|
|
səhifə | 69/100 | tarix | 24.05.2020 | ölçüsü | 1,08 Mb. | | #31493 |
| Arab Azer1
tâiri-kum
|
: sizin uğursuzluğunuz
|
takarre aynu-hâ
|
: onun gözü aydın olsun, sevinsin
|
takattaat
|
: kesildi, koparıldı
|
takattaat
|
: kesildi, koparıldı
|
takdî
|
: sen yaparsın
|
takdîren
|
: takdir ederek, kader tayin ederek
|
takdîren
|
: miktarını takdir ederek, belirleyerek
|
takdîru
|
: takdir
|
ta'kılûne
|
: akıl edersiniz
|
takıyyen
|
: takva sahibi
|
takıyyen
|
: takva sahibi
|
takrıdu-hum
|
: onların kenarlarından, yanlarından geçer
|
takşaırru
|
: ürperir
|
taktîlen
|
: şiddetle, kıyasıya, acımasızca
|
taktulûne
|
: öldürüyorsunuz
|
tak'ude
|
: oturursun, kalırsın
|
takvâ
|
: takva
|
takvâ-hâ
|
: onun takvası
|
takvâ-hum
|
: onların takvalarını
|
takvîmin
|
: takvim, programlanmış zaman kevn, yaratış tarzı
|
tâle
|
: uzun geldi
|
tâle
|
: geçti
|
taleben
|
: talep ederek, elde ederek (elde etmek)
|
ta'lemu
|
: bilirsin
|
ta'lemu-hâ
|
: onu biliyorsun
|
ta'lemûne
|
: siz biliyorsunuz
|
ta'lemûne
|
: biliyorsunuz, bilirsiniz
|
tallâhi
|
: Allah'a yemin olsun
|
tallaka-kunne
|
: sizi boşadı
|
tallaktum(u)
|
: boşadınız
|
tallaktumû-hunne
(hunne)
(hum)
|
: onları boşarsınız
: onlar (kadınlar için)
: onlar (erkekler için)
|
tal'u-hâ
|
: onun çiçeği, tohumu
|
tal'u-hâ
|
: onun çiçeği, tohumu
|
tal'u-hâ
|
: onun tomurcukları, meyveleri
|
tal'un
|
: tomurcuk
|
tâlûte
|
: Talut
|
ta'mâ
|
: âmâdır (kördür)
|
ta'melûne
|
: siz yapıyorsunuz
|
ta'melûne
|
: siz yaparsınız, yapıyorsunuz
|
ta'melûne
(kuntum ta'melûne)
|
: yapıyorsunuz
: (yapmış olduğunuz, yaptıklarınız)
|
tamesnâ
|
: sildik, mahvettik
|
ta'mu-hu
|
: onun tadı
|
tarafen
|
: bir tarafı, bir kısmı
|
tarafeyin
|
: iki tarafında
|
tarâika
|
: tarîkler, yollar
|
taredtu-hum
|
: onları ben uzaklaştırdım (kovdum)
|
târeten
|
: kere, defa
|
târeten
|
: bir defa daha
|
tarfu-hum,
|
: onların bakışları
|
ta'rifu
|
: tanırsın
|
ta'rifu
|
: sen tanırsın, görüp anlarsın
|
ta'rifu-hum
|
: onlar tanırsın
|
tarîkan
|
: tarîk, bir yol
|
tarîkaten
|
: yol bakımından
|
tarîkati-kum
|
: sizin tarikatınız (dîniniz)
|
târikû
|
: terkeden kimseler
|
târikun
|
: terkeden, bırakan
|
tariyyen
|
: taze
|
tariyyen
|
: taze
|
ta'rucu
|
: uruc eder, yükselir
|
ta'rucu
|
: uruc eder, yükselir
|
tasıfûne
|
: sizin vasfettiğiniz (isnat ettiğiniz)
|
tasneûne
|
: yapıyorsunuz
|
tasrif
|
: uzaklaştır, çevir
|
tastalûne
|
: ısınırsınız
|
tatavvaa
|
: isteyerek, gönüllü olarak yaptı
|
tatavvaa
|
: isteyerek, gönüllü olarak yaptı
|
ta'teddûne-hâ
|
: sizin ondan sayacağınız (müddet)
|
tatgav
|
: haddi aşmayınız
|
tathîren
|
: temiz, tertemiz olarak
|
tatluu
|
: doğuyor
|
tatmainnu el kulûbu
|
: kalpler tatmin (mutmain) olur
|
tav'an
|
: isteyerek
|
tavîlen
|
: uzun
|
tavsiyeten
|
: tavsiye, vasiyet
|
tavvâfûne
|
: karşılıklı dolaşırlar, karşılıklı tavaf ederler
|
tayran
|
: bir kuş
|
tayrin
|
: kuş
|
tayyibâti
|
: temiz olanlar, helâl olanlar
|
tayyibâti
|
: temiz olanlar, helâl olanlar
|
tayyibâti-kum
|
: güzelliklerinizi, güzel şeylerinizi
|
tayyiben
|
: güzel, helâl, temiz olarak
|
tayyibeten
|
: tayyib, temiz, güzel, helâl
|
tayyibetin
|
: güzel
|
tayyibetun
|
: temiz, hoş, güzel
|
tayyibîne
|
: hoş, güzel, kolay, en iyi şekilde
|
teaccele
|
: acele eder
|
teahhara
|
: tehir ederse, gecikirse
|
teahhare
|
: tehir ettin, yapacağın (gelecekte olacak olan)
|
teâlâ
|
: o yücedir, alâdır
|
teâlâ
|
: çok yüce
|
teâlallâhu (teâlâ allâhu)
|
: Allah yücedir
|
teâlev
|
: geliniz
|
tealeyne
|
: gelin
|
tebârekallâhu
|
: Allah tebarektir, mübarektir (tebâreke allâhu)
|
tebâreke
|
: mübarek, çok yüce, mukaddes, bereket ve hayır sahibi
|
tebbe
|
: kurudu, hüsrana uğradı, helâk oldu
|
tebbernâ
|
: biz mahvettik, helâk ettik
|
tebbet
|
: kurudu, hüsrana uğradı, helâk oldu
|
tebdîlen
|
: bedel olarak, onların yerine
|
tebean
|
: tâbî
|
teberree
|
: berî oldu, uzaklaştı
|
teberre'nâ
|
: berî olduğumuzu (uzak olduğumuzu) arz ederiz
|
teberreû
|
: berî oldular, uzaklaştılar
|
teberreû
|
: berî oldular, uzaklaştılar
|
teberruce
|
: açığa vurma, belli etme
|
tebesseme
|
: tebessüm etti
|
tebevveû
|
: konakladılar, mesken edindiler
|
tebeyyene
|
: beyan edildi
|
tebeyyene
|
: beyan oldu, açıklandı
|
tebeyyene
|
: beyan oldu, açığa çıktı, açıklandı
|
tebeyyene
|
: beyan oldu, açıklandı
|
tebeyyene
|
: beyan oldu, açığa çıktı, açıklandı
|
tebeyyene lehu
|
: ona
|
tebeyyene lehu
|
: ona
|
tebeyyenet
|
: beyan oldu, belli oldu, açığa çıktı
|
tebeyyenû
|
: beyan edin, araştırın
|
tebgî
|
: zulmeder
|
tebgûne-hâ
|
: onun istiyorsunuz
|
tebhalû
|
: cimrilik edersiniz
|
tebhalû
|
: cimrilik edersiniz
|
tebhetu-hum
(behete)
|
: onları dehşette bırakacak (onlar dehşete kapılacak)
: (dehşete kapıldı)
|
tebia
|
: tâbî oldu
|
tebia
|
: tâbî oldu
|
tebia dîne-kum
|
: sizin dîninize tâbî oldu, uydu
|
tebia-ke
|
: sana tâbî oldu
|
tebia-ke
|
: sana tâbî oldu
|
tebîan
|
: yardımcı olan, destek olan
|
tebia-nî
|
: bana tâbî olur
|
teblugû
|
: ulaşırsınız, erişirsiniz
|
teblugû
|
: ulaşırsınız, erişirsiniz
|
teblugû
|
: ulaşırsınız
|
tebnûne
|
: bina ediyorsunuz, inşa ediyorsunuz
|
tebnûne
|
: bina ediyorsunuz, inşa ediyorsunuz
|
tebsıraten
|
: basiret, hikmetle bakan kalp gözü
|
tebtegî
|
: isteyerek, arayarak
|
tebtîlen
|
: tam bir yönelişle, herşeyden kesilerek
|
tebyaddu
|
: beyazlaşacak, ağaracak
|
tebzîren
|
: israf ederek, savurarak, malı gereksiz yere harcayarak
|
tec'alûne
|
: siz kılıyorsunuz, yapıyorsunuz, ediniyorsunuz
|
tecellâ
|
: tecelli edecek, parıldayıp aydınlanacak
|
tec'erûne
|
: yalvarırsınız
|
techelûne
|
: cahil
|
techelûne
|
: siz cahillik ediyorsunuz
|
techelûne
|
: cahil
|
techer
|
: sen açıklarsın (açıkça söylersin)
|
tecidû-hu
|
: onu bulursunuz
|
tecidû-hu
|
: onu bulursunuz
|
tecidû-hu
|
: onu bulursunuz
|
tecrî
|
: akar
|
tecrî
|
: akar
|
tecrî
|
: akar, gider
|
tecrî
|
: akar
|
tecrî
|
: akar, akıp gider
|
tecrî
|
: akar
|
tecrî
|
: akar
|
tecrî
|
: akar gider, seyreder
|
tecrî
|
: akar, gider, yüzer
|
tecrî
|
: akar
|
tecrî
|
: akar
|
tecrî
|
: akar
|
tecrî
|
: akar
|
tecrî
|
: akar
|
tecrî
|
: akar
|
tecrî
|
: akar, gider, yüzer
|
tecrî
|
: akar
|
tecrî
|
: akar
|
tecrî
|
: akar, yüzer
|
tecrî
|
: akar, gider
|
tecrî
|
: akar, gider
|
tecrî
|
: akar
|
tecrî
|
: akıyor
|
tecrî
|
: akar
|
tecrî
|
: akan
|
tecrî
|
: akar
|
tecrî
|
: akıp gitmekteydi
|
tecrî
|
: akar
|
tecrî
|
: akar
|
tecrî
|
: akar
|
tecrî
|
: akmak
|
tecrî
|
: akar
|
tecrî
|
: akar
|
tecrî min tahti-hâ
|
: onun altından akar
|
tecriyâni
|
: ikisi akar
|
tecûa
(cûa)
|
: senin acıkman
: (acıktı)
|
tedaûne
|
: çıkarırsınız
|
tedâyentum
|
: birbirinize borçlandınız
|
tedâyentum
|
: birbirinize borçlandınız
|
teddeûne
|
: istersiniz, talep edersiniz
|
teddeûne
|
: davet ettiğiniz, acele istediğiniz
|
tedellâ
|
: sarktı, indi
|
tedmîren
|
: helâk ederek, yok ederek
|
tedmîren
|
: dumura uğratarak (malını, canını, evlâdını yok ederek)
|
Dostları ilə paylaş: |
|
|