ETİKA hakkında bir nottan çıkarılmış parça Bu büyük eseri birkaç satırda özetleme iddiasından uzağız. Bununla
birlikte, belirli noktalarını işaret için göstermemiz gerekir ki, Spinoza’nın
açıklamasında tuttuğu sıraya rağmen, hakiki başlangıç noktası Descar
tes’tan ya da başka bir yazardan çıkarılmış bir cevher teorisi veya fikri
değildir. Giriş bölümünde söylemeye çalıştığımız gibi, o aslında bir çeşit
hayat tecrübesine dayanıyor: O kendi duygulanışlarının şuuruna sahip
tir; nitekim, bir Bedeni olduğunu ve Beden hayatının hangi şartlarda
sürüp gittiğini gözlem ile bilir (bölüm II’nin 13’üncü önermesi ardından
gelen postulatlara bkz.). Fakat bu bir çeşit bilgi ise de, son derece eksik ve
kederli bir bilgidir, kederlidir, çünkü eksiktir; şuur edinmek, gerçi insan
için ıstırap çekmek değilse de, hiç değilse edilgin olmak (pâtir), zor altın
da bulunmak, güdülmek, çoğu kere yük altında kalmaktır. Filozofun elin
de, kurtulmak için nasıl bir araç vardır? Onun işi, hayatını terkip eden
ilineklerden (arazlardan), asıl kendi varlığını meydana getirmektir: Bu
bir matematikçinin inşa etmeyi bildiği şekle ve bu şeklin özelikleri üze
rindeki fikrine benzetilebilecek bir fikirdir. O zaman edilgi ardından etki,
dışsal ve basınçlı zorunluluğun ardından iradesine uygun olup Akıl hali
ni alan bir zorunluk gelecektir. Ancak bu amaca ulaşmak için evrenle
bağlılığına göre savunduğu bir bilgi ona mutlaka gerekecektir; buradan,
önce bu evreni cevherindeki birlik ve tavırlarındaki çokluk içinde kav
ramak zorunluluğu çıkar. Etika, bir kelime ile, bizi şuurdan kendi kendi
mizin bilgisine, Tanrı bilgisini de kuşatan bilgiye yükseltir, bunun için
sentetik bir açıklamada önce Tanrıdan söz etmelidir.