farab, Turkestan.
One of the greatest figures in the Turkish history of thought, Farabi predicated that
reason is the most sublime value that a person may have. He was considerably influ-
enced by the Greek thought, and his studies in this field earned him the title of
“Second Teacher”, following Aristotle. One of the pillars in the history of thought,
opening
from east towards the west, Farabi was the “Door of the Eastern Wisdom”.
Farabi was interested in plenty of disciplines including logic, mathematics,
astronomy, astrology, physics, psychology, history of nature, music, general
philosophy, ethics, politics, languages, sciences, sufism and religion. In his works
related to music, the influence of Sufism is tangible. In the history of the Islamic
civilization, particularly the members of the mystic school were interested in music
and suggested the use of music in the treatment of mental and neural disorders.
Great Turkish-Islamic scholars and physicians who lived in that age, including
Zakariya al-Razi, Ibn Sina (Avicenna) and Farabi used musical therapy for the treat-
ment of psychic diseases.
After providing an overview of the biography and works of Farabi as well as his
influence on the field of medicine, this study offers information on the importance
of music, mental effects of music and methods of music therapy, as dealt with in his
work Kitab al-Musiqa al-Kabir (The Great Book of Music).
In Farabi’s classification of disciplines, music is a subfield of mathematics. Making
use of Euclid’s works, Farabi produced great works related to music, i.e.
Al-Madhal, Sanaa’al Musiqi, Kitab Ihsa’ al-Iqaat (Classification of Rhythms),
Sanaate fi-l musiqi and Kitab al-Musiqa al-Kabir. Among these works, Kitab
al-Musiqa al-Kabir, which reached our present day, is his most notable work in this
field and the greatest work on music written in the medieval age. In the Islamic
civilization, music therapy increasingly developed and was used by the Seljuk and
Ottoman physicians.
tanımlanmıştır. Oysa ki TCK'nun 31.maddesine göre çocuğun, algılama ile ilgili bir
problemi yoksa 12 yaşından itibaren yaptığı eylemden sorumlu tutulmaktadır.
Yaptığı olumsuz eylemlerden 12 yaşından itibaren sorumlu tutulan çocuk kendi
bedeni üzerinde yapılacak işlemlerde de bu yaştan itibaren söz sahibi olmalı mıdır?
Yasaların, Çocukları karar vermede sınırlı ya da yetersiz olarak kabul etmekte
olduğu düşünülürse, yapılacak eylemlerde bilgilendirme kime karşı yapılmalı,
onam kimden alınmalıdır? Bu doğrultuda ülke yasa ve yönetmelikleri ve etik prob-
lemler, ilkeler göz önünde bulundurularak hazırlanan Hasta Hakları yönetmeliği;
"Kanuni temsilcinin muvafakatinin gerektiği ve yeterli olduğu hallerde dahi,
mümkün olduğu ölçüde küçük veya mahcur olan hastanın dinlenmesi suretiyle tıbbi
müdahaleye iştiraki sağlanır." şeklinde bir tutum izlemiştir.
Yukarıda verilen mevzuat ve tartışma temelinde; Çocuk hastaların bilme ve katılma
hakları saklı tutulsa da tıbbi müdahaleye başlamadan önce yazılı ebeveyn onamı
yanında yaş dikkate alınarak çocuğun da izni alınması gerekliliği sonucuna
varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Çocuk, Onam, Türkiye’deki Düzenlemeler
Summary
Below conversation was between the patient (girl, age 16) and the intern, in a pedi-
atrics clinic, room XX.
Intern: We are conducting a study on the children’s quality of life. Do you want to
answer the questionnaire to help us?
Patient (girl, age 16): I don’t want to tell anything to anyone.
Intern: You do not have to tell anything. I just want to give you a questionnaire that
you do not have to write your name on. Do you want to answer it?
Patient (girl, age 16): Everyone is willing to know why I don’t want to die, but I
don’t want to tell.
Intern: Okay, don’t tell. I am not asking about you coming to the hospital, and not
expecting you to tell. The doctors that are taking care of you would want to know
certain things in order to help you, and determine the treatment process, only if you
want and tell.
From the perspective of the above conversation, the effects of the children patient’s
choices and decisions in case of the attempts on their bodies, on their lives are
aimed to be explained based on the acts and regulations in Turkey.
The 41th item of the Constitution in 1982 of the Turkish Republic is about the
Protection of Family and Children Rights.
In the 6th item of the Turkish Criminal Law, the word “children” refers to “someone
who has not turn 18”. In the 3rd item of the Child Protection Act, it was stated that,
“Child, even mature in earlier ages, is someone have not turn 18”.
According to the 17th item of the Constitution of the Turkish Republic, even though
the Right to Live is gained at the birth in a full and healthy condition, the usage of
this Right occurs in certain circumstances. These are being mature, capacity of
discernment, and not being restricted.
Socially, child is defined in the point of not fully having the ability to decide, and
not having the ability on decide on own. Yet, according to the Turkish Criminal
Law, a child that do not have a perception problem, is hold responsible from the acts
that he/she does, if older than 12 year old. Should a child, who is hold as responsible
from her/his acts, have the right to say something on the operations on his/her own
body beginning from this age?
When taking into account that our acts consider the children are limited and insuffi-
cient to decide, the question “who to inform for the attempts, and take the consent
from?” comes to the fore. In this direction, the Patient Rights Regulation, which
was prepared considering the acts, regulations, and ethical problems and principles;
has maintained the following: “even for the cases, in which the legal
representative’s (guardian) acquiescence is necessary and sufficient (item 26)”, the
little or interdict patient’s contribution to the medical treatment is provided by
listening him/her, in so far as possible.
On the basis of the legislations and the discussion provided above, it is concluded
that, however the children’s right to know and to be informed are reserved, taking
the consent of the child patient is required considering his/her age, before starting to
the medical intervention, in addition to the parent’s written consent.
Key Words: Child, Consent, Regulations in Turkey
162
Türkiye’de Hasta Hakları ve Çocukların Tedaviye
İştiraklerinde Bilgilendirilme Haklarının Yasa ve
Yönetmeliklerdeki Yeri
The Place of Patient Rights and the Children’s Right to be
Informed on the Participation to the Treatment in the Acts
and Regulations in Turkey
Hülya ÖZTÜRK*
*Araştırma Görevlisi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıp
Tarihi ve Etik Anabilim Dalı.
hulyaozturk-53@hotmail.com/ hulyao@ogu.edu.tr
Özet
Bir Pediatri kliniği……nolu oda :
Asistan: Çocukların yaşam kalitesi konusunda bir çalışmamız var. Bize yardımcı
olmak için bırakacağım soru kağıdını yanıtlamak ister misin?
Hasta M .16 yaşında kız : Hiç kimseye bir şey anlatmak istemiyorum
Asistan: Anlatmak zorunda değilsin, sadece ismini yazmak zorunda olmadığın bir
form vermek istiyorum, cevaplamak ister misin?
Hasta M .16 yaşında kız : Herkes neden ölmek istediğimi bilmek için çok hevesli
ama ben söylemek istemiyorum.
Asistan : Peki bir şey anlatma, Ben de hastaneye gelişinle ilgili bir şey sormuyorum,
anlatmanı da beklemiyorum. Sana yardımcı olunabilmesi ve tedavi sürecinin
belirlenebilmesi için sana bakan doktorlar bazı şeyleri bilmek isteyeceklerdir, ama
sen istersen, sen anlatırsan
Çalışmamızda bu anlatıdan yola çıkarak, çocuk hastaların, onların kendi bedenler-
ine yapılacak girişimlerde bireysel tercih ve kararlarının yaşamları üzerine etkisi,
Türkiye’deki yasa ve yönetmelikler temelinde açıklanmaya çalışılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti 1982 Anayasasının 41.maddesi Ailenin Korunması ve Çocuk
Hakları ile ilgilidir.
Türk Ceza Kanunu’nun(TCK) 6.maddesinde, “çocuk deyiminden; henüz on sekiz
yaşını doldurmamış kişi” anlaşılır. Çocuk Koruma Kanunu’nun 3.maddesinde de,
“Çocuk: daha erken yaşta ergin olsa bile, on sekiz yaşını doldurmamış kişidir.”
Denmektedir.
Anayasanın 17. Maddesi uyarınca “Yaşama Hakkı” tam ve sağ doğumla elde
edilse de bu hakların kullanabilmesi belli koşullar altında gerçekleşebilmektedir.
Bunlar; ergin olmak, ayırtım gücüne sahip olmak ve kısıtlı olmamaktır.
Çocuk, toplumsal olarak ve yasalar karşısında karar verme yetilerine tam olarak
sahip olmayan, kendi hakkında tam olarak karar veremeyen bir noktada
Doğu Bilgelerinden Farabi ve Müzikle Tedavi Bahsi
Music Therapy in the Works of al-Farabi, One of the
Foremost Eastern Scholars
Hülya ÖZTÜRK*
*Araştırma Görevlisi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Tıp
Tarihi ve Etik Anabilim Dalı.
hulyaozturk-53@hotmail.com/
hulyao@ogu.edu.tr
Özet
Farabi, 870 yılında doğmuştur. Tam adı Ebu Nasr Muhammed bin
Muhammed bin Turhan bin Uzluk el-Farabi el Türki olup Türkistan’ın Farab
kentinin yetiştirdiği en önemli şahsiyetlerin başında gelmektedir.
Türk düşünce tarihinin en büyük isimlerinden olan Farabi, aklı insanın
sahip olabileceği en yüce değer olarak benimsemiş, grek düşüncesinden büyük
ölçüde etkilenmiş, bu alanda yaptığı çalışmaları kendisine Aristoteles'ten sonra
ikinci öğretmen lakabının verilmesine sebep olmuştur. Doğunun batıya açılan
düşünce tarihinde köşe taşlarından biri olma özelliğini taşıyan Farabi adeta “Doğu
Bilgeliğinin Kapısı” olmuştur.
Farabi, mantık-matematik-astronomi-astroloji-fizik-psikoloji-doğa tarihi-
müzik-genel felsefe-ahlak, siyaset-dil-bilim-tasavvuf-din gibi pek çok alanla
ilgilenmiştir. Bunlardan müzik alanında verdiği eserlerinde daha çok tasavvufi
anlayış ağır basmaktadır. İslam Medeniyeti tarihinde özellikle tasavvuf ekolü
mensupları müzikle uğraşmış, akli ve asabi hastalıklarda müzikle tedaviyi
önermişlerdir.
Bu dönemde yaşamış büyük Türk-İslam alimleri ve hekimlerinden olan
Zekeriya Er-Razi, İbn-i Sina ve Farabi, müzikle tedavinin psişik hastalıkların
tedavisinde kullanılabileceğini söylemiş ve kullanmışlardır.
Çalışmamızda Farabi’nin hayatı, eserleri ve sağlık alanına olan etkisi üzer-
inde durulduktan sonra bu alandaki eseri olan Musiki-ul-Kebir adlı eserinde
müziğin önemi, ruha olan etkileri ve müzikle tedavinin ne şekilde yapılabileceğiyle
ilgili verdiği bilgiler açıklanmaya çalışılmıştır.
Musiki, Farabiye göre ilimler sınıflamasında matematiğin bir dalı olarak
ele alınmıştır. Bu konuda Oklides’in eserlerinden de yararlanan Farabi musiki
alanıyla ilgili, el-medhel, sanaa’el musiki, kitab fi ihsa-ul ika’va-l ikaat, sanaate fi-l
musiki ve el musiki-l kebir adlı büyük eserlerini kaleme almıştır. Bunlardan bugüne
kadar ulaşan el-musiki-l kebir adlı eseri bu alandaki en önemli ve Ortaçağ’ın en
büyük eseridir. Sonuç olarak İslam medeniyetinde müzikle tedavi şekli daha
sonraları daha da geliştirilerek gerek Selçuklu gerekse Osmanlı hekimleri
tarafından tatbik edilmiştir.
Summary
Al-Farabi was born in 870. His full name is Abu Nasr Muhammad ibn Muhammad
ibn Tarhan ibn Uzalag al-Farabi. He is one of the most prominent figures who was
born in Farab, Turkestan.
One of the greatest figures in the Turkish history of thought, Farabi predicated that
reason is the most sublime value that a person may have. He was considerably influ-
enced by the Greek thought, and his studies in this field earned him the title of
“Second Teacher”, following Aristotle. One of the pillars in the history of thought,
opening from east towards the west, Farabi was the “Door of the Eastern Wisdom”.
Farabi was interested in plenty of disciplines including logic, mathematics,
astronomy, astrology, physics, psychology, history of nature, music, general
philosophy, ethics, politics, languages, sciences, sufism and religion. In his works
related to music, the influence of Sufism is tangible. In the history of the Islamic
civilization, particularly the members of the mystic school were interested in music
and suggested the use of music in the treatment of mental and neural disorders.
Great Turkish-Islamic scholars and physicians who lived in that age, including
Zakariya al-Razi, Ibn Sina (Avicenna) and Farabi used musical therapy for the treat-
ment of psychic diseases.
After providing an overview of the biography and works of Farabi as well as his
influence on the field of medicine, this study offers information on the importance
of music, mental effects of music and methods of music therapy, as dealt with in his
work Kitab al-Musiqa al-Kabir (The Great Book of Music).
In Farabi’s classification of disciplines, music is a subfield of mathematics. Making
use of Euclid’s works, Farabi produced great works related to music, i.e.
Al-Madhal, Sanaa’al Musiqi, Kitab Ihsa’ al-Iqaat (Classification of Rhythms),
Sanaate fi-l musiqi and Kitab al-Musiqa al-Kabir. Among these works, Kitab
al-Musiqa al-Kabir, which reached our present day, is his most notable work in this
field and the greatest work on music written in the medieval age. In the Islamic
civilization, music therapy increasingly developed and was used by the Seljuk and
Ottoman physicians.
tanımlanmıştır. Oysa ki TCK'nun 31.maddesine göre çocuğun, algılama ile ilgili bir
problemi yoksa 12 yaşından itibaren yaptığı eylemden sorumlu tutulmaktadır.
Yaptığı olumsuz eylemlerden 12 yaşından itibaren sorumlu tutulan çocuk kendi
bedeni üzerinde yapılacak işlemlerde de bu yaştan itibaren söz sahibi olmalı mıdır?
Yasaların, Çocukları karar vermede sınırlı ya da yetersiz olarak kabul etmekte
olduğu düşünülürse, yapılacak eylemlerde bilgilendirme kime karşı yapılmalı,
onam kimden alınmalıdır? Bu doğrultuda ülke yasa ve yönetmelikleri ve etik prob-
lemler, ilkeler göz önünde bulundurularak hazırlanan Hasta Hakları yönetmeliği;
"Kanuni temsilcinin muvafakatinin gerektiği ve yeterli olduğu hallerde dahi,
mümkün olduğu ölçüde küçük veya mahcur olan hastanın dinlenmesi suretiyle tıbbi
müdahaleye iştiraki sağlanır." şeklinde bir tutum izlemiştir.
Yukarıda verilen mevzuat ve tartışma temelinde; Çocuk hastaların bilme ve katılma
hakları saklı tutulsa da tıbbi müdahaleye başlamadan önce yazılı ebeveyn onamı
yanında yaş dikkate alınarak çocuğun da izni alınması gerekliliği sonucuna
varılmıştır.
Dostları ilə paylaş: