172 ETİKA
Önerme LIII
Ruh kendi kendisine baktığı ve kendi işleme (etki) gücünü göz önüne
aldığı zaman, sevinçlidir; ve kendi kendisini ne kadar çok hayal ederse,
işleme (etki) gücünü ne kadar seçik olarak hayal ederse, bu sevinç o
kadar büyük olur.
Kanıtlama
İnsan ancak Bedeninin duygulanışlarıyla ve onların fikirleriyle kendi
kendisini bilir (önerme 19 ve 23, bölüm II), öyle ise Ruh kendi kendisini
göz önüne alabilirse onun daha büyük bir yetkinliğe geçtiği sırf bu suret
le varsayılır, yani (scolie, önerme 11) onun sevinç duymuş olduğu varsa
yılır. O kendi kendisini ne kadar çok hayal ederse işleme gücünü o kadar
seçik (
distinct) olarak hayal eder.
Önerme
sonucu
İnsan başkaları tarafından övüldüğünü daha çok hayal ettikçe bu se
vinç de daha çok beslenir. Çünkü insan başkaları tarafından ne kadar
övüldüğünü hayal ederse, başkalarının onun tarafından duygulanmış ol
duklarını hayal etmesinden doğan sevinç de o kadar büyük olur ve bu
hal kendi kendisinin fikriyle birlikte meydana gelir (scolie, önerme 29);
böylece (önerme 27) kendisi de kendi kendisinin fikriyle birlikte olan en
büyük bir sevinçle duygulanmıştır.
Önerme LIV
Ruh Bedeni, yalnız kendi işleme (etki) gücünü ortaya koyan şey ola
rak hayal etmeye çalışır.
Kanıtlama
Ruhun çabası, veya onun gücü bu Ruhun özüdür (önerme 7); halbu
ki Ruhun özü (kendiliğinden bilindiği gibi) bunu yalnız Ruhun var ol
duğu ve gücü yettiğini; fakat var olmayan ve gücü yetmeyen olmadığını
olumlar ve böylece o kendi işleme (etki) gücünü olumlayan, ya da ortaya
koyan şey olarak hayal etmeye çalışır.
Önerme LV
Ruh kendi güçsüzlüğünü hayal ettiği zaman, o bundan dolayı keder
lenmiştir.
DUYGULANIŞLARIN KÖKÜ VE TABİATI ÜZERİNE
1 73
Kanıtlama
Ruhun özü bunu yalnız Ruhun var olduğu ve gücü yettiği şeklinde
olumlar;
başka deyişle, yalnız kendi işleme gücünü
ortaya koyan şey olarak
hayal etmek Ruhun tabiatındandır (önceki önerme). O halde ruh, kendi
kendisini göz önüne alınca güçsüzlüğünü hayal
ettiğini söylediğimiz zaman,
ruhun kendi işleme gücünü ortaya koyan bir şeyi hayal etmeye çalışınca,
yapmış olduğu bu çabanın azaldığını söylemekten başka bir şey söylemiş
olmuyoruz; başka deyişle (scolie, önerme 11) kederlenmiştir.
Önerme sonucu
Başkaları tarafından ne kadar yerildiği (zemmedildiği) hayal edilirse
bu keder o derecede beslenir; bu ise 53’üncü önermenin, önerme sonu
cunda aynı tarzda kanıtlanır.
Scolie
Zaafımız
(faiblesse) hakkındaki fikirle birlikte olan bir kedere alçalış
(
humilité) denir, kendi kendimizin göz önüne alınmasından doğan sevin
ce benlik sevgisi
14
, ya da kendinden memnun olma denir; insan ne za
man kendi erdemlerini veya kendi işleme gücünü göz önüne alacak olsa,
o yenileşir, bu suretle herkesin kendi olguları ve jestlerini anlatmaya ve
gerek kendi Bedeni, gerek zihninin güçlerini yaymaya gayret ettiği haller
olur ve bu sebepten dolayı insanlar birbirlerine karşı katlanılmaz varlık
lardır. Ve buradan yine şu sonuç çıkar ki, insanlar tabiatça hasetçidirler
(scolie, önerme 24 ve scolie, önerme 32), yani benzerlerinin (cinsdaşları
nın) zaafından dolayı rahatlık (huzur) duyarlar ve onların erdemlerinden
kederlenirler. Vakaa insanlar kendi etkilerini ne zaman hayal edecek
(düşünecek) olsalar sevinç duyarlar (önerme 53) ve etkileri ne kadar
çok yetkinlik ifade eder gibi görünürse onları da o kadar seçik hayal eder
ler: yani (scolie I, önerme 40, bölüm II’de söylenmiş olan şeyler) onda
başkalarından daha çok ayırt edilebilir ve tekil şeyler gibi göz önüne alı
nabilir. Bunun için başkalarında varlığı inkâr edilen bir şey kendi başına
göz önüne alındığı zaman, insanın kendi kendisini göz önüne almasında
en yüksek noktaya ulaşabilir. Fakat kendi başına kabul edilen (olumlanan)
şey insanın, ya da canlı varlığın genel
fikrine atfedilecek olursa, bu dere
14) A
Dostları ilə paylaş: