Siyasi. İDeolojiler



Yüklə 11,67 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə58/240
tarix11.08.2023
ölçüsü11,67 Mb.
#139183
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   240
1723-Siyasi Ideolojiler-Andrew Heywood-Chev-K.Bayram-O.Tufekchi-H.Inac-2011-345s (1)

O rgan ikT oplu m
Muhafazakâr toplum görüşü, liberalizmin toplum görüşünden oldukça farklıdır. Liberaller; toplu­
mun, bencil çıkarları peşinde olan bireylerin eylemlerinden doğduğunu düşünürler. Sosyal gruplar 
ve dernekler, gönüllü olarak girildiğinden “sözleşme”yle ilgilidir. Liberal serbest piyasa fikirlerini 
benimsemiş olan, liberal Yeni Sağ da dâhil olmak üzere, liberteryen muhafazakârlar, bu görüşü pay­
laşmaktadırlar. Margaret Thatcher, Jerem y Bentham’ın (bkz. s. 64) düşüncelerini yeniden ifade 
ederek, “Toplum diye bir şey yoktur; sadece bireyler ve aileleri vardır” iddiasını ortaya koymuştur.
Geleneksel muhafazakârlar ise bunun, bireylerin başkalarına muhtaç olmadan kendi ayakları 
üzerinde durabileceklermiş gibi bir anlayışa dayanan “atomist” bir toplum görüşü olduğunu belirtir­
ler. Daha önce ifade edildiği gibi, muhafazakârlar, insanların bağımlı ve güvenlik arayışındaki yaratık­
lar olduklarını düşünürler. İnsanlar toplumun dışında değillerdir ve varolamazlar. Kesinlikle toplum­
daki “kökler”e ait olmaya, sahip olmaya şiddetle ihtiyaç duyarlar. Birey, toplumdan koparılamaz, onu 
besleyen sosyal grupların bir parçasıdır: Aile, arkadaşlar, akranlar, iş arkadaşları, meslektaşlar hatta 
ulus. Bu gruplar, bireylere anlamlı ve güvenli bir hayat sağlarlar. Sonuçta geleneksel muhafazakârlar 
özgürlüğü, bireyin “yalnız başına bırakıldığı” “negatif özgürlük” açısından anlama taraftarı değildir­
ler. Özgürlük daha ziyade, sosyal yükümlülüklerin ve değerlerinin farkında olan bireylerle kurulmuş 
bağlantıların istekle kabul edilmesidir. Özgürlük, “(bir kimsenin) kendi görevini yapmasi’m içerir. 
Örneğin ebeveyn çocuklarına nasıl davranacaklarını öğretirken, onların özgürlüklerini sınırlamaz; 
çocuklarının menfaati gereği rehberlik yapmış olur. Sorumlu bir çocuk olarak davranmak ve ebevey­
nin isteklerine uymak, yükümlülüklerin bilinmesi sonucunda ortaya çıkan özgür eylemdir. Muhafa­


zakârlara göre, bireylerin sadece haklarını bilip de ödevlerini kabul etmedikleri toplum, köksüz ve 
atomist olacaktır. Aslında toplumu bir arada tutan şey, ödev ve yükümlülük bağlarıdır.
Tüm bu fikirler, özel bir toplum anlayışına dayanır. Muhafazakârlar geleneksel olarak toplu­
mu yaşayan bir şey, bir organizma olarak görürler. Bu organizmanın parçaları, aynen insan orga­
nizmasında olduğu gibi beyin, kalp, akciğerler ve karaciğer gibi çalışır. Organizma, iki açıdan insan 
yapımı olan şeylerden veya makinelerden ayrılabilir. Öncelikle, makinelerin aksine organizmalar, 
düzenlenebilir veya istendiğinde tekrar düzenlemeye tâbi tutulabilir nitelikte tek tek parçaların basit 
bir toplamı değildir. Bir organizma içinde bütün, tek tek parçalardan daha fazla bir şeydir; bütünü 
ayakta tutan şey, parçaları arasındaki hassas ilişkiler kümesidir. Parçalardan biri zarar gördüğünde 
organizma ölebilir. Yani insan bedeni, farz edelim bir bisiklet gibi parçalarına ayrılamaz. İkinci olarak 
organizmalar, insan marifetiyle değil, “doğal” etkenler tarafından şekillendirilir. Organik bir toplum 
nihaî olarak doğal zorunluluk tarafından şekillendirilir. Örneğin, aile herhangi bir sosyal düşünür ve 
siyaset teorisyeni tarafından “icat” edilmemiştir; aşk, sorumluluk ve itina gibi sosyal nitelikli doğal 
dürtülerin ürünüdür. Hiçbir şekilde çocuklar, aile içinde, aileye katılmak için bir “sözleşme” falan 
imzalamazlar; sadece aile içinde yetiştirilir, terbiye edilir ve yönlendirilirler.
Toplumu anlamak için kullanılan “organik mecaz”, çok güçlü muhafazakâr imalar barındırır. 
Toplumun kendi amaçları uğruna rasyonel bireyler tarafından inşa edildiğini belirten birçok liberal 
ve sosyalist tarafından benimsenen mekanik toplum görüşü, toplumun iyileştirilebileceğini ve de­
ğiştirilebileceğini savunur. Bu, ister evrim isterse devrim biçim inde olsun, ilerlemeye olan bir inan­
cı ortaya çıkarır. Eğer toplum organik ise yapısı ve kurumlan insan denetimini aşan birtakım güçler 
tarafından şekillendirilmektedir. Buna göre, bu toplumun hassas “doku’su, içinde yaşayan bireyler 
tarafından korunmalı ve saygı görmelidir. Organik anlayış, bizim tek tek kurumlara, toplumun par­
çalarına yönelik tutumumuzu da şekillendirir. Bunlar işlevselci bir bakış açısıyla ele alınır: Kurum­
lar bir nedenden dolayı gelişir ve ayakta kalırlar; bu neden de daha geniş bütünün muhafazasına 
yaptıkları katkıdır. Başka bir deyişle, kuramların varoluşları onların değerini ve arzulandıklarım 
gösterir. Sonuçta, bir kurumu reforme etme veya daha beter hâle sokma ve ortadan kaldırmaya 
yönelik her teşebbüs, birçok tehlike barındırır.
Aile, yerleşik değerler ve ulus lehine öne sürülen muhafazakâr iddialarda, organik fikirler 
aşikâr olarak ortaya çıkar. Muhafazakârlar aileyi, toplumun en temel kurumu olarak görürler ve 
birçok açıdan diğer sosyal kurumlar için model olarak sunarlar. Basitçe, çocuk doğurma ve yetiş­
tirme ihtiyacından doğan aile, üyelerine, özellikle de çocuklara güvenlik sağlar ve bireylere ödevin 
değeriyle beraber diğerlerine saygı duyma ihtiyacını öğretir. Bundan dolayı muhafazakârlar sağlıklı 
bir aileyi, toplumun istikrarı için gerekli görürler; aile korunmalıdır ve gerekiyorsa da güçlendiril- 
melidir. Organik anlayış, muhafazakârların yerleşik değerleri savunmalarının da temelini oluşturur. 
Liberallerin belirttiği gibi, eğer ahlâk bir kişisel tercih meselesi ise toplumun “ahlâkî dokusu ve bu­
nunla beraber sosyal düzenin dayanağı olan kenetlenme sorgulanmaya başlanır. Muhafazakârlar, 
bu çerçevede ahlâkî ve kültürel çoğulculuk (bkz. s. 51) kaygısı taşırlar ve çok-kültürlü toplum- 
ların doğaları gereği istikrarsız olduklarını savunurlar. Muhafazakârlar bunun yerine, ortak kültür



Yüklə 11,67 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   54   55   56   57   58   59   60   61   ...   240




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin