Sonnur Öztürk ve Deniz Albayrak-Kaymak 1



Yüklə 187,17 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə9/11
tarix03.12.2023
ölçüsü187,17 Kb.
#172349
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11
Dikkat Da n kl A r Hareketlilik Bozuklu u Olan ocuklar n Anneleri i in Bir E itim Program [#51403]-43743

 
Tartışma 
 
Bulguların yorumunu etkileyebileceğinden öncelikle araştırmanın sınırlarını 
belirtilmesi gerekli bulunabilir. Programa daha önce başka araştırmaya katılmamış 
annelerin alınması hedeflenmiş, ancak örnekleme erişilen ortamda bir ekip çalışmasıyla 
yürütülen başka araştırmalar olduğundan ve programa katılan annelerin bir kısmı bu 
çalışmalara da katıldığından bu hedef gerçekleştirilememiştir. Başka araştırmaya 
katılabilen anneler oldukça yüklü sayıda ölçüm aracı doldurmak durumunda 
kalmışlardır. Ancak araştırmaya katılmaya uygun yeterince anneye erişilemediğinden 
katılmaya istekli tüm anneler eğitime kabul edilmiştir. Çocukların davranış sorun 
düzeyleri de araştırma kontrolüne alınamamıştır. Örneğin, her grupta ilaç kullanan 
çocuk olsa da tüm çocuklar ilaç kullanmıyor ve kullanılan ilacın dozu yani sorunların 
ciddiyeti farklı olabiliyordu. Yine uygulamaya ilişkin gerçeklerden dolayı annelerin 
gruplara rastgele (random) atanması sağlanamamış, gruplar uygun zaman 
ayarlanabilmesine ilişkin koşullarca belirlenmiştir. Bu nedenlerle, araştırma saf bir 
deneysel çalışma değil, yarı deneysel çalışma olabilmiştir. Bir başka araştırma sınırı 
kullanılan araçların anne, baba ve çocukların kendi ifadelerine dayanması, yani veri 
kaynaklarının öznel yöntemlerle sağlanmış olmasıdır. Ev ve okul gözlemleri gibi nesnel 
yöntemler kullanılamamıştır. Son olarak, çalışma süresi izleme testi kullanımına 
elvermediğinden programın yalnızca kısa süreli etkileri incelenebilmiştir.
Baba ve çocuklardan toplanan verilerde eğitimin hiçbir anlamlı dolaylı etkisine 
rastlanmamıştır. Eğer doğrudan baba ile çocuklarla çalışma yapılabilse bu sonuç farklı 
olabilirdi. Nitekim, hem anne hem babaların eğitime katıldığı ve bu sırada çocukların da 
yardım aldığı daha kapsamlı çalışmalarda Cunningham ve meslektaşları (1998) 
programın daha fazla etkili olduğunu gözlemişlerdir. Newby and Fisher (1991) farklı 
öğelerin birleştirildiği programların daha olumlu sonuçlara yol açtığını tartışmışlardır. 
Annelerin edindiği kazanımların kendileri dışındaki kişilerle ilişkiye yansımasının daha 
uzun süre sonra gözlenmesi de olasıdır, ancak bu araştırmada uzun süreli etkiler 
araştırılamamıştır.
Eğitimin en doğrudan ve olumlu etkisi annelerin edindiği eğitimsel kazançlar 
olmuştur. Bu bağlamda araştırma ana hedefini gerçekleştirmiş, annelerin DDHB 
sorunuyla ve ona başa çıkmayla ilgili bilgilenmesini sağlayabilmiştir. Annelerin 


DDHB’li Çocukların Anneleri için Bir Eğitim Programı 
11 
Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Dergisi Cilt 21 (2) 
eğitimden edindikleri bilgiyi ölçmek üzere kullanılan aracın doğrudan program 
içeriğiyle ilgili olduğu, ancak diğer ölçme araçlarının bu araştırmaya özel değil genel 
olduğu olgusu göz önüne alınırsa, en büyük kazancın annelerin bilgisi üzerinde 
görünmesi beklenilebilen bir bulgudur. 
Weinberg’in (1999) özetinde yer alan bulgulara benzer şekilde, eğitime katılan 
annelerin program bilgisi yanı sıra DDHB sorununu anlayışları, yani bir anlamda 
sorunu ve çocuklarını kabul edişleri (normalizasyon) eğitimle birlikte artmıştır. 
Annelerin çocuklarında genel olarak daha az sorun algılamaları bunu göstermektedir. 
Hem içselleştirme (yalıtlanmış, depresif) hem de dışsallaştırma (saldırgan, öfkeli) sorun 
boyutlarında deney grubu annelerin ortalama puanları düşmüştür, ancak bu düşüş 
yalnızca içselleştirmede istatistiksel olarak anlamı düzeye ulaşmıştır. Bu bulgu, 
annelerin çocukların denetimi zorlayan davranış (DDHB’nin birincil sorunları) 
sorunlarıyla başa çıkmada psikolojik içe dönük (DDHB’nin ikincil sorunlarıyla) 
sorunlarla başa çıkmaya göre zorlayıcı bulmaları ile ilişkili olabilir. Nitekim, Newby ve 
Fisher (1991) ana-baba eğitim programlarının çocuğun DDHB’ye özgü sorunlarını 
azaltabileceğinin tartışmalı olduğunu, programın ancak hedeflenen davranışlarda etkili 
olabileceğini, örneğin, çalışmaya odaklanma gibi okul ortamına ilişkin davranışların 
kapsam dışı kalabildiğini belirtmiştir.
Weinberg (1999) çocuklardaki gerçek değişimden bağımsız olarak, eğitimin 
ana-babaların gerginliğini orta düzeyde de olsa azalttığını ve böylece ikincil kazançlara 
yol açtığını, Kottman ve Robert (1995) ile Pisterman ve meslektaşları (1992) ise ana-
babalarda olumlu yönde değişimler gözlendiğini rapor etmişlerdir. Yapılan araştırmada 
da deney grubu anneleri eğitimden hem psikolojik hemde ilişkisel olarak yarar 
gördüklerini dile getirmişlerdir. Annelerden toplanan kaygı, depresyon ve genel sorun 
belirtisi verilerinin ortalamaları tutarlı olarak deney grubu annelerinde kontrol grubuna 
göre daha düşüktür, ancak bu farkların hiçbiri küçük örneklem grubunda istatistiksel 
olarak anlamlı düzeye ulaşamamıştır. Yani eğitim annelerin yaşadığı psikolojik 
sorunlarda önemli bir fark yaratamamıştır. Aynı şekilde, eğitim anne-çocuk ve aile 
ilişkilerinde herhangi bir farka yol açmamıştır. Hatta bu boyutlar daha dolaylı boyutlarla 
ilişkili olduğundan ortalamalarda herhangi bir fark eğilimi de gözlenmemiştir. Nitekim 
her ne kadar eğitimin içeriğini bu amaçla uyarlamaya çalışmışsa da araştırmacı 
annelerin sınırlı grup süresinde karşılanamayan birçok gereksinimi olduğunun farkına 
varmıştır. Eğitim süresi daha uzun tutulabilse ve eğitime baba ile çocukların katılımı 
sağlanabilse bu tür etkilerin sağlanması mümkün olabilirdi. Öte yandan, uzun süreli 
eğitimlere katılımın devamını sağlamak ve tüm ailenin katılımına elveren ortamlar 
sunmak oldukça güç olabilmekte ve uzmanlık çalışması sınırları dışına taşmaktadır.
Bu araştırma özetle, uygulanan eğitim çalışmasının DDHB tanısı almış 
ilköğretim yaşında çocukları olan annelerin karşılaştıkları sorunlarla baş etme bilgilerini 
artırdığını, annelerin çocuklarında daha az sorun algılamasına yol açtığını 
göstermektedir. Gelecek çalışmalarda bu araştırmada ele alınamayan konuların 
kapsanması önerilebilir. Eğitim programında elde edilen değişimler daha doğrudan 
yöntemlerle ve uzun süreli olarak incelenebilir. Ailedeki gerilimleri artırabilen bir etken 
olarak çocuk sayısının etkisi araştırılabilir. Bu araştırmanın temel önerisi ise, 
toplumsal 
bir 
hizmet 
olarak, 
ana-baba 
eğitim programı uygulanmalarının 
yaygınlaştırılmasıdır. Çocuğu DDHB tanısı almış ana-babalar çocuklarıyla baş etmede 
ortalama ailelerden çok daha fazla güçlük yaşamakta, ancak yakın aile desteği dışında 


Sonnur Öztürk ve Deniz Albayrak-Kaymak 
 
Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Dergisi Cilt 21 (2) 
12 
sistematik bir yardım görememektedirler. Bir süre sonra çocukla ilgili sıkıntılara ana-
babada kaygı ve depresyon, aile ilişkilerinde gerginlik ve sosyal yalıtlanma sorunları 
eklenmektedir. Okullarımızda özel eğitim hizmetleri çok sınırlıdır, hastanelerde 
sağlanan sağlık hizmetleri yanı sıra profesyonel psikoeğitimsel desteğe büyük 
gereksinim vardır. Bu araştırmaya temel kaynak oluşturmuş olan Cunningham’ın özgün 
programı kalabalık gruplarla etkili olarak uygulanmaya uygundur ve Kanada’da o sırada 
çocukları da yardım alırken, hem anne hem babalarla toplum merkezlerinde 
yürütülmektedir. Ülkemizde de gerek Halk Eğitim Merkezleri gibi devlet, gerekse de 
ilgili dernek ve vakıflar gibi sivil toplum kuruluşları ana-babaların birbirleriyle 
etkileşim kurup ve destek sağlayacakları kapsamlı eğitim programı uygulamaları ve 
danışmanlık hizmetleri için uygun ortamlar yaratmalıdırlar. Bu, önemli ve verimli bir 
toplumsal hizmet yatırımı olarak görülmelidir. 

Yüklə 187,17 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   10   11




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin