2
: Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon AD,
BOLU
3
: Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, BOLU
4 :
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD, ERZURUM
ÖZET:
Aort diseksiyonu
vakaları yıllık milyonda 5-30 oranında görülmektedir. Yaşamı tehdit eden
gerçek acillerdendir. Koroner kökenli olduğu düşünülen vakalara bağlı ölümlere yapılan
otopsilerde %1-
2,5 oranında rastlanır. %75’ 4-7. dekatlarda görülür. Mortalitesi yüksek olup
te
davi edilmeyen olgularda ilk 24 saatte %33, 48 saatte %50’li rakamlara ulaşır. İleri yaş,
erkek cinsiyet, aterosklerotik kalp hastalığı olması, aile öyküsü, kollojen doku hastalığı olması
önemli risk faktörleridir. İntimal yırtıkların %65'i ascenden aortada, %20'si descenden
aortada, %10'u aortik arkta ve %5'i abdominal aortada görülür. Stanford Tip A aort
diseksiyonları %30 periferik nabız yokluğu ile klinik bulgu verebilir. Bu sunumda sol üst
ekstremitenin akut arteriyel embolisi olduğu düşünülerek tarafımıza sevk edilen ve tetkikleri
sırasında torasik aort diseksiyonu tesbit edilen bir olguyu sunduk.
OLGU SUNUMU
Acil kliniğimize dış merkezli bir sağlık kuruluşundan sol üst ekstremitede muhtemel
tromboembolik hadiseye bağlı olduğu düşünülen brakial arter nabazanlarının alınamadığı
vaka heparinizasyon başlanarak sevkli geldi. Hastamız 58 yaşında olup tıbbi geçmişinde
hipertansiyon teşhisi aldığı ancak tedavi almadığı öğrenildi. 40 paket/ yıl sigara içtiği
öğrenildi. Sol üst ekstrmitede şiddetli ağrısı mevcut olup elle muayenede radial, ulnar ve
brakial nabazanları alınamamakta, solukluk ve soğukluk oluştuğu gözlendi. Mevcut
şikayetinin sabah uyandıktan sonra bulantı hissi ile beraber mide bölgesinde ve her iki kürek
kemiği arasına vuran şiddetli ağrıdan sonra başladığı öğrenildi. Dinlemekle aortik odakta 4/5
sitolik üfürüm tesbit edilen hastanın çekilen PA akciğer grafisinde mediastenin genişlemiş
olduğu tesbit edildi. Aort değerlendirilmek üzere çekilen anjio tomografisinde Stanford
sınıflamasına göre Tip A Aort diseksiyonu tesbit edildi ( Resim I-II). Kalp damar cerrahisi
tarafından değerlendirilen hasta acil şartlarda operasyona alındı. Operasyon sonrası sol üst
ekstremite nabazanları açıldı ve iskemik tablo bulguları düzeldi.
SONUÇ
99
Torasik aort diseksiyon
ları önemli mortalitelere sahip ciddi aciller arasında olup, klinik şüphe
duyulan vakalarda ileri tetkiklerin erken yapılması yanlış tedavi planlanmasını
engelleyecektir.
Anahtar Kelime:
Nabızsızlık , Emboli?, Torasik Aort Diseksiyonu
Doç Dr Şahin ASLAN
A
tatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD, ERZURUM
Tlf: 05324913554
e- mail:
saslan29@hotmail.com
100
P79-
DOĞUNUN MAKÛS TALİHİ: ŞARBON
Dr.Ethem ACAR, Dr.
Ceren Şen TANRIKULU, Dr.Orhan DELİCE
Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Acil Servis, Erzurum, Türkiye
Giriş-Amaç:
Şarbon, enfekte hayvanlarla ya da kontamine hayvan ürünleri ile temas sonucu
insanlara bulaşan zoonotik bir enfeksiyon hastalığıdır. Özellikle hayvancılığın yaygın olduğu
bölgelerde, hasta hayvanların kesilmesi, derisinin yüzülmesi ve kontamine etlerin işlenmesi
sırasında doğrudan temas sonucu cilt şarbonu oluşmaktadır. Bu nedenle hayvancılıkla
uğraşanlar, kasaplar ve veterinerler risk grubunu oluştururlar. Kaşıntılı küçük bir kızarıklık
olarak başlayan lezyon kısa süre içinde hastalığın klasik bulgusu olan nekrotik ülsere dönüşür.
Ülkemizin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaygın olan kontrolsüz hayvancılık
nedeniyle hastalık bu bölgelerde endemiktir. Olgu sunumumuzun amacı, ülkemiz için halen
önemli bir sağlık sorunu olan, ancak az bilinen cilt şarbonuna değinmek ve hastalık ile
karşılaşabilecek olan birinci basamak hekimlerine tanı yardımcı olmaktır.
Olgu sunumu:
57
yaşında hayvancılıkla uğraşan erkek hasta, elinde son bir haftadır var olan
lezyonlar ve ağrı şikayeti ile başvurduğu devlet hastanesinde yapılan tetkikleri sonucu (Dopler
ultrasonografi ve yüzeyel ultrasonografi
yapılmış) herhangi bir patoloji tespit edilememesi
üzerine ileri tetkik içi
n sevk edilmişti. Acil servis kabulünde vitalleri stabil, WBC 7400/uL, acil
biyokimyası doğal olan hastanın sol elinde 2. ve 4. falaks üzerinde çevresi daha veziküler ortası
siyahlaşmış akıntılı lezyonu mevcuttu (Resim 1-2-3). Hastanın elindeki görüntüsü tipik şarbon
lezyonu
olan hasta enfeksiyon hastalıkları ile konsülte edilerek interne edildi. 7 gün penisilin
tedavisi planlanan hasta şifa ile taburcu edildi.
Sonuç:
Ülkemiz cilt
şarbonunun sık görüldüğü ülkelerden biridir. Hastalığın yaygın olduğu Doğu
ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde çalışan hekimlerimize hastalığın tanısı ve tedavisinin
planlanmasında önemli işler düşmektedir.
Resim 1 Resim 2
Resim 3
Sorumlu Yazar: Dr. Ethem ACAR
Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Acil Servisi
101
P80- Acil ve Anesteziyoloji -
Reanimasyon Yoğun Bakım Ünitesinde Griggs Tekniği İle
Açılan Perkütan Trakeostomi Sonuçlarımız
U.Y.Tekelioglu
1
, A.Demirhan
1
, A.Akkaya
1
, T.Ocak
2
, A.Duran
2
, M. EMET
3
, H.Kocoglu
1
1
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon A.D. BOLU
2
Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A.D. BOLU
3
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A.D. ERZURUM
Giriş ve Amaç:
Yoğun bakım ünitelerinde, çeşitli nedenlerle endotrakeal entübasyon uygulanan ve uzun süre
mekanik ventilatöre bağlı kalacağı öngörülen hastalara trakeostomi açılması tavsiye
edilmektedir
1
.
Endotrakeal entübasyonun uzaması larengeal hasara, glottik ve subglottik
stenoza, vokal kord paralizisine, infeksiyöz komplikasyonlara ve trakeal hasarlara neden
olabilir
2
.
Bu sunumda bizler, yoğun bakım ünitemizde Griggs tekniği ile açılan perkütan trakeostomi
(PT)
işlem süresini, gelişen erken komplikasyonları, entübasyonlu geçen süreyi ve APACHE
II skorlarını paylaşmayı amaçladık.
Materyal ve Metod:
Ocak 2011-Mart 2012
tarihleri
arasında PT takılan, yaşları 30-90 arasında değişen, toplam 55
hasta değerlendirildi. Çeşitli nedenlerle mekanik ventilatör desteği alan ve kısa süre içerisinde
ventilatörden ayrılamayacak olan hastalar yatak başında değerlendirildi. İşlem öncesi
fraksiyone
oksijen düzeyi %100 den hastaya oksijen desteği verildi. Kas gevşetici ve sedo-
analjezi yapılarak, supin pozisyondaki hastanın omuzlarının altına, boyun hafif ekstansiyona
gelecek şekilde rulo yerleştirildi. İşlemin uygulanacağı alan antiseptik solüsyonla
temizlenerek steril örtü ile örtüldü. Uygulama birinci veya ikinci trakeal kartilajdan sonraki
aralıktan, Portex® marka (Hythe, Kent, İngiltere) perkutan trakeostomi kiti ile
gerçekleştirildi. Ucunda 14G iğne bulunan serum fizyolojik çekilmiş enjektör ile belirlenen
bölgeden aspirasyon yapılarak trakea lümenine girildi. Enjektöre hava aspire edildiğinde iğne
ile enjektör ay
rılarak içinden kılavuz tel geçirilerek trakea lümenine yerleştirildi. Kılavuz tel
yardımıyla üzerinden geçirilen dilatatör yardımıyla bölge dilate edildi. Sonrasında dilatatör
çıkarılarak kılavuz tel üzerinden forseps yardımıyla cilt, cilt altı ve trakea genişletildikten
102
sonra 7, 7.5 veya 8 numara
lı uygun trakeostomi tüpü trakeaya yerleştirildi. Trakeostomi tüp
kafı şişirilerek tüp içi aspirasyon yapıldı. Her iki akciğer sesleri dinlenerek baş boyun
bölgesinde krepitasyon muayenesi yapıldı. Sonrasında akciğer filmi çektirildi. Trakeotomi tüp
çevresi temizlen
ip pansumanı yapılarak işleme son verildi.
Bulgular:
Hastalarda uzamış entübasyon süresine neden olan primer tanıları tablo 1’de gösterilmiştir.
Hastaların demografik verileri, entübasyon süresi, işlem süresi, APACHE II skoru tablo 2’de
gösterilmiştir.
İşlem sonrasında 3 hastada stoma kenarında minör kanama saptandı. Sıkı pansuman ve bası
ile
30 dakikada kanama durdu. Beş hastada işlem sırasında iğne ile endotrakeal tüpün kafı
delindi. Tüp
ün tekrar geri çekilmesi ile işleme devam edildi. Hastalarımızın hiçbirinde işlem
sırasında ve sonrasında subkutan amfizem, pnömotoraks, hipoksi ve mortalite gözlenmedi.
Sonuç:
Trakeostomi endikasyonu olan yoğun bakım hastalarında, Griggs tekniği ile açılan perkütan
trakeostomi işleminin, yatak başında kısa sürede uygulanan, düşük komplikasyon oranına
sahip güvenilir bir yöntem olduğu kanaatine varıldı.
Kaynaklar:
1.
Plummer AL, Gracey DR. Consensus conference on artificial airways in patients
receiving mechanical ventilation. Chest 1989; 96: 178-80.
2.
Whited RE. A prospective study of laryngotracheal sequelae in term intubation.
Laryngoscope 1984; 94: 367-77
3.
Rao BK, Pande R, Sharma SC, et al. Percutaneous tracheostomy. Annals of Cardiac
Anaesthesia 2003; 6: 19-26.
103
Tablo 1.
Yoğun Bakım Ünitesine Kabul Sebebi
N:55
Solunum yetersizliği
18
SSS patolojiler
12
Birden fazla sistem tutulumu
13
Sepsis
2
KVS patolojileri
10
Toplam
55
SSS:Santral Sinir Sistemi
KVS:Kardiyovasküler Sistem
Tablo 2.
Hastaların demografik verileri, entübasyon süresi, işlem süresi, APACHE II skoru
N:55
Yaş ortalaması
72.4±11.8
Cinsiyet (K/E)
19/36
Entübasyon süresi(gün)
8.8±4.4
İşlem süresi(sn)
168±75
APACHE II Skoru
24.4±5.4
Toplam
55
Doç Dr Mücahit EMET
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD,25000, ERZURUM
Tlf: 05321612776
e- mail:
drmucahitemet@gmail.com
104
P81-
ACİL SERVİSE AŞIRI ANTİHİPERTANSİF ALIMINA AİT
BAŞVURULAR
Uzkeser M*, Akgül Gür ST*, Sarıtemur M*, Aköz A*, Bayramoğlu A* Emet M*
*Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD, Erzurum, Türkiye
Giriş: Zehirlenmeler içinde antihipertansif ilaç zehirlenmeleri ciddikardiyovasküler
yan etkilere sebep olabilmektedir.
Bu tip zehirlenmelerin yoğun bakım şartları altında
takip edilmesi gerekliliği konusu net değildir.
Gereç ve Yöntemler:
Son 3 yılda retrospektif dosya taraması yapılarak toplam 26
antihipertansif ilaç ile olan zehirlenme taranmıştır.
Bulgular:
Antihipertansif ilaçla olan zehirlenmelerin 14’ü (%53.8) kadın ve 12’si
(%46.2) erkekti.
Yaş ortalaması 28
∓ 15 (en az=17, en fazla=82) idi. Hastaların 5’i
(%19.2) Erzurum dışından gelmekteydi. Hastalar yaşadıkları nüfus yoğunluğuna göre
incelendiğinde köyden başvuran hasta yokken ilçeden 3 (%11.5) ve büyük çoğunluğu
il merkezinden (n=23, %88.5) geldiği görüldü.Hastaların 14’ü (%53.8) bulantı, 7’si
(%26.9) kusma,
6’sı (%23.1) mide ağrısı, 5’i (%19.2) letarjik, 3’ü(%11.5) baş
dönmesi, 4’ü (%15.4) baş ağrısı ve 5’i (%19.2) halsizlik mevcuttu. Hastaların 25’i
(%96.1) acil serviste mide lavajı, aktif kömür uygulaması ve destek tedavisi verildi.
Hastaların 2’si (%7.7) acil servisten taburcu edilirken, 18 (%69.2) hasta hospitalize
edildi, 6 (%23.1) hasta kendi ve yakınlarının isteğiyle tedaviyi kabul etmedi.
Hastaların tedavi maliyetleri 520
∓ 333 TL (en az=23, en fazla=1549) idi.
Sonuç:Antihipertansif ilaç zehirlenmeleri acil servis hekimlerini çok tedirgin etmekte
ve bu hastaların yoğun bakım şartlarında takip edilmesi gerekliliğine inanmaktadırlar.
Fakat takipleri yapılan hastalarda ciddi problemlerle karşılaşılmaması nedeniyle bu
hastala
rın takiplerinin de acil servis şartlarında yapılabileceği anlaşılmaktadır.
Mücahit Emet
, Atatürk Üniversitesi Tıp Fak, Acil Tıp AD
mucahitemet@gmail.com
+90 442 231 84 03
105
P82-
ACİL SERVİSE BAŞVURAN GEBE İLAÇ İNTOKSİKASYONLARI
Uzkeser M*, Sarıtemur M*, Aköz A*, Bayramoğlu A*,Emet M*
*Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD, Erzurum, Türkiye
Giriş:Gebelerde intihar amaçlı ilaç alınımına bağlı zehirlenmeler nadir
görülmektedir. Gebelerdeki intoksikasyonlarda iki can da tehlikede olduğu için Acil
Servis yaklaşımları önem arzetmektedir.
Gereç ve Yöntemler:
Son 4 yılda Acil servis polikliniğine 23 gebe, ilaç
zehirlenmesi nedeniyle başvurmuştur. Başvuran gebe ilaç zehirlenmelerinin yaşları
16-
45 arasında değişmekte olup ortalama yaş 26
∓ 7 idi. Hastaların 20 (%87) si evli
olup, 3 (%13) ü bekardı. En sık sonbahar mevsiminde (n=10, %43.5), en az da kış
mevsim
inde (n=3, %13) başvuru olup aylara göre hasta sayısının değişmesi anlamlı
olarak bulundu (p<0.05).
Hastaların ilaç alma nedenleri; aile 12 (%52.2), aile içi
şiddet 2 (%8.7), evlilik 2 (%8.7), ruhsal hastalık 2 (%8.7), yalnızlık 1 (%4.3), iletişim
sorunlar
ı 1 (%4.3), iş 1 (%4.3), ekonomik 1 (%4.3) ve belirtilmemiş 1 (%4.3) olarak
bulunmuştur.Gebelerin daha öncesine ait intihar girişimi ve aile içi bireylerde de
intihar girişimi yoktu. Gebelerin sadece 1 (%4.3) tanesinde daha öncesine ait
psikiyatrik tanısı mevcuttu. Gebelerin 4 (%17.49) tanesinde ailesel psikiyatrik hikaye
vardı. Hastaların 4’ü (%17.4) antidepresan, 4’ü (%17.4) analjezik (salisilat ve
parasetamol hariç), 2’si (%8.7) salisilat, 9’u (%39.1) parasetamol, 3’ü (%13)
antibiyotik alımına bağlı zehirlenmelerdi.Tüm hastalara Acil serviste mide lavajı,
aktif kömür uygulaması ve destek tedavisi verildi. 14 (%60.9) gebeye psikiyatrik
konsültasyon istendi; 5’i (%21.7) impulsif intihar girişimi ve 2’si (%8.7) majör
depressif bozukluk tanısı kondu.
Sonuç: A
cil servise başvuran hastaların daha önceden intihar girişiminde
bulunmamış ve genellikle aile içi sorunlar nedeniyle intihar girişiminde bulunan
hastalar olduğu anlaşılmaktadır. Sonbahar mevsiminde niçin gebe intihar
girişimlerinde artış olduğu ileri araştırmalarla incelenmelidir.
Mücahit Emet, Atatürk Üniversitesi Tıp Fak, Acil Tıp AD, Erzurum, Türkiye
mucahitemet@gmail.com
+90 442 231 84 03
106
P83-
AŞIRI ANALJEZİK ALIMINA BAĞLI ACİL SERVİS
BAŞVURULARININ DERMOGRAFİK BULGULARI
Uzkeser M*, Aköz A*, Bayramoğlu A*, Sarıtemur M*, Çakır Z*, Akgöl Gür
ST*
Giriş:Acil servisebaşvuran aşırı ilaç alımıyla olan zehirlenmeler ciddi problemlere
yol açabilmektedir. Erken
teşhis ve tedavi ile klinik seyrin hemen düzeltilmesi sağlık
harcamalarının azalmasını sağlayacaktır.
Gereç ve Yöntemler: 2008-2012
yılları arasında 73 (%67.6) kadın ve 35 (%32.4)
erkek olmak üzere toplam 108 hasta aşırı analjezik alımına bağlı zehirlenme sebebiyle
başvuran hastalar çalışmaya alındı.
Bulgular:Hastalarda 42
(%38.9) kusma, 34 (%31.5) letarji, 3 (%2.8) şuur bulanıklığı,
7 (%6.5) baş dönmesi, 5 (%4.6) baş ağrısı, 9 (%8.3) ajitasyon 14 (%13) halsizlik
görülmüştür. Yapılan kan ve idrar tahlillerinde 4 (%3.6) hastada analjezik ile birlikte
etanol ve 5 (%4.6) hasta
da analjezik ile birlikte tetrahidrocannabinol alımı tespit
edilmiştir. Bu zehirlenenlerin içinde 4 (%3.8) hastada gebelik pozitifti. 84 (%77.8)
acil serviste, 3 (%2.8) dahili servislerde, 21 (%19.4) cerrahi servislerde
müşahede
altında tutulmuş olup 24 (%22.2) acil servisten taburcu edilirken 18 (%16.7) kliniği
izinsiz olarak terketmiştir. 99 (%91.7) hasta 24 saat altında müşahede edilmiştir.
Hastaların toplam tanı ve tedavi maliyetleri 465.8
∓ 285.1 (en az=0, en fazla=1931)
TL tutmuştur.
Sonuç: Hastaneye b
aşvuran zehirlenme olgularının müdahaleleri yapılmakla birlikte
ülke ekonomisi için de ciddi bir yük getirmektedir. İlaç zehirlenmelerinin önlenmesi
için yapılacak çalışmalarla ülke ekonomisine katkıda bulunacaktır.
Zeynep Çakır, Atatürk Üniversitesi Tıp Fak, Acil Tıp AD, Erzurum, Türkiye
zeynepgcakir@gmail.com
0442-2318403
107
P84-
ANTİDEPRESANLARLA OLAN SUİSİD GİRİŞİMLERİ
Uzkeser M*, Aköz A*, Bayramoğlu A*, Sarıtemur M*, Emet M*
*Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD, Erzurum, Türkiye
Giriş: Toplumumuzda çeşitli sebeplere bağlı giderek artan stres yükünün
sonucunda bireylerde depresyon görülme sıklığı artmaktadır. Bu yüzden sıkça reçete
edilmesi ve antidepresan ilaçlara erişimin kolaylaşması nedeniyle intoksikasyonlar
görülmektedir.
Gereç ve Yöntemler:
Erzurum Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil
Servisine 2008-
2012 tarihleri arasında antidepresan ilaç alarak suisid girişimi
nedeniyle başvuran 15 yaş ve üzeri hastalar prospektif olarak incelendi.
Bulgular:
Hastaların 246’sı (%63.4) bayan ve 142’si (%36.6)erkekti.
Hastaların yaş ortalaması 26.3
∓ 10.2 (en az=15, en çok=80) idi. Hastaların 53’ü
%%36.6) evli, 85’i (
%58.6) bekar, 3’ü (%2.1) dul, 3’ü (%2.1) nişanlı ve 1’i (%0.7)
eşinde ayrı yaşamaktaydı. Hastaların eğitim durumları sırasıyla; 9 (%6.2) okur yazar
değil, 11 (%7.6) okur yazar, 42 (%29) ilköğretim mezunu, 57 (%39.3) lise mezunu,
24 (%16.6) üniversite mezunu ve 2 hastanın da eğitim durumu bilinmiyordu.
Hastaların iş durumuna bakıldığında 28 (%19.3) çalışmakta, 32 (%22.1) işsiz, 46
(%31.7) ev hanımı, 33 (%22.8) öğrenci ve 6 (%4.1) serbest meslek olarak kaydedildi.
Hastaların suisid nedenlerinden en sık görülenleri; 35 (%24.1) ruhsal hastalık, 34
(%23.4) ailesel problemler, 14 (%9.7) karşı cinsle ilgili sorunlardı. 31 (%21.4)
hastanın daha önceden intihar girişiminde bulunduğu öğrenildi. Hastaların 12 (%8.3)
acil servisten taburcu, 1 (%0.7) başka bir merkeze sevk, 115 (%79.3) acil servis veya
diğer kliniklerde hospitalize edilirken 13 (%9) hasta tedaviyi kabul etmeme ve 4
(%2.8) hasta
takipleri sırasında tedavisi bitmeden kendi isteğiyle acil servisten ayrıldı.
139 (%95.9) hastaya acil serviste mide lavajı, aktif kömür uygulaması ve destek
tedavisi verildi.
Sonuç:
Acil servise başvuran intoksikasyonlar arasında sık rastlanılan
antidepresan zehirlenmeleri; depresif intihara
meyilli hastaların sık kullandığı bir ilaç
olması nedeniyle önem arzetmektedir. Bu hastaların tekrarlayan intihar girişimleri
olabileceği de akılda tutulmalıdır.
Mücahit Emet, Atatürk Üniversitesi Tıp Fak, Acil Tıp AD, Erzurum, Türkiye
mucahitemet@gmail.com
+90 442 231 84 03
108
P85-
ÖZKIYIM AMAÇLI ANTİBİYOTİKLERLE OLAN ZEHİRLENMELER
Uzkeser M*, Bayramoğlu A*, Aköz A*, Sarıtemur M*, Çakır Z*
*Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD, Erzurum, Türkiye
Giriş:İlaç zehirlenmeleri genellikle acil servis başvuruları arasında sık
rastlanmaktadır. Antibiyotik zehirlenmeleri klinik açıdan önemi düşük olsa da
psikiyatrik nedenlerin önemli olduğunu düşünmekteyiz.
Gereç ve Yöntemler:S
on 4 yılda 52’si (%76.5) kadın olmak üzere toplam 68
özkıyım amaçlı aşırı antibiyotik alarak acil servise başvuran hastaların retrospektif
tarama yapılmıştır.
Bulgular: 11(%16.2)
hastada daha önceden intihar girişiminde bulunmuş ve 5
(%7.4) hastanın ailesinde intihar öyküsü mevcuttu. 12 (%17.6) hastanın daha
önceden psikiyatrik bozukluk tanısı almıştı. Ailesinde psikiyatrik bozukluk öyküsü
olan 11 (%16.2) hasta tespit edildi.
Hastaların 13’ünün (%19.1) son 6 ay içinde
psikiyatri polikliniğine başvurdukları görüldü. 53 (%77.9) hastaya acil serviste
psikiyatri konsültasyonu istendi. Psikiyatrik konsültasyonlara göre 37 (%54.4)
hastanın acil servisteki ilk değerlendirilmelerinde tanı konulmamışken 27 (%39.7)
hastada impulsif suisid tanısı ve 4 (%5.9) hastada majör depressif bozukluk tanısı
konuldu. Bir (%1.5) hastada birlikte etanol alımı, 7 (%10.3) hastada birlikte
parasetamol alımı, 1 (%1.5) hastada birlikte benzodiazepin alımı ve 2 (%2.9) hastada
birlikte tetrahidrocannabinol alımı mevcuttu. Hastaların 43’ü (%63.2) hospitalize
edilirken 17’si (%25) acil servisten taburcu ve 8’i (%11.8) kliniği izinsiz olarak terk
etmiştir.
Dostları ilə paylaş: |