Alıntı sözcüklerde iç seste görülen ikiz “-ãã-” ünsüzünün tekleştiği görülür: qasa
(mümtaz, has, en iyi Ar. òāããa), qusa (kaygı, üzüntü Ar. ġoããe), qısa (kıssa Ar. qiããa).
Bazı alıntı sözcüklerde iç seste “-s- > -z-” değişimi görülür: bezir ~ besir (yazıcı Rus.
pisar’), cazat (ceset Ar. cesed), mampazi ~ mompoziy (bir çeşit akide şekeri Rus. monpans’e
< Frs.), opuza (korkutma Far. pābÿsì ), zil (nesil, esas, menşe Ar. nesl).
Bazı alıntı sözcüklerde iç seste “-s- > -ş-” değişimi görülür: qaşek (kapı pervazı Rus.
qosyaq).
Bazı alıntı sözcüklerde iç seste –sC durumunda iki ünsüz arasında ünlü türemesi
görülür: busurman (Müslüman Ar. muslim + Far. -ān), asiret (özlem Ar. óasret).
S. 3. 2. 3. Sonda:
Arapça ve Farsça’dan Kırgız Türkçesine girmiş olan alıntı sözcüklerde son ses “-S”
korunur: ibilis (iblis, şeytan Ar. iblìs), dars (ders Ar. ders), idiris (İdris Ar. idrìs), qapas (kafes
Far. qafes), qısas (kısas; öç Ar. qıãāã), ıqılas ~ ıqlas (ihlas Ar. iòlāã), labbas (libas, giyim Ar.
libās), iliyas (İlyas Ar. ilyās), ıltımas (başvuru Ar. iltimās), macilis (meclis Ar. meclis), mis
(bakır Far. mes), muqaddas (mukaddes Ar. muqaddes), muqlus ~ muqulus (muhlis Ar.
muòliã), muras (miras Ar. mìrāå), musallas (elle yapılan üzüm şarabı Ar. müåelleå), namıs
(namus Far. nāmÿs), nuqus (kusur, eksik Ar. naqìã), pars (Fars Far. fārs), ıpılas (iflas; pis;
murdar Ar. iflās), tanapis (tenefüs, dinlenme Ar. teneffus), toos (tavus kuşu Ar. ùāvus).
Rusça yoluyla Kırgız Türkçesine girmiş olan alıntı sözcüklerde son ses “-s” korunur:
çes (askeri selam Rus. çes), ços (ince tahta Rus. tyos), defis (küçük çizgi Rus. defis < Lat.),
affiks (sözün anlamını değiştiren ek Rus. affiks < Lat.), gips (alçı Rus. gips < Yun.), ġlobus
(küre Rus. ġlobus < Lat.), ġradus (derece Rus. ġradus < Lat.), qarqas (yapı iskeleti, karkas
Rus. qarqas < İtl.), qlass (sınıf Rus. qlass < Lat.), qodeks (kanun Rus. qodeks < Lat.),
qompleks (kompleks, bütün Rus. qompleks < Lat.), qonġress (kongre Rus. qonġress < Lat.),
qonqurs (yarışma Rus. qonqurs < Lat.), qorpus (gövde Rus. qorpus), qurs (kurs Rus. qurs <
174
Lat.), merinos (bir koyun türü, merinos Rus. merinos < İsp.), plyus (artı Rus. plyus < Lat.),
opus (icra, haciz Rus. opis’), epos (destan Rus. epos < Yun.), silos (doğranarak kuyuda
mayalanmış yem Rus. silos < İsp.), atlas (atlas Rus. atlas < Yun.), virus (virüs Rus. virus <
Frs. virus), vznos (yatırılan para Rus. vznos), avtobus (otobüs Rus. avtobus < Alm.), zapas
(tedbir; yedek Rus. zapas).
Bazı alıntı sözcüklerde sözcük sonunda “-s > -z” değişikliği olur: abaz (heves Ar.
heves), namız ~ namıs (namus Ar. nāmÿs), keñiz (cimri, pinti Far. kenes), qoroz (horoz Far.
òorÿs), qıyazı (kıyaslama Ar. qiyās), palaz (palas, küçük dokuma kilim Far. pelās), panız
(fanus Ar. fānÿs), opuz ~ opus (icra, haciz Rus. opis’).
Bazı alıntı sözcüklerde son seste “-s > -ş” değişikliği olur: çoş ~ ços (ince tahta Rus.
tyos).
Bazı alıntı sözcüklerde son seste “-s > -t” değişikliği olur: ulut (ulus Moğ. uls).
Ş
- ş (Ш-ш)
Ş
. 1. Tanım:
Ses değeri Türkiye Türkçesi ile aynı olan bu ünsüz; ton bakımından tonsuz, çıkış yeri
bakımından diş eti ön damak, çıkış şekli bakımından sızıcı bir ünsüzdür. Sesin oluşum
esnasında ses organlarının durumu şöyledir: “Ünsüzün çıkışında, dilin iki kıyısı damağa ve
çanak dişlere değer, dilin önü biraz arkaya çekilir ve diş etlerinin geri kısmına sert damağın
önüne doğru uzatılır. Dudaklar hafifçe öne doğru çıkar, soluk akımı genişçe bir geçitten
sızarak geçer.”
164
Oluşurken ses telleri titreşmez. Bu nedenle “j” ünsüzünden ayrıldığı kabul
edilir.
165
Birlikte kullanıldığı ünlülere göre ince (ön) ve kalın (art) şekilleri vardır:
166
İ
nce: şiltöö (çekmek), şireñke (kibrit), beyiş (cennet Far. behişt) v.b.
Kalın: şaar (şehir), ışqın (ışkın), şaşuu (acele etmek) v.b.
Ş
. 2. Türkçe Sözcüklerde:
Ş
. 2. 1. Görünüm:
Kırgız Türkçesindeki Türkçe sözcüklerde başta, ortada ve sonda birincil veya ikincil
olarak kullanılan bir ünsüzdür.
167
164
Nevin Selen,
age., s. 101.
165
Necip Üçok,
age., s. 47.
166
Ömer Demircan,
age., s. 48.
175
Ş
. 2. 1. 1. Başta: Yaygın olarak kullanılmaz. Daha çok yansıma sözcüklerde görülür.
Örnek: şaγıl (çakıl), şıñγıraq (çıngırak), şıldıraq (çıngırdak “bir oyuncak çeşidi”),
şireñke (kibrit), şiktir (sokak kadını), şarıldoo (şarıldamak), şañgıroo (çangırdamak), şiltöö
(çekmek), şıldıratuu (çıngırdamak), şıñγıratuu (çıngırdamak), şayloo (seçim; seçim yapmak)
Kullanıldığı Durum:
şV- durumunda kullanılır: şaγıl (çakıl), şıñγıraq (çıngırak), şıldıraq (çıngırdak “bir
oyuncak çeşidi”), şarılda- (şarıldamak).
Ş
. 2. 1. 2. Ortada:
Örnek: qaşaa (parantez işareti), qoşo (beraber), beşik (beşik), tüştük (güney), töşök
(döşek; yatak), uşaloo (sürtmek), taştoo (bırakmak, atmak), baştoo (başlamak), cumşartuu
(çapalamak), oqşoşuu (benzeşmek), bışıruu (pişirmek), işenüü (güvenmek).
Kullanıldığı Durum:
-VşV- durumunda kullanılır: qaşaa (parantez işareti), caşıl (yeşil; taze, körpe, yaş,
diri), beşik (beşik), töşök (döşek, yatak), caşır- (saklamak, gizlemek), caşa- (yaşamak), bışır-
(pişirmek).
VşV- durumunda kullanılır: uşala- (sürtmek), işen- (güvenmek).
VşV durumunda kullanılır: üşü- (üşümek).
-şC- durumunda kullanılır: qaşqa (akıtmalı, alnında beyaz leke bulunan hayvan),
tüştük (güney), qıştaq (kışlak), quşçu (doğancı, av kuşu yetiştiricisi), başta- (başlamak;
başkanlık etmek), işte- (çalışmak), tişte- (dişlemek, ısırmak), taşta- (bırakmak, atmak).
-Cş- durumunda kullanılır: tumşuq (hayvan burnu, gaga), cumşaq (yumuşak), qarşı
(karşı, aykırı, aleyhte), tapşır- (teslim etmek; emanet etmek), oqşo- (benzemek), cumşart-
(çapalamak).
Ş
. 2. 1. 3. Sonda:
Örnek: qargış (beddua), talaş-tartış (münakaşa), aş (yemek), könümüş (alışkanlık),
oqşoş (aynı), tüş (rüya), cumuş (iş), koşuu (katmak), şaşuu (acele etmek), caraşuu (uygun
gelmek), talaşuu (tartışmak), çataqtaşuu (çatışmak), meldeşüü (bahse girişmek), bışuu
(olgunlaşmak).
167
Bu ünsüz, Kıpçak grubu Türk lehçelerinden Kazak, Karakalpak ve Nogay Türkçesinde düzenli
olarak “s” ye gelişmiştir. Bu değişim, Kıpçak grubu içerisinde Kırgızcanın dahil olmadığı ayrı bir alt
grup oluşturmuştur (Bkz. Filiz Kılıç,
agt., s. 227).
176
Kullanıldığı Durum:
-Vş durumunda kullanılır: quş (kuş; yırtıcı kuş, av kuşu), oqşoş (aynı), qış (kış),
kümüş (gümüş), cooş (sakin, yavaş, halim), küröş (güreş), teş- (deşmek, delmek), bış- (olmak,
olgunlaşmak, pişmek), talaş- (tartışmak).
Vş durumunda kullanılır: aş (yemek), aşuu (aşmak).
Ş
. 2. 2. Özellikler:
Ş
. 2. 2. 1. Başta:
Eski Türkçedeki ön ses “ş-” sesi, Kırgız Türkçesinde korunur: şeksiz ( < şeksiz DTS
522) (şüphesiz), şaşuu ( < şaş- DTS 520) (acele etmek), şişüü ( < şiş- DTS 524) (şişmek).
Eski Türkçedeki ön ses “ş-” sesi Kırgız Türkçesinde bazı örneklerde “ç-” sesine
değişmiştir: çeçüü ( < şeş- DTS 522) (çözmek).
Ş
. 2. 2. 2. Ortada:
Eski Türkçedeki iç ses “-ş-” korunur: cumşaq ( < yumşaq DLT II-74; DTS 279)
(yumuşak), caqşı ( < yaqşı DTS 238; yahşı DTS 250) (iyi, güzel), oşol ( < oşul DTS 372) (şu;
bu), qarşı ( < qarşı DLT I-423) (karşı, aykırı, aleyhte), kişi (kişi DTS 310) (kişi, insan), caşıl (
< yaşıl DLT I-41; DTS 246) (yeşil; taze, körpe, yaş, diri), tumşuq ( < tumşuq ~ tumşıq DTS
585) (hayvan burnu, gaga), töşök ( < töşek DLT I-387; DTS 582) (döşek, yatak), beşik ( <
beşik DTS 97) (beşik), eşik ( < eşik DTS 185) (kapı), qaşqa ( < qaşġa DLT I-426) (akıtmalı,
alnında beyaz leke bulunan hayvan), caşıruu ( < yaşur- DLT III-68) (saklamak, gizlemek),
üşüü ( < üşi- DLT III-254; üşi- ~ üşü- DTS 628) (üşümek), caşoo ( < yaşa- DLT III-89; DTS
246) (yaşamak), baştoo ( < başla- DLT III-292; DTS 88) (başlamak), tapşıruu ( < tapşur- DLT
II-175) (teslim etmek; emanet etmek), işenüü ( < ışan- DTS 220) (güvenmek, inanmak),
oqşoo ( < oġşa- DTS 364; oqşa- DTS 370; ohşa- DTS 374) (benzemek).
Eski Türkçedeki iç ses “-ş-” ünsüzünün Kırgız Türkçesinde bazı örneklerde “-ç-”
ünsüzüne değiştiği görülür: çeçilüü ( < şeşil- DTS 522) (çözülmek).
Ş
. 2. 2. 3. Sonda:
Eski Türkçedeki son ses “-ş” ünsüzü korunur: qoşuu ( < qoş- DTS 460) (birleştirmek),
künbatış ( < künbatış ~ künbatsıq DTS 327) (batı), qarındaş ( < qarındaş DLT I-407; DTS
427; qarundaş DTS 430) (kardeş), quş ( < quş DTS 471) (kuş; yırtıcı kuş, av kuşu), caş ( < yaş
DTS 245) (yeşil, genç; yaş), qamış ( < qamış DTS 415) (kamış), tiş ( < tiş DTS 563) (diş), qaş
( < qaş DTS 431) (kaş), cumuş ( < yumuş DLT III-12; DTS 280; yumış DTS 279) (iş), idiş ( <
177
idiş ~ iδiş DTS 203) (kap), keñeş ( < keñeş DTS 299) (meclis, konsey), qarġış ( < qarġış DTS
426) (beddua, lanet), kümüş ( < kümüş DLT I-165; DTS 326) (gümüş), tüş ( < tüş DTS 599)
(düş, rüya), baş ( < baş DTS 86) (baş), boş ( < boş DTS 113) (boş), aş ( < aş DTS 61) (yemek,
aş), taş ( < taş DTS 539) (taş), qış ( < qış DLT I-13; DTS 448) (kış), quş ( < quş DLT I-22)
(kuş), cooş ( < yawaş DLT III-10) (sakin, yavaş, halim), tooş ( < tawuş DLT I-367) (alçak
ses), cabışuu ( < yapış- DLT III-70; DTS 236) (yapışmak), küröşüü ( < küreş- DLT I-474;
DTS 328) (güreşmek), aşuu ( < aş- DTS 62) (aşmak, geçmek), bışuu ( < bış- DTS 103)
(olgunlaşmak), caraşuu ( < yaraş- DTS 240) (uygun gelmek, uymak, yaraşmak), şaşuu ( < şaş-
DTS 520) (acele etmek), şişüü ( < şiş- DTS 524) (şişmek), talaşuu ( < talaş- DTS 528)
(tartışmak), teşüü ( < teş- DTS 555) (deşmek, delmek), tüşüü ( < tüş- DTS 600) (düşmek),
uruşuu ( < uruş- DTS 616) (vuruşmak, kavga etmek).
Eski Türkçedeki son ses “-ş” sesi Kırgız Türkçesinde bazı örneklerde “-ç” sesine
değişmiştir: çeçüü ( < şeş- DTS 522) (çözmek).
Ş
. 3. Alıntı Sözcüklerde:
Ş
. 3. 1. Görünüm:
Kırgız Türkçesindeki alıntı sözcüklerde başta, ortada ve sonda birincil veya ikincil
olarak kullanılan bir ünsüzdür.
Ş
. 3. 1. 1. Başta:
Örnek: şaa ~ şah (şah, hükümdar Far. şāh), şaadat (şehadet Ar. şehādet), şaazada ~
şahizaada (şehzade Far. şeh-zāde), şaani (şahane Ar. şāh-āne), şaan (şan Ar. şān), şaar (şehir
Far. şehr), şaytan (şeytan Ar. şeyùān), şayı (ham ipekten yapılan bir kumaş Far. şāhì ), şalpar
(şalvar Far. şelvār), şayıq (şeyh Ar. şeyò), şayır (şair Ar. şāèir), şaq (dal Far. şāò), şaqap (ark,
kanal Far. şāò-abe), şakirt ~ şekit (öğrenci Far. şāgird), şaqşaq (parmak yerleri; kırık için
tahta Far. şāò şāò), şaldaaqı (beceriksiz kadın Far. şeleòte), şalı (çeltik Far. şālì ), şam (lamba,
mum Ar. şem), şamal (rüzgâr Ar. şemāl), şamşi (güneş Ar. şems), şañ (azamet, ihtişam Çin.),
şañşuur (birleşik altın Çin.), şañıya
168
(nahiye müdürü Çin.), şanqr (frengi yarası Rus. şanqr),
şansı (şans Rus. şans < Frs. chance), şapaat (şefaat Ar. şefāèat), şapke (şapka Rus. şapqa),
şapqat (şefkat Ar. şefqat), şilen ~ şileen
169
(Hanın halka verdiği yemek, şölen Moğ. şölön),
şiliya ~ şilige (bir koşum aleti, kayış Rus. şleya), şinel’ (asker kaputu Rus. şinel’), şirge
(buzağı ya da tayın süt emmesini engelleyen burun takısı Moğ.), şumqar (sungur Moğ.
168
Doğu Türkistan’da Müslüman halkın yaşadığı bölgelerde kullanılmış olan bir terimdir.
169
Bu yemekten yemek, hana bağlılığın bir göstergesidir. Bu sözcük Farsçada da kullanılır. (H. K.
Karasaev,
age., s. 290)
178
ş
onhor
), şura
170
(danışma meclisi, şûra Ar. şÿrā), şut-tuu (şakacı Rus. şutqa = şaka + Kırg. tuu
= -lı, -li, -lu, -lü), şükür ~ şügür (şükür Ar. şuqr), şıġır
171
(şiir Ar. şièr), şıypañ (pamuk
tarlasındaki bir yanı açık örtme Çin.), şıpa ~ şıpaa (şifa Ar. şifā’), şunan (dinleme; dinleyici
Far. şenavande).
Kullanıldığı Durum:
şV- durumunda yaygın olarak kullanılır: şaazada ~ şahizaada (şehzade Far. şeh-zāde),
ş
aani (şahane Ar. şāh-āne), şaan (şan Ar. şān), şaar (şehir Far. şehr), şatman (sevinmiş Far.
şā
d-man
), şahta (maden kuyusu Rus. şahta), şeyit (şehit Ar. şehìd), şeyşembi (salı Far. se-
ş
enbih
), şeyşep (yatak çarşafı Far. cāy-şeb), şeetay ~ şeytay (Doğu Türkistan’da bir Çin
memuru Çin.), şerbet (şerbet; alkollü içkiler Ar. şerbet), şerik (ortak, şirk Ar. şirk), şermende
(mahcup edilmiş, rezil olunmuş Far. şermende), şooket ~ şöököt (şevket, hüner, güç Ar.
ş
evket
), şoola (şule Ar. şuèle), şoorat (şöhret Ar. şuhret), şopur (şoför Rus. şofyör < Frs.
chauffeur
), şosse (şose yol Rus. şosse < Frs. chaussée), şıralġa (avcının avladıklarından
verdiği hediye Moğ.), şırman (sütle yapılan bir ekmek türü Far. şìr-nān).
şC- durumunda Rusça alıntılarda kullanılır: şpion (casus, ispiyoncu Rus. şpion < Frs.
espion
), ştab (kurmay Rus. ştab), ştat (kadro Rus. ştat), ştik (süngü Rus. ştik), ştrap (ceza Rus.
ş
traf
), şturma (hücum Rus. şturm), şvits (İsviçre cinsi inek Rus. şveyts).
Ş
. 3. 1. 2. Ortada:
Örnek: badışa (padişah Far. pādşāh), barışna (bey kızı; yetişkin kız Rus. barışnya),
berişte (melek Far. firişte), boştoo (posta Rus. poçta), buşayman ~ buşman (pişman Far.
peşìman
), cışaan (belirti, iz Far. nişān), çüştö (ince, beyaz patiska Uyg. çuta), çıştay (temiz
Rus. çistıy), ġaşım (sinir, öfke, hışım Far. òişm), kökşün (fakir Moğ.), qarmüştök (kirpi Far.
òār-püşt
), qartoşqa ~ qartöşkö (patates Rus. qartoşqa), laşker (asker Far. leşker), maaşıq
(maşuk, sevilen Ar. maèşÿq), maqşar ~ mahşar (mahşer Ar. maóşer), martişke (örümcek
maymun Rus. martışqa), marşal (mareşal Rus. marşal < Frs.), maşqul (meşgul Ar. meşġÿl),
maşırıq (doğu Ar. maşriq), mömöştük (yardımcı Rus. pomoşçnik), murşap ~ mirşap (gece
bekçisi; bir polis memuru Far. mìr-şeb), müşkül (zor, müşkül Ar. muşkil), müşök (çuval Rus.
meşoq
), müştök (ağızlık Rus. mundştuq), naşaa ~ naşa (esrar, neşe Far. neş’e), naştar (neşter
Far. nìşter), noşatur (nışadır Rus. naşatır’), nışaan (nişan Far. nişān), inşa (düz yazı Ar. inşā’),
poroşoq (toz deterjan Rus. poroşoq), aşlampu (nohut unundan yapılan bir yemek Kırg. – Çin.
lañfu
= nohut unu), rikşa (araba Çin.), araşan (kaplıca Moğ.), oroşon ~ rooşan (ruşen, aydınlık
170
1920’li yıllarda kullanılmış olan bir sözcüktür.
171
1930’lu yıllarda kullanılmış olan bir sözcüktür.
179
Far. rÿşen), tamaşa (şaka, eğlence, temaşa Far. temāşā), taşkil (teşkil Ar. teşkìl), taştit
(şiddetlendirme Ar. teşdìd), teşe (1,09 hektarlık arazi ölçüsü Rus. desyatina), tranşeya (siper
Rus. tranşeya < Frs.), taraşa (talaş, ince yonga Far. terāşe), vahşi (vahşi Ar. vaóşì ).
Kullanıldığı Durum:
-VşV- durumunda yaygın olarak kullanılır: buşayman (pişman Far. peşìman), cışaan
(belirti, iz Far. nişān), ġaşım (sinir, öfke, hışım Far. òişm), qaşek (kapı pervazı Rus. qosyaq),
qoşañ (bir yemek türü Çin.), qoşoy (iki kat Moğ. homoy), qaşeki (kuru, zayıf koyun Far.
òoşk
), aquşerqa (ebe Rus. aquşerqa < Frs.), maşaqat (meşakkat, zorluk Ar. meşaqqat),
maşayıq (veli Ar. meşāyiò), maşina ~ maşiyne (makina Rus. maşina < Frs.), müşök (çuval
Rus. meşoq), noşatur (nışadır Rus. naşatır’), nışaan (nişan Far. nişān), poroşoq (toz deterjan
Rus. poroşoq), araşan (kaplıca Moğ.), oroşon ~ rooşan (ruşen, aydınlık Far. rÿşen), tuuşar
(düçar, rastlama Far. dÿçār).
-VşV durumunda yaygın olarak kullanılmaz: badışa (padişah Far. pādşāh), afişa (afiş
Rus. afişa < Frs. affiche), qatyuşa (bir top türü Rus. qatyuşa), maşa (maşa Far. māşe), tamaşa
(şaka, eğlence, temaşa Far. temāşā), teşe (1,09 hektarlık arazi ölçüsü Rus. desyatina), taraşa
(talaş, ince yonga Far. terāşe).
VşV- durumunda kullanılır: aşepke (yanlış Rus. oşipqa), aşula (şiir Far. aşÿle), aşura
(aşure Ar. èāşÿrā), aşıq (âşık Ar. èāşiq), aşına (aşina Far. āşinā), işara ~ işarat (işaret Ar.
işāret
), işembi (cumartesi Far. şenbih), üşür ~ öşur (öşür, onda bir ürün vergisi Ar. èuşr),
eşelon (askeri nakliye Rus. eşelon), eşen (Türkistan’da ve İdil Havzası Türklerinde “sufi,
kerâmet sahibi, veli” manalarında ulemâ ve şeyhlere verilen bir ünvan Far. ìşān).
-Cş- durumunda yaygın olarak kullanılmaz : cekşembi (Pazar Far. yek-şenbih), cemşit
(Cemşit Far. cemşìd), kökşün (fakir Moğ.), maqşar ~ mahşar (mahşer Ar. maóşer),
marşal (mareşal Rus. marşal < Frs.), murşap ~ mirşap (gece bekçisi; bir polis memuru Far.
mìr-şeb
), inşa (düz yazı Ar. inşā’), rikşa (araba Çin.), tranşeya (siper Rus. tranşeya <
Frs.),vahşi (vahşi Ar. vaóşì ).
-şC- durumunda yaygın olarak kullanılır: aşkere (açık, belli, aşikâre Far. āşikāre), ışqı
(sevgi, aşk Ar. èāşq), işçötkö (fırça Rus. şçyotqa), iştey ~ içtey (iştah Ar. iştihā), işköl (okul
Rus. şqol), ışqıboz (hünerli Far. èāşq-bāz), barışna (bey kızı; yetişkin kız Rus. barışnya),
berişte (melek Far. firişte), boştoo (posta Rus. poçta), abdeşte (abdest Far. āb = su + dest =
el), çüştö (ince, beyaz patiska Uyg. çuta), çıştay (temiz Rus. çistıy), kişmiş (çekirdeksiz kuru
üzüm Far. kişmiş), pamoşnik (yardımcı Rus. pamoşnik), qarmüştök (kirpi Far. òār-püşt),
qartoşqa ~ qartöşkö (patates Rus. qartoşqa), laşker (asker Far. leşker), martişke (örümcek
180
maymun Rus. martış qa), maş qul (meşgul Ar. meşġ ÿl), maş qur (meşhur Ar. meş hÿr),
mömöş tük (yardımcı Rus. pomoş çnik), müş kül (zor, müşkül Ar. muş kil), müş tök (ağızlık
Rus. mundş tuq), naş tar (neşter Far. nìş ter), paraş yut (paraşüt Rus. paraş yut < Frs.), periş te
(melek Far. firiş te), aş lampu (nohut unundan yapılan bir yemek Kırg. – Çin. lañfu = nohut
unu), taş kil (teşkil Ar. teş kìl), taş tit (şiddetlendirme Ar. teş dìd), tıraş manke (bir araba türü
Rus. traş banqa),taş piş ~ taş viş (telaş, endişe Ar. teş viş).
Ş
Dostları ilə paylaş: |