Siyasi. İDeolojiler



Yüklə 11,67 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə16/240
tarix11.08.2023
ölçüsü11,67 Mb.
#139183
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   240
1723-Siyasi Ideolojiler-Andrew Heywood-Chev-K.Bayram-O.Tufekchi-H.Inac-2011-345s (1)

Ol

Sosyal Demokrasi 
Özgi
..............................
bag
Anarko-Kapitalizm

irlük 
j
tutumları yansıttığından, yeni toplumsal eşitsizlik biçimlerinin ve global eşitsizliklerin genişleme­
sinin yaşandığı bir dünyada bu terimler, ilgisizmiş gibi görülemez.
21. Y Ü Z Y ILD A SİYASΠİDEOLOJİLER
20. Yüzyıl ın sonlarından beri, yaşadığımız dünyayı yeniden şekillendiren ve tarihin “hızlandığı” iz­
lenimini veren bir dizi siyasî, sosyal ve kültürel kargaşa söz konusudur. Geriye bakarak değerlendi­
rildiğinde, 1789’da Bastille’in yıkılışından, 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılışına kadar geçen iki yüz 
yıl, ya da daha kısası, 1 9 1 4 ’te Birinci Dünya Savaşının patlak vermesinden 11 Eylül 2001 de New 
York ve Washington’a yapılan terörist saldırılara; tüm olaylar, en azından belirsizlik ve şekilsizlik­
le mukayese edildiğinde, çağdaş dünyanın sürekliliği ve göreceli istikrarının damgasını vurduğu 
görülmektedir. M arx’in (bkz. s. 135) 1 8 4 8 ’de yaptığı, “Katı olan her şey buharlaşıyor” yorumu, 
ürkütücü ama kuşku götürmez biçimde de meseleyle ilgilidir. Bazılarına göre, bu gelişmeler, “ide­
olojiler döneminin” kapandığını işaret etmektedir. Yani günümüzde ana ideolojilerin, bir zamanlar 
yorumlayıp şekillenmesinde katkıda bulundukları siyasî dünyadan bağlantısının kesildiği ima edil­
mektedir. Bu türden iddialar, kitabımızın son bölümünde ele alınmıştır. En azından ana ideolojik 
gelenekler kendilerini, bir dizi yeni, çoğunlukla da bağlantılı meydan okumalara karşı ayarlamakta, 
hatta bazı durumlarda da bunlara göre tanımlanmaktadırlar. Bu meydan okumaların en önemlileri 
aşağıdaki gibidir:

Değişen dünya düzeni

Post-Modernlik ve “post-izmler”
► Küreselleşme


DEĞİŞEN DÜNYA DÜZENİ
Soğuk Savaş’ın sona ermesinin bir sonucu olarak dünya düzeni, önemli ölçüde değiştirilmiştir. So ­
ğuk Savaş’ın sona ermesi Doğu Avrupa’da 1989-1991 devrimleriyle komünizmin çökmesine; daha 
yakın dönemlerde de küresel terörizmin (bkz. s. 2 9 0 ) ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bu “uzun” 
Soğuk Savaş dönemi, ya da Hobsbawm’in (1 9 9 4 ) “kısa” 20. Yüzyıl olarak gönderme yaptığı 1914 
ile 1991 arası dönemin en göze çarpan özelliği, kapitalizm ile komünizm arasındaki ideolojik m ü­
cadeledir. Bu mücadele, İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde, ABD ve SovyetlerBirliğinin rakip 
süper güçler olarak ortaya çıkmalarıyla çok daha fazla yoğunlaşmıştır. Komünizmin çökmesinin 
ortaya çıkardığı ideolojik sonuçlar oldukça önemli ve geniş kapsamlı olsa da, hâlâ bir tartışma 
konusudur. Komünizmin çöküşüyle ilgili olarak yapılan ilk ve başlangıçtaki en etkili yorum, Batı 
tarzı liberal demokrasinin, özellikle de demokrasinin A B D ’deki biçiminin, dünya genelinde kendi 
ayakları üzerinde durabilecek yegâne ideolojik model olarak kaldığıdır. “Tarihin Sonu” teziyle bes­
lenmiş bu görüş, On Birinci Bölüm ’de tartışılmaktadır. Bu türden gelişmelerin sosyalizm üzerinde 
önemli etkiler oluşturduğu aşikârdır. Özellikle Sovyet tarzında yer alan M arksist-Leninist kılıktaki 
devrimci sosyalizm, hem gelişmekte olan ülkelerde hem de komünizm sonrası ülkelerde harcan­
mış bir çaba olarak görülmektedir. Demokratik sosyalizm de bu süreçten etkilendi; hatta bazıları, 
prestijinin çok ciddî anlamda tehlikeye düştüğünü öne sürdüler. Merkezî planlamanın başarısızlığı, 
özellikle “tepeden-aşağıya doğru” devlet denetiminin en ılımlılarına olan inancı bile zayıflattı. Bu 
durum, demokratik sosyalistleri refahın oluşturulmasında yegâne güvenilir araç olarak piyasayı ka­
bul etmeye mecbur bıraktı. Bu gelişmeler, Dördüncü Bölüm’de ayrıntılı olarak ele alınmıştır.
Ancak Soğuk Savaş’ın bitmesiyle beraber ortaya çıkan durumlar sadece sosyalist ideolojiyle 
sınırlı değildir. Komünizmin çökmesi, bırakın evrensel liberalizmin zaferi olmasını, bir dizi ideolo­
jik gücün ortaya çıkmasına yol açtı. Bu ideolojilerin en önemlileri, komünizm sonrası devletlerde 
ortaya çıkan ve Marksizm-Leninizmin yerini alan milliyetçilik, özellikle etnik milliyetçilik ile geliş­
mekte olan ülkelerde etkisini artıran ve çeşitli biçimlerde ortaya çıkan dinci köktenciliktir. Ayrıca, 
“sosyalizmin ölümü’ nden nemalanacakları düşünülen liberalizm ve muhafazakârlık gibi ideolojiler 
bile tuhaf bir şekilde etkilenmişlerdir. 20. Yüzyıl boyunca liberalizm ve muhafazakârlığın tutar­
lılıklarıyla beraber güçleri, bir dereceye kadar, sosyalist veya komünist “düşm an’ın karşıtı olarak 
tanımlanmaları gerçeğinden türetiliyordu. Örneğin 20. Yüzyıl’ın sonlarına doğru Yeni Sağ, “sinsice 
yaklaşan sosyalizme” karşı genel nefretle beraber Sovyet komünizmine yönelik de özel husumetin 
ifadesi olarak ortaya çıkmıştır. 21. Yüzyılda liberalizm ve muhafazakârlığın geleneksel düşmanları­
nın zayıflaması veya çökmesi, her ikisinin de daha şekilsizleşeceği ve farklılaşacağı anlamına gelir.
New York ve Washington’u perişan eden terörist saldırıların yer aldığı 11 Eylül 2001 tarihi, 
geniş ölçüde “dünyanın değiştiği gün” olarak yorumlanmaktadır. Ancak dünyanın nasıl değiştiği 
ve bu değişimin sonuçlarının ana ideolojilerle ilgili sonuçlarının ne olacağı çok belirgin değildir. 
Şüphesiz, küresel terörizmin gündeme gelmesi, ulusal ve uluslararası ölçekte birtakım ciddî sonuç­
lar doğuracaktır. Uluslararası alanda ABD, George W. Bush’un himayesindeki “teröre karşı savaş”


çerçevesinde, gittikçe küstahlaşan ve bazı açılardan tek yanlı bir dış politika izlemektedir. Bunun 
örnekleri arasında, Afganistan’daki Tâlibân rejiminin yıkılması ve Saddam Hüseyin’in Irakı’na karşı 
yapılan savaş yer alıyor. Ancak bu hareketlerin ideolojik sonuçlarının neler olacağını kestirmek 
oldukça güçtür. Bir taraftan, eğer “teröre karşı savaş” Batı karşıtı dinci militanlığı ve buna destek 
verenleri bertaraf etme veya yok etmede başarılı olursa, bu durum uzun vadede liberal demokra­
tik değer ve kuramların evrenselleşmesine katkıda bulunabilir ama öte taraftan bu savaş, Samuel 
Huntington’ın “Medeniyetler Çatışması” tezine uygun olarak, Amerikan ve Batı karşıtı çok daha 
keskin tepkiyi tahrik edebilir, dahası, köktenci din anlayışını daha da güçlendirebilir. Küresel terö­
rizm ulusal ölçekte ise genelde devleti, özelde ise yurttaşlarını koruma ve güvenliği muhafaza etme 
adına devlet otoritesini daha sağlam bir zemine oturtur. Bu yüzden Philip B obbitt The Shield ofA c- 
hilles
(A şil’in K alkan ı, 20 0 2 ) adlı eserinde, devletin özü gereği “savaşan bir kurum” olduğunu öne 
sürer. Terörist tehdit, sivil özgürlükler ve bireysel haklarla ilgili hassasiyetlerin üzerinde devletin 
güvenliği ve düzenin önceliğini tesis ettiği ölçüde, liberal duyarlılıkların aşınması ve muhafazakâr­
lığa doğru bir kaymayla ilişkilendirilebilir.

Yüklə 11,67 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   240




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin