tubeşşirûne
|
: müjdeliyorsunuz
|
tubevviu
|
: yerleştiriyorsun
|
tublâ
|
: beliğ olacak, ortaya çıkacak, açıklanacak
|
tubsirûne
|
: gördüğünüz
|
tubsırûne
|
: siz görüyorsunuz
|
tubtu
|
: tövbe edenler
|
tubtum
|
: tövbe ettiniz
|
tûbû
|
: tövbe edin (mürşidin önünde tövbe edip, zikre başlayın)
|
tucâdilu
|
: mücâdele eder
|
tucâdilu-ke
|
: seninle mücâdele eden tartışan
|
tu'cibu-ke
|
: seni hayran bırakır, senin hoşuna gider, beğenirsin
|
tucrimûne
|
: siz suç işliyorsunuz
|
tuczâ
|
: cezalandırılır, karşılığı verilir
|
tuczâ
|
: karşılığı olsun
|
tuczevne
|
: karşılığı verilir, cezalandırılır
|
tud'â
|
: davet edilir, çağrılır
|
tudemmiru
|
: dumura uğratır, yerle bir eder
|
tudhıli en nâre
|
: ateşe sokarsan
|
tudîrûne-hâ
|
: onu tedvir ediyorsunuz, onu devre-
|
tufâdû-hum
|
: onları fidye karşılığı değiştirirsiniz
|
tu'fekûne
|
: döndürülüyorsunuz
|
tufîdûne
|
: taşkınlık yapıyorsunuz, lâfa dalıyorsunuz
|
tuflihûne
|
: felâha, kurtuluşa erersiniz
|
tuftenûne
|
: fitneye düşüyorsunuz, fitneye düşmüş
|
tugyânen
|
: azgınlık, şaşkınlık
|
tugyâni-him
|
: onların azgınlıkları
|
tuhâccûne
|
: tartışıyorsunuz
|
tuhâccûne-nâ
|
: bizimle mücâdele ediyorsunuz
|
tuhaddisu
|
: basedecek, anlatacak
|
tuharrimu
|
: haram kılıyorsun
|
tuhberûne
|
: siz sevindirileceksiniz, ferahlatılacaksınız
|
tuhfû-hu
|
: onu gizlersiniz
|
tuhıbbûne
|
: seviyorsunuz
|
tuhibbûne allâhe
|
: Allah'ı seviyorsunuz
|
tuhıbbûne-hâ
|
: onu seversiniz
|
tuhıbbûne-hum
|
: onları seversiniz
|
tuhmelûne
|
: taşınırsınız
|
tuhşerûne
|
: haşrolunacaksınız, huzurunda toplanacaksınız
|
tuhsinûne
|
: biriktiriyorsunuz, saklıyorsunuz
|
tuhyi
|
: diriltiyorsun, hayy yapıyorsun,
|
tukaddimû
|
: takdim edersiniz
|
tukallebu
|
: bir taraftan bir tarafa çevrilir, çevrilecek
|
tukarribu-kum
|
: sizi yakınlaştırır, yaklaştırır
|
tukâtilu
|
: savaşıyor
|
tukâtilûne-hum
|
: onlarla savaşırsınız, onları öldürürsünüz
|
tukellimu-hum
|
: onlara söyleyecek (konuşacak)
|
tukezzibâni
|
: ikiniz yalanlıyorsunuz
|
tukezzibû
|
: yalanlıyorsunuz, yalanlarsınız
|
tukezzibûne
|
: tekzip ediyorsunuz, yalanlıyorsunuz
|
tûkıdûne
|
: yakıyorsunuz, yakarsınız
|
tukinnu
|
: gizli olan, gizlenen
|
tûkınûne
|
: kesin inanırsınız, yakîn hasıl edersiniz
|
tuklebûne
|
: (halden hale çevrilip) döndürüleceksiniz
|
tukridû
|
: kredi verirsiniz, borç verirsiniz
|
tulekka
|
: ilka ediliyor, ulaştırılıyor
|
tûlen
|
: boy bakımından, uzayarak, uzanarak
|
tûlicu el leyle
|
: geceyi sokarsın
|
tu'linûne
|
: (aleni olarak) açıklıyorsunuz
|
tulkûne
|
: ilka ediyorsunuz (dostluk ilka ediyorsunuz, muhabbet besliyorsunuz)
|
tulûı
|
: tulu etme, (güneşin) doğuşu
|
tulûı eş şemsi
|
: güneşin tulû edişi, doğuşu
|
tumârûne-hu
|
: onunla tartışıyorsunuz
|
tû'meru
|
: sen emrolundun
|
tu'merûne
|
: emrolundunuz
|
tu'merûne
|
: emrolunacaksınız, emrolunuyorsunuz
|
tumiddûne-ni
|
: bana yardım ediyorsunuz
|
tu'minû
|
: siz îmân edersiniz, inanırsınız
|
tu'minûne
|
: siz îmân ediyorsunuz, inanıyorsunuz
|
tu'minûne
|
: inanıyorsunuz
|
tumiset
|
: ışıkları giderildi, silindi
|
tumlâ
|
: imlâ ettirilen, okunan
|
tumnâ
|
: meni döküldüğü
|
tumnûne
|
: meni akıtıyorsunuz
|
tumsûne
|
: akşam vaktine girdiniz
|
tunbitu
|
: yetiştirir
|
tunbitu
|
: topraktan, arzdan
|
tunbitu
|
: yetiştirir
|
tuncî-kum
|
: sizi kurtaracak
|
tunebbeunne
|
: mutlaka size haber verilecek
|
tunfikûne
|
: infâk ediyorsunuz, veriyorsunuz
|
tunfikûne
|
: infâk ediyorsunuz, veriyorsunuz
|
tunkirûne
|
: siz inkâr ediyorsunuz
|
tunkızu
|
: kurtarırsın
|
tunsâ
|
: sen unutulacaksın, unutulursun
|
tunziru
|
: sen uyarırsın
|
tunziru
|
: uyarırsın
|
turâben
|
: toprak
|
tu'radûne
|
: arz olunacaksınız
|
turâvidu
|
: elde etmek istiyor
|
turceu
|
: döndürülür
|
turceûne
|
: döndürüleceksiniz
|
turceûne (recea)
|
: döndürüleceksiniz (döndü)
|
turcî
|
: sen ertelersin
|
turdîne
|
: helâk edecektin
|
tureddûne
|
: döndürüleceksiniz
|
turhamûne
|
: rahmet olunursunuz, olunasınız
|
tûri sînîne
|
: tûri sînîn
|
tu'ridanne
|
: sen yüz çevirirsin
|
turidne
|
: istiyorsunuz
|
turîdu
|
: istiyorsun
|
turîdûne
|
: istiyorsunuz
|
turîhûne
|
: (hayvanları) akşamleyin otlaktan döndürüyorsunuz
|
turiyen-nî
|
: bana göstereceksin
|
tûrûne
|
: ateş yakıyorsunuz
|
turzekâni-hi
|
: onunla rızıklandırılacağınız
|
tusâkıt
|
: düşsün
|
tuşâkkûne
|
: ayrılıyorsunuz, muhalefet ediyorsunuz
|
tusbiha
|
: olur
|
tusbihû
|
: olursunuz
|
tusbıhûne
|
: sabahladınız, sabah vaktine girdiniz
|
tusebbihu lehu
|
: onu tesbih eder
|
tusebbihû-hu
|
: onu tespih edin
|
tus'elûne
|
: sorulacaksınız, sorumlu olacaksınız
|
tus'elunne
|
: sorgulanacaksınız
|
tusemmâ
|
: isimlendirilen
|
tusharûne
|
: aldatılıyorsunuz, büyüleniyorsunuz
|
tusib-hum
|
: onlara isabet eder
|
tusîmûne (esâme)
|
: hayvanları otlatırsınız (otlatmak için salarsınız) (hayvanları otlatmak için saldı)
|
tusirrûne
|
: sır veriyorsunuz
|
tusirrûne
|
: gizliyorsunuz
|
tusîru
|
: sürükler, hareket ettirir
|
tu'sırûne
|
: siz tercih ediyorsunuz, üstün tutuyorsunuz
|
tuskâ
|
: içirilir, sulanır
|
tuskıta es semâe
(sakata)
|
: semayı düşürürsün
: (düştü)
|
tuslimûne
|
: teslim olursunuz
|
tusmiu
|
: işittirebilirsin, duyurabilirsin
|
tusmiu
|
: işittirirsin, işittireceksin
|
tusrafûne
|
: döndürülüyorsunuz
|
tuşrikûne
|
: siz şirk koşuyorsunuz
|
tu'tî
|
: verir
|
tû'ti el mulke
|
: mülkü verirsin
|
tutîû
|
: itaat edersiniz
|
tutîû allâhe
|
: Allah'a itaat edersiniz
|
tutî'û-hu
|
: ona itaat ederseniz
|
tutlâ
|
: okunuyor
|
tutlâ aleykum
|
: size okunuyor
|
tutrakûne
|
: bırakılacaksınız
|
tutrakûne
|
: bırakılacaksınız
|
tu'tû-ni
|
: bana verin
|
tuvakkırû-hu
|
: ona tazim edin, onu saygıyla yüceltin
|
tuveffâ
|
: vefa edilir, tam olarak (tamamen) ödenir
|
tuveffâ
|
: vefa edilir, tam olarak (tamamen) ödenir
|
tuveffevne
|
: vefa edilir, ödenir, ödenecek
|
tuvellû
|
: dönersiniz
|
tuvellû
|
: dönersiniz
|
tuvellûne
|
: dönüp kaçarsınız
|
tuven
|
: Tuva
|
tuven
|
: Tuva
|
tuvesvisu
|
: vesveseler verir
|
tu'vî-hi
|
: kendisini barındırır
|
tuzâhırûne
|
: zıhar yaptığınız (zıhar yapmak: sen bana benim annemin sırtı gibisin diyerek eşini boşamak istemek)
|
tuzekkire
|
: hatırlatır
|
tuzhırûne
|
: öğle vaktine girdiniz
|
tu'zûne-nî
|
: siz bana eziyet ediyorsunuz
|
uazzibenne-hu
|
: ona azap edeceğim
|
u'budû
|
: kul olun
|
u'budû
|
: kul olun
|
u'budû allâhe
|
: Allah'a kul olun
|
u'budû-hu
|
: ona kul olun
|
u'budullâhe (u'budu allâhe)
|
: Allah'a kul olun
|
ucâbun
|
: acayip, şaşılacak
|
ucâcen
|
: acı
|
uccilet
|
: tecil edildi, ertelendi
|
ucîbu
|
: icabet ederim, karşılık veririm
|
ucîbu
|
: icabet ederim, karşılık veririm
|
ucûre-hum
|
: onların ecirleri, mükâfaatları
|
ucûrehunne
|
: onların ücretlerini, mehirlerini
|
ucûre-hunne
|
: onların ücretleri
|
ucûre-hunne
(hunne)
(hum)
|
: onların ücretleri
: onlar (kadınlar için)
: onlar (erkekler için)
|
ucûre-kum
|
: sizin ecirleriniz, yaptıklarınızın karşılığı (ücret, mükâfat)
|
udhılû
|
: dahil edildiler, sokuldular
|
udhuli
|
: girin
|
udhulû-hâ
|
: oraya girin
|
udnâ
|
: biz döndük
|
ud'û
|
: dua edin, yalvarın
|
ud'û allâhe
|
: Allah'a dua edin
|
ud'û-hu
|
: ona dua edin
|
ud'û-hum
|
: onları çağırın
|
ud'û-nî
|
: bana dua edin
|
udvâne
|
: düşmanlık
|
uffin
|
: öf, aman (sıkıntı ifade etmek)
|
uffın
|
: uf, öf, aman, bıktım
|
ûfi
|
: ifa edeyim, yerine getireyim
|
ûfî el keyle
|
: ölçmeyi tam yaparım
|
ufike
|
: döndürüldü
|
ufiye lehu
|
: o affedilir
|
ufrig
|
|