Darabe meselen : örnek verdi, isnad etti



Yüklə 1,08 Mb.
səhifə18/100
tarix24.05.2020
ölçüsü1,08 Mb.
#31493
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   100
Arab Azer1


el mûriyâti

: kıvılcım saçanlar

el murselîne

: gönderilen resûller, mürseller

el murselûne

: (gönderilmiş) resûller

el musaddikîne

: tasdik edenler

el musahhari

: emre amade kılınmış olan

el musaytırûne

: hakim olanlar, sahip olanlar büyülenenler

el musebbihûne

: tesbih edenler

el musevvemeti

: salma atlar

el musîu

: kötülük yapan

el muslâ

: üstün olan, en alâ olan

el muslimîne

: İslâm olan, Allah'a teslim olan, müslüman erkekler

el musrifîne

: müsrifler, haddi aşanlar

el muşrikâti

: müşrik kadınlar

el muşrikîne

: müşrikler, ortak koşanlar

el muşrikûne

: müşrikler, şirk koşanlar, ortak koşanlar

el mussaddikîne

: sadaka veren erkekler

el mustad'afîne

: aciz, çaresiz, zayıf olanlar

el mustafeyne

: seçilmiş olanlar

el musteânu

: yardım (istiane) istenecek olan

el mustebîne

: beyan eden, açıklayan

el muste'hırîne

: Rabbim, ikisine de rahmet et

el mustehziîne

: alay edenler

el mustekbirîne

: büyüklenen, kibirlenen kimseler

el mustekîmi

: istikamet üzere olanlar

el mustekîmi

: doğru olarak

el mutahharûn

: tahir olanlar, arınmış olanlar, maddî (fizik vucudu abdestli olanlar ) ve manevî (şirk, şüphe, inkâr düşüncelerinden) temizlenmiş olanlar

el muteâli

: herşeyden üstün, yüce, âlî olan

el mu'tebîne

: hoşnut olunanlar, affedilenler

el mutekebbirîne

: kibirlenenler, büyüklük taslayanlar

el mutekebbiru

: pek büyük olan

el mutekellifîne

: mütekelliflerden (mükellefiyet koyanlardan)

el mutelakkîyâni

: iki telâkki edici, iki yazıcı, iki tespit edici

el mutenâfisûne

: yarışanlar

el mutesaddikîne

: sadaka verenler, tasaddukta bulunanlar

el mutetahhirîne

: temizlenenler, temizlenmiş olanlar

el mutevekkilîne

: tevekkül edenler, Allah'a güvenenler

el mutmainnetu

: mutmain olan, tatmin olan

el muttekîne

: muttekiler, takva sahipleri

el muttekûne

: takva sahipleri

el nezîru

: nezir, uyarıcı

el tekatâ

: çarpıştı

el uhrâ

: başka, diğer, sonraki

el uhteyni

: iki kız kardeş

el uhti

: kız kardeş

el ukdeten

: düğüm, tutukluk

el ulâ

: yüksek: evvelki, ilk

el ulemâu

: âlimler

el umemi

: ümmetler

el umuri

: ömür: işler

el umûru

: emirler, işler

el umye

: âmâ, kör

el umyi

: kör

el unsâ

: dişi

el unseyeyni

: iki kız

el urcûni

: hurma salkımının dalı

el urveti el vuskâ

: sağlam kulp

el usbeti

: bir topluluk

el usrâ

: zorluk, zor olan, zor

el va'de

: vaad

el va'di

: vadi: vaad, söz

el va'du

: vaad, söz

el vâhıdi

: bir (tek) olan, vahid olan

el vaîdi

: tehdit, ikaz

el vâkiatu

: o vakıa, o olay, o müthiş olay

el vakti

: vakit

el vakti el ma'lûmi

: malûm olan (bilinen) vakit

el vakûdi

: yakacak, yakıt

el vâlidâni

: ebeveyn, ana baba

el vâlideyni

: ana-baba

el vârisîne

: varisler, mirasçılar

el vârisûne

: varisler, miras sahipleri

el vasîdi

: mağaranın dış kısmı, giriş, avlu

el vasiyyetu

: vasiyet (etmek)

el vedka

: yağmur

el vedûdu

: çok seven

el vehhâbi

: karşılıksız veren, lütufkâr, hediye veren, hibe eden

el vehhâbu

: ihsan eden, bağışlayan, hak kazanmadan veren, karşılıksız veren

el velâyetu

: velâyet, yardım, dostluk

el velîyyu

: velî, dost

el verîdi

: can damarı, şahdamarı

el vesâka

: bağlar

el vesîlete

: bir vesile

el vesvâsi

: vesveseler

el vezne

: tartı

el virdu

: yer

el vucûhu

: vechler, yüzler, kişiler

el vuhûşu

: vahşi hayvanlar

el vuskâ

: sağlam

el yahûdu

: yahudiler

el yahûdu

: yahudi

el yakdû

: kada etsinler, yerine getirsinler (gidersinler)

el yâkûtu

: yakut

el ya'meli

: yapsın, çalışsın, amel etsin

el yemmi

: deniz

el yestecîbû-lî

: onlar bana icabet etsinler

el yestecîbû-lî

: onlar bana icabet etsinler

el yetâmâ

: yetimlere

el yevme

: bugün, o gün

el yevme el âhıre

: ahiret günü (Allah'a ulaşma günü)

el yezûkû-hu

: onu tatsınlar

el yusrâ

: kolaylık, kolay

elâne

: şimdi

eleddu

: çok şiddetli, amansız, azılı düşman,

elfâfen

: birbirine sarmaş dolaş olmuş, içiçe

elfe

: bin (1000)

elfe senetin

: bin sene

elfev

: buldular

elfeynâ

: biz bulduk

elfi

: 1000 (bin)

elfin

: bin

elhaknâ

: ilhak ettik, dahil ettik, kattık

elhaktum

: siz ilhak ettiniz, dahil ettiniz

elhâ-kum (u)

: sizi oyaladı

elheme-hâ

: ona ilham etti

elif, lâm, mim, râ

: hurûfu mukattaa; mukattaa harfleridir. Kur'ân-ı Kerim'de bazı surelerin başında zikredilen özel (anlamlı) harflerdir.

elîmen

: acı: elîm, acıklı

elîmin

: acı

elîmun

: elîm, acı

elkâ

: ilka etti, ulaştırdı

elka eş şeytânu

: şeytan ilka eder, ulaştırır

elkâ-hâ

: ona ilka etti, gönderdi

elkâ-hu

: attı, koydu, sürdü

elkav

: atın

elkavû

: (attılar) cevap verdiler

elkıh

: at, bırak

elkı-hâ

: onu at

elkî-hi

: onu bırak, at

elkıyâ

: atın

elkıyâ-hu

: onu atın

elkû

: atın, bırakın

elkû-hu

: onu atın, ilka edin, sürün

ellâ

: doğrusu

ellâ

: olma: olmaz, yoktur

ellâ (en lâ) ta'budû

: kul olmamanız

ellâ ekûne

: ben olmam

ellâ havfun

: korku yoktur, olmaz

ellâ na'bude

: kul olmayalım

ellâ netevekkele

: tevekkül etmeyelim

ellâ nukâtile

: savaşmamamız

ellâ nu'mine

: îmân etmememiz için

ellâ ta'budû

: kulluk etmeyin, kul olmayın

ellâ ta'lû

: nasıl büyüklük taslarsınız, büyüklük taslamayın

ellâ tehâfû

: korkmayın

ellâ tektubû-hâ

: onu yazmamanız

ellâ tekûne (en lâ tekûne)

: senin olmaman

ellâ tertâbû

: şüphe etmemeniz

ellâ tettebia-ni

: niçin bana tâbî olmadın

ellâ tettehızû

: edinmeyin (diye)

ellâ tukâtilû

: savaşmazsınız

ellâ tukellime

: konuşmaman, konuşamaman

ellâ tukellime en nâse

: insanlarla konuşmaman

ellâ tunfikû

: infâk etmiyorsunuz

ellâ yec'ale

: kılmamak, yapmamak (vermemek)

ellâ yekûne

: olmaması

ellâ yekûnû

: (onların) olmaması

ellâ yerciu

: geri dönmüyor, cevap vermiyor

ellâ yescudû

: nasıl secde etmezler

ellâ yezzekkâ

: onun tezkiye olmamasında

ellâ yukîmâ

: ikame edememek, ayakta tutamamak, yerine getirememek

ellâtî

: ki onlar

ellâti dehaltum

: gerdeğe girdiğiniz (birleştiğiniz kadınlar)

ellâti fî hucûri-kum

: sizin hücrelerinizde, odalarınızda, himayenizde olanlar

ellâtî kattane

: kesenler (kadınlar)

ellatî lâ yercûne

: onlar ümit etmezler

ellen nec'ale

: bizim asla yapmayacağımızı, yapamayacağımızı

elletî

: ki o, o ki

elletî yed'ûne

: dua ettikleri (ki ona dua ederler)

ellezeyni

: onlar (ikisi)

ellezî

: ki o, o ...dır: o kimseler, onlar, o: ki onu

ellezî

: ki o, olan, yapan

ellezî (lillâhillezî) (li allâhi ellezî)

: ki o

ellezî ahrece

: çıkaran

ellezî âmene

: âmenû olan, îmân eden kimse

ellezî ihtelefû

: ihtilâfa düştükleri şey

ellezî irtedâ

: ki onu seçti, razı oldu, hoşnut oldu

ellezî işterâ-hu

: onu satın alan kişi

ellezî kefere

: inkâr eden kimseleri

ellezî lumtunne-nî

: beni kınadığınız kimse

ellezî necâ

: kurtulan kimse

ellezî neidu-hum

: onlara vaadettiğimizi

ellezî veffâ

: ahdini yerine getiren

ellezî yahtelifûne

: onlar ihtilâfa düşerler

ellezî yezkuru

: zikreden, söyleyen

ellezine

: o kimseler, onlar

ellezine

: onlar: o kimseler,

ellezîne âdeytum

: sizin düşman olduğunuz kimseler

ellezîne amenû

: Allah'a ulaşmayı dileyenler, âmenû olanlar

Yüklə 1,08 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   14   15   16   17   18   19   20   21   ...   100




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin