Sonuç:
Acil servise antibiyotik aşırı alımı ile başvuran hastaların klinik önemi
düşünülmese de altta yatan önemli psikolojik problemlerle karşılaşılabilmektedir. Acil
servis doktorları bu açıdan dikkatli olmaları gerekmektedir. İleride hastalar daha ciddi
öz kıyım amaçlı zehirlenmelerle başvurabilmektedirler.
Zeynep Çakır
zeynepgcakir@gmail.com
+90 442 231 84 03
109
P86- ÇOK SAYIDA YUTULMUŞ YABANCI CİSİM: OLGU SUNUMU
Uzkeser M*, Tekin E*, Sarıtemur M*, Bayramoğlu A*, Aköz A*,Aslan Ş*
*Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD, Erzurum, Türkiye
GİRİŞ: Tüm yaş guruplarında yabancı cisimlere rastlanmakla birlikte en sık okul öncesi
çocuklarda görülür. Erkek çocuklarda daha sık görülür. Yabancı cisimler çocuklarda genellikle
kazaen veya kasti olarak alınır.Mental bozukluğu olan şahıslarda, psikiyatrik bozukluğu
olanlarda, takma diş takan kişilerde daha sık görülür. Metal paralar ve plastik oyuncak
parçaları en sık yutulan cisimlerdir.
OLGU: 19 yaşında kadın hasta ailesi tarafından çivi yuttuğu fark edilmesi üzerine acil servise
getirildi.Özgeçmişinde psikiyatrik hastalığı olduğu öğrenilen hastanın herhangi bir şikayeti
yoktu.Hasta içine kapanıktı ve fazla konuşmuyordu. Hastanınvitalleri normaldi.Fizik
muayenesinde epigastrik bölgesinde hafif hassasiyeti mevcuttu. Belirgin defans, rebound ve
ele gelen kitle tespit edilmedi.Abdominaldistansiyonu yoktu. Direkt batın grafisinde çok
sayıda yabancı cisimle uyumlu opak görünüm mevcuttu (resim 1).Hastanın yapılan
endoskopisinde mide eritemli ve ödemli idi.Mide korpusunda en az 30-40 adet metalik çivi
gözlendi. Perforasyon riski nedeniyle çıkartılamadı. Hasta ameliyata alınarak gastrotomi
yapıldı.Mide içerisinde 100 adet çivi, 6 adet tel, 1 adet pil çıkartıldı.Jejunumda 1 adet çivi
daha çıkartıldı.
TARTIŞMA: Oral yolla alınan farklı boyutlardaki çivi, tel ve pil mideden çıkartılmıştır.
Çocuklarda sık görülmesine rağmen mental bozukluğu ve psikiyatrik bozukluğu olan
yetişkinlerde de görülebilir. Çocuklarda düzgün kenarlı, erişkinlerde keskin kenarlı yabancı
cisimler daha sık görülür. Yutulan cisimler en sık özefagusta takılmasına rağmen en sık mide
de tespit edilir. Yabancı cisimler fizyolojik darlık bölgelerine takılabilirler. Bu fizyolojik
darlıklar özefagustakikrikoid kıkırdak hizası, arcus aorta, özefagogastrik bileşim, pilor kanalı,
treitzligamenti ve ilioçekal halkadır. Ancak özefagusu geçip mideye ulaşan yabancı cisimlerin
%95’i kendiliğinden dışarı çıkabilir. Özefagusta yer alan cisimlerin acilen çıkartılması gerekir.
Yabancı cisim özefagustan daha aşağıda ise pil veya keskin kenarlı değilse ve tıkanıklığa yol
açmamışsa klinik ve radyolojik olarak takip edilmesi önerilmektedir. Peritonealirritasyon
bulguları varlığında veya yabancı cismin 48-72 saatten fazla aynı lokalizasyonda kalması
halinde cerrahi girişim planlanmalıdır.Pillerin yutulması korozif etkilerinden dolayı acil
müdahale gerektirebilirler.
SONUÇ: Yutulmuş gastrointestinal yabancı cisimlerin tedavisinde gözlem, endoskopi ve
cerrahi yöntemler kullanılmaktadır.Radyolojik muayenenin negatif olması yabancı cismi
ekarte ettirmez.Rijitözefagoskopi yabancı cisimlerin tanı ve tedavisinde en güvenilir ve en sık
kullanılan yöntem olduğu için acil servis başvurularında klinik şüphe varsa yapılması
düşünülmelidir.
Şahin Aslan
saslan29@hotmail.com
+90 530 433 92 54
110
Resim 1. Hastanın direk batın grafisi.
111
P87-
YÜKSEK DOZ ARİPİPRAZOL ALIMINA BAĞLI
İDRAR ve GAİTA İNKONTİNANSI
Arif DURAN¹, Hüsnü ÖNDER¹, Tarık OCAK
1
, Osman YILDIRIM2 ,
Şahin ASLAN³
1
: Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD, BOLU
2
: Abant İzzet Baysal Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Psikiyatri AD, BOLU
3
: Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD, ERZURUM
ÖZET:
Günümüzde intiha
r gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde önemli bir halk sağlığı ve ruh salığı
sorunu oluşturmaktadır. Birçok ülkede intihar trafik kazalarından sonra en önemli ölüm
nedenidir. Özellikle son 30 yıllık veriler tarandığında ergenlik döneme ait intihara bağlı
ölümlerde ciddi bir artış olduğu tespit edilmiştir. Dünya genelinde yaklaşık 1 milyon kişi
intihar nedeni ile yaşamını yitirmektedir. İlaç alımına bağlı intihar girişimlerinde en sık
antibiyotikler, antidepresanlar, antiepileptikler, antihistaminikler ve koroziv etkili ilaçlar ön
plandadır. Ölümle sonuçlanan girişimler erklerde daha sık meydana gelmektedir. Alta yatan
hastalıklar içerisinde depresyon ilk sırayı almaktadır . Antidepresan ilaçların tek başına
faydalı olmadığı bazı depresif bozukluklarda tedaviye ek olarak yeni kuşak antipsikotik
ajanların başlanması gerekebilir. Bu sunumda depresyon tedavisi alan ancak klinik rahatlama
sağlanamadığı için yeni kuşak bir antipsikotik bir ajan olan abizol 5mg günde tek doz tedavisi
eklenen hastanın, intihar amaçlı yüksek doz ilaç alması ve bu ilaçlara bağlı görülen yan
etkilerini sunduk.
OLGU SUNUMU:
Acil kliniğimize yakınları refakatinde getirilen 31 yaşında bayan hastanın yaklaşık 4 saat önce
intihar amaçlı fazla miktarda ilaç aldığı öğrenildi. Hastanın psikiyatri kliniğince depresyon ön
tanılarıyla düzenli takiplerinin yapıldığı ve selektif serotonon geri alım inhibitörü (SSRI) olan
Essitalopram okzalat 10 mg 1x1, antipsikotik bir ilaç olan Aripiprazol 5mg 1x1 kullandığı
öğrenildi. Mevcut ilaçlarından sinirlenme anında 20 adet Essitalopram okzalat 10mg ve
Aripiprazol 5mg ‘dan 14 adet aldığı ifade edildi. Hasta geldiğinde özbakımı yeterli olup,
bizimle işbirliğine meyilli, idi. Ancak ilaçları içtikten 2 saat kadar sonra idrar ve gaitasını
tutamağını ifade eden hastanın kliniğimizde de idrar ve gaita deşarjı olduğu görüldü. Mevcut
klinik bulgunun Arip
iprazol 5mg içerikli ilaçtan 70 mg dozunda tek seferde alması nedeniyle
olduğu düşünüldü. İlaç etkileri araştırıldığında Essitalopram okzalat’ın daha çok idrar
retansiyonu ve kabızlık belirtileri verdiği, Aripiprazol 5mg içerikli ilacın ise idrar miktarında
artışa yol açtığı tespit edildi. Aripiprazol içerikli ilaca bağlı literatür taramasında ciddi
toksisite vakalarına rastlanılmadığı, idrar ve gaita inkontinansı bildirilen vaka olmadığı
görüldü. Hasta 24 saat acil yoğun bakım ünitesinde yatırılarak gözlendi. İdrar ve gaita
tutamama şikayetleri yaklaşık 16. saatinde geriledi. Hasta Psikiyatri Kliniğine devredildi.
112
SONUÇ:
İlaç alımına bağlı olarak görülen intiharlarda alınan yüksek doz ilaç yada ilaçların ne tarz bir
yan etki ile klinik bulgu vereceğini önceden kestiremiyoruz. Günümüzde ilaç sektöründe
oluşan teknolojik gelişmelerle birlikte yeni kuşak ilaçlar hasta ve hekim kullanımına
sunuluyor. Acil tıp ekibi yada toksikolojik vakalarla sık karşılaşan hekim grubunun da
oluşabilecek yan etkilere karşı bilgi düzeyinin arttırılması için bu olguyu sunduk.
Anahtar Kelime: Depresyon, Yan etki, Aripiprazol
Doç Dr Şahin ASLAN
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD, ERZURUM
Tlf: 05324913554
e- mail:
saslan29@hotmail.com
113
P88-
ACİL YOĞUM BAKIM ÜNİTESİNDE SKORLAMA SİSTEMİ
Bilir Ozlem* Ersunan Gokhan* Kalkan Asim * Yeniocak Selman** Ayaz Özkan
Teslime ***
*
Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı, Rize, Türkiye
** Haseki Eğitim Araştırma Hastanesi Acil Servis, İstanbul, Türkiye
***
Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahiliye Anabilim Dalı, Rize, Türkiye
Sorumlu Yazar:
Dr. Asim KALKAN
Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı,
53020 Rize / Türkiye
Telephone
: +90. 464 217 0366
Fax
: +09. 464 217 0367
Email
:
drasimkalkan@hotmail.com
Word count : 225
GİRİŞ-AMAÇ:
Acil kliniklerinde değerlendirdiğimiz kritik hasta gruplarının, oluşturulan kritik hasta takip
alanlarından zorunluluklar nedeniyle bir üst basamağa taşınmasıyla Acil Yoğun Bakım
Üniteleri (AYBÜ) ortaya çıkmıştır. Bu ünitelerde hastalıkların ciddiyetlerini belirlemek
amacıyla skorlama sistemlerinin yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmanın amacı,
AYBÜ’de takip edilmiş olan hastaların demografik özellikleri, invaziv mekanik ventilatör
oranları, yatış süreleri, SAPS II ve GKS skorlama sistemlerinin etkinliğini saptamaktır.
YÖNTEM:
Ç
alışma Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi AYBÜ’de Ekim-2008 ve Nisan-2010 tarihleri
arasında takip edilmiş olan 339 hastanın verilerinin retrospektif olarak incelenmesiyle
yapılmıştır. Hastaların YBÜ’e kabulü sırasındaki fizyolojik değişkenler kullanılarak SAPS II
ve GKS değerleri hesaplanmıştır. Elde edilen veriler SPSS 19.0 Microsoft for Windows
programı ile değerlendirildi.
114
BULGULAR:
Bu çalışmaya dahil edilen hastaların yaş ortalaması 62.75 ± 22 (2-96 yıl) yıl idi. Hastaların
%51.9’u (n=176) kadın ve %48.1’i (n=163) erkekti. Ortalama yatış süresi 4.38 ± 22.47 (1-44
gün) gündür. En fazla takip edilen (n=67, %19.8), mekanik ventilatör ihtiyacı olan ve en fazla
hayatını kaybeden hasta grubu, iskemik serebrovasküler hastalıklardır. İnvaziv mekanik
ventilatörle
%29.2 (n=99) hasta takip edilmiştir. Çalışmaya dahil edilen hasta gruplarının
SAPS II ve GKS değerleri sırasıyla 42.50 ± 22.83 ve 10.66 ± 4.06 olarak tespit edildi.
SONUÇ:
Yoğun bakım skorlama sistemleri, yatan hastaların ciddiyetini belirlemesi yanı sıra prognozu
ortaya koymada yol gösterici olmaktadır. Özellikle kısa süreli hasta takiplerinin yapıldığı
AYBÜ’de SAPS II ve GKS sistemleri prognozu belirleme acısından basit, hızlı ve etkin bir
yöntemdir.
115
P89- ACI BAL -
LOKAL REAKSİYON
Mehmet ÇIKMAN
1
,
Özgür İNEGÖL
1
, Ali KUTLUCAN
2
, Ertuğrul KAYA
3
, Ayhan
SARITAŞ
1
,
Şahin ASLAN
4
1
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi, Acil Tıp AD, Düzce, TÜRKİYE
2
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi, Dahiliye AD, Düzce, TÜRKİYE
3
Düzc
e Üniversitesi Tıp Fakültesi, Farmakoloji AD, Düzce, TÜRKİYE
4
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi, Acil Tıp AD, Erzurum, TÜRKİYE
Giriş: Deli bal zehirlenmesi, Rhododendron çiçeklerinden üretilen ve grayanotoksin içeren
balın tüketilmesiyle sonucu oluşur. Tipik zehirlenme tablosunda; sindirim sistemi irritasyon
bulguları, hayatı tehdit edebilen bradikardi ve hipotansiyon ile santral sinir sistemi bulguları
bulunur. Daha az sıklıkla lokal allerjik reaksiyonlara da sebebiyet verebilir.
Olgu:
33 Yaşında erkek hasta halsizlik, boğazda şişlik ve yutkunurken zorlanma şikayetleri
ile acil servisimize başvurdu. Hastanın öyküsünde bilinen başka bir hastalığı yoktu. Yapılan
muayenesinde orofarenks ve uvula
da ödem olduğu görüldü. Vokal kordlar ve larenks doğaldı.
Vücudun herhangi bir yerinde ürtikeryal lezyona
rastlanmadı. Anamnezde hastanın yaklaşık
iki saat önce acı bal yediği ve şikayetlerinin bundan sonra başladığı öğrenildi. Vital bulguları;
TA: 70/40 mmHg, Nab
ız: 45/dk, SS: 12/dk, Ateş: 36.2
0
C, SaO
2
: %94. Elektrokardiyografide
sinüs bradikardisi mevcuttu. Acil servisimizde 16 saat takip edilen hastaya takip süresinde 2
defa 0,5 mg atropin, 4000 cc SF, 80 mg prednol, 1 amp avil, 1 amp pantpas IV olarak verildi.
Hastadan y
apılan tetkiklerinde hiçbir anormallik olmayan, tansiyonu, nabzı normale dönen ve
uvula ödemi kaybolan hasta 16 saatlik takibin sonunda antihistaminik reçete edilerek ve
önerilerde bulunularak taburcu edildi.
Sonuç:
Daha sık Karadeniz kıyılarında rastlanan acı bal (grayanatoksin) zehirlenmelerine bal
ticaretinin global hale gelmesinden sonra artık dünyanın her yerinde rastlanabilmektedir.
Hayatı tehdit edebilecek düzeyde hiponsiyon ve bradikardi yapabilmesi ile ünlü olan
grayanatoksin aynı zamanda lokal ve sistemik allerjik reaksiyonlara da sebebiyet
verebilmektedir.
Acı bal zehirlenmesi düşünülen kişiler allerjik reaksiyonlar açısından da
ayrıntılı incelenmeli ve gerekirse bu açıdan da tedavi edilmelidirler.
Sorumlu Yazar
Yrd. Doç. Dr. Ayhan SARITAŞ
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi
Acil Tıp AD-DÜZCE
Tel: 0531 904 1000
e-mail: a_saritas_@hotmail.com
116
P90-
Büyük Eklem Çıkıklarının İlginç Birlikteliği: Bilateral Asimetrik Kalça Çıkığı ve
Omuz Çıkığı
Mustafa USLU
1
, Mehmet ARICAN
1
, Ayhan SARITAS
2
, Ramazan BUYUKKAYA
3
, Hayati
KANDIS
2
1
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ortopedi ve Travmatoloji AD, Düzce, TÜRKİYE
2
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi, Acil Tıp AD, Düzce, TÜRKİYE
3
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi, Radyoloji AD, Düzce, TÜRKİYE
Giriş: Travmatik bilateral kalça çıkığı nadir görülen bir durumdur. Bu duruma tek taraflı
anterior omuz çıkığının da eklenmesi ise, çok daha nadir görülebilecek bir durumdur.
Olgu:
57 yaşındaki erkek hasta kiraz ağacından düşme sonrası acil servise getirildi.
Muayenede her iki kalçada ve sağ omuzda hassasiyet ile şekil bozukluğu mevcut idi. Direk
grafilerde bilateral asimet
rik kalça çıkığı, aynı zamanda sol asetabulum posterior duvar kırığı
ve sağ omuz anterior çıkığı tespit edildi (Resim 1a-1b). Travmatik kalça çıkıkları ve omuz
çıkığı acil ortopedik bir durumdu. Her üç eklem içinde acil kapalı redüksüyon yapıldı. Daha
sonra sol asetabulum posterior duvarı vidalarla açık redüksüyon ve internal tespit ile onarıldı
(Resim 2a-2b-2c).
Sonuç: Posttravmatik artri
t ve osteonekroz gibi ilişkili ciddi komplikasyonlar bilinmeli ve
uygun tanı, tedavi ve prognoz değerlendirilmelidir. Bilgilerimiz dahilinde daha önce
yayınlanan olgularda etiyolojide ağaçtan düşme ve üç büyük eklemi de kapsayan çoklu eklem
çıkığı tanımlanmamıştır.
Anahtar kelimeler: Travma
, asimetrik kalça çıkığı, omuz çıkığı, acil tedavi
117
Resim 1a-1b: Bila
teral asimetrik kalça çıkığı, sol asetabulum posterior duvar kırığı ve sağ
omuz anterior çıkığı.
Resim 2a-2b-2c:
Hastanın redüksiyon sonrası görüntüleri.
Sorumlu Yazar
Yrd. Doç. Dr. Ayhan SARITAŞ
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi
Acil Tıp AD-DÜZCE
Tel: 0531 904 1000
e-mail: a_saritas_@hotmail.com
118
P91-
ÇOCUK RUHLU YETİŞKİNLER
Behiç Volkan BOZ
1
, Mehmet ÇIKMAN
1
, Mesut OKUR
2
, İbak GÖNEN
3
,
Ayhan SARITAŞ
1
,
Sahin ASLAN
4
1
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi, Acil Tıp AD, Düzce, TÜRKİYE
2
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Hastalıkları AD, Düzce, TÜRKİYE
3
Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hastalıkları AD, Düzce, TÜRKİYE
4
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi, Acil Tıp AD, Erzurum, TÜRKİYE
Giriş: Suçiçeği daha çok çocukluk çağlarında görülen ateş yüksekliği, veziküler polimorfik
döküntüler ile k
arakterize, çok bulaşıcı fakat hafif seyirli bir virus hastalığıdır. Aşı ile
önlenebilir hastalıklardan olup yenidoğan döneminde ve erişkin yaşta çok nadir görülür.
Varisella zoster virusunun neden olduğu bu hastalık daha ziyade kış ve bahar aylarında
epid
emi yapmaktadır.
Olgu:
21 yaşında bayan hasta, 3 gün önce halsizlik ile başlayan şikâyetleri daha sonra yaygın
döküntüler, kaşıntı ve ateş yüksekliği ile devam etmesi ve şikâyetlerinin geçmemesi üzerine
acil servisimize başvurdu. Yapılan fizik muayenesinde tüm vücudunda yaygın polimorfik
veziküler döküntüler görüldü.
Vital bulguları; TA: 110/70 mmHg, Nb: 96 atım/dk, SS: 12/dk,
Ateş: 37.8
0
C.
Hastanın hemogramında lenfosit hakimiyeti görüldü (WBC: 4,63, NEUT: %
22,8, LYMPH:
55), CRP: 0,88 idi. Hastanın böbrek fonksiyon testleri ve karaciğer fonksiyon
testleri normal olarak ölçüldü.
Hastanın tipik kaşıntılı polimorfik veziküler döküntüleri,
subfebril ateşi ve hemogramında lenfosit hâkimiyeti dikkat çekiciydi. Hastaya suçiçeği tanısı
kondu. Ateşi düşürülüp tedavisi düzenlendikten sonra hasta taburcu edildi.
Sonuç:
Çocukluk çağlarında sık görülen suçiçeği hastalığı erişkin hastalarda da nadiren
karşımıza çıkmaktadır. Söz konusu hastada doğru tanının konmasında en önemli kısmı makül,
papül, vezikül, püstül v
e krutların aynı anda bulunduğu tipik görünüm (polimorfizm)
oluşturmuştur. Sıklıkla çocukluk yaş grubunda karşılaştığımız suçiçeği hastalığının
yetişkinlerde de karşımıza çıkabileceği akılda bulundurulmalıdır.
Sorumlu Yazar
Yrd. Doç. Dr. Ayhan SARITAŞ
Dü
zce Üniversitesi Tıp Fakültesi
Acil Tıp AD-DÜZCE
Tel: 0531 904 1000
e-mail: a_saritas_@hotmail.com
119
P92-
Tip I Akut Aort Diseksiyonlu Bir Olguda Atipik Prezentasyon: Diş Ağrısı
Hızır Ufuk AKDEMİR, Burcu TÜRKÖZ, Yıldıray ÇELENK, Semih Murat YÜCEL, Yücel
YAVUZ
GİRİŞ-AMAÇ: Aort diseksiyonu (AD) acil servise nadir başvuru nedenlerinden biridir ancak
genellikle ölümcül seyreder.
Genellikle hastalar interskapular veya göğüs ön duvarında ani
başlayan ağrı şikayeti ile başvururlar. AD bazen atipik şikayet ve bulgularla da prezente
olabilir. Miyokard infarktüsü, inme, kas-
iskelet sistemi ve spinal kord hastalıkları, disfaji,
renal kolik, akut börek yetmezliği, baş ağrısı ve senkop bunlardan bazılarıdır. Bu makalede
acil servisimize
diş ağrısı ile başvuran ve yapılan tetkikler sonucu Tip I AD tanısı konulan bir
hasta
sunulmuştur.
OLGU:
Kırk üç yaşında erkek hasta acil servisimize diş ağrısı, sağ bacakta uyuşma ve yan
ağrısı şikayeti ile başvurdu. Hasta önce şiddetli bir diş ağrısı yaşadığını ve sonrasında sağ
bacağında uyuşma, daha sonra da her iki yan tarafında ağrı olduğunu ifade etti. Özgeçmişinde
özellik olmay
an hastanın fizik muayenesinde; kan basıncı: 180/120 mmHg (sol kol) ve 140/80
mmHg (sağ kol), nabız: 100/dakika (ritmik), solunum sayısı: 20/dakika ve ateş: 36 ºC idi.
Hastanın her iki femoral nabzı elle alınabiliyordu ancak sağ arteria tibialis posterior dışında
elle alınabilen distal nabzı yoktu. Laboratuar tetkiklerinde WBC: 18.000/uL ve glukoz: 132
mg/dl olması dışında ek özellik yoktu. Elektrokardiyografi (EKG)’de normal sinüs ritmi ve
kalp hızı yaklaşık olarak 100/dakika olarak saptanın hastanın çekilen PA Akciğer grafisinde
mediasten genişliğinde artma, aort topuzunda silinme ve çıkan aort lokalizasyonunda
genişleme olduğu görüldü (Şekil 1). IV kontrastlı torakoabdominopelvik bilgisayarlı
tomografi çekilen hastada Tip I AD tespit edildi
(Şekil 2,3). Kardiyovasküler cerrahi bölümü
ile konsülte edilen hasta acil şartlarda ameliyata alındı.
Şekil 3
120
Şekil 2
Şekil 3
SONUÇ:
Bilinç değişikliği, baş ağrısı, bayılma, ekstremitelerde güç kaybı, hematüri, idrar
çıkışında azalama ve atipik yerleşimli ağrı gibi AD için beklenmedik yakınmaları olan
hastalarda laboratuar ve görüntüleme yöntemlerinin uygun ve zamanında kullanımı tanı
sürecine olumlu katkı sağlar. Hızlı ve doğru tanı ile morbidite ve mortalitede azalma
sağlanabilir.
121
P93-
ACİL SERVİSİMİZE TETRAHİDROKANNABİNOL KULLANIMI İLE
BAŞVURAN HASTALAR
AKÖZ A.,
*
AKGÖL GÜR S.T
*
.,SARITEMUR M.
*
, BAYRAMO
ĞLU A.
*
, UZKESER
M.
*
,EMET M.
*
*Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp A.D-Erzurum
GİRİŞ: Tetrahidrokannabinol(THC), kenevir türevlerinden uyuşturucu olarak kullanılan
esrarın ana maddesidir. Esrar en sık kullanılan yasadışı maddedir. Çoğunlukla öfori, sedasyon
ve gevşeme oluşturur. Bununla birlikte panik atak, depersonalizasyon ve psikoz oluşturabilir.
Dünyada 200-
300 milyon kişinin düzenli olarak esrar kullandığı düşünülmektedir. Esrarın en
yaygın kullanılma biçimi sigara şeklinde içilmesidir. Etkisi birkaç saniye ile birkaç dakika
içinde ba
şlar, yarım saatte zirveye ulaşır ve yaklaşık 3 saat içinde sona erer.Esrar kullandığını
belirten
kişilerde sigara,alkol ve özellikle diğer uyuşturucu ve uyarıcı maddelerin
ku
llanımının, hiç esrar kullanmayanlara göre oldukça yaygın olduğu gözlenmiştir.
Dostları ilə paylaş: |