V. 3. 2. 3. Sonda:
Arapça ve Farsça’dan Kırgız Türkçesine girmiş olan alıntı sözcüklerde son ses “-v”
nadiren korunur: nov (oluk Far. nāv).
Rusça yoluyla Kırgız Türkçesine girmiş olan alıntı sözcüklerde ve soyadlarda son ses
“-v” korunur: quzov (arabanın arka tarafı Rus. quzov), qollektiv (kollektif Rus. qollektiv <
Lat.), arhiv (arşiv Rus. arhiv < Lat.), ustav (tüzük, nizamname Rus. ustav), aytmatov, cigitov,
qonqobaev.
Alıntı sözcüklerin son sesinde “-v” düşmesi görülür: çirköö (kilise Rus. tserqov’ ), döö
(dev Far. dìv), nahu (nahiv, cümle bilgisi Ar. naóv), noo ~ nov (oluk Far. nāv), noo-ruz
(nevruz Far. nev-rÿz), üpü (bağışlama, af Ar. èafv).
W. 1. Tanım:
Bu ses; ton bakımından tonlu, çıkış yeri bakımından çift dudak, çıkış şekli bakımından
sızıcı bir ünsüzdür. Hava yolu bakımından da ağız ünsüzüdür. “Türkiye Türkçesindeki ‘v’
gibi diş-dudak arasında değil, iki dudak arasında telaffuz edilir.”
178
birincil olarak Türkçede
bulunmayan bu ünsüz, Kırgız Türkçesinde sadece konuşma dilinde görülür.
178
Mustafa Öner,
agt., s. 5.
200
W. 2. Türkçe Sözcüklerde:
W. 2. 1. Görünüm:
Kırgız Türkçesindeki Türkçe sözcüklerde ortada ve sonda ikincil olarak sadece
konuşma dilinde oluşan bir ünsüzdür.
W. 2. 1. 1. Başta: Kullanılmaz.
W. 2. 1. 2. Ortada:
Örnek: ketebiz > ketewiz (gideceğiz), barabız > barawız (varacağız), oşondoybu >
oşondoywu (öyle mi?).
Kullanıldığı Durum:
-VwV- durumunda kullanılır: ketewiz (gideceğiz), barawız (varacağız), oquwayt
(okumuyor)
-Cw- durumunda kullanılır: oşondoywu (öyle mi?), cürwöyt (yürümüyor)
W. 2. 1. 3. Sonda:
Örnek: kütüw atat (bekliyor), cazıw aldı (yazdı), süylöw atat (söylüyor).
Kullanıldığı Durum:
-Vw durumunda kullanılır: kütüw (bekleyip), cazıw (yazıp), süylöw (söyleyip).
W. 2. 2. Özellikler:
W. 2. 2. 1. Ortada:
Eski Türkçede kelime içi bazı “-w-” seslerinin Kırgız Türkçesinde düştüğü görülür:
cooş ( < yawaş DLT III-10) (sakin, yavaş, halim), tooş ( < tawuş DLT I-367) (alçak ses), töö (
< tewey DLT I-31; tebä DTS 546; tevä DTS 557) (deve), cuqa ( < yuwqa DLT III-33; DTS
283) (ince), suγaruu ( < suwġar- DLT II-188) (sulamak, su vermek).
Eski Türkçede kelime içi bazı “-w-” seslerinin Kırgız Türkçesinde “-b-” sesine
dönüştüğü görülür: calbaruu ( < yalwar- DLT III-100; yalbar- DTS 228) (yalvarmak), arboo (
< arwaş- DLT I-237) (büyülemek, büyü yapmak, efsunlamak).
Eski Türkçede kelime içi bazı “-w-” seslerinin Kırgız Türkçesinde “-m-” sesine
dönüştüğü görülür: qarmoo ( < qarwa- DLT II-82) (yakalamak, kapmak; elbiseyi bir şeyle
süslemek).
Eski Türkçede kelime içi bazı “-w-” seslerinin Kırgız Türkçesinde “-y-” sesine
dönüştüğü görülür: süyrü ( < süwri DLT I-422) (sivri), küyşöö ( < kewşe- DLT III-287) (geviş
getirmek), çöyrö ( < çewür- DLT II-82 ‘çevirmek’ ) (çevre, etraf).
201
Kırgız Türkçesinde ikincil uzun ünlülerin oluşmasında dilin tarihi sürecindeki “-γ-, -ġ-
> -w- > Ø” erimesinin etkisi olmuştur:
179
ooz ( < awız < aγız ETG 259, DTS 21) (ağız), oor (
< awır < aγır OTG, 237) (ağır), uul ( < owul < oγul, oγıl OTG 250; oġul DTS 364) (oğul), too
( < taw < taγ DLT I-89; DTS 526) (dağ).
“-p” ile biten sözcükler “-p” zarf fiilini alırken sözcüğün sonundaki “-p” ünsüzü önce
“-w” ünsüzüne dönüşür ve daha sonra da düşerek uzun ünlü oluşturur (-p > -w > Ø): çaap (<
çawıp < çap + ıp) (vurup), taap (< tawıp < tap + ıp) (bulup).
W. 2. 2. 2. Sonda:
Eski Türkçe sözcüklerde son seste “(-b >) -w > -y” değişimi görülür: üy ( < ew DLT I-
32; eb DTS 162) (ev, yurt, oba), süyüü ( < sew- DLT II-15; seb- DTS 493) (sevmek).
Eski Türkçede sözcük sonunda yer alan “-w” sesinin “(-b >) –w > Ø” biçiminde
eriyerek düştüğü görülür:
180
suu ( < suw DLT I-15; DTS 515; sub DTS 512) (su), uuçu ( <
awçı DLT I-63) (avcı).
W. 3. Alıntı Sözcüklerde:
W. 3. 1. Özellikler:
W. 3. 1. 2. Ortada:
Bazı alıntı sözcüklerde konuşma dilinde iç ses “-p- > -b- > -w-” değişimi görülebilir:
kitebi > kitewi (kitabı).
Y - y (Й-й)
Y. 1. Tanım:
Ses değeri Türkiye Türkçesi ile aynı olan bu ünsüz; ton bakımından tonlu, çıkış yeri
bakımından diş eti ön damak, çıkış şekli bakımından akıcı bir ünsüzdür. Hava yolu
bakımından da ağız ünsüzüdür. Ünlüye yakın çıktığı için “yarı ünlü” olarak da tanımlanır.
Oluşumu şöyle açıklanır: “Dudakların yarık şeklini alması, dil ucunun sükûnet durumunda
bulunması, dil sırtının ön kısmının sert damağa doğru kabarıp, bununla yine bir yarık teşkil
etmesi halinde elde olunur.”
181
“Bu ses oluşurken dudaklar az aralıklıdır, dilin ön kıyısı alt
179
Ahmet Buran,
agm., s. 292.
180
Ahmet Buran,
agm., s. 292.
181
Necip Üçok,
age., s. 44.
202
kesici dişlerin iç kısmına değer, ön ve arka sırtı ise sert damağa doğru yükselir, yan kısımları
da çanak dişlere değer, ortada soluğun dışarı çıkması için dar bir kanal kalır.”
182
Birlikte kullanıldığı ünlülere göre ince (ön) ve kalın (art) şekilleri vardır:
183
İ
nce: iyüü (eğmek), üy (ev), qasiyet (gizemli güç) v.b.
Kalın: qıyal (hayal Ar. òayāl), quday (Hüda, Tanrı Far. òudāy), toyuu (doymak) v.b.
“y” ünsüzü, lehçe tasniflerinde sıkça kullanılmış olan bir ünsüzdür. Lehçe tasnifini ilk
olarak yapan Kaşgarlı Mahmut, Kıpçak grubundaki y- > c- gelişmesini Divan-ü Lügati’t-
Türk’te belirtmiştir. G. Nemeth Türk lehçelerini “s” ve “y” grubu olarak ikiye ayırmıştır.
Talat Tekin qos-
alt grubunu ön sesteki “y-” ünsüzünün durumuna göre cıl (Kazakça,
Karakalpakça) ve yıl (Nogayca, Karayimcenin Haliç diyalekti) olarak ikiye ayırmıştır.
184
Reşit
Rahmeti Arat da Ana Türkçe veya Eski Türkçeyi s grubu (Eski Çuvaşça ve Eski Yakutça) ve
y grubu
olarak üçe ayırmıştır.
185
Y. 2. Türkçe Sözcüklerde:
Y. 2. 1. Görünüm:
Kırgız Türkçesindeki Türkçe sözcüklerde başta, ortada ve sonda birincil veya ikincil
olarak kullanılan bir ünsüzdür.
Y. 2. 1. 1. Başta:
Birkaç birleşik kelimede ikinci kelimenin başında korunduğu görülür. Bunun dışında
Kırıgız Türkçesinde ön seste kullanılmaz:
Örnek: bı-yıl ( < bul yıl) (bu yıl), ti-yaq ( < tigi yaq) (diğer taraf), bı-yaq ( < bul yaq)
(bu taraf).
186
Y. 2. 1. 2. Ortada:
Örnek: ayla (çare), bayke (abi, ağa), iyne (iğne), sıyda (düz, pürüzsüz), uya (yuva),
boydoqtuq (bekarlık), çöyrö (çevre), biyik (yüksek), mıyıq (bıyık), qoyon (tavşan), oysondoo
(cilve yapmak), oyloo (düşünmek), cıyıluu (birikmek), köböytüü (çoğaltmak), köyröndönüü
(boy göstermek), süyköö (bulamak), çayqoo (çalkalamak), ayaq (ayak).
Kullanıldığı Durum:
182
Nevin Selen,
age., s. 102.
183
Ömer Demircan,
age., s. 48.
184
Filiz Kılıç,
agt., s. 241.
185
Ahmet Buran - Ercan Alkaya,
age., s. 21-22.
186
Özbek Türkçesi etkisinin olduğu Oş bölgesinde sözcük başında “y-” ünsüzünün “c-” ünsüzü ile
nöbetleşe kullanıldığı da görülür (Bkz. Filiz Kılıç,
agt., s. 65 ).
203
-VyV- durumunda kullanılır: tayaq (değnek, dayak, asa, sopa), qoyon (tavşan), kiyin
(sonra), kiyik (domuz müstesna çatal tırnaklı bütün yabani av hayvanları), tüyün (düğüm;
kavşak; sır), küyöö (güveyi, damat), cıyırma (yirmi), buyur- (buyurmak, emretmek).
VyV- durumunda kullanılır: ayuu (ayı), ayaq (ayak; son, netice), üyür (at sürüsü), iyin
(omuz), iyir- (eğirmek, bükmek; çevirmek, gütmek), ayır- (ayırmak), iyil- (eğilmek), uyal-
(utanmak), buyur- (buyurmak, emretmek).
-VyV durumunda kullanılır: boyo- (boyamak).
VyV durumunda kullanılır: uya (yuva).
-yC- durumunda kullanılır: ayla (çare), qıyma (kesilmiş, kıyılmış; kemik çürümesi),
buyruq (emir), ayran (ayran), ayγır (aygır, damızlık at), qayγı (kaygı, keder, tasa), quyruq
(kuyruk), iygi (iyi, hayırlı), iyri (eğri), iyne (iğne), böyrök (böbrek), tüymö (düğme), bayla-
(bağlamak), üyrön- (öğrenmek), oyno- (oynamak, eğlenmek, şaka yapmak; aşk ilişkisinde
bulunmak).
Y. 2. 1. 3. Sonda:
Örnek: cay (yaz), ay (ay), ıldıy (aşağı), birdey (benzer), üy (ev), içtey (iştah, yeme
içme), buuday (buğday), qoy (koyun), apay! (anne!), aγay (abi, ağa), ayday (ay yüzlü, güzel,
sevimli), köböyüü (artmak), iyüü (eğmek), kiyüü (giymek), toyuu (doymak), keneyüü
(bollaşmak).
Ünlem ifade eden sözcüklerde kullanıldığı da görülür: iy (ah!), ay (ah!).
Kullanıldığı Durum:
-Vy durumunda kullanılır: ögöy (üvey), cay (yaz), oñoy (kolay), buuday (buğday),
bay (zengin), biy (halk hakimi, bey; coro oyununu yöneten), boy (boy; vücut, gövde; yalnız,
tek), qıy ( ~ qıq) (koyun gübresi), toy- (doymak; bıkmak), kiy- (giymek), qoy- (koymak,
bırakmak), tıy- (men etmek, yasaklamak), tiy- (değmek; payına düşmek, isabet etmek;
evlenmek; hücum etmek), tüy- (düğümlemek, örmek), cıy- (yığmak), sıy- (sığmak).
Vy durumunda kullanılır: üy (ev), iy- (eğmek, bükmek), üy- (küme halinde yığmak,
toplamak), iy (ah!), ay (ah!).
Y. 2. 2. Özellikler:
Y. 2. 2. 1. Başta:
Eski Türkçe sözcüklerin başındaki “y-” ünsüzü, yerini “c-“ ünsüzüne bırakmıştır. Bu
özellik Kırgız Türkçesinin ayırt edici özelliğidir. Bu nedenle Türkçe kelimelerin başında “y-”
ünsüzü yerine ikincil ses olarak “c-” ünsüzünün yaygın ve düzenli bir şekilde kullanıldığı
204
görülür: cötöl ( < yötül DTS 277; ötül DTS 393) (öksürük), cigit ( < yigit DLT I-25; DTS
260) (yiğit), cıluu ( < yılıγ ETG 310; DTS 266) (sıcak, ılık), cıyırma ( < yigirmi OTG 259;
yegirmi DTS 253) (yirmi), cip ( < yıp DLT I-158; DTS 267) (ip), cıpar ( < yıpar DLT I-327;
DTS 267) (güzel koku), cıγıluu ( < yıqıl- DLT III-82) (yıkılmak), carıq ( < yaruq DLT I-96;
DTS 244) (ışık, aydınlık), cılan ( < yılan DLT I-27; DTS 266) (yılan), caman ( < yaman DLT
III-30; DTS 231) (kötü), castıq ( < yastuq DLT III-43; DTS 245) (yastık), cuqa ( < yupqa
DLT II-294; DTS 281) (ince), cıldız ( < yulduz DLT III-40; DTS 278) (yıldız), cumuş ( <
yumuş DLT III-12; DTS 280; yumış DTS 279) (iş), caşoo ( < yaşa- DLT III-89; DTS 246)
(yaşamak), cüzük ( < yüzük DLT III-18; DTS 288) (yüzük), cay ( < yay DLT I-13; DTS 226)
(yaz), cıt ( < yıδ DLT III-48; DTS 265) (koku), cıl ( < yıl DLT II-118; DTS 266) (yıl), cuu ( <
yu- DTS 277) (yıkamak) v.b. E. Tenişev, Talat Tekin, Mehmet Ölmez’e göre bu ses değişimi
Fu-yü Kırgızcasında da görüldüğünden, Eski Kırgızcada sözcük başı “y-” sesinin var olduğu
düşünülüyor.
187
Ünlü ile biten bir sözcükten sonra “y-” ile başlayan sözcükler görülebilir: altı yaşar ( <
altı caşar) (altı yaşında), uluu yaş ( < uluu caş) (büyük küçük).
188
Eski Türkçe sözcük başı “y-” sesi düşmüştür: içke ( < yinçge DLT III-380; yinçkä
DTS 261) (ince), ır ( < yır DLT II-14; ır DTS 119; yır DTS 268) (şiir, türkü), ırdoo ( < yırla-
DLT III-308) (şarkı söylemek), ıraaq ( < yırak DLT I-97; ıraq DTS 119; yıraq DTS 268)
(uzak, ırak), ıyladı ( < yıġladı DLT III-309) (ağladı).
Eski Türkçedeki ön ses “y-” ünsüzünün Kırgız Türkçesinde düşmesinin ardından
ikincil uzun ünlü oluşmuştur: ıraaq ( < yıraq DLT I-97; DTS 268) (uzak, ırak).
Y. 2. 2. 2. Ortada:
Eski Türkçe iç ses “-y-” korunur: qoyon ( < qoyan KTS, 155) (tavşan), moyun ( <
boyın ~ boyun DLT III-169; DTS 110) (boyun), ayva ( < awya DLT I-114) (ayva), ayuu ( <
ayıγ DLT I-84; aδıγ DTS 14) (ayı), ayran ( < ayran DLT I-120) (ayran), kiyik ( < keyik DLT
I-26; DTS 294) (domuz müstesna çatal tırnaklı bütün yabani av hayvanları), qayra ( < qayra
DTS 408) (yine, tekrar), kiyin ( < keyin DTS 295) (sonra), uya ( < uya DLT I-85; DTS 607)
(yuva), tayaq ( < tayaq DLT I-417; DTS 527) (değnek, dayak, asa, sopa), uyaluu ( < uyal-
DLT I-269; DTS 607) (çekinmek, utanmak), aytuu ( < ayıt- DLT I-216; DTS 29) (söylemek),
buyuruu ( < buyur- DLT III-186; DTS 121) (buyurmak, emretmek), sayroo ( < sayra- DTS
481) (şarkı söylemek; ötmek), oynodu ( < oynadı DLT II-226) (oynadı).
187
Hülya Kasapoğlu Çengel,
age., s. 92.
188
Filiz Kılıç,
agt., s. 65.
205
Eski Türkçe’deki iç ses “-y-” ünsüzü bazı örneklerde düşmüştür: ee ( < iyä DTS 205)
(sahip), mee ( < meyi DTS 340; meñä DTS 341; meñi) (akıl, beyin).
Bazı örneklerde iç seste “-y-” türemesi görülür: qıyqıruu ( < qıqır- DTS 445)
(bağırmak).
Y. 2. 2. 3. Sonda:
Eski Türkçe son ses “-y” korunur: oñoy ( < oñay DTS 367) (kolay), buuday ( <
buġday DLT II-235; DTS 120) (buğday), toy ( < toy DTS 572) (düğün), qoy ( < qoy DTS
453) (koyun), cay ( < yay DLT I-13; DTS 226) (yaz), ay ( < ay DLT I-82; DTS 24) (ay), bay (
< bay DLT I-349; DTS 79) (zengin), ögöy ( < ögey DLT I-123) (üvey), küyüü (< köy- DLT
III-246; DTS 312) (yanmak).
Y. 3. Alıntı Sözcüklerde:
Y. 3. 1. Görünüm:
Kırgız Türkçesindeki alıntı sözcüklerde başta, ortada ve sonda birincil veya ikincil
olarak kullanılan bir ünsüzdür.
Y. 3. 1. 1. Başta: Yaygın olarak kullanılmaz.
Örnek: yaġni (yani Ar. yaènì ), yaqor (denizcilikte çapa, demir Rus. yaqor), yanvar
(ocak ayı Rus. yanvar), yurist (hukukçu Rus. yurist), yod (iyot Rus. yod), yahna (soğutulmuş
Far. yeòne).
Kullanıldığı Durum:
rV- durumunda nadiren kullanılır: yaġni (yani Ar. yaènì ), yaqor (denizcilikte çapa,
demir Rus. yaqor), yanvar (ocak ayı Rus. yanvar), yurist (hukukçu Rus. yurist), yod (iyot
Rus. yod), yahna (soğutulmuş Far. yeòne).
rC- durumunda kullanılmaz.
Y. 3. 1. 2. Ortada:
Örnek: ayban (hayvan Ar. óayvān), ayt (dini bayram Ar. èıyd), ayıla (aile; topluluk;
kadın Ar. èa’ile), beyiş (cennet Far. behişt), oyron (viran Far. vìrān), ıybaa (hayâ, utangaçlık
Ar. óayā’), ıybadat ~ ibadat (ibadet Ar. èibādet), cayıl (cahil Ar. cāhil), caliyna ( maaş, aylık
Rus. jalovan’e), camıyat ~ camiyat (cemiyet Ar. cemèiyyet), cuyqur (kurnaz, iki yüzlü Moğ.
zuyġar
), cumuruyat (cumhuriyet Ar. cumhÿriyyet), cıyar (akarsu Ar. caèfer), diyvana (divane
Far. dìvāne), düynö ~ dünüyö (dünya Ar. dunyā), düyşömbü (pazartesi Far. dÿ-şenbih),
dürüyö (bir çeşit ipekli kumaş Far. dÿ-rÿyì ), dıyqan (çiftçi Far. dihqān), adabiyat (edebiyat
206
Ar. edebiyyāt), ideologiya (ideoloji Rus. ideologiya < Yun.), şeytay (Doğu Türkistan’da bir
Çin memuru Çin.), şeytan (bir unvan adı Çin.), şiliya (bir koşum aleti, kayış Rus. şleya),
şıypañ (pamuk tarlasındaki bir yanı açık örtme Çin.), taypa ~ taypı (tayfa, zümre Ar. ùā’ife),
tarbiya (terbiye Ar. terbiye), tariyqa (yol Ar. ùarìqa), teytay (hanım, hatun Çin. taytay; Dung.
tete
), tranşeya (siper Rus. tranşeya < Frs.), tayar ~ dayar (hazır Far. teyyār), atel’ye (atölye
Rus. atel’ye < Frs. atelier), vaziyfa ~ ozuypa (vazife Ar. vaôìfe), zayımke (küçük çiftlik Rus.
zaimqa
), zayır (zahir, açık Ar. ôāhir), zaya (boşuna Ar. øāyiè), zıynat (ziynet, süs, bezek Ar.
zìynet
), ziyada (çok, bol Ar. ziyāde), zoologiya (zooloji, hayvan bilimi Rus. zoologiya <
Yun.), zayıp (eş, kadın Ar. øaèìf).
Kullanıldığı Durum:
-VyV- durumunda yaygın olarak kullanılır: beyiş (cennet Far. behişt), bayit (beyit Ar.
beyt
), cayıl (cahil Ar. cāhil), camıyat ~ camiyat (cemiyet Ar. cemèiyyet), cebireyil (Cebrail
Ar. cebrā’ìl), cumuruyat (cumhuriyet Ar. cumhÿriyyet), cıyar (akarsu Ar. caèfer), çalıyar ~
çarıyar (dört halife Far. çehār-yār), çoyuñke (dökme demirden bir yemek aracı Rus.
çuġunqa
), dayım ~ dayıma (daima Ar. dā’imā), adabiyat (edebiyat Ar. edebiyyāt), huriyat
(hürriyet Ar. óurriyyet), qayım (başka bir şeyin yerine geçen, var olan Ar. qā’im), qayır
(hayır, yardım Ar. òayr), qayırdin (başka dinden olan Ar. ġayr-dìn), qalayıq (kadın köle,
cariye Ar. òalā’iq), qaniyek (konyak Rus. qon’yaq), qaniyet (ganimet, fırsat Ar. ġanìmet),
qocayın (sahip, yönetici Rus. hozyain < Far.), qıyazı (kıyaslama Ar. qiyās), qıyaq (kurşun
geçirmez elbise Moğ. huyaġ), qıyal (hayal Ar. òayāl), sayıp (sahip Ar. ãāóib), sayaban
(gölgelik, tente Far. sāyebān), sayaq (yalnız dolaşan Ar. seyyāó), sayaqat (seyahat Ar.
siyāóat
), sayasat (siyaset Ar. siyāset), seyil (akıntı, sel Ar. seyl), sıyapat (ziyafet Ar. żiyāfet),
osuyat (vasiyet Ar. vaãiyyet), şayıq (şeyh Ar. şeyò), şayır (şair Ar. şāèir), şarıyat (şeriat Ar.
ş
erìèat
), şeyit (şehit Ar. şehìd), tayar ~ dayar (hazır Far. teyyār), zayım (istikraz, ödünç Rus.
zayöm
), zayımke (küçük çiftlik Rus. zaimqa), zayavqa (haber verme Rus. zayavqa),
zayımpomoş (karşılıklı yardım Rus. vzaimopomoşç’ ), zıyan (ziyan, zarar Far. ziyān), zıyarat
(ziyaret Ar. ziyāret), ziyada (çok, bol Ar. ziyāde), zayıp (eş, kadın Ar. øaèìf).
-VyV durumunda Rusça’dan alınan isimlerde ve diğer alıntı sözcüklerde yaygın bir
şekilde kullanılır: baqteriya (bakteri Rus. baqteriya < Yun.), bıtiye (yaratılış Rus. bıtiye),
caarapiya ~ cuġrapiya (coğrafya Ar. cuġrāfiya), carıya (cariye Ar. cāriye), darıya (derya Far.
deryā
), dastaniya (soruşturma Rus. doznanie), demoqratiya (demokrasi Rus. demoqratiya <
Yun.), diviziya (tümen Rus. diviziya < Lat.), dürüyö (bir çeşit ipekli kumaş Far. dÿ-rÿyì ),
familiya (soyad Rus. familiya < Lat.), gimnaziya (lise Rus. gimnaziya < Yun.), giya ~ qıya
(bitki Far. giyāh), ġalereya (galeri Rus. ġalereya < İtl.), ġarantiya (garanti Rus. ġarantiya <
207
Frs.), ġvard iya (hassa birlikleri Rus. ġ vardiya < Frs.), kin aya (kinâye Ar. kinā ye), eksqurs iya
(gezi Rus. eksqursiya < Lat.), qalor iya (kalori Rus. qaloriya < Lat.), aqadem iya (akademi
Rus. aqademiya < Yun.), laborator iya (laboratuvar Rus. laboratoriya < Lat.), l oya ~ l oye (bir
bölüğün komutanı Dung. lo = büyük, yaşlı; yö, yöyö = büyük baba, büyük lider), mob uya ~
mom iya ~ mum iya (mumya Far. mÿmiyā), nas iya ~ nas ıya ~ as ıya (veresiye Ar. nesiye),
anb iya (enbiya Ar. enbiyā), part iya (parti Rus. partiya < Frs.), pens iya (emeklilik Rus.
pensiya
< Lat.), rub ayi (rubai Ar. rubā èì ), arm iya (ordu Rus. armiya < Frs.), astronom iya
(uzay bilimi Rus. astronomiya < Yun.), ş ayı (ham ipekten yapılan bir kumaş Far. şā hì ),
şañ ıya (nahiye müdürü Çin.), şil iya (bir koşum aleti, kayış Rus. ş leya), tarb iya (terbiye Ar.
terbiye
), veterinar iya (veteriner Rus. veterinariya < Frs. vétérinaire), zadan iye (ödev, görev
Rus. zadaniye), z aya (boşuna Ar. øā yiè).
V yV- durumunda yaygın olarak kullanılmaz: oyöz (kaza, ilçe Rus. uyezd), oyen
(büyük, kahraman Moğ. noyön), ayıla (aile; topluluk; kadın Ar. èa’ile).
Rusça’daki “e = ye; ë = yö, yo; þ = yu; ÿ = ya” harflerinden dolayı Rusça yoluyla
Kırgız Türkçesine girmiş olan alıntı sözcüklerde -C y- durumunda “-y-” ünsüzünün
kullanıldığı görülür. Ancak; bu görünümdeki iç ses “-y-” kullanımı yaygın değildir: diri jyör
(bale, orkestra şefi Rus. dirijyör < Frs.), f lyaġ (matara Rus. flyaġ a), güla mya (gezinti Rus.
ġ
ulyanie
), vah tyor (kapıcı Rus. vahtyor), qa tyuşa (bir top türü Rus. qatyuş a), qontro lyör
(kontrol eden Rus. qontrolyör < İng.), mon työr (monte eden Rus . montyör < Frs.), na ryad
(görev; nöbet, sıra Rus. naryad), paraş yut (paraşüt Rus. paraş yut < Frs.), p lyus (artı Rus.
plyus
< Lat.), pu tyovqa (dinlenme evi; yol listesi Rus. putyovqa), revo lyutsiya (devrim Rus.
revolyutsiya
< İng. revolution), samo lyot (uçak Rus. samolyot), sen tyabr’ (eylül Rus.
sentyabr’
< Lat.), s lyot (kongre Rus. slyot), su byekt (özne Rus. subyekt < Frs. subject), va lyut
(döviz Rus. valyut < İtl.), verto lyöt (halikopter Rus. vertolyöt), vesti byul’ (sosyal alanların
geniş girişi Rus. vestibyul’ < Frs.), za çyot (sömestr sınavı Rus. zaçyot).
C y- durumunda nadiren kullanılır: byudcet (bütçe Rus. byudcet < Frs. budget),
Dostları ilə paylaş: |