Terek, Uygur Harfli Oğuznamedeki Hayvanlarla Oğuz Kağan’ın İlişkisi Kış 2021/ 8-4
ss.1730-1752
1733
Giriş
Türk tarihinin en erken sözlü ürünlerinin başında gelen
Uygur harfli Oğuz Kağan
Destanı, Türklerin bir milli kimliği olup eski Türk yaşayışları, kültürleri, inançları, devlet
teşkilatı açısından verdiği ipuçlarıyla önemli bir eserdir. Oğuz Kağan’ın doğumu, olağanüstü
çocukluğu,
kahraman oluşu, eşleriyle karşılaşması, oğullarının dünyaya gelmesi, ülkeleri
fethetmesi, Oğuz boylarını oluşturup yurdunu oğullarına miras bırakması destanın
temel
konularıdır ve olaylar arasında bağlantılar destanda yer alan motiflerle sağlanmaktadır. Bu
motiflerden biri de hayvanlardır. Destanın başından sonuna kadar Oğuz hayvanlarla iç içedir.
Doğar doğmaz vücudu hayvansal özelliklerle tasvir edilir, büyüdüğünde at sürüleri güder,
insanların canavar diye korktukları gergedanı öldürerek ilk kahramanlığını
elde eder, seferi
boyunca gökten inen bozkurt ona kılavuzluk eder ve sonunda Oğuz yurdunu oğullarına
bağışlaması da hayvanlardan oluşan ritüelle gerçekleşir. Oğuz’un fethetmek için gittiği
ülkelerin coğrafyası da sahip olduğu madenler ve yaşayan hayvanlarla anlatılmaktadır.
Uygurca Oğuznamenin elimize ulaşan parçalarının başından
ve sonundan eksik olsa da
destanda yer alan hayvanlar açıkça görülmektedir. Orijinal el yazması parçalarının üzerinde
yalnızca üç çizim yer alır ve bu üç çizimin de destanda yer alan hayvanlardan oluşması,
hayvanların Türklerin yaşamında ve sanatında olan önemini gösteren bir husustur.
Türk masal, mitoloji ve destanlarında hayvanların sıkça yer almasının temelinde eski
Türklerin atlı göçebe medeniyete dayalı hayatlarından dolayı doğaya ve hayvanlara yakın
olmaları vardır. Türkler yaşam tarzları itibariyle doğada daha fazla zaman geçirerek
bulundukları coğrafyaya ait hayvanları daha yakından tanıyabilmişlerdir. Özellikle hayatta
kalma içgüdüsüne dayanan avcılık faaliyeti, Türk kültüründe önemli derecede yer edinmiş bir
unsurdur. Türk sözlü geleneği ürünlerine de yansıyan avcılık, Türkleri hayvanlara yaklaştıran
ve onları daha iyi tanımalarını sağlayan önemli bir motif haline gelmiştir.
Türklerin
hayvanlarla olan ilişkisiyle birlikte hayvanlar destan, masal, mitolojisinde yüklenen belli
anlamlarla birlikte bir sembol halini almışlardır.
Uygurca Oğuz Kağan Destanı’nda yer alan hayvanlar zaman zaman sıfat olarak,
zaman zaman bulunulan coğrafya hakkında
verilen ipucu olarak, zaman zaman da destana
Terek, Uygur Harfli Oğuznamedeki Hayvanlarla Oğuz Kağan’ın İlişkisi Kış 2021/ 8-4
ss.1730-1752
1734
heyecan katmak için mitik özelliklerle anlatılmışlardır. Destanın ana kahramanı olan Oğuz
Kağan da bu hayvanların bazılarıyla
etkileşimde bulunmuş, bazılarıyla bulunmamıştır.
Etkileşimde bulunduklarının da destanın olay örgüsünde önemli konumları vardır. Destan,
Oğuz’un doğumuyla başlar ve doğar doğmaz fiziki tasviri yapılır:
“Bu çocuğun yüzü gök; ağzı ateş (gibi) kızıl; gözleri elâ; saçları ve kaşları kara idi.
Perilerden daha güzeldi.”
1
Doğumundan sonra olağanüstü bir büyüme gösterir. Annesinin göğsünden ilk sütü
emip daha emmez, çiğ et, çorba ve şarap ister. Kısa sürede dile gelip kırk gün sonra yürümeye
başlar. Oğuz büyürken fiziksel değişimleri hayvansal özelliklerle anlatılmıştır:
“adakı ud adakı deg, billeri böri billeri deg, yağrı kiş yağrı deg, kogüsü aduğ kögüsü
deg irdi.”
2
(Ayakları öküz ayağı gibi; beli kurt beli gibi; omuzları samur omuzu gibi; göğsü
ayı göğsü gibi idi.)
Doğduğu zaman yapılan tasvirler Oğuz’un dış
görünüşünü, büyüdüğü zaman
zoomorfik benzetmelerle yapılan tasvirler ise Oğuz’un kuvvetini somut olarak tanımlar. Bu
tasvirde kullanılan hayvanlar sırasıyla: Öküz, kurt, samur ve ayıdır. Oğuz’un her bir uzvu,
başka bir hayvanın güçlü yanlarıyla anlatılıp, fiziki portresi hayvanlar
üzerinden verilmiş
olur.Hayvanlarla birlikte ele alınması, insanın doğayla ve hayvanlarla bütünleştirilmesidir.
Oğuz büyüdükten sonra hayatı boyunca hayvanlarla karşılaşacak ve bunlardan bazıları onun
karakterinde, destanın akışında önemli görevlere sahip olacaktır.
Dostları ilə paylaş: