See discussions, stats, and author profiles for this publication at



Yüklə 0,82 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə7/12
tarix25.11.2022
ölçüsü0,82 Mb.
#70473
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12
Epistemological Turn and The Ontology of Philosoph

yaklaşma fikri, realist bir dünya görüşü varsayar ve hatta gerektirir. Bu, gerçekliğin herhangi 
bir teorinin betimlediği gibi olduğunu varsaymaz; bir gerçeklik olduğunu ve fikirler, teoriler
hipotezler olmaksızın da gerçekliğin var olduğunu kabul eder. “Bilim insan fikirlerinin üretim 
sistemidir: Buraya kadar idealizm haklıdır. Ancak bu fikirler olasılıklar karşısında 
başarısızlığa uğrayabilir. Bu yüzden sonuç olarak realizm haklıdır” (Popper, 2015, s. 37, 38). 
Ancak Popper’ın epistemolojik süreci problemlerle başlatması ve problemlerle bitirmesi 
(2015, s. 15-19), onun bilgi teorisinin ontolojiyle temasını büyük ölçüde pragmatik kılar. Bu 
nedenle de kendisini metafiziksel realist olarak tanımlar (2015, s. 77, 78). Çünkü epistemoloji 
üzerinden (indirgeme hatasına düşmeksizin
8
) ontoloji tesis edilemez. Bu bağlamdaki 
gerçeklik tanımı (paradigması) fiziksel dünyanın (Popper’ın Dünya 1’i) şeyleridir –taşlar, 
ağaçlar, hayvanlar. Buna ek olarak, Popper, Dünya 1’deki şeyleri doğrudan veya dolaylı 
olarak etkileyebilecek şeylere de ‘gerçek’ demeyi önerir (2015, s. 79, 80). Temas, ‘bizi 
etkileyen şeyler ve bu etkileyen şeyleri etkileyen şeyler’ üzerinden kurulduğundan tartışma 
ontolojik değil epistemolojik kalır. Söz konusu olan, bizi etkileyen ve bizim 
7
Bu konunun (Hempel’in ve Carnap’ın kuramsal terimler, köprü ilkeler, tekabüliyet kuralları tartışmasının) daha 
geniş bir incelemesi için bkz. Anlı (2016). 
8
Belli tanımlarla ya da tanımlar altında bilinenin, bu tanımlardan bağımsız olarak var olmadığı yönlü ya da bir 
şeyin kuramdan bağımsız tanımının verilemeyeceğinden kuramdan bağımsız şeyler yoktur demeye geçen bir 
indirgeme. Ana çerçevede, ontolojik problemleri epistemolojik formda çözme girişimi. 


EPİSTEMOLOJİK DÖNÜŞ VE BİLİM FELSEFESİNİN ONTOLOJİSİ 
-BİLİMSEL DÜNYA KAVRAYIŞI’NDAN ELEŞTİREL REALİZME ONTOLOJİNİN EPİSTEMOLOJİ İLE TEMELLENDİRİLMESİ- 
747 
etkileyebileceğimiz şeylerdir ve kimi zaman bu ikisi arasında bir dolayım olarak kimi 
zamanda bizi etkileyen şeyler olarak temsiller odaktadır. Buna bağlı olarak da gerçeklik 
‘temsil problemi’ altında tartışılır. Bu nedenle özellikle Kuhn ve sonrası için karşıt-bilim 
tezlerine
9
yöneltilen eleştirilerin odak noktası realizm – anti-realizm gerilimi değil (ontolojik 
gerilim), rasyonalizm – irrasyonalizm gerilimidir (epistemolojik gerilim).
10
Kuhn’un önerdiği gibi, ‘bilmek-istediğimize-doğru-evrim’ düşüncesinin yerine, 
‘bildiklerimizden-başlayan-evrim’ düşüncesini koymayı” öğrenerek “bir sürü rahatsız edici 
sorundan” kurtulmak demek, “paradigma değişikliklerinin bilim adamlarını ve onlardan bir 
şeyler öğrenenleri gerçeğe gittikçe daha çok yaklaştırdığı yolundaki açık ya da örtülü 
inancımızı sonunda terk etmemiz” gerektiği anlamına gelmektedir. Bu temelde Kuhn, “tıpkı 
biyolojik evrimde olduğunu varsaydığımız gibi, bu sürecin de [bilimsel ilerlemenin] tümüyle 
belirli hiçbir hedef olmadan, yani her aşamasının daha yakından benzediği sabit ve sürekli bir 
bilimsel ‘gerçek’ olmadan meydana gelmesi de akla tamamen yatkındır” dediğinde (2000: s. 
234, 235) köprüler yakılmaktadır. Çünkü bu, bilgi kuramsal yönelimin ontolojik temelini 
kaybedip bir irrasyonalizme savrulması olarak görülmektedir. Ontolojiden kopmuş Kuhn’un 
son çabaları da teori tercihinin tarafsız bir aritmetiğinin ve gereğince uygulandığı zaman her 
bireyi aynı sonuca götürecek sistematik bir karar verme işleminin bulunmadığını söylemesiyle 
(2000, s. 265, 266) boşa düşer.
Bu noktada, ‘temsil problemi’ni esas alan bilgi kuramsal modelleme girişiminin 
evrimsel süreci pragmatik temasa odaklanmaya ulaşır. Çünkü Kuhn ile birlikte, analitik 
gelenek için dahi bilimi tarihsizleştirerek kavramak olanaksız hale gelmiştir, fakat bu tarih 
‘gerçeklik’ pahasına yazılamamaktadır. Bu durumda çıkış kapısı, “düşündüklerimizin değil de 
yaptıklarımızın tarihi”ne odaklanmak ve “gerçeklik bizim dünyada ne düşündüğümüzden çok 
ne yaptığımızla ilgilidir” demektir (Hacking, 2016, s. 36).
Ontolojik temasın ‘müdahale’ üzerinden kurulmasının pragmatikliği, bilimsel teorileri 
‘işe yarar bir düşünce aracı’ olmaya indirgememe iddiasındadır. Bu kez de Wittgenstein’ın 
ikinci dönemine gönderimle şu söylenebilir: Bilimsel teoriler alet çantasındaki aletler 
(Wittgenstein, 1998, s. 17) gibidir. Ancak çekicin işe yaraması, ‘çivi’nin ve çiviyle müdahale 
edilebilen diğer her şeyin gerçekten var olmasına bağlıdır. Böylece, araçsalcı olmayan bir 
pragmatik konum açılır. Bu konumun araçsalcı olmamasının diğer bir nedeni de teorilerin 
birer araç olarak ele alındıklarında yanlışlanabilir olmamalarıdır. Öyle ki, Newton Teorisi 
halen belirli sınırlar dâhilinde (ki esasında bu sınırlar pratik yaşamın tümüdür) 
uygulanabilirliğini korumaktadır. Çünkü pratik uygulamalara dönük araçsalcı amaçlar için bir 
teori yanlışlanmasının ardından da (limitleri dâhilinde) kullanılmaya devam edebilir. O halde, 
gerçeklikle temas noktasındaki pratik sonuç uygulanabilirlik ise, Newton Teorisi da en az 
Einstein’ın teorisi kadar gerçekliğe dairdir. Oysa bir teorinin yanlışlanmış olması onun 
gerçekliğe uymadığının açık göstergesidir. Gerçeklik hakkındaki bir varsayım (ki bütün 
bilimsel teoriler böyledir) sınandığında ve başarılı biçimde yanlışlandığında, çok açık bir 
biçimde herhangi bir varsayımın doğrudan çarpabileceği bir gerçekliğin var olduğu 
görülmektedir (Popper, 2002, s. 150-152, 155). Bu, gerçeklik hakkında şüpheci olunamayacak 
bir epistemolojik konumdur. 
Bu konum epistemolojik boyuttaki temsiller ile ontolojik boyut arasındaki geçiş 
bölgesinde yer alan ‘nedensellik’ konusunda da sağlam bir temel oluşturmaktadır. Temsiller 
düzeyinde kaldığı sürece nedenselliği bir tür korelasyondan öte koyutlayamayan 
9
Karşıt-bilim tezleri, ortodoks bilim anlayışına ve ona bağlı bilim imgesine karşıtlık anlamı taşımaktadır. 
10
Buradaki esas hedef şüphesiz ki Feyerabend’dir. Çünkü Kuhn bu yolu açmış olsa da bilimsel rasyonaliteye 
hiçbir zaman –en azından açıkça- karşı çıkmaz. Ancak, Lakatos buna ikna olmadığından, Kuhn’a karşı Popper’ı 
tekrar düzenleme yoluna gitmiştir (Hacking, 2016: s. 33). 


748
GAUN JSS 
pozitivizmden farklı olarak bu epistemolojik konum, bir olayın belli bir sonucu üretmesinin 
nedeninin kavrandığının en önemli göstergesini ve kanıtını, bu olayları başka tür olayları 
üretebilmek için kullanabilmekte görür. Ölçmek temsilin ontolojik statüsünü ancak bir yere 
kadar götürebilir. Oysa nedensellik kavrayışına bağlı olarak müdahale ederek yeniden 
düzenleyebilmek temsili ontolojik olarak gidebileceği son noktaya vardırır. Gerçeklik, bize 
etki eden ve bizim etki edebildiğimiz şeylerdir. Temsil ve müdahalenin tam çakışması ise 
(tam ifadeyle, ‘temsil olarak gerçeklik’ ile ‘müdahale olarak gerçeklik’in) ancak modern 
bilimle vuku bulmuştur. Bu nedenle, 17. yüzyıldan sonra felsefenin ayrı ayrı epistemoloji ve 
ontoloji (çoğu zaman bir diğerini dışlayan, yok sayan ya da önemsizleştiren) patikaları olsa da 
epistemoloji – ontoloji birlikteliğinin tartışılabileceği yegâne mecra ve konu artık bilimdir.

Yüklə 0,82 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin