ve yere
|
: ve görürler, görüyorlar
|
ve yerhamu
|
: ve rahmet eder (rahîm esmasıyla tecelli eder)
|
ve yerisu
|
: ve varis olsun
|
ve yerzuk-hu
|
: ve onu rızıklandırır
|
ve yes'elûne-ke
|
: ve sana soruyorlar, sorarlar
|
ve yesfiku
|
: ve (kan) akıtır, (kan) döker
|
ve yesharûne
|
: ve onlar alay ediyorlar
|
ve yeskî-ni
|
: ve beni sulayan, içiren
|
ve yeşrebu
|
: ve içer
|
ve yessir
|
: ve kolaylaştır
|
ve yesta'cilûne-ke
|
: ve senden acele (olarak) istiyorlar
|
ve yestagfirû
|
: ve mağfiret isterler, dilerler
|
ve yestagfirûne
|
: ve mağfiret dilerler, günahları sevaba çevirmesini dilerler
|
ve yestahlifu
|
: ve yerine getirir, halife kılar
|
ve yestahricâ
|
: ve ikisinin çıkarması
|
ve yestahyûne
|
: ve canlı bırakıyorlar (sağ)
|
ve yestebşirûne
|
: ve müjdelemek isterler
|
ve yestecîbu
|
: ve icabet eder, kabul eder
|
ve yeşterûne
|
: ve satıyorlar
|
ve yeste'zinu
|
: ve izin istiyor
|
ve yetâmâ
|
: ve yetimler
|
ve yeteallemûne
|
: ve öğreniyorlar
|
ve yetecennebu-hâ
|
: ve ondan içtinap eder, kaçınır
|
ve yetefekkerûne
|
: ve tefekkür ederler, düşünürler
|
ve yetemetteû
|
: ve metalansınlar, refah içerisinde yaşasınlar, faydalansınlar
|
ve yetenâcevne bi
|
: ve gizli gizli konuşuyorlar
|
ve ye'ti
|
: ve getirir
|
ve ye'ti
|
: ve getirir
|
ve ye'tî-hi el mevtu
|
: ve ona ölüm gelecek
|
ve yetîmen
|
: ve yetimler
|
ve ye'tî-nâ
|
: ve bize gelir
|
ve yetlû-hu
|
: ve onu okur / ona tâbî olur
|
ve yettak-hi
|
: ve ona karşı takva sahibi olur
|
ve yettebiu
|
: ve tâbî olur
|
ve yettehize
|
: ve edinir
|
ve yettehıze-hâ
|
: ve onu edinirler
|
ve yetûfu
|
: ve tavaf ederler, dönüp dolaşırlar, hizmet ederler
|
ve yetûfu
|
: ve tavaf eder, etrafında dolaşır
|
ve ye'tû-kum
|
: ve size gelirler
|
ve yevme
|
: ve o gün (kıyâmet günü)
|
ve yevme el kıyâmeti
|
: ve kıyâmet günü
|
ve yevme el kıyâmeti
|
: ve kıyâmet günü
|
ve yevme el kıyâmeti
|
: ve kıyâmet günü
|
ve yevme emûtu
|
: ve benim öleceğim gün
|
ve yevme izin
|
: ve izin günü
|
ve yevme ub'asu
|
: ve beas edileceğim (diriltileceğim) gün
|
ve yevme yemûtu
|
: ve öleceği gün
|
ve yevme yub'asu
|
: ve beas edileceği (yeniden diriltileceği) gün
|
ve yezdâde
|
: ve artırır
|
ve yezerûne
|
: ve bırakıyorlar, terkediyorlar (atıyorlar)
|
ve yezerûne
|
: ve geriye bırakırlar
|
ve yezhebâ bi
|
: ve gideriyor, yok ediyor
|
ve yezîde-hum
|
: ve onlara arttırır
|
ve yezîde-hum
|
: ve onlara artırır
|
ve yezid-kum
|
: ve size arttırsın
|
ve yezîdu-hum
|
: ve onlara artır
|
ve yezkur ismi allâhi
|
: ve Allah'ın ismini ansınlar
|
ve yuahhıre-kum
|
: ve sizi tehir ediyor, erteliyor, mühlet veriyor
|
ve yuallimu-hu
|
: ve ona öğretecek
|
ve yuallimu-hum
|
: ve onlara öğretir
|
ve yuallimu-hum(u)
|
: ve onlara öğretir
|
ve yuallimu-ke
|
: ve sana öğretecek
|
ve yuallimu-kum
|
: ve size öğretir
|
ve yuazzibe
|
: ve azaplandıracak
|
ve yuazzibu
|
: ve azab eder, azaplandırır
|
ve yubeşşire
|
: ve müjdeler
|
ve yubeşşiru
|
: ve müjdeler
|
ve yubeyyinu
|
: ve açıklıyor
|
ve yubeyyinullâhu
|
: ve Allah beyan ediyor, açıklıyor
|
ve yubsırûne
|
: ve onlar görecekler
|
ve yucâdilu
|
: ve mücâdele ederler
|
ve yucir-kum
|
: ve korusun sizi
|
ve yud'avne
|
: ve davet edilirler
|
ve yudhile-kum
|
: ve sizi dahil eder, koyar
|
ve yudhil-hu
|
: ve onu dahil eder, sokar, koyar
|
ve yudhıl-kum
|
: ve dahil eder, koyar
|
ve yudhılu-hum
|
: ve onları dahil edecek
|
ve yudıllu allâhu
|
: ve Allah dalâlette bırakır
|
ve yufsidûne
|
: ve fesat çıkarırlar
|
ve yuhavvifûne-ke
|
: ve seni korkutuyorlar
|
ve yuhazziru-kum(u) allâhu
|
: ve Allah sizi sakındırır
|
ve yuhazziru-kumu allâhu
|
: ve Allah sizi sakındırır
|
ve yuheyyi'
|
: ve kolaylaştırsın, düzenlesin, lütfetsin
|
ve yuhibbu
|
: ve sever
|
ve yuhıbbûne
|
: ve severler
|
ve yuhıkku
|
: ve gerçekleştirir
|
ve yuhlike
|
: ve helâk edilmesi
|
ve yuhric
|
: ve çıkarır
|
ve yuhricu
|
: ve çıkarır
|
ve yuhricu-kum
|
: ve sizi çıkaracak
|
ve yuhyi
|
: ve diriltir, hayat verir
|
ve yuîdu
|
: ve iade eder, döndürür
|
ve yukeffiru
|
: ve örter
|
ve yukellimu en nâse
|
: ve insanlarla konuşacak
|
ve yukevviru
|
: ve örter, sarar, çevirir
|
ve yukîmû es salâte
|
: ve namazı ikame etmek
|
ve yukîmûne
|
: ve ikame ederler, hakkıyla yerine
|
ve yukîmûne
|
: ve ikame ederler, hakkıyla yerine
|
ve yukzefûne
|
: ve atılırlar
|
ve yulekkavne
|
: ve karşılanırlar
|
ve yulhi-him
|
: ve onları meşgul etsin, oyalasın
|
ve yûlicu
|
: ve girdirir, sokar
|
ve yumdid-kum
|
: ve size imdat etsin, size yardım etsin
|
ve yu'min
|
: ve îmân eder
|
ve yu'min
|
: ve îmân eder
|
ve yû'minûne
|
: ve îmân ederler
|
ve yumîtu
|
: ve öldürür
|
ve yumsiku
(emseke)
|
: ve tutar
: (tuttu)
|
ve yuneccî
|
: ve kurtarır
|
ve yunezzilu
|
: ve indirir
|
ve yunfikû
|
: ve infâk ederler
|
ve yunzire
|
: ve uyarır, korkutur
|
ve yunzirûne-kum
|
: ve sizi uyarırlar
|
ve yurî-kum
|
: ve size gösterir
|
ve yurî-kum
|
: ve size gösterir
|
ve yursile
|
: ve gönderir
|
ve yursilu
|
: ve gönderir
|
ve yusâriûne
|
: ve koşarlar
|
ve yusbitu
|
: ve sabit kılar, bırakır, tespit eder
|
ve yusebbihu
|
: ve tesbih ederler
|
ve yusebbit
|
: ve sabit kılar, sağlamlaştırır
|
ve yus'elûne
|
: ve sorulacaklar, sorgulanacaklar
|
ve yuşhidu allâhe
|
: ve Allah'ı şahit tutar
|
ve yuşhidu allâhe
|
: ve Allah'ı şahit tutar
|
ve yu'sirûne
|
: ve tercih ederler, üstün tutarlar
|
ve yuskâ
|
: ve içirirler
|
ve yuskavne
|
: ve içirilir, sulanır, içecek sunulur
|
ve yuslihu
|
: ve ıslâh edecek
|
ve yutâfu
|
: ve tavaf edilir, etrafında dolaşılır
|
ve yutahhire-kum
|
: ve sizi temizliyor
|
ve yutehattafu
|
: ve zorla kapılıp götürülen, esir alınan
|
ve yu'ti
|
: ve verir
|
ve yutimmu
|
: ve tamamlayacak
|
ve yut'ımûne
|
: ve yedirirler
|
ve yu'tûne
|
: ve verirler
|
ve yuvellûne
|
: ve dönecekler, kaçacaklar
|
ve yuzebbihûne
|
: ve boğazlıyorlar (öldürüyorlar)
|
ve yuzekkî-him
|
: ve onları tezkiye eder, nefslerini tezkiye eder, temizler
|
ve yuzekkî-kum
|
: ve sizi tezkiye eder
|
ve yuzekkî-kum
|
: ve sizi tezkiye eder
|
ve yu'zım
|
: ve büyütür, azamî yapar, artırır
|
ve yuzkere
|
: ve zikredilir
|
ve zâde-hu
|
: ve ona artırdı
|
ve zâde-hum
|
: ve onlara arttırdı
|
ve zâherû
|
: ve arka çıktılar, yardım ettiler
|
ve zâhiru-hu
|
: ve onun dışında, dış kısmında
|
ve zalemû
|
: ve zulmettiler
|
ve zâlike
|
: ve işte bu, bu
|
ve zâlimun
|
: ve zalim olan, zulmeden
|
ve zanen-tum
|
: ve siz zannettiniz
|
ve zanne
|
: ve zannetti
|
ve zanne
|
: ve anladı
|
ve zannû
|
: ve kuvvetle zannettiler (anladılar)
|
ve zâte eş şimâli
|
: ve sol taraf
|
ve zefîran
|
: ve uğultulu (olan)
|
ve zeheka
|
: ve yok oldu, zail oldu, ortadan kalktı
|
ve zekâten
|
: ve zekât, temizlik, nefs tezkiyesi
|
ve zekerallâhe (zekere allâhe)
|
: ve Allah'ı zikretti
|
ve zekere isme
|
: ve ismini zikretti
|
ve zekkir
|
: ve sen öğüt verip hatırlat
|
ve zekkir-hum
|
: ve onlara hatırlat, onları zikrettir
|
ve zel kifli
|
: ve Zülkifl
|
ve zellelnâ-hâ
|
: ve biz onu zelil ettik, itaatkâr kıldık, boyun eğdirdik
|
ve zerâbiyyu
|
: ve süslü, kıymetli yaygılar, halılar
|
ve zer-nî
|
: ve bana bırak
|
ve zerû
|
: ve bırakın
|
ve zer'un
|
: ve ekin
|
ve zevci-hî
|
: ve onun eşi
|
ve zevcu-ke
|
: ve senin eşin
|
ve zevvecnâ-hum
|
: ve onları evlendirdik
|
ve zeytûnen
|
: ve zeytin ağaçları, zeytinler
|
ve zeyyene
|
: ve süsledi
|
ve zeyyene-hu
|
: ve onu müzeyyen kıldı, süsledi
|
ve zeyyennâ
|
: ve süsledik
|
ve zeyyennâ-hâ
|
: ve onu süsledik
|
ve zî
|
: ve sahip
|
ve zidnâ-hum
|
: ve onlara artırdık
|
ve zikrâ
|
: ve bir zikir, bir öğüt
|
ve zikren
|
: ve bir zikir olarak
|
ve zikru
|
: ve zikir
|
ve zilâlu-hum
|
: ve onların gölgeleri
|
ve zıllin
|
: ve gölge, gölgeli yer, gölgeler
|
ve zillu-hâ
|
: ve onun gölgesi
|
ve zînete-hâ
|
: ve onun ziyneti, süsü
|