See discussions, stats, and author profiles for this publication at



Yüklə 0,82 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə3/12
tarix25.11.2022
ölçüsü0,82 Mb.
#70473
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12
Epistemological Turn and The Ontology of Philosoph

Key Words: Epistemology, Ontology, Critical Realism, Vienna Circle, Epistemological Turn. 
Bu makale, 20. yüzyılın epistemoloji tartışmaları içerisinde açığa çıkan bir problemin 
kesitsel olmak üzere tarihsel ve tematik (problem odaklı) analizini yapmayı ve problemin 
çözümü yolunda bir çerçeve çizmeyi amaçlamaktadır. Bu problem, 20. yüzyıl epistemolojisi 
olarak görülebilecek olan bilim teorisinin (kuramının) ontolojisine dairdir. Temel ve basit 
soru şudur: Bilim felsefesi içerisinde epistemoloji temelli bir ontoloji olanaklı mıdır ve / veya 
epistemoloji olmaksızın alternatif ontolojiler arasında eleyici bir ayrım ve tercih yapılabilir 
mi? Bu ‘basit soru’ altında, makale, epistemolojik dönüşün bir gereği olarak ontolojiden geri 
çekilme ya da aynı anlama gelecek biçimde ontolojik yükten ‘kurtulmuş’ felsefenin seyrine 
dair içsel ve dışsal birer perspektif açmayı amaçlıyor. İçsel perspektif, bilgi teorisinin (theory 
of knowledge/science) kesitsel tarihine gönderimlerle içkin bir biçimde ve evrimsel olarak 
Roy Bhaskar’da tekrar ontolojiyle buluşmasının izini sürerken, dışsal tarih Kıta 
Avrupa’sından Adorno, Horkheimer ve Heidegger’in bilim üzerine ontolojik kökenli 
eleştirilerinin izini sürecektir. Bu iki izin kesişim noktalarının bulunması, bilim probleminin 
‘gerçekliği’ni bir kez daha göstermektedir. Ancak hemen belirtilmelidir ki bu isimlerin biraya 
getirilmeleri “birbirlerine rağmen”dir
1
. Yani, bu isimler özellikle kendi perspektiflerinden 
birbirlerini tamamlayan yap-boz parçaları değildir. Onları biraya getiren, bu çalışmanın teorik 
şiddetidir. Ancak bu ‘şiddet’, metinler-arası düzlem tarafından yanlışlanmamaktadır. 
‘Bilim problemi’nin gerçekliği ilk bakışta kendinden açık görünmesine rağmen, bu 
problemin felsefeyle ilişkisi sanıldığı kadar net değildir. 1929 yılında bu ilişki baki, fakat 
bağlam farklıdır. Artık insanlık 1687 itibarıyla ‘episteme problemi’ni çözmüştür. Göreli 
olarak kısıtlı bir alanda, doğa bilimlerinde gerçekleşen Bilimsel Devrim ve politik olarak da 
1789 Fransız Devrimi sonrası bilgi alanında sosyal-entelektüel meşruiyete kimin sahip 
çıkacağı tartışması, modern devletin kararlarını dayandırabileceği daha kesin bilgiye duyduğu 
gereksinime ilişkin tartışmayla örtüşmektedir. Bu mücadele, bir yanıyla doğayı bilmek ve ona 
hâkim olmak, diğer yanıyla da insanların dünyasıyla ilgili bilgiyi kimin, nasıl denetleyeceği 
konusunda verilen epistemolojik (daha doğru bir ifadeyle bilgi kuramsal) ve ardından 
kurumsal bir mücadeledir. Bu süreçte, “Modern” sözcüğü -en azından epistemolojik anlamda- 
“bilimsellik” sözcüğüyle hemen hemen eş anlamlı hale gelmiştir. Söz konusu bilgi üretimi 
olduğunda, daha da temelde, meşru bilginin tanımlanması/belirlenmesi olduğunda modern 
bilimin “başarı”sı standart koyucu bir niteliğe 19. yüzyılda ulaşmıştır. 20. yüzyılın ilk yarısı 
da büyük oranda bu standartların pekiştirilmesi üzerine yapılmış çalışmaların dönemidir. 
Çünkü 20. yüzyılın ‘büyük bilimsel devriminin’ açığa çıkardığı tüm örnekler, “hepsinin 
toplamından daha önemli bir ilkenin –yakın zamanda, pratik yaşamdaki her sorunun formüle 
edilmesinde ve çözülmesinde doğa bilimlerinden yararlanma olasılığının- örnekleridir” ve bu 
ilkenin temelinde de 20. yüzyılın toplumsal devriminin en karakteristik özelliklerinden biri 
yer almaktadır: “Bilimin işlevinin farkına varılmış olması” (Bernal, 2009, s. 22, 24). 
1
Bhaskar’ın eleştirel realizmi Marksizm’i sosyal teori olarak öne çıkarırken (2015, s. 169; 2017, s. 81, 120-125) 
Popper Marksist teoriyi bilim-dışı ilan eder. Adorno ve Horkheimer, Heidegger’i eleştirirken, Bhaskar, özellikle 
sosyal bilim tartışmasında tüm diğer ortodoks bilgi kuramlarıyla beraber Popper’ın bilimsel rasyonalite 
kuramının ve yanlışlama kriterinin de tümden ıskartaya çıkarılması gerektiğini söyler (Bhaskar, 2017; s. 83). 
Adorno, Heidegger’i Antik Yunanca anlamları düpedüz bozmakla, dilin tüm tarihini düpedüz bastırmakla itham 
ederken (2017, s. 44, 45), Bhaskar da ontolojik önermelerin (varlık hakkındaki önermelerin) sadece bilime 
referansla kurulabileceğini (fakat bunların epistemolojik önermelere indirgenemeyeceğini) söylerken 
Heidegger’den oldukça uzaklaşır. 


738
GAUN JSS 
Sunduğu olanaklar bağlamında Tarım Devrimi’yle kıyaslandığında önem bakımından 
açık ara önde olan Modern Bilimsel Devrim’le birlikte yaşanan dönüşüm muazzamdır. 
Felsefeyi bu dönüşümde yeniden konumlandıracak çalışmalar içerisinde merkezi bir öneme 
sahip olan 1929 tarihli bir manifesto niteliğindeki Wissenschaftliche Weltauffassung [Bilimsel 

Yüklə 0,82 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin