Şüphesiz ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara karşı büyüklenenler, onlar için göğün kapıları açılmaz ve halat (ya da deve) iğnenin deliğinden geçinceye kadar cennete girmezler. Biz suçlu-günahkarları işte böyle cezalandırırız.
Edip Yüksel Meali
Ayetlerimizi inkar edenlere ve onlara karşı büyüklük taslayanlara göğün kapısı açılmaz ve deve iğne deliğinden geçmedikçe de cennete girmezler. Suçluları böyle cezalandırırız.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Bizim âyetlerimizi yalanlayan ve onlara inanmaya tenezzül etmeyenler var ya, işte onlara göğün kapıları açılmayacak ve deve (veya halat) iğne deliğinden geçinceye kadar onlar cennete giremeyeceklerdir. İşte suçluları böyle cezalandırırız.
Süleyman Ateş Meali
Bizim ayetlerimizi yalanlayan ve onlara inanmağa tenezzül etmeyenler var ya, işte onlara gök kapıları açılmayacak ve deve, iğne deliğinden geçinceye kadar onlar cennete giremeyeceklerdir! İşte suçluları böyle cezalandırırız.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Ayetlerimizi yalanlayan ve onlar karşısında büyüklük taslayanlar var ya, gök kapıları açılamayacaktır onlar için ve deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete giremeyeceklerdir onlar. Suçluları böyle cezalandırırız biz.
Yusuf Ali (English)
To those who reject Our signs and treat them with arrogance, no opening will there be of the gates of heaven, nor will they enter the garden, until the camel can pass through the eye of the needle: Such is Our reward for those in sin.
M. Pickthall (English)
Lo! they who deny Our revelations and scorn them, for them the gates of Heaven will not be opened nor will they enter the Garden until the camel goeth through the needle's eye. Thus do We requite the guilty.
İman edenler ve salih amellerde bulunanlar -ki biz hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyizonlar da cennetin ashabı (halkı)dırlar. Onda sonsuz olarak kalacaklardır.
Edip Yüksel Meali
İnanıp erdemli bir hayat sürenlere gelince, biz hiç kimseye kapasitesinin üstünde sorumluluk yüklemeyiz; onlar cennet halkıdır. Onlar orada ebedi kalıcıdırlar.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
İman edenler ve iyi amellerde bulunanlarki biz hiç kimseye gücünün üstünde bir şey teklif etmeyiz işte onlar cennet ehlidir ve orada ebedî olarak kalacaklardır.
Süleyman Ateş Meali
İnanıp iyi işler yapanlar, -ki hiç kimseye gücünün üstünde bir şey yüklemeyiz- İşte onlar cennet halkıdır, onlar orada ebedi kalacaklardır.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlar -ki biz, her benliğe ancak yaratılış kapasitesi ölçüsünde görev yükleriz- ise cennetin dostlarıdır. Sürekli kalacaklardır orada.
Yusuf Ali (English)
But those who believe and work righteousness,- no burden do We place on any soul, but that which it can bear,- they will be Companions of the Garden, therein to dwell (for ever).
M. Pickthall (English)
But (as for) those who believe and do good works We tax not any soul beyond its scope. Such are rightful owners of the Garden. They abide therein.
A’râf Suresi 43
وَنَزَعْنَا
çıkarıp atmışızdır
مَا
ne varsa
فِي صُدُورِهِمْ
göğüslerinden
مِنْ غِلٍّ
kinden (tasadan)
تَجْرِي
akmaktadır
مِنْ تَحْتِهِمُ
altlarından
الْأَنْهَارُۖ
ırmaklar
وَقَالُوا
dediler
الْحَمْدُ
hamdolsun
لِلَّهِ
Allah'a
الَّذِي هَدَانَا
lutfedip bizi getiren
لِهَٰذَا
buraya
وَمَا كُنَّا
biz bunu
لِنَهْتَدِيَ
bulamazdık
لَوْلَا أَنْ هَدَانَا
bizi getirmeseydi
اللَّهُۖ
Allah
لَقَدْ
muhakkak
جَاءَتْ
getirmişler
رُسُلُ
elçileri
رَبِّنَا
Rabbimizin
بِالْحَقِّۖ
gerçeği
وَنُودُوا
onlara seslenildi
أَنْ تِلْكُمُ
işte size
الْجَنَّةُ
cennet
أُورِثْتُمُوهَا
o size miras verildi
بِمَا
karşılık
كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
yaptıklarınıza
Türkçe Transcript (*)
Veneza’nâ mâ fî sudûrihim min ġillin tecrî min tahtihimu-l-enhâr(u)(s) ve kâlû-lhamdu li(A)llâhi-lleżî hedânâ lihâżâ vemâ kunnâ linehtediye levlâ en hedâna(A)llâh(u)(s) lekad câet rusulu rabbinâ bilhakk(i)(s) venûdû en tilkumu-lcennetu ûriśtumûhâ bimâ kuntum ta’melûn(e)
Ali Bulaç Meali
Biz onların göğüslerinde kinden ne varsa çekip almışız. Altlarından ırmaklar akar. Derler ki: 'Bizi buna ulaştıran Allah'a hamd olsun. Eğer Allah bize hidayet vermeseydi doğruya ermeyecektik. Andolsun, Rabbimizin elçileri hak ile geldiler.' Onlara: ' İşte bu, yaptıklarınıza karşılık olarak mirasçı kılındığınız cennettir' diye seslenilecek.
Edip Yüksel Meali
Göğüslerinden kin ve kıskançlık duygularını çıkardık. Altlarından nehirler akarken: "Bizi buna ulaştıran ALLAH'a övgüler olsun. ALLAH bizi doğruya iletmeseydi biz doğruyu bulamazdık. Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişlerdi," dediler. Kendilerine : "İşte bu cennet sizindir. Yaptıklarınıza karşılık olarak onu miras aldınız," diye seslendik
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Orada kalblerinde bulunan kini çıkarıp atarız. Onların altlarından ırmaklar akar. "Bizi buna erdiren Allah'a hamdolsun. Eğer Allah bizi doğru yola sevk etmeseydi biz doğru yola erişemezdik. Şüphesiz Rabbimizin peygamberleri bize gerçeği getirmişler." derler. Onlara şöyle seslenilir: "İşte size cennet! Yaptıklarınıza karşılık buna varis oldunuz".
Süleyman Ateş Meali
Göğüslerinden kinden (tasadan) ne varsa hepsini çıkarıp atmışızdır. Altlarından ırmaklar akmaktadır. "lutfedip bizi buraya getiren Allah'a hamdolsun, Allah bizi getirmeseydi, biz bunu bulamazdık! Rabbimizin elçileri, gerçeği getirmişler (söyledikleri doğruymuş)." dediler. Onlara: "İşte size cennet; yaptıklarınıza karşılık o size miras verildi" diye seslenildi.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Göğüslerinde düşmanlıktan ne varsa söküp atmışızdır. Irmaklar akar altlarından. Şöyle derler: "Hamt olsun bizi buraya ulaştıran Allah'a. Eğer Allah bize kılavuzluk etmeseydi, biz buraya ulaşamazdık. Yemin olsun ki, Rabbimizin resulleri gerçeği getirmişler." Şöyle seslenilir: "İşte size, yaptıklarınıza karşılık mirasçı kılındığınız cennet!"
Yusuf Ali (English)
And We shall remove from their hearts any lurking sense of injury;-(1021) beneath them will be rivers flowing;- and they shall say: "Praise be to Allah, who hath guided us to this (felicity): never could we have found guidance, had it not been for the guidance of Allah. indeed it was the truth, that the messengers of our Lord brought unto us." And they shall hear the cry: "Behold! the garden before you! Ye have been made(1022) its inheritors, for your deeds (of righteousness)." *
M. Pickthall (English)
And We remove whatever rancour may be in their hearts. Rivers flow beneath them. And they say: The praise to Allah, Who hath guided us to this. We could not truly have been led aright if Allah had not guided us. Verily the messengers of our Lord did bring the Truth. And it is cried unto them: This is the Garden. Ye inherit it for what ye used to do.
A’râf Suresi 44
وَنَادَىٰ
ve seslendi
أَصْحَابُ
halkı
الْجَنَّةِ
cennet
أَصْحَابَ
halkına
النَّارِ
ateş
أَنْ
diye
قَدْ
muhakkak
وَجَدْنَا
biz bulduk
مَا وَعَدَنَا
bize va'dettiğini
رَبُّنَا
Rabbimizin
حَقًّا
gerçek
فَهَلْ وَجَدْتُمْ
siz de buldunuz mu?
مَا وَعَدَ
size va'dettiğini
رَبُّكُمْ
Rabbinizin
حَقًّاۖ
gerçek
قَالُوا
dediler
نَعَمْۚ
evet
فَأَذَّنَ
ve ünledi
مُؤَذِّنٌ
bir ünleyici
بَيْنَهُمْ
aralarından
أَنْ
diye
لَعْنَةُ
la'neti
اللَّهِ
Allah'ın
عَلَى
üzerine olsun
الظَّالِمِينَ
zalimlerin
Türkçe Transcript (*)
Venâdâ ashâbu-lcenneti ashâbe-nnâri en kad vecednâ mâ ve’adenâ rabbunâ hakkan fehel vecedtum mâ ve’ade rabbukum hakk(an)(s)kâlû ne’am(c) feeżżene mu-eżżinun beynehum en la’netu(A)llâhi ‘alâ-zzâlimîn(e)
Ali Bulaç Meali
Cennet halkı, ateş halkına (şöyle) seslenecekler: 'Bize Rabbimizin vadettiğini gerçek buldunuz mu?' Onlar da: 'Evet' derler. Bundan sonra içlerinden seslenen biri (şöyle) seslenecektir: 'Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun.'
Edip Yüksel Meali
Cennet halkı cehennem halkına seslenir: "Rabbimizin bize söz verdiğini gerçek olarak bulduk. Rabbinizin size söz verdiğini siz de gerçek olarak buldunuz mu?" "Evet!," derler. Biri aralarında şunu ilan eder: "ALLAH'ın laneti zalimlerin üzerine olsun."
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Cennet ehli, cehennem ehline: "Rabbimizin bize vaad ettiğini gerçek bulduk. Siz de Rabbinizin size vaad ettiğini gerçek buldunuz mu?" diye seslenirler. Onlar da "evet" derler. Bunun üzerine aralarında bir çağırıcı şöyle seslenir: "Allah'ın laneti zalimler üzerine olsun!
Süleyman Ateş Meali
Cennet halkı, ateş halkına seslendi: "Rabbimizin bize va'dettiğini biz gerçek bulduk. Siz de Rabbinizin size va'dettiğini gerçek buldunuz mu?" (Onlar da): "Evet", dediler ve aralarından bir ünleyici: "Allah'ın la'neti zalimlerin üzerine olsun!" diye ünledi.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Cennet halkı ateş halkına şöyle seslenir: "Biz, Rabbimizin bize vaat ettiğini gerçek bulduk. Peki siz, Rabbinizin size vaat ettiğini gerçek buldunuz mu?" Onlar, "Evet!" derler. Aralarından bir duyurucu şunu ilan eder: "Allah'ın laneti, zalimlerin üzerine olsun!"
Yusuf Ali (English)
The Companions of the Garden will call out to the Companions of the Fire: "We have indeed found the promises of our Lord to us true: Have you also found Your Lord´s promises true?" They shall say, "Yes"; but(1023) a crier shall proclaim between them: "The curse of Allah is on the wrong-doers;- *
M. Pickthall (English)
And the dwellers of the Garden cry unto the dwellers of the Fire: We have found that which our Lord promised us (to be) the Truth. Have ye (too) found that which your Lord promised the Truth? They say: Yea, verily. And a crier in between them crieth: The curse of Allah is on evil doers.