Spinoza’nın Hayatı ve Eseri
9
Spinoza, 17’nci yüzyılın tam merkez rolünü oynayan düşünürüdür.
Düşüncenin bütün yolları onda birleşir: mistisizm ile natüralizm, teorik
ilgi ile pratik ilgi, devrinin başka düşünürleri arasında az çok büyük bir
çatışma halini alırken, onda aynı kişiliğin bütünleyici elemanları olmuş
tur ve onun sonuna kadar mantıkla geliştirmeye çalıştığı şey budur, ni
tekim bu farklı elemanların uzlaşması bu aşırı mantıki gelişme yardımıyla
meydana çıkmıştır. Birçok düşünürler düşüncenin tellerini önce keserek
sonra onları dıştan düğümledikleri halde, Spinoza’nın düşüncesinde yüce
olan yön indî sınırlar çizmesini kabul etmemesinden ileri geliyor. O en
içten özleriyle kurulmuş çeşitli fikir düzenlerini ahenge koydu. Hayatını
harcadığı düşüncesinin bu sessiz çalışmasıyla, yeni dünya görüşü ve yeni
bilimi benimsemeye elverişli bir eser yapmaya, ondan, ruhi unsurun ger
çekliği ve özerkliğini kabul ederek, bütün sonuçlarını çıkarmaya çalıştı:
Bu eserde olayların çeşitliliği ve fertliğini olduğu halde, bütününde, evren
sel düzende, her şeyi taşıyan ve her şeyi etkin olan kuvveti görüyordu.
Ve bu eser onun için sırf teorik bir çalışma değildi; bu onun için kişisel
bir açıklık ve anlayış ihtiyacının tatmini idi. Kendi çabasıyla ezeli kanun
ların kavranmasına yükselmek için varoluşun huzursuzluk ve karanlığın
dan çıkarak kazandığı mutluluğu ona verdi. Başeseri Etika'yı basit bir
zihin eseri değil, bir sanat eseri yapan budur. Beş kitap, haklı olarak, bir
dramın beş perdesine benzetilmiştir. Bu benzetme sonuna kadar götürü
lebilir. Birinci kitapta, gözlere insan hayatının geniş, sonsuz bir arka planını
seren en geniş önermeleri veriyor. İkinci kitapta, tabiat biliminden alınmış
hazırlayıcı bir önermeler serisini koyuyor ki, onlar yardımıyla tabiatın
kesin olarak mekanik anlayışını kuruyor; sonra insan bilgisinin incelen
mesi geliyor. İkinci kitabın son kısmı iğreti bir sonuç vermekte ve temel
siz olmayan bir tahmine göre, ilk iki kitap, aslında, bağımsız bir bütün
teşkil etmektedir. Zihnimizin bütün tabiatla münasebetlerine ait bilgiden
ibaret Spinoza’nın ulaşmak istediği hedef, perspektifte görünüyor. Bu bil-
9) Bu parça Harald Höffding’in
Histoire de la Philosophie
Moderne’inden alındı.
SPİNOZA VE ETİKA ÇEVİRİSİ ÜZERİNE BİRKAÇ SÖZ 1 5
gide o, hayat hikâyesinin bir kanıtına göre, kişiliğine sıkıca bağlı biricik
iyiliği görüyordu. Fakat dramını bu kadar erken bitirmeden onu alıkoyan
şey, ufukta beliren bir buluttur: Hakiki bilgi yalnız düşüncenin boşluğu
ve yanlış çağrışımlarla kırılmış değildir, aynı zamanda ve başlıca zihnimi
zi bulandıran duygular ve passion’larla da bozulmuştur. İşte yenilmesi ge
reken yeni ve ciddi bir direnç! Ve onu yenmek için, her şeyden önce onu
bilmek gerekiyor. Spinoza o zaman üçüncü kitapta duyguların muazzam
tabii tarihini veriyor. Duyguların nefsi koruma eğilimi ile münasebetleri
ni, fikirlerin etkisi ile onların nasıl şekil değiştirdiklerini gösteriyor. Başlıca
çabası, madde alanında olduğu gibi ruh alanında da sağlam bir nedensel
lik zinciri bulmaktır. Bizi her yandan kuşatan dalgaların itiş kanununu
arıyor. Kurtuluşu bu kanunda görüyor. Işık dördüncü kitapta meydana
çıkmaya başlıyor. Hakikatte, passion’lar doğrudan doğruya yok edilemez
ler; onlar daha kuvvetli başka passion’larla önlenebilirler. Bu kabul edi
lince iyilik bilgisinden, yani varlığımızı koruma şartlarından ruhi bir kuv
vet yapmak söz konusudur ve bu mümkündür, çünkü bu bilgi bizde haz
doğurur, bize amacı gösterir ve o aynı zamanda ruhun etkinliğidir. Bu
bilgi bizi aynı özden başka fertlerle birleştirecektir, zira biz göreceğiz ki
bu ortak şartlara bağlı bulunuyoruz. Ve her birimizi gayeye ancak ortak
çaba götürebilir. Böylelikle dram ikinci defa sonuca yaklaşıyor. Fakat bir
soru yine kendini göstermektedir: İlk iki kitabın imkânını gösterdiği bi
limsel bilgiyi, üçüncü ve dördüncü kitapların anlattığı pratik gelişmeye,
varlık için savaş yolu ile eğitime bağlarsa, tam ve bütün kişiliği nasıl ko
ruyabilir? Beşinci kitapta, pasif hallerimizin tabii oranlarına ait olan açık
bilginin bizi onların üstüne nasıl yükselttiği; bu bilginin bütün başka bilgi
lerimizle nasıl uzlaştığı gösterilmiştir. Kendi kendimize böylece olaylara
ezelilik bakımından bakınca, zamanın ve sonlu varlığın bütün karanlık
ları ve huzursuzlukları ortadan kalkar; dördüncü kitabın gelişmesini anlat
tığı ruhun hürlüğü bizi ezeli ve sonsuz varlıkla bir kılan derin hisle kaynaşır.
Spinoza böylece din felsefesi, fizik, bilgi teorisi, psikoloji ve ahlakı tek
bir kadronun sınırları içine koyabiliyor. Nitekim nedensellik kanununun
kesin tatbiki yardımı ile realizmin gelişmesi onda insanın Tanrı ile mistik
birleşmesine ( ayn-ül-cem) engel olmamıştır, hatta onu kolaylaştırır. Şunu
da katalım ki, bu büyük ve çeşitli fikir zincirlenmesi geometrik bir tarzda
(more geometrico) teoremler ve kanıtlar şeklinde açıklanmıştır. Böylece
kendi cinsinde tek olan bir eser karşısında bulunuyoruz. Çağdaşlarının
1 6 ETİKA
kendisini anlamamış olmalarına, hatta onun idealist cephesi bakımından
anlaşılmaya başladığı devrin bile, ancak filozoftan yüz yıl sonra gelebilmiş
olmasına şaşmamalıdır. Realist cephesinin anlaşılması ise, ancak zama
nımızda mümkün olmuştur. Böyle bir eser karşısında felsefe tarihi için
ilk ödev, onun nasıl doğduğunu, hangi tarihi postulatlara dayandığını
incelemektir. Onun için, yontulmuş bir kristal denebilir. Spinoza’nın ki
şiliği, hayatının incelikleri ve felsefi gelişmesi belki de, bu sanat eserinin
anlaşılmasına yardım eder. O kadar orijinal olan bu kadroda toplanan
türlü türlü muhtevanın yazarın kişiliğince bütünlüğü ile birleştirilmiş ve
eritilmiş olduğundan azıcık bile şüphe edilemez. Bir de sisteme ait yapıla
cak analiz, yazarın bu görüşleri ve elemanları nasıl yoğurduğunu ve özüm
sediğini gösterecektir.
Benoit Spinoza, Yahudi adı olarak Baruch, 24 Kasım 1632’de Amster
dam’da doğdu. Asılları İspanyol Yahudisi olan ana babası engizisyondan
kaçarak oraya sığınmışlardı. Tanrı vergisi çok olan çocuk ilköğretimini
bu şehrin yüksek Yahudi okulunda aldı. Orada Talmud ve Ortaçağ Yahudi
felsefesi öğrendi. Böylece düşüncesinin esaslı eğilimlerinden birinin temeli
kuruldu. Bu da tek sonsuz varlık olarak anlaşılan Tanrı düşüncesini savun
mak, geliştirmek eğilimi idi. Nitekim bu fikir yaygın olan bütün yüksek
dinlerde, özel olarak Yahudi dininde görülmektedir. Doğudan gelen bu
mistik eğilim onda sabit temeli meydana getirdi. Ve kendisine bütün
düşüncesinin karakteri olan yönü ve açık yönetimi verdi. O daha pek
genç yaşta Musa dininin theologie’sinden şüphe etmeye başladı. Bu hali
Yahudi kelamcılarının kendisine düşman olmalarına sebep oldu, en son
ra onu synagogue’dan uzaklaştırdılar. Fikir ufkunu genişletmek ihtiyacını
duyuyordu ve böylece Grek, Latin felsefe ve edebiyatına, tabiat bilimle
rine dair eserler okumaya koyuldu. Hür düşünceli olmakla tanınmış bir
hekim olan van Ende’den Latince dersi aldı. Spinoza’nın hayat hikâyesi
nin en önemli kaynağı ve Spinoza doktrinine karşı büyük nefretine rağ
men, hayatına dair bilinenleri tam bir hakikat sevgisiyle toplamış olan
rahip Colerus, “Bu şeytan okulunda Latince’den başka şeyler de öğren
meliydi,” diyor. Colerus’un anlattığına göre, Spinoza Tanrı vergili bir genç
kız olan van Ende’nin kızına âşık olmuş, ama kendisine kur yapan başka
bir arkadaşı yüzünden onun tarafından kötü karşılanmış imiş. Sonradan
tespit edildiğine göre Clara van Ende bu sırada ancak on iki yaşında
olabilirdi ve böyle bir yorma biraz gerçekten uzak görünmektedir. Gerçi
SPINOZA VE ETİKA ÇEVİRİSİ ÜZERİNE BİRKAÇ SÖZ
1 7
Dante, ilk rastladığı zaman Beatrice ancak dokuz yaşında idi. Colerus
diyor ki, bu devirde Spinoza fizikle uğraşmaya başlamış ve théologie’yi
bırakmıştı. Yeni tabiat anlayışını öğrenmek için okuduğu yazarlar arasında
Giordano Bruno, belki de, en önemlilerinden biriydi. Filozof, Bruno’yu
eserlerinin hiçbir yerinde zikretmiyor, ama ilk eseri — hele “Tanrı, insan
ve onun yüksek iyiliği üzerine kısa kitap”a bağlı küçük bir diyalog- açık
tan açığa Bruno’yu hatırlatıyor. Orada ona dinî fikirlerin özü olarak görü
len şeyi tabiatın bilimsel anlaşılışı ile uzlaştırmasına imkân veren felsefi
bir düşünce görülüyor. Bruno’nun tabiatın sonsuzluğu ve tanrılığı hakkın
daki doktrini Spinoza’nın Tanrı fikrini Tabiat fikrine bağlamasına yardım
etti. Renaissance felsefesinin bu etkisi onun ilk eseri otuz, kırk yıl önce
keşfedileli beri
10
daha akla yakın görünmektedir; eskiden yalnız Spino
za’nın théologie’yi bırakarak fiziğe girdikten sonra peşinden gidilecek yo
lun belirtilmesi işinde kararsız kaldığına dair Colerus’un işareti ile yetini
liyordu; yine bu görüşe göre Descartes’in eserleri eline geçmiş, açık ve
seçik sebepler üzerine bir şeyi dayandırmak eğilimi ile ona bağlanmıştı.
Spinoza’nın felsefeye Descartes’çı olarak başladığı ve ancak yavaş yavaş
eleştirmeler yapmaya başladığı düşünülüyor. Fakat Spinoza’nın kale
minden çıkmış olan ilk eseri bu fikri yalanlıyor. Filozof bu ilk kitabında
birkaç esaslı noktadan cartésianisme’i eleştirmektedir. Spinoza asla tam
Descartes’çı olmadı, ama Descartes’tan birçok şeyler öğrendi, fikirlerin
den birçoğu kendi işine yaradı, hatta felsefi terimlerinden bir kısmını
kullandı. Bu geçiş dönemi sırasında -ki henüz kendi sistemi gözlerinde
kesin çizgileriyle çizilmiş bulunmuyordu- o zamanlar Bacon ve Descartes
felsefesinin zaferinden önce Almanya ve Hollanda’da felsefe öğretimin
de hâkim en son Skolastik yazarları da incelemek kalmıştı. Spinoza’nın
sonraki eserlerinde bulunan ifadeler ve önermelerden birçoğu ilk eserle
rinde olduğu gibi Skolastik etkiyi göstermektedir. Spinoza hatta birçok
parçalarında Skolastikleri zikretmektedir. Bütün bu görüşleri yaklaştırmak
üzere, felsefi gelişmesinde, filozofun çok geniş, çok farklı ufuklardan geçtiği
ve şüphesiz hiç de önemsiz olmayan birçok kitaplar okumuş bulunduğu
anlaşılıyor.
Dostları ilə paylaş: |