Darabe meselen : örnek verdi, isnad etti



Yüklə 1,08 Mb.
səhifə13/100
tarix24.05.2020
ölçüsü1,08 Mb.
#31493
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   100
Arab Azer1


ecnihatin

: cenahlar, kanatlar

ecr

: bir ecir, ücret

ecramû

: suçlular, günahkârlar

ecran

: ecir, karşılık, mükâfat

ecre

: ecir, ücret, karşılık, bedel

ecre el muhsinîne

: muhsinlerin ücretini, ecrini, karşılığını, mükâfatını

ecre-hâ

: onun ecrini

ecre-hu

: onun ecrini

ecre-hum

: onların ecirleri, mükâfatları, yaptıklarının karşılığı

ecremnâ

: biz cürüm yaptık, suç işledik

ecren

: ecir, ücret, mükâfat

ecren kebîren

: büyük bir ecir, mükâfat

ecrin

: ecir, ücret

ecriye

: benim ecrim, benim ücretim

ecru

: ecir, ücret, mükâfat, karşılık

ecru-hu

: onun karşılığı, ecri, ücreti, mükâfatı

ecru-hum

: onların karşılıkları, mükâfatları

ecrun

: ecir, mükâfat, karşılık

ecsâmu-hum

: onların cisimleri, bedenleri, vücut yapıları

ectenibû

: çekinin, sakının

ecûzun

: yaşlı, ihtiyarım

ed dâi

: çağırıcı, davetçi

ed dâi

: davet eden, dua eden

ed dâıye

: çağıran, davet eden

ed dalâlete

: dalâleti, sapıklığı

ed dalâletu

: dalâlet

ed dalâlu

: dalâlet

ed dâllîne

: dalâlettte kalanlar, dalâlette olanlar, sapıklar

ed darari

: darlık, sıkıntı, özür

ed dâre

: yurt

ed dâre

: dar, diyar

ed dâre el âhırete

: ahiret yurdu

ed dârı

: diyar, yurt

ed dâru el âhiretu

: ahiret diyarı, ahiret yurdu

ed dâru el âhiretu

: ahiret yurdu

ed dâru el âhiretu

: ahiret yurdu

ed derecâtu

: dereceler

ed dı'fi

: kat kat

ed dimâe

: kan

ed dîn

: dîn

ed dine

: dîn (hesap, ceza)

ed dîni

: dîn

ed dînu

: dîn

ed dînu el kayyimu

: kayyum (Âdem (A.S)'dan kıyâmete kadar devam edecek olan) dîn

ed duâe

: dua, çağrı, davet

ed duafâu

: zayıflar, güçsüzler

ed dubura

: arkaları

ed duhâ

: kuşluk vaktine

ed dunya

: dünya

ed durri

: darlık, sıkıntı

ed durru

: bir zarar, bir sıkıntı, bir tehlike

edâe

: aydınlattı

edâet

: aydınlattı

ed'âfen

: kat kat

edallâ-nâ

: bizi saptırdı

edalle

: dalâlette bıraktı, saptırdı

edalle

: boşa çıkardı

edalle allâhu

: Allah dalâlette bıraktı

edalle-nâ

: bizi dalâlette bıraktı

edalle-nî

: beni saptırdı

edallu

: daha dalâlette: daha çok sapma

edallûne

: saptırdılar

edâu es salâte

: namazı ihmal (zayi) ettiler

edbâre

: arka, geri

edbâre-hum

: onların arkasından

edbâri-hâ

: onun arkası, arkasına

edbâri-him

: arkalarına

edbere

: arkasını döndü

eddâreke

: yetişti, erişti, tamamlandı

edhâ

: daha korkunç

edhıl-ni

: beni dahil et

edıllu

: sapmış olurum

ed'ıyâe-kum

: sizin evlâtlıklarınız

ed'îyâi-him

: onların evlâtlıkları

ednâ

: çok yakın, daha yakın, daha uygun

edrâ-ke

: sana bildirdi

ed'û

: davet ediyor

ed'û-kum

: sizi çağırıyorum, davet ediyorum

ed'û-kum

: sizi çağırıyorum

edullu-kum

: size delâlet edeyim, yardım edeyim

efâallâhu (efâe allâhu)

: Allah ganimet olarak verdi

efâda

: topluca, akın akın dönüp geldi

efadtum

: siz daldığınız

efadtum

: topluca geldiniz, akın akın geldiniz

efâe

: fey verdi, savaşsız elde edilen ganimetten verdi

efdâ

: birleşip kaynaşdı

efere

: gördün mü

effâkin

: (ağır) iftira edenler, yalan söyleyenler

effâkin (ifk)

: (çok) yalancı (yalan)

ef'ideten

: gönüller

efîdû

: topluca, akın akın dönüp gelin

efleha

: felâha, zafere ulaştı

efleha

: felâha, kurtuluşa erdi

efnânin

: fenler, çeşitli bilimsel (sanatsal) güzellikler, çeşitli ağaçlar

efrig

: boşalt, yağdır, indir (ver)

efsahu

: (dili) daha fasih, daha düzgün

efsedû-hâ

: onu ifsad ettiler, bozguna uğrattılar

efterâ

: iftira etti, uyduruyor

efti-nâ

: bize açıkla, tabir et, yorumla

eftû-ni (eftâ)

: bana açıklayın, tabir edin, fetva verin (açıkladı, tabir etti, fetva verdi)

efûze

: fevz (kurtuluş ve ganimet) kazanırım

efvâcen

: fevc fevc, bölük bölük

efvâcen

: grup grup

efvâhi-him

: onların ağızları, ağızları

ehâ

: kardeşini

ehabbu

: daha sevgili

ehabbu

: daha sevimlidir

ehade aşere

: on bir

ehade- hum

: onların birine, kendilerine

ehade-hum

: onlardan biri

ehade-kum

: sizden birisi

ehade-kum(u)

: sizden birisi: sizden biriniz

ehaden

: bir kişi, bir kimse, bir şey

ehade-nâ

: bizden birisi

ehadi-him

: onlardan biri, herbiri

ehadin

: biri, birisi, bir kimse

ehâdîse

: hadîs, nesilden nesile anlatılan sözler (efsane)

ehadu-hum

: onların herbiri

ehadu-hum

: onlardan birisi

ehadu-humâ

: onlardan biri

ehadu-kum

: sizden biriniz

ehadun

: bir kimse, bir başkası

ehâfu

: korkarım: korkuyorum

ehâfu allâhe

: Allah'tan korkarım

ehâ-hu

: onun kardeşi

ehâ-hu

: kardeşini

ehâ-hum

: onların kardeşi

ehakku

: daha çok hak sahibi

ehalle-nâ

: bizi yerleştirdi

ehâ-nâ

: kardeşimiz

ehâne-ni

: bana ihanet etti

ehassa îsâ

: Hz Îsâ hissetti

ehassû

: hissettiler

ehâta

: ihata etti, sardı, kapladı

ehâta

: kuşattı, kapsadı

ehâta allâhu

: Allah ihata etti, kuşattı

ehatnâ

: biz ihata ettik

ehattu

: ihata ettim (öğrendim)

ehavâti-hinne

: onların kız kardeşleri

ehavâti-kum

: sizin kız kardeşleriniz

ehavey-kum

: kardeşleriniz

ehaze

: aldı, yakaladı

ehaze-hu allâhu

: Allah onu ahzetti, yakalayıp helâk etti

ehaze-hum

: onları aldı (yakaladı)

ehaze-hum allâhu

: Allah onları aldı, yakaladı

ehazet-hu

: onu alır, tutar (mani olur)

ehazethum

: onları aldı, yakaladı

ehazet-hum

: onları aldı (yakaladı)

ehazet-kum(u)

: sizi aldı, yakaladı

ehaznâ

: aldık, ahzettik

ehaznâ

: almıştık: aldık

ehaznâ-hu

: onu aldık, yakaladık

ehaznâ-hum

: onları aldık, yakaladık

ehaztu

: aldım, yakaladım

ehaztu-hâ

: onu aldım (yakaladım)

ehaztu-hum

: onları helâk ettim, aldım, yakaladım

ehdâ

: en çok hidayete eren

ehdi-ke

: seni hidayet edeyim (ulaştırayım)

ehdi-kum

: sizi hidayet edeyim, ulaştırayım

ehî-hi

: kardeşi

ehle

: şehir halkı: ehil, sahip

ehle el beyti

: ehli beyt, ev halkı

ehle el kitâbi

: kitap ehli

ehle ez zikri

: zikir ehli (daimî zikrin sahibi)

ehle-hâ

: onun ehlini (ahalisini, içinde bulunanları)

ehle-ke

: senin ehlin, ailen, etrafındakiler

ehleknâ

: biz helâk ettik

ehleknâ-hâ

: onu helâk ettik

ehleknâ-hum

: biz onları helâk ettik

ehlektu

: helâk ettim, tükettim

ehle-nâ

: ailemize

ehli

: halk, şehir ehli: benim ailem

ehli el kitâbi

: kitap ehli

ehli en nâri

: cehennem ehli, cehennem halkı

ehlihâ

: onun halkı

ehli-hî

: onun ehli, kendi ehli, ailesi, yakınları

ehli-him

: onların aileleri

ehli-hinne

: onların sahipleri, aileleri

ehli-ke

: senin ailen

ehlu el kitâbi

: kitap ehli, kitap sahipleri

ehlu el kitâbi

: Kitap ehli

ehlu el medîneti

: şehir halkı

ehlu-hâ

: onun ahalisi, halkı

ehlu-hu

: onun ailesi

ehû-hum

: onların kardeşi

ehû-ke

: senin kardeşin

ehun

: kardeşi

ehvâ

: hevalar, hevesler

ehvâ

: düşürdü, yerin dibine geçirdi

ehvâe-hum

: onların hevaları, nefslerinin arzuları, istekleri

ehvenu

: daha kolay, çok kolay

Yüklə 1,08 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   ...   100




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin