F - f (Ф-ф)
F. 1. Tanım:
Ses değeri Türkiye Türkçesi ile aynı olan bu ünsüz; ton bakımından tonsuz, çıkış yeri
bakımından diş-dudak, çıkış şekli bakımından sızıcı bir ünsüzdür. Hava yolu bakımından da
ağız ünsüzüdür. “v” nin tonsuzudur. Bu ses diş sürtünme fonemi olarak da kabul edilir ve
oluşumu şöyle açıklanır: “Söz konusu sesin çıkarılmasında dilin ön kıyısı, alt sıra dişlerin
ardına dayanır, alt dudak üst sıra dişlerin kıyısına değerek bir daralma oluşturur, bu
daralmanın ardında tutuklanan soluk oluşan daralma nedeniyle sızarak dışarı çıkar ve ‘f’
ünsüzü duyulur.”
72
Kırgız Türkçesinde hep birincil olarak kullanılır.
F. 2. Türkçe Sözcüklerde:
F. 2. 1. Görünüm:
Kırgız Türkçesindeki Türkçe sözcüklerde başta, ortada ve sonda birincil veya ikincil
olarak kullanılmayan bir ünsüzdür.
F. 3. Alıntı Sözcüklerde:
F. 3. 1. Görünüm:
Kırgız Türkçesindeki alıntı sözcüklerde başta, ortada ve sonda birincil olarak
kullanılan bir ünsüzdür.
F. 3. 1. 1. Başta:
Örnek: fabriqa (fabrika Rus. fabriqa < Lat.), faqt (olgu Rus. faqt < Lat.), faqultet
(fakülte Rus. faqultet < Lat.), familiya (soyad Rus. familiya < Lat.), fanza (ev Çin. fantsza,
Dung. fonzı), farız (görev, farz Ar. farø ), fevral’ (şubat ayı Rus. fevral’ < Lat.), ferma (çiftlik
Rus. ferma), fiziqa (fizik Rus. fiziqa < Yun.), fintuza (nohut unundan erişte Dung. fıntozı; fın
72
Nevin Selen,
age., s. 97.
52
= nişasta, tozı = çubuk), fitne (fitne Ar. fitne), flyaġ (matara Rus. flyaġa), front (cephe Rus.
front
).
Kullanıldığı Durum:
fV- durumunda kullanılır: faqt (olgu Rus. faqt < Lat.), faqultet (fakülte Rus. faqultet <
Lat.), fanza (ev Çin. fantsza, Dung. fonzı), farız (görev, farz Ar. farø ), fevral’ (şubat ayı Rus.
fevral’
< Lat.), fintuza (nohut unundan erişte Dung. fıntozı; fın = nişasta, tozı = çubuk), fitne
(fitne Ar. fitne).
fC- durumunda Rusça’dan alıntılarda kullanılır: flyaġ (matara Rus. flyaġa), front
(cephe Rus. front).
F. 3. 1. 2. Ortada:
Örnek: vazifa ~ vaziyfa (vazife, görev Ar. vaôìfe), afişa (afiş Rus. afişa < Frs.
affiche
), afsun (efsun Far. efsÿn), affiks (sözün anlamını değiştiren ek Rus. affiks < Lat.), bufet
(büfe Rus. bufet < Frs. buffet), defis (küçük çizgi Rus. defis < Lat.), defitsit (açık, zaaf Rus.
defitsit
< Lat.), dilafruz (gönlü sevindiren Far. dil-āfrÿz), geoġrafiya (coğrafya Rus.
geoġrafiya
< Yun.), ġafu (af Ar. èafv), ġrammofon (gramofon Rus. ġrammofon < Frs.
ġ
ramophone
), landşaft (manzara Rus. landşaft < Alm.), alfavit (alfabe Rus. alfavit < Yun.),
maġrifat (ilim Ar. maèrifet), marifat (marifet Ar. maèrifet), muqafat (mükâfat Ar. muqāfāt),
amfiteatr (anfitiyatro Rus. amfiteatr < Yun.), neft (petrol Rus. neft), profsoyuz (sendika Rus.
profsoyuz
), telefon (telefon Rus. telefon < Yun.), tufi (çete Çin.), tufli (kışlık ayakkabı, bot
Rus. tufli).
Kullanıldığı Durum:
-VfV- durumunda kullanılır: bufet (büfe Rus. bufet < Frs. buffet), defis (küçük çizgi
Rus. defis < Lat.), defitsit (açık, zaaf Rus. defitsit < Lat.), geoġrafiya (coğrafya Rus.
geoġrafiya
< Yun.), ġrammofon (gramofon Rus. ġrammofon < Frs. ġramophone), maġrifat
(ilim Ar. maèrifet), marifat (marifet Ar. maèrifet), muqafat (mükâfat Ar. muqāfāt), telefon
(telefon Rus. telefon < Yun.).
-VfV durumunda kullanılır: vazifa (vazife, görev Ar. vaôìfe), ġafu (af Ar. èafv), tufi
(çete Çin.).
VfV- durumunda kullanılır: afişa (afiş Rus. afişa < Frs. affiche), affiks (sözün
anlamını değiştiren ek Rus. affiks < Lat.).
-Cf- durumunda kullanılır: vaziyfa (vazife, görev Ar. vaôìfe), alfavit (alfabe Rus.
alfavit
< Yun.), amfiteatr (anfitiyatro Rus. amfiteatr < Yun.).
53
-fC- durumunda kullanılır: afsun (efsun Far. efsÿn), dilafruz (gönlü sevindiren Far.
dilāfrÿz
), tufli (kışlık ayakkabı, bot Rus. tufli), profsoyuz (sendika Rus. profsoyuz).
-fC durumunda kullanılır: landşaft (manzara Rus. landşaft < Alm.), neft (petrol Rus.
neft
).
F. 3. 1. 3. Sonda:
Örnek: verf’ (tersane Rus. verf’), jiraf (zürafa Rus. jiraf < Ar. zerāfe, zerrāfe), sarf
(şekil bilgisi Ar. ãarf), seyf (para kasası Rus. seyf < İng. safe), paraġraf (paragraf Rus.
paraġraf
< Yun.), teleġraf (telgraf Rus. teleġraf < Yun.).
Kullanıldığı Durum:
-Vf durumunda kullanılır: jiraf (zürafa Rus. jiraf < Ar. zerāfe, zerrāfe), paraġraf
(paragraf Rus. paraġraf < Yun.), teleġraf (telgraf Rus. teleġraf < Yun.).
-Cf durumunda kullanılır: sarf (şekil bilgisi Ar. ãarf), seyf (para kasası Rus. seyf <
İng. safe), verf’ (tersane Rus. verf’).
F. 3. 2. Özellikler:
F. 3. 2. 1. Başta:
Arapça ve Farsça’dan Kırgız Türkçesine girmiş olan birkaç alıntı sözcükte ön ses “f-”
korunur: farız (görev, farz Ar. farø ), fitne (fitne Ar. fitne), fani (fani, geçici Ar. fānì ).
Rusça yoluyla Kırgız Türkçesine girmiş olan alıntı sözcüklerde ön ses “f-” korunur:
fabriqa (fabrika Rus. fabriqa < Lat.), faqt (olgu Rus. faqt < Lat.), faqultet (fakülte Rus.
faqultet < Lat.), familiya (soyad Rus. familiya < Lat.), fevral’ (şubat ayı Rus. fevral’ < Lat.),
ferma (çiftlik Rus. ferma), fiziqa (fizik Rus. fiziqa < Yun.), flyaġ (matara Rus. flyaġa), front
(cephe Rus. front).
Diğer dillerden Kırgız Türkçesine girmiş olan alıntı sözcüklerde ön ses “f-” korunur:
fanza (ev Çin. fantsza, Dung. fonzı), fintuza (nohut unundan erişte Dung. fıntozı; fın = nişasta
+ tozı = çubuk).
Alıntı sözcüklerin ön sesinde “f- > b-” değişimi görülür: baani (fani, geçici Ar. fānì ),
batuba ~ batıba (fetva Ar. fetvā), bal (fal Ar. fāl), bitir (fıtır sadakası Ar. fıùr), bata (dua Ar.
fātióa), balaket (felaket Ar. felāket), baqır (fakir Ar. faqìr), balaq (felek Ar. felek), balan
(falan Ar. fulān), berişte (melek Far. firişte), bidiya (fidye Ar. fidye), buqara (yoksul, fukara
Ar. fuqarā), bursat (fırsat Ar. furãat), borum (dış görünüş Rus. forma < Lat.).
Alıntı sözcüklerin başında “f- > p-” değişimi görülür: parzant ~ perzent (çocuk Far.
ferzend), parq (fark Ar. farq), parman (ferman Far. fermān), pars (Fars Far. fārs), peyil ~
54
beyil (fiil Ar. fièl), perişte (melek Far. firişte), pintuza ~ puntozı (nohut unundan erişte Dung.
fıntozı; fın = nişasta, tozı = çubuk), pitir (fitir Ar. fiùra), pööş (kurnaz, şeytan Ar. fāóiş),
pursat (fırsat Ar. furãat), zul-puqor (Zülfikar Ar. õu-fiqār).
Bazı alıntı sözcüklerin ön sesinde “f- > (p- > b- >) m-” değişimi görülür: mamil ~
mamili (siyah çayın düşük kalitelisi Rus. famil’nıy).
F. 3. 2. 2. Ortada:
Arapça ve Farsça’dan Kırgız Türkçesine girmiş olan birkaç alıntı sözcükte iç ses “-f-”
korunur: vazifa ~ vaziyfa (vazife, görev Ar. vaôìfe), afsun (efsun Far. efsÿn), dilafruz (gönlü
sevindiren Far. dil-āfrÿz), ġafu (af Ar. èafv), maġrifat (ilim Ar. maèrifet), marifat (marifet Ar.
maèrifet), muqafat (mükâfat Ar. muqāfāt), müftiy (müftü Ar. muftì ).
Rusça yoluyla Kırgız Türkçesine girmiş olan alıntı sözcüklerde iç ses “-f-” korunur:
afişa (afiş Rus. afişa < Frs. affiche), affiks (sözün anlamını değiştiren ek Rus. affiks < Lat.),
bufet (büfe Rus. bufet < Frs. buffet), defis (küçük çizgi Rus. defis < Lat.), defitsit (açık, zaaf
Rus. defitsit < Lat.), geoġrafiya (coğrafya Rus. geoġrafiya < Yun.), ġrammofon (gramofon
Rus. ġrammofon < Frs. ġramophone), landşaft (manzara Rus. landşaft < Alm.), alfavit (alfabe
Rus. alfavit < Yun.), amfiteatr (anfitiyatro Rus. amfiteatr < Yun.), neft (petrol Rus. neft), tufli
(kışlık ayakkabı, bot Rus. tufli), profsoyuz (sendika Rus. profsoyuz), telefon (telefon Rus.
telefon < Yun.).
Alıntı sözcüklerde iç seste “-f- > -p-” değişimi görülür: apat (afet Ar. āfet), apsala ~
apsana (efsane Far. efsāne), apsun (efsun Far. efsÿn), apta (hafta Far. hefte), aptiek ~ apteek
(Kuran’ın yedide biri; devrim öncesi mekteplerde bir okuma yöntemi Far. heft-yek), apiyim
(afyon Ar. āfyÿn), apız (hafız Ar. óāfiô), opat ~ opot ~ apat ~ upat (vefat, ölüm Ar. vefāt),
üpü (bağışlama, af Ar. èafv), ıptar (iftar Ar. ifùār), ıpılas (iflas; pis; murdar Ar. iflās), şapaq
(şafak vakti Ar. şefaq), arapa (arefe Ar. èarefe), ıstıqpar (istiğfar, tövbe Ar. istiġfār), şapaat
(şefaat Ar. şefāèat), şapqat (şefkat Ar. şefqat), şopur (şoför Rus. şofyör < Frs. chauffeur),
şıpa ~ şıpaa (şifa Ar. şifā’), tanapis (tenefüs, dinlenme Ar. teneffus), tapsir (tefsir Ar. tefsìr),
taptiş (teftiş Ar. teftìş), tarpi (terfi Ar. terfìè), taypa ~ taypı (tayfa, zümre Ar. ùā’ife), zarbap
(sırmalı kumaş Far. zer-bāft), zıyapat (ziyafet Ar. øiyāfet), zirapa (yaraşır, güzel Ar. ôarìfe).
Bazı alıntı sözcüklerde iç seste yer alan ikiz ünsüz “-ff-”nin tekleşerek “-f- > -p-”
değişiminin oluştuğu görülür: keperet (kefâret Ar. keffāret).
Bazı alıntı sözcüklerde iç seste “-f- > -b-” değişimi görülür: lebiz (lafız, kelime Ar.
lafô), nabi (fayda, yarar Ar. nāfiè ), şabdalı ~ şabdaalı (şeftali Far. şeft-ālÿ).
55
Bazı alıntı sözcüklerde iç seste “-f- > -m-” değişimi görülür: kemin ~ kepin (kefen Ar.
kefen), ıntımaq (ittifak, birlik, uyuşma Ar. ittifāq).
F. 3. 2. 3. Sonda:
Arapça ve Farsça’dan Kırgız Türkçesine girmiş olan alıntı sözcüklerde son ses “-f”
nadiren korunur: sarf (şekil bilgisi Ar. ãarf).
Rusça yoluyla Kırgız Türkçesine girmiş olan alıntı sözcüklerde son ses “-f” korunur:
verf’ (tersane Rus. verf’), jiraf (zürafa Rus. jiraf < Ar. zerāfe, zerrāfe), paraġraf (paragraf Rus.
paraġraf < Yun.), teleġraf (telgraf Rus. teleġraf < Yun.), tseyf (kasa Rus. tseyf), seyf (para
kasası Rus. seyf < İng. safe).
Alıntı sözcüklerde son seste “-f > -p” değişimi görülür: tarap (taraf Ar. ùaraf), ınsap ~
ısap (insaf Ar. inãāf), alip (elif Ar. elif), ürp (örf Ar. èurf), dap (dört köşeli bir müzik aleti
Far. def), keyip ~ keyp (keyif Ar. keyf), kenep (kenevir Far. kenìf), qılap (kın, kap, kılıf Ar.
ġ
ilāf), lap (laf Far. lāf), alap (ot, yem Far. èalaf), arip ~ arıp (harf Ar. óarf), ısırap (israf Ar.
isrāf), şarap (şeref Ar. şeref), şarip ~ şarıp (şerif Ar. şerìf), ştrap (ceza Rus. ştraf), taqlip ~
takilip (teklif Ar. teklìf), zayıp (eş, kadın Ar. øaèìf).
G / Ġ / γ – g / ġ / γ (Г-г)
Kırgız Türkçesi alfabesindeki “г” harfi “g / ġ / γ” seslerine karşılık geldiği için üç ses
ayrı ayrı incelenmiştir:
G. 1. Tanım:
Ses değeri Türkiye Türkçesi ile aynı olan bu ünsüz; ton bakımından tonlu, çıkış yeri
bakımından ön damak, çıkış şekli bakımından süreksiz bir ünsüzdür. Hava yolu bakımından
da ağız ünsüzüdür. “k” ünsüzünün tonlusudur. Sürekli ince ünlülerle birlikte kullanılır.
Ancak Mustafa Öner, bu ünsüzün Türkiye Türkçesindekine göre damağın daha
arkasında telaffuz edildiğini, buna rağmen ünlü-ünsüz uyumunun bozuk olmadığını
söyleyerek ses değerinin Türkiye Türkçesinden biraz daha farklı olduğu görüşündedir.
73
73
Mustafa
Öner, Bugünkü Kıpçak Türkçesi Tatar, Kazak ve Kırgız Şivelerinin Karşılaştırmalı
Grameri, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, İzmir 1995, s. 7.
56
G. 2. Türkçe Sözcüklerde:
G. 2. 1. Görünüm:
Kırgız Türkçesindeki Türkçe sözcüklerde başta, ortada ve sonda birincil veya ikincil
olarak kullanılan bir ünsüzdür.
G. 2. 1. 1. Başta: Yaygın olarak kullanılmaz. Daha çok yansıma sözcüklerde görülür:
Örnek: gilem (~ kilem) (kilim), güüldöö (uğuldamak), gübür (~ kübür) (fısıltı), gis
(yulaf başağına benzeyen bir çeşit zararlı ot), gözö (saplı küçücük çömlek), göömüş (sütlü
sığır), göpköyö (∼ köcö, köçö - II) (darı yarması), görqoo (∼ körqoo) (çakal; cadı), güü
(gürleyen, gürültü yapan, duvar yıkıldığında çıkan sesi taklit etmekte kullanılıyor), gürüldöö
(gürüldemek).
Kullanıldığı Durum:
gV- durumunda kullanılır: göömüş (sütlü sığır), gürüldö- (gürüldemek).
G. 2. 1. 2. Ortada:
Örnek: birge (birlikte), küzgü (ayna), tegerek (yuvarlak), ögöö (eğe), kögüş
(mavimsi), kögöyüü (mavileşmek), kögörüü (göğermek), tügötüü (tüketmek), özgörüü
(değişmek), tegerenüü (çark etmek).
Kullanıldığı Durum:
-VgV- durumunda kullanılır: tegerek (yuvarlak), segiz (sekiz), çegirtke (çekirge),
tügöl (bütün, tam olarak, tamamiyle), tegiz (düz; denk, eşit), cigit (yiğit), çegin- (gerisin geri
gitmek, çekilmek), kögör- (göğermek), cügür- (koşmak, koşarak gitmek).
VgV- durumunda kullanılır: ögöö (eğe), egin (ekin; hububat veren bitkiler), ögüz
(öküz), egiz (ikiz; çift), ügüt (öğüt; propaganda), ögöy (üvey).
-Cg- durumunda kullanılır: birge (birlikte), añgeme (anlatı), küzgü (ayna), belgi
(işaret, damga), üzöñgü (üzengi), ilgeri (önde, ileri; önce; eskiden), iñgen (~ ingen)
(yavrulamış dişi deve), kirgiz- (girdirmek, içeri sokmak), özgör- (değişmek).
G. 2. 1. 3. Sonda: Yaygın olarak kullanılmaz.
Örnek: çög-üü (batmak; çökmek), tög-üü (dökmek), çeg-üü (çekmek), büg-üü
(bükmek), önüg-üü (gelişmek).
Kullanıldığı Durum:
-Vg durumunda kullanılır: çög- (batmak; çökmek), tög- (dökmek), çeg- (çekmek),
büg- (bükmek), önüg- (gelişmek).
57
G. 2. 2. Özellikler:
G. 2. 2. 1. Başta:
Türkçe kelimelerde sözcük başı “g-” ünsüzü, yansıma sözcüklerde görülür: güüldöö
(uğuldamak), güü (gürleyen, gürültü yapan, duvar yıkıldığında çıkan sesi taklit etmekte
kullanılıyor), gürüldöö (gürüldemek).
G. 2. 2. 2. Ortada:
Eski Türkçede sözcük içinde görülen “-g-” ünsüzü Kırgız Türkçesinde bazı örneklerde
korunur: tegerek ( < tegräk DTS 549) (yuvarlak), ülgü ( < ülgü DTS 624) (örnek), küzgü ( <
közgü DTS 321) (ayna), ilgeri ( < ilgerü OTG, 244) (geçmiş, önce), emgek ( < emgek DTS
172) (iş, çalışma, emek), eger ( < ägär DTS 75) (eğer), ögöy ( < ögey DLT I-123) (üvey), cigit
( < yigit DLT IV-789; DTS 260), iygi ( < eδgü DLT I-34; DTS 164) ( iyi, hayırlı ), ügüt ( <
ögüt DLT I-51) (öğüt), belgi ( < belgü DLT I-427; DTS 93) (işaret; damga), bezgek ( <
bezgek DLT II-289) (sıtma), tegirmen ( < tegirmen DLT I-369; DTS 548) (değirmen), mañgi
∼ meñgi ( < meñgü DLT I-44; DTS 341; beñgü DTS 94) (ebedi), kögörüü ( < köger- DLT II-
84; kögär- DTS 312) (göğermek), cügürüü ( < yügür- DLT III-68; DTS 284) (koşmak,
koşarak gitmek), cügürtüü ( < yügürt- DLT III-437; DTS 284) (yürütmek).
Eski Türkçede kelime içinde görülen “-g-” ünsüzünün Kırgız Türkçesinde düştüğü ve
ikincil uzun ünlü oluşturduğu görülür:
74
küyöö ( < küδegü DLT III-12; DTS 324) (güvey,
damat), bülöö ( < bilegü DLT I-447) (bileği taşı, el bileğisi), kösöö ( < közegü DLT I-448)
(ateş karıştırma odunu). Bazı örneklerde ikincil uzun ünlü oluşturmadığı da görülür: ceñe ( <
yeñge ETG 310; DTS 256) (yenge), eşek ( < eşgäk ~ eşäk DTS 185; eşyek DTS 186) (eşek).
Eski Türkçede kelime içinde görülen “-g-” ünsüzünün Kırgız Türkçesinde “-y-” sesine
değiştiği de görülür: iyri ( < egri DLT I-127; DTS 166) (eğri), iyne ( < yigne DLT II-3; DTS
261) (iğne), cıyırma ( < yigirmi OTG 259; yegirmi DTS 253) (yirmi), tüyün ( < tügün DLT I-
400; DTS 595) (düğüm), üyür ( < ögür DLT I-54; ügür DTS 623) (at sürüsü, yılkı, sürü),
deyre (< tegre DLT I-360) (etraf, çevre), böyrök ( < bögür DLT I-361) (böbrek), iyin ( < egin
DLT I-77) (omuz), iyirüü ( < egir- DLT I-179; DTS 166) (eğirmek, bükmek; çevirmek,
gütmek), üyrönüü ( < ögren- DLT I-252; DTS 380) (öğrenmek), iyilüü ( < egil- DLT I-198;
DTS 165) (eğilmek).
74
Ahmet Buran, agm., s. 292.
58
Eski Türkçede kelime içinde yer alan “-g-” sesi, Kırgız Türkçesinde “-k-” ye
dönüşmüştür: kül kü ( < kül gü DTS 325) (gülünç, komedi), kölö kö (< köli ge DLT IV-358;
DTS 314) (gölge), ke kirüü ( < ke gir- DLT II-84) (geğirmek).
“g” ünsüzü bazı örneklerde iç seste göçüşmede görülür: te gir men > te mir gen
(değirmen), te le gey > te ge ley (çevre).
G. 2. 2. 3. Sonda:
Eski Türkçede sözcük sonunda görülen “-g” ünsüzü Kırgız Türkçesinde bazı
örneklerde korunur: sö g-üü ( < sö g- DLT III-184) (sövmek).
Eski Türkçede sözcük sonunda görülen “-g” ünsüzünün Kırgız Türkçesinde düştüğü
ve düşerken ikincil uzun ünlülerin oluştuğu görülür:
75
elüü ( < eli g, elli g DLT I-117; elig DTS
170) (elli), kelüü ( < keli g DLT I-26) (geliş, gelme, varma), tirüü ( < tiri g DLT I-14; DTS
562) (diri), belgilüü ( < belgülü g DTS 93).
Eski Türkçede kelime sonunda yer alan “-g” sesi, Kırgız Türkçesinde bazı örneklerde
“-k” ye dönüşmüştür: be g > be k (bey), tü g > tü k (tüy).
Eski Türkçede kelime sonunda yer alan “-g” sesi, Kırgız Türkçesinde “-y” ye
dönüşmüştür: bi y ( < be g DLT I-22; DTS 91) (halk hakimi, bey; coro oyununu yöneten), bö y
( < bö g DLT III-131) (tarantula denilen bir çeşit zehirli örümcek), ti yüü ( < te g- DLT II-19;
DTS 546) (değmek), tü yüü ( < tü g- DLT II-20; DTS 595) (düğümlemek), i yüü ( < e g- DLT I-
168; DTS 165) (eğmek).
Dostları ilə paylaş: |