Eylül 2016 İstanbul/Türkiye



Yüklə 6,61 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə25/59
tarix18.01.2017
ölçüsü6,61 Mb.
#5811
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   59

Değerlendirme:

Çinggis Han ve evlâdı, Çinggisli sülâlesi, bir yüzyıl sonra Çinggisli mîrâsı-

na bir Barlas beği sıfatıyla vârisi olarak sahip çıkan Emir Timür ve evlâdı, yine 

Çinggisli sülâlesine mesup Şeybânî Han ve evlâdı, Türk medeniyetini fark-

lı kültür çevrelerinde yüksek seviyede temsil etmişlerdir. 1206 Pars yılında 

Onan nehri membaında toplanan kurultay

28

 akabinde Çinggis Han’ın sevk ve 



idâresinde kurulan Türk-Moğol Devleti, Moğollaşmakta olan Türk boylarının 

büyük bir bölümünün batıya düzenli bir şekilde intikâline yol açmıştır. Islâm 

muhitinde  devam  eden  Türk  medeniyetinin,  diğer  medeniyetlerden  ayrılan 

en büyük özelliği millîlik vasfını kaybetmemesi olmuştur.

29

Emir Timür tara-



fından, Islâmiyeti Türkçe olarak yorumlayan Ahmed Yesevî’nin kabrinin kül-

liye


30

 hâline dönüştürülmesi ve seferlerinden önce resmî ziyaretlerine konu 

olması

31

, Emir Timür’den sonra Orta Asya’da tek merkezli siyasî hâkimiyet-



ler  kurmuş  olan  başta  Şeybânîler  olmak  üzere  Türk  sülâlelerinin  yönetici-

leri tarafından da bir gelenek olarak devam ettirilmiştir. Ahmed Yesevî’nin 

tasavvufî fikirleri,Muhammed Bahaü’d-din-i Nakşibend (v. 1389) tarafından 

Orta Asya’da tesis edilmiş olan Nakşîlik vasıtasıyla Emir Timür tarafından 

Anadolu’yaulaşmıştır.

32

Ahmed  Yesevî’nin  millî  ölçü  birimi  olan  hece  vezni 



ile yazdığı şiirleri, Kutadgu Bilig’in telif tarihinden yaklaşık bir yüzyıl sonra, 

27

  Seyhan Alışık, Gülşen, 2006, s.122.



28

  Temir,  Ahmet.  “Moğol  (veya  Türk-Moğol)  Hanlığı”,  Türkler  Ansiklopedisi,  Yeni  Türkiye 

Yayınları, Ankara 2002, cilt: 8, s. 256. 

29

  Togan, Ahmed Z. Velidi. Umumî Türk Tarihine Giriş. Istanbul 1946, s. 127-128.



30

  Esin, Emel. “Ahmed Yesevî Külliyesi” Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, Istanbul 1988, 

cilt: 2, s. 162-163.

31

  Aka, Ismail. Mirza Şahruh ve Zamanı (1405-1447). TTK Yayınları, Ankara 1994, s. 30.



32

  Ülken, Hilmi Ziya. Türk Tefekkürü Tarihi. Yapı Kredi Yayınları, Istanbul 1982, s. 318-319.



Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 291


Orta  Asya  ile  birlikte  Türkçenin  kuzey-batı  Kıpçak  (Idil-Kazakistan  coğraf-

yası)  sahasında,özellikle  Emir  Timür  döneminde  Türkçenin  Farsçaya  karşı 

direnmesini sağlamış; Doğu Türkçesi, millî yazı sistemi olarak kabul edilen 

Uygur harflerinin kullanıldığı Mi’râc-nâme, Bahtiyar-nâme, Tezkiretü’l-Evliyâ gibi 

eserlerde

33

 ortak edebî dil hükmünde kullanılarak oluşan “Türkçecilik şuuru”, 



klasik Doğu Türkçesinin (Çağatay Türkçesi edebî dili) bu coğrafyalarda 19. 

yüzyılın ilk yarısına kadar edebî dil hükmünde kalmasını sağlamıştır.

Doğu Türklüğünün, Fars kültür dairesinin tesiri karşısında ayakta kalma-

sını  sağlayan  Nevâyî,  Emir  Timür’ü  Türklerin  “siyasî  sâhibkırânı”  olarak  ta-

nımlamış, Emir Timür’ün torunu Uluğ Beğ de yazdırdığı tarihinde atasını “sâ-

hibkırân-ı ekber” olarak tanımlarken, Çinggis Han’ı “sâhibkırân-ı a’zam” olarak 

nitelemiştir.

34

Emir Timür, Ahmed Yesevî’nin Türkçe yazdığı hikmetler çerçe-



vesinde manevî şahsiyetine duyduğu saygıyı kabrinin üzerine bir külliye yap-

tırmak suretiyle gösterdiği gibi, devlet idâresinde “şeriat” ile “yasa” arasındaki 

hassas dengeyi korumada Yesevî tarafından oluşturulan Türk tasavvufunu bir 

ölçü olarak kabul etmiştir. Emir Timür, sûfî mezhep ve tarikatların orduda 

yayılmasını kesin biçimde yasaklamış, orduya sokulan şeyhleri minarelerden 

attırmış, şeyhe mürid olan beğ ve askerleri kılıçla idam ettirmiştir.

35

Dinî me-


selelerin dışında dünyevî işlerde ortaya çıkan ve çıkacak olan bütün meseleler 

için şeriât bir cevap niteliğine hâiz olmakla birlikte, bazen de devlet yönetici-

leri için kendilerine olumsuz bir bakış açısı oluşturan unsur olarak görülmüş, 

ülke idâresinde esnekliği ortadan kaldıran ölü kanunlar izlenimi bırakmıştır. 

“Yasa” ise konar-göçer hayatın geleneklerini kanunlaştırmış olmakla birlikte, 

hayatın ortaya attığı yeni meseleler karşısında fert ve hükûmetlerin içtihad-

larına tam bir serbestlik vermiş, devlete tâbi olan farklı milletlerin bulundu-

ğu hâkimiyet alanlarında yerel kanun ve şeriâtların üzerinde kalarak, bütün 

karmaşık tebaa işini ulusbeğlerinin (ve beğlerbeği ya da daruga

36

) yetkisine 



bırakarak, bunları birbiriyle karıştırmayı câiz görmemişlerdir.

37

 Türk mede-



niyetinin  Islâm  çevresine  büyük  oranda  dâhil  olmasıyla  birlikte,  14  ve  15. 

33

  Köprülü, M. Fuâd. Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar. Ankara 2009, s. 169-170.



34

  Togan, A. Zeki Velidi. Umumî Türk Tarihine Giriş. Istanbul 1946, s. 337.

35

  Togan, A. Zeki Velidi. 1946, s. 375.



36

  daruga < Mog. Darug-a / Halha darga “başkan, üst derecedeki kimse, komutan, ihitiyar”. 



– Küçüker, Paki. 2015, s. 137.

37

  Togan, A. Zeki Velidi. 1946, s. 376.



292  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî

yüzyıllarda aile hukukunda şeriât bir zaruret olarak görülmüş, Ilhanlı sülâ-

lesi, Emir Timür ve Uluğ Beğ döneminde “yasa” ile “şeriât” arasında bir orta 

yol bulunmuştur

38

. Özellikle Timürlüler ve akabinde Şeybânîler döneminde 



Ahmed  Yesevî’nin  temelini  attığı  Islâmiyeti  Türkçe  kavrama  ve  ifade  etme 

felsefesi, günümüzde de Batı Türklüğü ile Doğu ve Kuzey Türklük alanlarını 

birbirine bağlayan en önemli kültür mîrâsıdır.  

Kaynakça

AKA, Ismail. Mirza Şahruh ve Zamanı (1405-1447). TTK Yayınları, Ankara 1994.

AKA, Ismail. Timur ve Devleti. TTK Yayınları, Ankara 2000.

ALAN,  Hayrünnisa.  Bozkırdan  Cennet  Bahçesine  Timurlular  (1360-1506).  Ötüken 

Neşriyat, Istanbul, 2007.

BARTHOLD, W. Turkestan Down to the Mongol Invasion. 3. Baskı (T. Minorsky çeviri-

si. C. E. Bosworth edisyonu ve düzeltmeleri). London: Luzac & Co. Ltd, 1992.

BARTHOLD,  W,  Türk-Moğol  Ulusları  Tarihi.  (Çev.  Hasan  Eren)  TTK  Yay.  Ankara 

2006. 

BARTHOLD, V.V. Orta-Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler (çev. Râgıp Hulusi Özdem) 



[yayına  hazırlayanlar  Kâzım  Yaşar  Kopraman  –  Ismail  Aka],  TTK  Yayınları,  Ankara 

2013.


BARUTCU ÖZÖNDER, F. Sema, “Türkler Ne Zaman Bir Millet Idi? I. Ortak Bir 

Köken Mitleri Vardı: Bir Dişi-kurttan Türemişlerdi”, KÖK Sosyal ve Stratejik Araştırma-



lar Dergisi, I/2 Güz Ankara (1999) s. 65-93.

BERNARDINI, Michelle. “À Propos de Fazlollah b. Ruzbehan Khonji Esfahani et 

du Mouselée d’Ahmed Yasavi”, L’Heritage Timuride Iran-Asia Centrale, 1997 Taşkent, s. 

281-296.


BIRA,  Sh.,  Historiography  among  the  Mongols.  History  of  Civilizations  of  Central 

Asia, Vol: IV, The Age of Achievement: A. D. 750 to the end of the Fifteenth Century. Part Two: 

Achievements. UNESCO Yayınları, Paris 2000, s. 156-161.

CELILOVA,  R.  P.  Fazlallâh  ibn  R



ūzbihân  İsfahânį  Mihmân-nâme-yi  Buhârâ  (Zapiski 

Buxarskogo Gostia), Redaktör. A. K. Arendsa, Pamyatniki Pisımennosti Vostoka XXVII, 

Moskova 1976, Nauka, 199+336 s.

CLEAVES, Francis Woodman, The Secret History of the Mongols. J. H. Furst Com-

pany, Baltimore, Maryland, 1982.

ERASLAN, Kemal. Ahmed-i Yesevî, Divan-ı Hikmet, Seçmeler. Kültür Bakanlığı Yayın-

ları, Ankara 1993.

38

  Togan, A. Zeki Velidi. 1946, s. 377.



Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 293


ERASLAN, Kemal. “Hâce Ahmed Yesevî ve Emir Timur Hakkında Bir Belge”, Ha-

cettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2010 Bahar (12), s.353-438.

ERCILASUN, Ahmet B. – AKKOYUNLU, Ziyat. Kâşgarlı Mahmud Dîvânu Lugâti’t-



Türk Giriş-Metin-Çeviri-Notlar-Dizin. TDK Yayınları, Ankara 2014. 

ERCILASUN, Konuralp. “Temür ve Devleti Hakkındaki Araştırmalara Genel Bir 

Bakış”,  1402  Ankara  Savaşı  Uluslararası  Kongresi(9-12  Ekim  2012)  Bildiri  Kitabı.  TTK 

Yayınları, Ankara 2014, s. 697-715.

ESIN, Emel. “Ahmed Yesevî Külliyesi” Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, Is-

tanbul 1988, cilt: 2, s. 162-163.

GÜLENSOY, Tuncer – KÜÇÜKER, Paki. Eski Türk-Moğol Kişi Adları Sözlüğü. Bilge 

Kültür Sanat Yayınları, Istanbul 2015.

HAARMAN,  U[lrich].  “Khundji  Fadl  Allah  B.  R

ūzbihān” EI [The Encyclopadia of 



Islam New Edition], Vol. IV, Leiden 1978, s. 55-57.

KARAMUSTAFA, Ahmet T. Tanrının Kuraltanımaz Kulları, İslâm Dünyasında Derviş 



Toplulukları (1200-1550)(Çev. Sezer, Ruşen). YKY Yayınları, Istanbul 2011.

KARASOY, Yakup. Şiban Han Dîvânı (İnceleme-Metin-Dizin-Tıpkıbasım). TDK Yayın-

ları, Ankara 1998.

KARASOY,  Yakup  –  TOKER,  Mustafa,  Türklerde  Şecere  Geleneği  ve  Anonim  Şibanî-



Nâme. Konya, 2005.

KIK, Ayşe. Zafer-Nâme-i Emir Temür, Muhammed Ali Bin Dervis Ali-yi Buharî (İnceleme-



Metin-Dizin). Istanbul, 2014 (Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü 

Tük Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı, Yayımlanmamış Doktora Tezi).

KÖPRÜLÜ, M. Fuâd. “Ahmed Yesevi”, İslâm Ansiklopedisi, MEB Basımevi, Istanbul 

1978, s. 214.

KÖPRÜLÜ, M. Fuâd, Türk Edebiyatı Tarihi, (2. Basım) Ötüken Yayınları, Istanbul 

1980.


KÖPRÜLÜ, M. Fuâd. (Yayına hazırlayan: Dr. Orhan Köprülü)Türk Edebiyatında İlk 

Mutasavvıflar. Akçağ Yayınları (11. basım), Ankara 2009.

KURNAZ, Cemal – TATCI, Mustafa (Ed.). Yesevîlik Bilgisi. M.E.B. Yayınları, Ankara 

2000.

MANZ, Beatrice Forbes. The Rise and Rule of Tamerlane. Cambridge University Press 



1991.

OCAK,  Ahmet  Yaşar.  Osmanlı  İmparatorluğunda  Marjinal  Sûfîlik:  Kalenderîler  (XIV-



XVII. Yüzyıllar). TTK Yayınları, Ankara 1992.

OCAK, Ahmet Yaşar. Türk Sufîliğine Bakışlar. Iletişim Yayınları, Istanbul 1996.

RACHEWILTZ, Igor D, Index toThe Secret History of the Mongols. Inidana Universi-

tesi Yayınları, Indiana 1972.



294  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî

RACHEWILTZ, Igor D, The Secret History of the Mongols. A Mongolian Epic Chronicle 

of the Thirteenth Century, Leiden, Brill NV. 2004.

SEYHAN  ALIŞIK,  Gülşen.“Şeybânîler  Dönemi  Için  Kaynak  Araştırmaları:  Mih-

mân-Nâme-i  Buhârâ  I”,  Modern  Türklük  Araştırmaları  Dergisi,  Ankara  Üniversitesi, 

DTCF, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü, cilt: 1, sayı 1 (Kasım 2004), s. 

118-140.

SEYHAN  ALIŞIK,  Gülşen.“Şeybânîler  Dönemi  Için  Kaynak  Araştırmaları:  Mih-

mân-Nâme-i  Buhârâ  II”,  Modern  Türklük  Araştırmaları  Dergisi,  Ankara  Üniversitesi, 

DTCF, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü, cilt 3, sayı 1 (Mart 2006), s. 

103-131.

SUTUDE,  Minûçihr  Mihmân-nâma-i  Buhârâ  (Târih-i  Pâdişâh-i  Muhammed  Şeybânî)

Intişârât-i Bungah-i terceme ve neşr-i kitâb, nu: 140: Mecmû’a-i mutûn-i Farsî nu: 10, 

s. 34+403, Tahran 1341 (1962). (Eserin Lâtin harfli ön kapağındaki künye şöyledir: 

SOTOODEH,  Manoochehr,  Fazlull

āh  ibn  Rūzbehān  Hunci  Mehmân-Nâma-ye  Bok-

hârâ, Tehran).

TEKIN, Hakan K. Hoca Ahmed Yesevi Türbesi. Ankara 2000 (Hacettepe Üniversitesi 

Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı, Yayımlanmamış Yüksek Lisans 

Tezi). 


TEMIR, Ahmet, Moğolların Gizli Tarihi, TTK Yayınları, (3. Baskı) Ankara 1995.

TEMIR,  Ahmet.  “Moğol  (veya  Türk-Moğol)  Hanlığı”,  Türkler  Ansiklopedisi,  Yeni 

Türkiye Yayınları, Ankara 2002, cilt: 8, s. 256-264.

TOGAN, Isenbike, “Çinggis Han ve Moğollar”, Türkler Ansiklopedisi, 8. Cilt. Ankara 

2002, s. 235-256.

TOGAN, Zeki Velidi, Umumî Türk Tarihine Giriş, Istanbul 1946.

TOGAN, Zeki Velidi, Tarihte Usul, Istanbul 1950.

TOGAN, A. Zeki Velidi. “Yesevîliğe Dâir Bazı Yeni Malûmat”, Fuad Köprülü Arma-



ğanı, DTCF Yayınları, Istanbul 1953 s. 523-529.

TOGAN, A. Zeki Velidi, Çengiz Han (1155-1227). [Istanbul Üniversitesi Edebiyat 

Fakültesi] 1969-1970 Kış Sömestresi [Ders Notları] [Istanbul] 1969.

TOGAN, Ahmed Zeki Velidi. “Tahkik-i Neseb-i Emir Timür” (çev.: Ismail Aka) 



İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, S. 26, 1972, s. 75-84.

TOSUN,  Nedcdet.  Türkistan  Dervişlerinden  Yadigâr,  Orta  Asya  Türkçesiyle  Yazılmış 



Tasvvufî Eserler. Insan Yayınları, Istanbul 2011.

ÜLKEN, Hilmi Ziya,Türk Tefekkürü Tarihi, Yapı Kredi Yayınları, Istanbul 1982.



Ahmet Yesevi’de Kadın Algısı

Derya ÖZCAN

*

Ahmet Yesevi sûfi bir şair ve tarikat sahibi bir mürşit olarak bilinmektir. 

Yesevi gibi geniş coğrafyalarda yaşayıp yaygın bir şöhreti olan başka bir şah-

siyet yoktur diyen Eraslan

1

, Yesevi’nin menkıbevi kimliğinin tarihi kimliğinin 



önüne geçtiğini de belirtmektedir. Yesevi’nin hayatı hakkında tarihi bilgiler 

menkıbelerle karışmış durumdadır; ancak menakıb-nameler ve hikmetlerden 

elde edilen bilgiler doğrultusunda hayatı ve Türk dünyasına etkisi hakkında 

bir düşünce sahibi olmak mümkündür. Ahmet Yesevi, Hz. Ali soyundan Şeyh 

Ibrahim’in oğludur ve Gevher Şehnaz adlı bir ablası vardır. Yedi yaşında ba-

basını kaybedince onun eğitimi ile ilgilenen ablası Gevher Şehnaz olmuştur. 

Gevher Şehnaz’ın bir sebeple Yesi şehrine yerleşmesi ile Ahmet Yesevi, bura-

da Arslan Baba’ya intisap etmiştir ve çok küçük yaşlardan itibaren çeşitli te-

cellilere mazhar olarak ve birçok manevi makama yükseldiği kaydedilmiştir.

2

 



Hayatı, çocukluğu ve irşadı hakkında birçok menkıbe anlatılmaktadır. Yine 

menkıbelere göre Ibrahim adında bir oğlu ve Gevher Şehnâz ve Gevher Hoş-

nâz adlarında iki kızı vardır. Oğlu kendisi hayatta iken öldüğü ve soyunun 

Gevher  Şehnâz  adlı  kızından  sürdüğü  belirtilmektedir.

3

  Köprülü’de



4

  ise  bir 

oğlu ve bir kızının olduğu kızın adının ise Gevher Şehnâz veya Gevher Hoşnâs 

olduğu ifade edilmektedir. Hoca Ahmet Yesevi’nin dünyanın dört bir yanın-

dan gelen ve yine dünyanın dört bir yanına yayılan, bir rivayete göre 99.000 

bir rivayete göre 12.000 müridi vardır.   

Ahmet Yesevi’nin düşüncelerinin temelini oluşturan başlıca unsurlar Isla-

miyet, tasavvuf ve Türk milli kültürüdür.

5

AhmetYesevi, Islamiyet’in esasları-



*

   Yrd. Doç. Dr.,Uşak Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü

1

  Eraslan Kemal, Divan-ı Hikmet – Seçmeler, Kültür Bakanlığı Yayınları/546, Ankara, 1991, s.6.



2

  Köprülü, M. F.;Türk Edebiyatında İlk Mutasavvıflar, Akçağ Yayınları, Ankara, 2012. s.57-60.

3

  Eraslan, age. s.17.



4

  Köprülü age. s.98.

5

  Eraslan K.;Ahmed-i Yesevi, Erdem AKM Dergisi, Hoca Ahmet Yesevi Özel Sayısı, C:7, S:21, TTK 



Basımevi, Ankara, 1995, s:799-821.

296  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî

nı ve tasavvufu yerli halka ve göçebe köylülere anlayacakları dil ile ve alışkın 

oldukları şekiller ile anlatarak diğer âlim ve mutasavvıflardan farklı bir yol 

izlemiştir. Kendisi iyi bir medrese eğitimi görmüş, din ilimlerinin yanı sıra ta-

savvufu da iyice öğrenerek insanlara aktarmak başlıca amacı olmuştur. Tasav-

vuf esaslarını öğretmek, Islamiyet’i Türklere sevdirmek bir mürşit ve ahlakçı 

sıfatıyla halka tarikatın adap ve erkânını öğretmeye çalışmıştır.

6

 Yesevi dahi 



bir sanatkâr ve derin bir mutasavvıf değilse de

7

 çevresindeki halka ve bozkır 



göçebelerine  dinin  esaslarını  ve  tasavvufun  inceliklerini  öğretme  amacıyla 

yazdıkları daha sonra ‘hikmet tarzı’ adı verilen bir tarz ortaya çıkarmıştır. Bu 

hikmetler,Yesevi ’ye ait olup olmadıkları tartışılmakla birlikte Divan-ı Hikmet 

adlı eserde toplanmıştır. 

Yesevi  çevresine  daha  etkili  bir  şekilde  hitap  edebilmek  için  sade  Türk 

dili  ile  birçok  manzume  oluşturmuş  ve  Âdâb-ı  Sülûk’u  Türklere  anlatmak 

için  yine  Türklerin  halk  edebiyatından  alınan  eski  basit  şekiller  kullanarak 

ahlaki ve tasavvufi hikmetler yazmıştır.

8

 Yesevi bütün Türk şiirinde yeni bir 



tasavvufi halk şiiri devri açmakla beraber bu şiirin temeli olan hikmetler zikir 

meclislerinde okunan basit şiirler gibi düşünülmemekte; kutsal ve ayinsel bir 

hava taşımaktadırlar.

9

Hikmetli anlatımda kullanılan sözlerin amacı insanla-



rın tuttukları yollardaki aksaklıkları ortaya koyarak insanlığı doğru yola gö-

türmektir. Hikmetli anlatım taşıyan şiirlerde öğretici bir üslup ve dervişçe bir 

kanaat görülmektedir.

10

Anadolu’nun Nakşibendilik ve Bektaşilik gibi iki büyük Türk tarikatının 



esaslarını  oluşturan  Yesevilik,  Türkler  arasında  ve  bir  Türk  tarafından  ku-

rulan  ilk  tarikattır.

11

Türk  sûfiliği  olarak  da  adlandırılan  Yesevilik,  Kitap  ve 



sünneti her şeyden üstün tutan bir anlayış içinde olmuştur. Yesi ve çevresin-

de oluşmaya başlayan bu hareket, o bölgede yaşayan Türklerin Islamiyet’in 

esaslarına  alışmaya  başladıkları  bir  dönemde  derin  panteist  özelliklere  yer 

vermeyen dini ve ahlaki bir propaganda özelliği taşımaktadır. Yesevi’nin sade 

dili ve hikmetleri de bunu destekleyecek niteliktedir.

12

 X. yüzyıldan itibaren 



6

  Eraslan, Divan-ı Hikmet – Seçmeler, Kültür Bakanlığı Yayınları/546, Ankara, 1991, s.21.

7

  Eraslan, age. s.31.



8

  Köprülü, M. F.;Türk Edebiyatı Tarihi, Akçağ Yayınları, Ankara, 2011, s.219.

9

  Köprülü, M. F.;Türk Edebiyatı Tarihi, Akçağ Yayınları, Ankara, 2011, s.220-221.



10

  Artun, E; Dini – Tasavvufi HalkEdebiyatı Metin Tahlilleri, Karahan Kitabevi, Adana, 2011,s. 246.

11

  Köprülü, M. F.;Türk Tarih-i Dinisi, Akçağ Yayınları, Ankara, 2005, s.148. 



12

  Köprülü,M. F., age. s.130-132.



Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 297


Aşağı Türkistan’da başlayan ve XII. Yüzyıla kadar süren manevi hareketlilik, 

Islam dini ve tasavvuf anlayışının etkisiyle sosyo-kültürel yapıya yeni değer-

ler eklenmesine ve belli kentlerin bir kültür merkezi haline gelmesine sebep 

olmuştur.  Medrese  ve  tekkelerde  verilen  eğitim  kısa  sürede  bilginin  farklı 

coğrafyalara taşınmasını sağlamış ve böyle bir ortamda Ahmet Yesevi tasav-

vufun temel kaynakları olan Kuran ve hadisten aldığı ‘yeni bilgi’yi kendi top-

lumunun sosyo-kültürel çevresinde şekillendirerek Yesevilik anlayışını halka 

telkin etmeye başlamıştır.

13

Yesevi etkisi Orta Asya’da daha belirgin olmakla 



birlikte Anadolu sahasında da etkileri görülmektedir.

14

Ahmet Yesevi hikmetlerinde pek çok konuya temas etmiş; hem dünyevi 



hem uhrevi konuları anlaşılır bir dil ve telmihlerle anlatmak istemiştir. Ah-

met Yesevi ile ilgili bilinen menkıbelerde ve Divan-ı Hikmet içinde yer alan 

hikmetlerde o dönemde kadının toplum içindeki konumu hakkında da fikir 

sahibi olmak mümkündür. Yesevi’den günümüze Türk toplumunda toplum-

sal cinsiyet algısı açısından ortaya çıkan sosyo-kültürel belirlemelerden yarar-

lanarak Ahmet Yesevi’den günümüze kadın algısı hakkında bir değerlendirme 

yapmak çalışmanın amacını oluşturmaktadır.

Yesevi, Divan-ı Hikmet’in mukaddimesi olan Fakr-name adlı eserinde iyi-

kötü insan, nefis, aydın insan ve alp-eren tiplerin açıklanmasında sözgelimi 

iyi ve kötü tipleri verirken yalnızca iyi tipi tarif etmekle kalmaz; kötüleri de ta-

nımlar ve böylece yaptığı tanımları dinleyen ve okuyan iyiyi kendisi bulur. Bu 

kadınlar için de geçerlidir. Kötü şeyhlere örnek verilirken şeriat ilmine uygun 

hareket etmedikleri, namahreme baktıkları, açgözlülükle bir şeyler diledikle-

ri; üstelik buna rağmen Allah’ın rahmetinden ümitli oldukları belirtilmiştir.

15

 

Ona göre aydın insan tipinde gönül soğuk olmalı, nefisten arınmış olmalı, 



gözü dünyaya kapalı, kafası da aydınlık olmalıdır. Yesevi, nefis terbiyesinde 

kadın - erkek ayırt etmeden kötülüklerden uzak durarak ve bunu Türk-Islam 

kültüründeki önemli kahramanları örnek göstererek tanrıya kavuşmanın da 

bir bakıma yolunu çizer. Zekeriya, Eyüp, Musa, Hz. Yakup gibi Islami tiplerin 

yanında Bayezid-i Bistami, Arslan Bâb gibi tamamen Türk tipleri de hem ka-

dına hem erkeğe örnek gösterir. Bu yüzden Ahmet Yesevi’de ve Yeseviye tari-

katında kadın, erkekten ayrılmaması gereken bir kavram gibi tasavvur edilir. 

13

  Artun, E; Dini–Tasavvufi Halk Edebiyatı, Kitabevi Yayınları, Istanbul, 2010, s.198.



14

  Ocak, A. Yaşar; Anadolu SufiliğindeAhmed-i Yesevi ve Yesevilik, Türk Dili – Dil ve Edebiyat 



Dergisi, Aralık 1993, C: 1993/II, S:504, s. 581-587.

15

  Güzel, A.,age. s.132-134.



298  

Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî

Çalışmamızda  kadınla  ilgili  olarak  belirlemeler  yapılırken  öncelikle  hik-

metler ve menkıbeler temel alınmıştır. Hikmetlerde yer alan kadın adının geç-

tiği veya kastedildiği kısımlar değerlendirilmiş, bazı telmihlere rastlanmıştır. 

Menkıbelerde de kadınla ilgili önemli bir mesaj verdiği düşünülen örnekler 

ele alınmıştır. Buna göre ortaya çıkan bulgular başlıklar halinde verilmiştir. 

a) Hikmetlerinde Geçen Kadınla İlgili Kısımlar:

“Vah ne yazık, sevgi kadehinden içmeden,

Çoluk-çocuk, ev-barktan tam geçmeden

Suç ve isyan düğümünü burada çözmeden

Şeytan galip, can verende şaştım işte”

16

“Raks ve sema kılanlara dünya haram



Ehl ü iyal, evden barktan geçti tamam

Seher vakti Hakk’a sığınıp ağlar müdam

Ondan sonra raks ve sema kıldı dostlar”

17

Bazı hikmetlerde tasavvuf yoluna girenlerin çoluk çocuktan, yani aileden 

vazgeçmeleri gerektiği belirtilmektedir. 

“İşittiler Baba Maçin zamanında

Ahmed adlı bir şeyh çıkmış Türkistan’da 

Sohbet kılmış kız ve erkek ile orda

Men etmeğe Türkistan’a geldi dostlar”

18

Bu hikmette aşağıdaki rivayette de ayrıntılarıyla ele alınacak olan kadın ile 

erkeğin aynı mecliste sohbete katılmalarına gönderme yapılmıştır. 

“Kadın, evlat, büyük, küçük toplanıp gelir;

Mirasçılar mal ve mülkü ağlayıp alır;

İt gibi sürüyüp kara yere seni gömer;

Lokma kılar karış adlı yılan şimdi”

19

16

  Eraslan, age. s.53.



17

  Eraslan, age. s.177.

18

  Eraslan, age. s.181.



19

  Eraslan, age. s.253.



Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî 

 299


Bu hikmette insanların toplanması anlatılırken özellikle kadından söz edi-

liyor oluşu dikkate değerdir. 



Yüklə 6,61 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   59




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©azkurs.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin