Tili, adabiyoti va folklori instituti, alisher navoiy nomidagi davlat adabiyot muzeyi, urganch davlat universiteti



Yüklə 7,91 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə380/431
tarix15.09.2023
ölçüsü7,91 Mb.
#143696
1   ...   376   377   378   379   380   381   382   383   ...   431
Anjuman Boku (6)

Muhammes 
Tâ cünûn rahtın geyip tuttum fenâ mülkin veten 
Ehl-i tecridim ḳabûl etmen kabâ vü pirehen
Her ḳabâ vü pirehen giysem misal-i gonca ben 
Ger seniŋ çün ḳılmasam çâk ey büt-i nâzik-beden 
Gûrum olsun ol ḳabâ egnimde pîrâhen kefen 
Gerçi sevdâ-yı ser-i zülfündenim zâr u zelîl 
Geçmen ol sevdâdan olduḳça baŋa ömr-i tavîl 
Sanma terk edem bu sevdânı ger olsam ben katîl 
Çıḳmaya sevdâ-yı zülfiŋ baştan ey meh ger yüz ıl 
Üstühân-ı kellem içre tutsa akrebler veten 
Gâlib oldı subh-dem şevk-i gül-i rûyuŋ baŋa 
Seyr-i bâg ittim ki bûy-ı gül vire teskîn aŋa 
Gül görüp yâdınla dürr-i eşk saçtım her yana 
Düşti şeb-nem bâġa gir tâ gül nisâr itsin saŋa 
Sebzeniŋ her bergine bir dür ki tapşırmış çemen 
Der idim ey dil getirme hiç derd ehline şek 
Tâ seni hem salmasın bir derde devrân-ı felek 
Almadıŋ pend imdi âşıḳsın işiŋ âh eylemek 
Ey göŋül aşk ehline her şeb gülerdiŋ şem tek 
Ben demezdim mi ki tangla aġlayasıdır gülen 
Hâh sincâb eylesin ferşin 
Fuzûlî
hâh kül 
Hecr ara mutlak yuhu görmez göz eglenmez göŋül 
Yârsız aşk ehlinin dinlenmegi mümkin degil 
Nice dinlensin 
Habîbî
sensiz ey endâmı gül 
Kim batar cismine tende her tüg olmuş bir diken
O, doğuştan şair yaradılışlı müstesna bir kabiliyettir. Türk, Arap ve Fars 
kültürlerinin bir arada yaşam sürdüğü Kerbelâ, Hille, Necef ve Bağdat bölgelerinde 
kısaca Irak-ı Arap’ta dolaşır; Arapça ve Farsçayı hatta devrinin bütün ilimlerini 
gereğiyle tahsil eder. Eserlerinden hareketle tefsir, hadis, kelâm, fıkıh, mantık, 
hendese, hey’et ve tıp ilimlerine esaslı bir şekilde hâkim olduğunu rahatlıkla 
öngöre biliriz. O, âlim, fazıl, tabiatı hoş, sohbeti tatlı bir insandır. İyi bir şair ve 
âlim olması yanında, alçak gönüllü, faziletli, kanaat ehli, onurlu ve haysiyetli bir 
kişidir (Mazıoğlu, 1986, s. 17).


832 
Fuzûlî, üretken bir şairdir. Şiirlerini Türkçe, Arapça ve Farsça olarak üç dilde 
yazar. Şiirlerinde, Türkçeye son derece hâkimdir. O, duygu ve düşüncelerini 
insanlara en güzel şekilde anlatma, iletme, aktarma ve hissettirme vasıtası olarak 
şiiri seçer. Adeta, şiirin millî hisleri dile getiren bir söz sanatı olduğunun 
farkındadır. Yaşadığı dönemde, içinde bulunduğu Türk toplumunun inanç, anlayış 
ve törelerini ilmek ilmek şiirlerine işleyerek onları, başka gönüllere aktarmaya 
çalışır. Şiir söyleme sanatının maharetli üstatları arasına girer. Bu yolla, Türk dilini 
ötelerin ötesine taşır. Fuzûlî, şiir için büyük önem taşıyan aruz ve kafiye ilminde de 
son derece mahirdir. Şiirlerinde bilgiye, sevgiye, aşka, muhabbete, hoşgörüye, 
mütevazı davranışlara, doğruluğa ve temiz kalpliliğe geniş yer ayırır. Cahillerden, 
ikiyüzlülerden, menfaatçilerden, rüşvetle iş yapan memurlardan ve kadılardan ise 
daima yakınır ve sakınır. Fuzulî, şiir söyleme sanatında usta olduğunu, şiirlerini 
ustalıkla dile getirdiğini, şiir dilindeki kudretini ve Türk diliyle onu nasıl 
süslediğini şu ifadelerle anlatır (Mazıoğlu, 1986, s. 21-22): “
oysa ben öyle bir 
sultanım ki sözümün feyzi zaferler kazanır. Her sözüm Allah’ın yardımı ile denizler 
ve kararları tutan bir pehlivandır. Nereye gitse ne vergi, ne haraç alır. Hangi 
ülkeyi ele geçirse, kimseye zararı dokunmaz. Feleğin dönüşü ona bir zarar 
vermez
”.
Gerçekten de Fuzulî zekâsının keskinliği, kaleminin ustalığı, anlatımının 
hassaslığı ve güzelliği ile tüm nazik gönüllerin dikkatini çekmeyi başarır. Aşkı, 
ıstırabı, coşkun bir eda ile terennüm etmeyi bilir. Fuzûlî, Arapça ve Farsçayı çok 
iyi bildiğinden, Arap ve Fars şairlerini ve bunların edebiyatlarını yakından takip 
eder. Fars, şairlerinden Nizamî, Hakanî, Hüsrevi-i Dihlevî, Hafız ve Câmî O’nun 
en çok ilgi duyduğu, beğendiği şahsiyetlerdir (Mazıoğlu, 1986, s. 25). Üstelik O, 
yalnızca Arap ve Fars şair ve ediplerini takip etmekle yetinmez; bir Türk olması 
hasebiyle, Türk dünyası, Türk yurtları ve diyarlarıyla da yakından ilgilenir. Bütün 
Türk boylarına gönül kapılarını, gönül hanelerini ve gönül bahçelerini açar. Türkçe 
söz söyleyenlerin sultanı olarak onları, gönül mülkünde misafir eder. Onlardan 
büyük ilham ve feyiz alır, şiirlerini beğenir, benimser. Bu şairlerden ilki, yukarıda 
bahsettiğimiz üzere 15. asırda Azerbaycan sahasında yetişen ve Azerî şivesiyle 
şiirler yazan Habîbî’dir. Habîbî, aynı zamanda, şiir ve edebiyatta, Fuzûlî’ye 
üstatlık vazifesi görür. Bir diğeri, Türkistan coğrafyasının önemli merkezlerinden 
Herat’ta 9 Şubat 1441’de doğup 30 Ocak 1501’de vefat eden Ali Şîr Nevâyî’dir. 
Nevâyî, Türkistan’da 15. asrın başından başlayıp 20. asrın başına kadar devam 
eden ve bu coğrafyadaki tüm Türk boyları tarafından devlet, ilim, edebiyat, eğitim 
ve diplomasi dili olarak kullanılan Çağatay Türkçesinin gelişiminde ve kemale 
ermesinde mühim hizmetler yapar. O, eserlerini Farsça yazan genç Türk şair ve 
ediplerine seslenerek Türk dilinin Farsçadan üstün ve zengin olduğunu dile getirir. 
Bu yolda, Türkçe dil bilincinin tüm Türk dünyası içerisinde oluşmasını sağlar ve 


833 
bunu, o dönemin dilbilimi yöntemleri ışığında Muhakemetü’l-lügateyn adlı 
çalışmayla eserleştirir (Ercilasun, 2004, s. 410). İşte yetiştiği coğrafyada Farsça ve 
Arapçanın hâkimiyeti düşünüldüğünde, Ali Şîr Nevâyî’nin bu vasfı Fuzûlî’nin 
dikkatini çekmiş olmalı… 
Fuzûlî’nin Ali Şîr Nevâyî’den sonra muhabbet besleyip takip ettiği Türkistan 
coğrafyası şairlerinden bir diğeri de 15. asrın ilk yarısında şiirler kaleme alan ve 
Lutfî mahlasıyla şiirler yazan Çağatay Türkçesi temsilcilerinden Mevlana Lutfî’dir 
(Ercilasun, 2004, s. 409). 99 yıl yaşadığı düşünülen, doğum ve ölüm tarihleri kesin 
olarak bilinmeyen bu şair, tıpkı Nevâyî gibi dilinin sade ve ahenkli oluşu, ayrıca 
Türkçeyi kullanmaktaki kabiliyeti ile Fuzûlî’nin gönlünde taht kurmayı başarır, 
O’nun beğenisini toplar. Nitekim Fuzûlî, O’nun “
Ey ezelden tâ ebed köŋlüm 
giriftârıŋ seniŋ
” mısraı ile başlayan gazelini tahmis eder (Akyüz vd., 1990, s. 294-
295):

Yüklə 7,91 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   376   377   378   379   380   381   382   383   ...   431




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin