Darabe meselen : örnek verdi, isnad etti



Yüklə 1,08 Mb.
səhifə38/100
tarix24.05.2020
ölçüsü1,08 Mb.
#31493
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   100
Arab Azer1


isebnu meryeme

: Meryemoğlu İsa

îşetin

: yaşayış

ishâka

: İshak

ıslâhan

: ıslâh etmek, düzeltmek

ıslâhın

: ıslah etme, düzeltme

ıslâhun

: ıslâh etmek, düzeltmek

islâme-kum

: müslümanlığınızı, İslâmlığınızı, teslim olmanızı

ıslevhâ

: ona yaslanın

ismâîle

: İsmail

işmeezzet

: tiksindi, nefretle ürperdi

ismen

: günah işleyerek, günaha girerek

ismeû-ni

: beni işitin

ismu-hu

: onun günahı

ismu-hu

: onun ismi, adı

ismun

: günah

ismun kebîrun

: büyük günah

isnetâ aşrete

: 12

isneteyni

: iki

isneteyni

: iki kere

isneteyni

: iki

isrâfen

: israf ederek

isrâîlu

: İsrail

isrâre-hum

: onların sırları, gizledikleri

ısrî

: zor, ağır

istacâbû

: icabet ettiler

istafâ

: seçti

istafeynâ-hu

: biz onu seçtik

istagfere

: mağfiret istedi

istagferû

: istiğfar ettiler, tövbe ettiler, mağfiret dilediler

istagfirû-hu

: ona istiğfar edin, ondan mağfiret dileyin

istagnâ

: ihtiyaç hissetmedi, kendini müstağni gördü bir şeye muhtaç olmadığını sandı

istahveze

: istilâ etti, kuşattı

istainû

: istiane (Allah'tan istenen özel yardım, mürşidin istenmesi)

istat'amâ

: yemek istediler

istebikû

: yarışın, yarış edin

istecîbû

: icabet edin

iste'cir-hu

: onu ücretle (ecirle) tut

işteddet

: savurdu

işteddet

: savurdu

istefti-him

: onlardan fetva iste, açıklama iste, sor

istegâse-hu

: ondan yardım istedi

istehabbû

: sevdiler, tercih ettiler

istehaffe

: hafife aldı, küçümsedi

istehebbû

: sevgiyle istediler (çok sevdiler)

isteiz

: sığın

istekâmû

: istikamet üzere oldular

istekâmû

: istikamet üzere oldular

istekberte

: kibirlendin, büyüklük tasladın

istekbertum

: kibirlendiniz

istekberû

: büyüklük tasladılar, kibirlendiler

istekîmû

: yönelin

istemseke

: tutundu

istemsike

: sarıl, tut

istenkefû

: çekinirler, yapmak istemezler

istenkefû

: çekinirler, yapmak istemezler

istensara-hu

: ondan yardım istedi

isteraka

: hırsızlık yaptı (gaybî bilgileri çalmak istedi)

isteraka

: hırsızlık yaptı (gaybî bilgileri çalmak istedi)

işterav

: sattılar, satın aldılar

işterevû

: satın aldılar

isteskâ

: suya kavuşmayı istedi

isteta'tum

: sizin gücünüz yetti, yapabildiniz

istevâ

: istiva etti, karar kıldı, hükmetti

istevkade

: ateş yaktı, tutuşturdu

isteysera

: kolayına gelen

istezelle-hum

: onları zillete düşürmek istedi

istibdâle

: bedel yapmak, değiştirmek

istibdâle

: bedel yapmak, değiştirmek

istikbâren

: büyüklenerek, kibirlenerek kötülük düzenlediler

istud'ifû

: zaafa uğratılanlar, hakir görülenler

istuhzie

: alay edildi

it'âmu

: doyursun

ıt'âmun

: doyurma

i'tebirû

: ibret alın, ders alın

i'tedâ

: zulmetti, hakka tecavüz etti, saldırdı

i'tedev

: hakka tecavüz ettiler, haddi aştılar

ı'temera

: ziyaret yaptı, umre yaptı, Beytullah'ı ziyaret etti

ı'terâ-ke

: sana isabet etti, çarptı

ı'tezelû-kum

: sizden uzak durdular

i'tezilû-ni

: benden uzaklaşın, ayrılın

i'tilû-hu

: onu sürükleyin

i'tiyâ

: ikiniz gelin

ıtiyyen

: azgınlık eden, isyan eden, asi olan

ıtiyyen (atâ)

: yaşlanarak (haddi aştı, hududu geçti)

itma'nentum

: tatmin oldunuz, güvenliğe kavuştunuz, emin oldunuz

ıtmeenne

: tatmin olur

itteba'te

: sen tâbî oldun

itteba'tum

: tâbî oldunuz, uydunuz

ittebea

: tâbî oldu, uydu

ittebea

: tâbî oldu, uydu

ittebea-ke

: sana tâbî oldu

ittebea-kum

: size tâbî oldu

ittebeû

: tâbî oldular

ittebeû-hu

: ona tâbî oldular

ittebeû-ke

: sana tâbî oldular

ittebi'-hâ

: ona tâbî ol

ittebiû

: tâbî olun

ittebiû-ni

: bana tâbî olun

ittehaze

: edindi, yaptı

ittehaze

: ittihaz eder, edinir

ittehaze allâhu

: Allah edindi

ittehaze-hâ

: onu edindi

ittehazet

: edindi

ittehaztu

: ben edindim

ittehaztum

: siz edindiniz

ittehaztum(u)

: siz edindiniz

ittehazû

: ittihaz ettiler, edindiler

ittehızû-hu

: onu edinin

ittekâ

: takva sahibi oldu

ittekav

: takva sahibi oldular

ıttekı

: takva sahibi ol

ittekillâhe (itteki allâhe)

: Allah'a karşı takva sahibi ol

ittekû

: sakının, takva sahibi olun

ittekû (nâsu ittekû)

: takva sahibi olun

ittekû allâhe

: Allah'a karşı takva sahibi olun, Allah'a ulaşmayı dileyin

ittekû-ni

: bana karşı takva sahibi olun

ittesaka

: gerçek hale döndü, (nuru) tamamlandı

ittibâa

: tâbî oldular, uydular

ittibâa

: tâbî oldular, uydular

ittibâun

: tâbî olmak, uymak, gereğini yapmak

ittubiû

: tâbî olundular

i'tû bi

: getirin

îtû-nî bi

: bana getirin

ivecen

: çarpıklık, eğrilik

ivecin

: eğrilik, kusur, çelişki

iyâbe-hum

: onların dönüşü

iyyâ-hu

: yalnız, sadece o ona

iyyâ-hu ta'budûne

: sadece ona kul olursunuz

iyyâ-ke

: yalnız sen, yalnız sana

iyyâ-kum

: siz, size

iyyâ-kum

: sizi yalnız

iyyâ-nâ

: bize

iyyâ-ye

: yalnız benden, sadece benden

iz

: olduğu zaman, olduğuna göre

iz bease

: beas etmişti (beas ederek)

iz câe

: geldiği zaman

iz câe-hâ

: ona gelmişti

iz câe-hum

: onlara geldiği zaman

iz câe-kum

: size geldiği zaman

iz câe-nî

: bana gelmişti

iz câet-kum

: size gelmişti

iz dehalû

: girdikleri zaman

iz el mucrimûne

: o zaman mücrimler, suçlular, günahkârlar

iz encâ-kum

: sizi kurtardığı zaman

iz enşeekum

: (inşa ettiği) yarattığı zaman

iz entum

: siz ... olduğunuz zaman

iz enzere

: uyardığı zaman

iz erselnâ

: biz göndermiştik

iz erselnâ-hu

: onu göndermiştik

iz evâ

: sığındıkları zaman

iz eveynâ

: sığındığımız zaman, orada bulunduğumuz zaman

iz evhaynâ

: vahyetmiştik

iz hadara

: hazır olduğu zaman, hazır olmuştu

iz hedeyte-nâ

: bizi hidayete erdirdiğin zaman

iz hemmet

: hamletti, meyletti

iz kâle

: dediği zaman, demişti

iz kâle allâhu

: Allah (şöyle) buyurmuştu

iz kâlû

: dedikleri zaman, demişlerdi

iz kâmû

: kıyam ettikleri zaman, ayağa kalkınca

iz kânû

: oldukları zaman

iz kîle

: denildiği zaman

iz kudıye el emru

: emir yerine getirildiği zaman

iz kuntum

: siz oldunuz

iz lem tef'alû

: yapmadığınız zaman, yapamadığınız zaman

iz nâdâ

: nida etmişti, seslenmişti

iz nefeşet

: hayvanlar geceleyin (çobansız olarak) yayılmıştı

iz râvedtunne yûsufe

: Yusuf'u elde etmeye çalıştığınız zaman

iz reâ

: gördüğü zaman

iz reeyte-hum

: onları gördüğün zaman

iz ted'ûne

: dua ettiğiniz zaman

iz tehussûne-hum

: onları perişan edip öldürüyordunuz

iz tekûlu

: diyordun

iz temşî

: yürümüştü

iz te'murûne-nâ

: bize emrediyordunuz

iz tud'avne

: davet edildiğiniz zaman

iz tus'idûne

: uzaklaşıyordunuz

iz yahkumâni

: ikisi hüküm veriyordu

iz yahtesımûne

: onlar tartışıyorlar

iz yahtesımûne

: hasım oluyorlarken, tartışıyorlarken

iz yahtesımûne

: onlar tartışıyorlar

iz yekûlu

: dedikleri zaman, diyerek

iz yeravne

: gördüklerinde, gördükleri zaman

iz yestemiûne

: dinliyorlarken

iz yulkûne

: attıkları zaman

iz zehebe

: gitmişti

iz(i)

: o zaman, olduğu zaman

izâ

: olduğu zaman, olunca

izâ âhedû

: ahd verdikleri zaman

izâ ahrace

: çıkardığı zaman

Yüklə 1,08 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   100




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin