2. İdeal Din Adamı
Toplumların yaşamında kuşkusuz dinin yeri büyük öneme sahiptir. Hoca
Ahmed Yesevî’nin yaşadığı dönemde Islamiyet’i yeni kabul etmiş olan Türk-
ler, fazla tecrübeye sahip olmadıkları bu din içerisinde türlü bozguncular,
çıkar odaklarının ve şahsiyetlerin saldırılarına maruz kaldılar. Bu durum gü-
nümüzde dahi yoğun bir şekilde devam ettiğine göre, o dönemin şartlarında
çok daha yoğun ve yıkıcı boyutlardadır. Yesevî, Türkler arasında Islamiyet’in
Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberin sünneti çerçevesinde doğru olarak yayıl-
masında çok önemli bir şahsiyetesahiptir. Yesevî, devlet ve devlet adamla-
rında olduğu gibi Divan-ı Hikmet’te, din ve din adamlarını da yoğun olarak
eleştirmektedir. Yesevî’nin bu şekilde eleştirilerde bulunmasının temelinde
tabi ki bu alanlarda var olan eksiklikler ve yanlışlardan kaynaklanıyor olsa
gerektir. Zira Yesevî’nin hikmetleri, yukarıda belirtildiği üzere döneminin
dini yaşamı ve din adamlarının durumları konusunda tarihi kaynak niteliği
taşıdığı bir gerçektir.
Hoca Ahmed Yesevî’nin dini kaynak olarak sadece Kur’an-ı Kerim ve sün-
neti temel aldığı bilinmektedir. Ayrıca O, Islamiyet’in özüne ters düşmeyecek
eski Türk kültürünü dışlamaması, müsamaha ile karşılaması yöntemini be-
nimsemiştir. Dolayısıyla ideal devlet adamı konusundaki eleştiri ve tarifleri
bu çerçevede olmuştur. Yesevî öncelikle, Kur’an ve sünnet dışında din adamı-
nın eğitimli olması gerektiğini şart koşmaktadır. Eğitim derkende dönemin
en önemli eğitim kurumları olan medreseleri “Medreseye varıp,kaynayıp coşup
taştım ben işte”
48
diyerek işaret etmektedir. O’na göre sadece dini ilimlere vakıf
olmak din adamı olmak için yeterli değildir. Bu bağlamda kendisini örnek
vermek suretiyle,halkını, gelenek görenekleri, dünyevi ilimleri ve idareyi iyi
bilen “Otuz dörtte âlim olup ârifoldum;”
49
ve “O sebebden bilge izleyip yürüdüm ben
işte.”
50
diyerek, bilge olmayı da şart koşmaktadır. Yesevî, hikmetlerinde bil-
geliği sık sık vurgulamak suretiyle yüksek mertebeye de koymaktadır. Hem
46
Yesevî, a.g.e., s. 78.
47
Yesevî, a.g.e., s. 144.
48
Yesevî, a.g.e., s. 46.
49
Yesevî, a.g.e., s. 56.
50
Yesevî, a.g.e., s. 297.
320
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
din adamları hem de halk için “Amel işleyen gerçek âlimi bilge kıldı”
51
gibi hik-
metleriyle devlet kavramı gibi bu dünyadaki mükâfatlardan biri olarak gör-
mektedir. O’na göre din yeteri kadar bilgi ve tecrübeye sahip olmadan bu
işin olmayacağını da “Kendisi bilmeden bu manaya nefsini vurmak, Dalgıç olmadan
inci-cevherini alsa olmaz”
52
sözleriyle ifade etmektedir. O, din adamının bir tari-
kata bağlı olması gerektiğini “Candan geçip tarikata girmedikçe, Aşıkım deyip ya-
lan dava eylemeyin dostlar.”
53
söylemekle birlikte, “Yalancı âşık, sahte sufi gördüm,
kötüledim”
54
hür irade ile şerîata göre irdelemek gerektiğini de ifade etmek-
tedir. Yesevî ayrıca, din adamının hür olmasına özellikle değinmektedir. Bu
konuda o yine kendisine atfen “Açlıktan ölsen bile, namerdden asla minnet çekme”
55
sözüyle öğütlemektedir.
Hoca Ahmed Yesevî, Divan-ı Hikmet’te en çok sahte şeyh, molla, sufi,
kadı gibi din adamlarını eleştirmektedir. Bu durumun sebebi yaşadığı dönem-
de bu insanların düştükleri yanlışların çokluğundan olsa gerektir. Yesevî’nin
din adamlarına yönelik eleştirileri genelde sahtekârlık üzerinedir. Bunlardan
“Görünüşü sufiye benzer, Kıymetten korkmaz;Günah ve haram hasılı, günahlardan
ürkmezler, Riya tesbihi elinde, ağlayıp yaşını dökmezler”
56
hikmetleri sadece bir
örnektir. Din adamlarının zalimlikleri “Gönlüm katı, dilim acı, özüm zalim, Ku-
ran okuyup amel kılmıyor sahte alim”
57
gibi hikmetler bir tarafa, Yesevî, günümüz
Müslüman din adamlarının yöntemlerine de ışık tutmaktadır. O, din adam-
larının alan değil veren olmalarını, “Sufilik iddiası eder halka vermeğe aşı yok”
58
,
İşanım” diye turlu yemek derip yerler, Dünya malın alıp varsa, sevinip alırlar,İyileri
göze iliştirmez, ben-ben derler
59
sözleriyle açık bir şekilde söylemektedir. “Tezvir
ağı koyup halkı yoldan çıkardın, Şeyhlik kılıp riya ile Pazar kurdun; Gönül eğlendirip
şeytan ile devran sürdün, Cemaline seni ne diye lâyık eylesin?”
60
dizelerindeki ifade-
ler, 15 Temmuz 2016 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve halkına
karşı meydana gelen olayların failini işaret eder niteliktedir.
51
Yesevî, a.g.e., s. 179.
52
Yesevî, a.g.e., s. 250.
53
Yesevî, a.g.e., s. 181.
54
Yesevî, a.g.e., s. 49.
55
Yesevî, a.g.e., s. 91.
56
Yesevî, a.g.e., s. 87.
57
Yesevî, a.g.e., s. 45.
58
Yesevî, a.g.e., s. 241.
59
Yesevî, a.g.e., s. 418
60
Yesevî, a.g.e., s. 276.
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
321
Sonuç
Hoca Ahmed Yesevî’nin yaşadığı dönem, Türk toplumu arasında Islami
gelenek ve kurumların ilk yerleştiği tarihlere denk gelmektedir. Siyasi ve kül-
türel olarak halkın yolunu bulmakta zorlandığı, merkezi bir otoritenin sağla-
namadığı, Türk gruplarının birbirleri ile mücadele halinde olduğu gibi dışarı-
dan da işgallerin yaşandığı bir ortam söz konusudur. Türk toplumsal yapısına
yerleşik bir toplum dini olan Islamiyet’in girmesi ile Türk milli kültürünün
yozlaşma tehlikesi ile karşı karşıya olduğu bir dönemdir. Ancak böyle zor bir
dönemde yaşayan Hoca Ahmed Yesevî, hem Türk geleneklerinden ve hem
de Islam’ınşeri hükümlerinden yola çıkmak suretiyle Türkistan halkına yol
gösterici olmuştur. Özellikle dönemin şartlarında halkın yönünü, yaşamını ve
inancını yönlendiren din ve devlet adamlarına Yesevî’nin gösterdiği istikamet
çok önemlidir.
Pir-i Türkistan Hoca Ahmed Yesevî, Türkistan’daki siyasi, toplumsal ve
ekonomik durum hakkında bilgi vermiş, yanlışları ortaya koymuştur. Bu yan-
lışlıklar devlet adamları ve iktidarların hırsları dolayısıyla birbirleri arasındaki
mücadelelerdir. Bu durum halkın fakir, huzursuz ve mutsuz olmasına sebep
olmaktadır. Dolayısıyla Yesevî, devlet adamlarına ilk olarak birlik ve beraber-
liğin önemini anlatmaya çalışmış, onları birlik olmaya davet etmiştir. Devlet
adamlarının aç gözlülüklerinden dolayı halkın daha da yoksullaştığını ifade
etmiştir. Adalet konusuna özel önem vermiş devlet ve din adamlarının her ne
olursa olsun adaletten ayrılmamaları gerektiğini söylemiştir.Türk – Islam top-
lum ve devlet yapısındaki şerî ve örfî hukukun teorik dayanaklarını güçlen-
dirmiştir. Devlet kavramını Türkçedeki anlamı ile kullanmıştır. Bu bağlamda
O’na göre de devlet, halk için saadet ve talihtir. Bu özelliği ile Türk – Islam
devletlerinin uzun yıllar yaşayıp, Türk devlet anlayışının yok olmasının engel-
lenmesinde Yesevî, önemli bir yere sahiptir.
Türklerin yeni kabul etmiş olduğu Islamiyet’in, nasıl bir din adamı profili
ortaya koyduğu Kur’an-ı Kerim ve sünnet esasına dayanılarak Yesevî tarafın-
dan ortaya konulmuştur. Ayrıca Hoca Ahmed Yesevî, bilgelik kavramına ver-
diği önem sebebiyle mükemmel bir din adamı tasviri yapmıştır. O’na göre din
adamı olmanın yolu meşru bir eğitim süreci, halkı, geleneği, dünyevi ilimleri,
idareyi tanıma, teorik bilginin yanı sıra pir hizmetinde uygulamalı tecrübe,
hürriyet anlayışından oluşmaktadır. Ayrıca din adamının günümüzde olduğu
322
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
gibi alan değil, veren el olmaları gerektiği üzerinde durmuştur. Yaşadığı döne-
min din adamlarını, sahtekarlık, riya ve aç gözlülükle yermiştir.
Kaynakça
ALGÜL Hüseyin, “Islam Dininin Türkler Arasında Yayılmasında Hoca Ahmed
Yesevî Örneği”, Uluslararası Türk Dünyasının İslamiyete Katkıları Sempozyumu, Isparta,
2007, ss. 45- 51.
KAFESOĞLU Ibrahim, Harzemşahlar Devleti Tarihi (485 – 618 / 1092 - 1221), Türk
Tarih Kurumu, Ankara, 2000.
KAFESOĞLU Ibrahim, Türk Milli Kültürü, Ötüken, Istanbul, 2012
KARAKAŞ Selim, “Ilk ve Orta Zamanlarda Türklerde, Ülke ve Millet Fikri”, Türk-
ler, Cilt 5, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002, ss. 187-202.
KENJETAY Dosay, “Hoca Ahmed Yesevî: Yaşadığı Devir, Şahsiyeti, Tarikatı ve Tesi-
ri”, Tasavvuf İlmî ve Akademik Araştırma Dergisi, Ankara, 1999, ss. 105 – 129.
KITAPÇI Zekeriya, Arapların Türkistan’a Girişi, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı,
Istanbul, 2000
ÖZAYDIN Abdulkerim, “Ahmed Yesevî’nin Yaşadığı Dönemde Bölgenin Siyasi Du-
rumu”, Fikret Işıltan’a 80. Doğum Yılı Armağanı, Istanbul, 1995, ss. 215 – 220.
ÖZGÜDENDI Osman Gazi, “Maveraünnehir, Diyanet islam Ansiklopedisi, Cilt 28,
Ankara, 2003
ÖZÖN Mustafa Nihat, Büyük Osmanlıca – Türkçe Sözlük, Inkılap Kitapevi, Istan-
bul, 1997.
SARIKAYA Saffet, “Mâtüridî’nin Din Anlayışında Hoşgörü”, Büyük Türk Bilgini
İmâmMâtürîdî ve Mâtürîdîlik, Istanbul, 2012, ss. 108 – 122.
SOMUNCU Ömer Soner, Türk Hakanlığı (Karahanlılar), IQ, Istanbul, 2011.
TURAN Osman, Selçuklular ve İslamiyet, Ötüken, Istanbul, 2010.
YAZICI Nesimi, İlk Türk İslam Devletleri Tarihi, Ankara, 1992.
YESEVÎ Hoca Ahmed, Divan-ı Hikmet, Ed. Mustafa Tatcı, AhmedYesevi Üniversi-
tesi Yay., Ankara, 2016.
YÜKSEL Musa Şamil, Timurlularda Din – Devlet İlişkisi, Türk Tarih Kurumu, Ankara,
2009.
Ahmed Yesevi Tasavvufunda
Divanelik ve Onun Evrensel Tutumları
Ebülfez EZİMLİ
*
Giriş
Ahmed Yesevi’nin Makamı
Tam adı: Hace /Hoca Ahmed bin İbrâhim bin İlyâs Yesevi: XII. yüz-
yıldan beri Türk-Islam aleminintasavvuf şeyhi ve mürşidi, hikmet ve kelam
ehli, Türk halk tasavvuf aleminin aşkı, aşk dünyasının tasavvufu ve tasavvufta
divanelik makamının sahibi.Ahmed Yesevi, Peyğemberimiz Hz. Muhemmed
sellallahu aleyhi ve alihi ve sellemin nesil soyuna mahsus evlatlardan idi.
Böyle ki, Ahmed Yesevi Hz.Ali ibn Ebutalib eleyhisselamın oğlu Muhemmed
Henefi’nin neslindendir. Sayram’da yaşayan Babası Şeyh Ibrahim ibn Ilyas
Hz.Ali ibn Abutalib’in(a.) oğlu Muhemmed Hanefi’den olan torunlarından
idi.
XII. yüzyıla dek var olan Türk halk tasavvuf ilmi onun bakışları ve ta-
limleri ile cilalandı, kemala doldu. Öten sekizyüz elli yılda zaman Ahmed
Yesevi tasavvufu ile nefes aldı. Bir fikirde doğru olarak, geyd edildiği gibi:
Ahmed Yesevi “Anadolu’nun mânevî fatihi” olmuştur; “çünkü o gönder-
miş, o işaret etmiş; ondan sonra asırlarca süren savaşlardan sonra, o fütûhat
tamamlanmış”tır.
1
Türk- Islam düşüncesinin esası Tevhid, Nübüvvet ve Imamet bakışlarına
dayanır . Tasavvuf ilmi de Tevhid, Nübüvvet ve İmamet ışıklarının yansımalarıdır. Ila-
hi aşk sırlarının tasavvuf nişanları, bu nişanların hikmet belirtileri, iman ara-
yışları “Kur’an-i Kerim”in nazilinden sonra, Ahmed Yesevi’ye kadar olan beş
*
Doç, Dr., Nahçıvan Devlet Üniversitesi, Nahçıvan Müellimler Enstitüsü,Tarih-Filologiya,
Diller ve Edebiyat, Azerbaycan. ezimliebulfez@yahoo.com.tr
1
M.Es’ad Coşan Rh.Ahttp://cilehane.com/yazilar/ahmediyesevi.html
324
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
yüz yıllık bir zamanın da ilmi idi. Tasavvuf ilmi Ahmed Yesevi ile Türk Halk
Kültürün dahili gücü ve imanı bakımından yeni tespitler kazandı:
Birincisi,
Ahmed Yesevi ile Tasavvuf ilmi ve bakışları bütün klasik şekil
ve mazmunları, idea içerikleri ile Türk halk kültüründe ahız olundu; ikincisi,
tasavvufu bağlantılar bütün milli-beşeri yansımalar simasında halk arasında
zahir ve batin kazandı; üçüncüsü, tasavvuf taliminin maarif adabı ve üslubu
bila vasite Türk halk düşüncelerinin adap ve üslubu ile kaynayıp karıştı ve
imanın Türk Tasavvuf Nazariyesi oldu. Bütün bu adap, üslup ve düşünce-
lerin ana kaynağı Islam ilmi, Kur’an-i Kerim, Nübüvvet, Imamet alemi, hadis
ve kelam ilimleri idi.
Ahmed Yesevi Yesevîlik adlı Şeriet, Tarikat, Marifet ve Hakikat mektebinin
mürşidi idi. Mürşitlik onunla kamal kazandı, dervişlik onunla nizamlandı;
Aşk faziletlerinin teorisi onun fikirleri ile şerh taptı.
* * *
Altmış ikide Allah ışık saldı, gafletleri yok oldu: canım, gönlüm, aklım,
şuurum “Allah” dedi: Bir ve varım, cemalını görür müyüm?- diye sual etti;
altmış üçte çağrı geldi: “Kul, yere gir”, hem canınım, cananınım, canını ver,
Hu kılıcını ele alıp nefsini kır” söyledi.
Muracaat: Kul Hoca Ahmed, nefsi teptim, cananımı buldum, ölmeden
önce canvermenin derdini çektim. Bir ve Var’ım, cemalini görüyüm”
2
, iste-
yinden şevke geldi. Aşk aleminde Cemal görme vasile yetme alametidir. Bu,
divaneliğe kavuşmaktır. Aşkın vasla yetmesidir, divaneliyin en yüce makamı-
dır. Yeseviye göre, “Işk defteri dergahlığa sığmaz”
3
Aşk defteri niye sığmaz
dergahlığa? Çünkü dergahlıkaşik olmanın mesken yeridir.Dergahın öz yazısı
var, onun defterinde deryalar yatır.Derya deryaya sığar, aşk aşka sığar.
VI. Tutum: AŞK -- TECELLİDİR. Aşk alemindeen güzel makam, tecelli
makamıdır:
Tecelli makamıdır eceb makam, Ol makamda aşık kullar cevlan kılur.
Kay könlüge tecellisi pertöv salsa, Bixod bolub özin bilmey efğan kılur
4
2
Divan-i Hikmet. Original Metin.7.Hikmet; Bkz: Yesevi, Ahmed. Divani-Hikmet. Bakı, Çaşıoğ-
lu, 2004,s. 23.
3
Yesevi Ahmed. Divani-Hikmet. Bakı, Çaşıoğlu Neşriyyatı,2004, seh.44.
4
Divani-Hikmet, s.62
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
325
Aşk tecellisin gizlemek olmaz.Aşk odu tecellinin nurudur, onu pünhan-
gizli tutmak gerek.Gizli tutmakla asrara-sırlara irmek olar.Burada can yandı-
rıb yürek bağrını kebab etmekle tecelli vaslına irmek olar. Çünkü:
Işk otını pinhan tutup asrar irdim, Can köydürüp yürek bağrım kebab itti
5
Arif aşik tecelli vaslındadır; o “can mülkü”nde elem tartar: on sekiz bin
alem hepsi seslener:
Arif aşık can mülkide elem tartsa, On sekiz ming kamuğ alem ğulğul bolur.
Göngül kuşı şövk kanatın tutup uçsa, Cümle vücud yadın sayrar, bülbül bolur
6
Divanelikte aşk derdini vurgunluk kemala aparar.Bu vurgunluktan çıkan
mentik budur ki, derdsiz adam adam deyil, aşksız adam heyvan cinsidir:
Derdsiz adem adem irmes, munı anglang, Işksız adem hayvan cinsi, munı tınglang,
Könglügizde ışk bolmas, manga yığlang, Giryanlarğa xas ışkmnı ata kıldım
7
Aşkta en hayretli makam Hak didarın görmektir; bu, divaneliğin en üst
katıdır:
Işka kadem koyğanlar Hak didarın körerler, Musasıfat mehşerde Hakdın sual so-
rarlar,
Sermest bolup vasfıda Hu zikrini kurarlar, Arslan Babam sözlerin işitingiz teber-
rük
8
* * *
VII. Tutum: Ahir Zaman İnsanlarının Halı:Ahır zaman insanlarının
aşktan uzaklığı ve Kaflet alemi. Biz ahir zamanda yaşıyoruz ve ahir zamanın
son zaman insanları da şimdi yaşayan ve yaşamakta devam eden insanlardır.
Ahır zaman insanları aşk cennetinden kenardır; bunlarda zahir var, batin yok.
Bu anlamda, Yesevi ahir zaman insanlarının nefs esiri olmalarını, zahirlere,
renglere heris olmalarını ve aşk marifetinden uzak kalmalarını onların şeytan
felaketineuymaları içeriğinden karakterize edir:
Axır zaman ümmetler bakış kılur öylerin,
Nefs hevada kıvanıp bozar her dem buyların,
Şan u şövketler bilen berpa kılur her dem boyların,
Arslan Babam sözlerin işitingiz teberrik.
9
5
Divani-Hikmet, s. 81.
6
Divani-Hikmet, s.57.
7
Divani-Hikmet, 35.
8
Divani-Hikmet, s.32.
9
Hikmet 18. //Yesevi Ahmed. Divani-Hikmet, Bakı, Çaşıoğlu, 2004, seh.32
326
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
Ahir zaman insanları yalnız eve fikir yetirerler, evlerine alude olarlar, onu
bezeyerler. Çünkü nefs hevada fırlanıb onların düşüncelerini, iman dayakları-
nı bozar; onlar şan-şöhret aludesi olarlar.
Axır zaman ümmetler dünya fani bilmesler,
Kitkenlerni körüben andın ibret almaslar,
İrenlerni kulğanın körüp közge ilmesler,
Arslan Babam sözlerin işitingiz teberrik.
Ahir zaman ümmetleri dünyanın fani olduklarını bilmezler; çünkü onlar
dünyanın aldadıcı zahirlerine alude olublar.Halbuki “aldadıcıdır dünya; onda
olan her şey insanı aldadar. Dünya insana azacık fürset verer, sonra keçib
geder; o fürsete çatansa ancak hesret elde eder. Ona güvenenleri derde sal-
mışdır, ona inananları helak vadisine atmıştır; çok böyükleri hegir etmiş, çok
“men, men” değenleri alçaltmışdır (Hz.Ali (e).
10
Başka yansıma ile desek, dünya burulğandır, ahir zaman insanları da o
burılğandadır.Burulğan çok vahimelidir, ondan kurtulmak olmaz.Dünyaya
uyanlar gaflet uygusundan hilas ola bilmezler; ona göredir ki, başlarına ge-
lenlerden ibret almazlar.
VIII. Tutum: VE:Yesevi’de Divanelik Akla Yetmenin Kamil Makamı-
dır: Son Ucudur: Umumiyetle, tasavvuf aleminde aşk, divanelikten geri ka-
lır; şurada aşik kendi halinde olmur, heyret ve sevgiliye vurgunluk halinde
olur. Sevgiliye vurgunluk halinde olmak marifete kovuşmak cennetidir.
Daha bir tespitle desek, divanelik daha geniş ve derin nişanlara malik olur.
Bu halde: divanelik, marifet deryasıdırve marifet divaneliktemekan tapıp. Ma-
arifet de deryadır, aşk da.Daha bir teşbih icazı ile desek, derya deryada me-
kan tapıp; derya deryanın sırrıdır, derya deryanın sırdaşıdır, derya deryanın
medenidir, derya deryanın divanelik aşkıdır.Ona göredir ki, bütün yerde ve
gökte olanlar, on sekiz bin alemaşk halı ile Allah-Tealanı teşbih ederler: “seb-
behe lillahi mafis-semavati ve mafi-l arz, ve huvel aziz-ulhekim”—Göklerde
ne varsa, Yerde ne varsa teşbih eder Allah’ı; O Aziz (çok güçlü) ve Hekimdir
(hikmet sahibidir) (Haşr Suresi, ayet:1)
Yesevi tasavvufunda aşk geniş ve derinsemadır: Aşik o semada süzen yı-
dızdır. Ama hanki derinlik ve genişlik olur-olsun, divanelik karşısında aşk
10
Hezret Emir Eli ibn Ebutalib. Nehcül-Belağe.Bakı, “Sabah” Neşriyyatı, 1993, seh.79.
Geçmişten Geleceğe Hoca Ahmed Yesevî
327
suskun görüner.Divanelik riyazete kapılmadır. Riyazet nedir?Riyazet—zahid-
lik, dünya nefsini öldürme, dünyanın lezzetinen el çekmek, ibadetle meşğul
olmak.Bu aşk ibadetidir.Aşk teslim olma emelidir. Bu divaneliğin elamet ve
nişanlarına bağlanmadır. Yesevi ona göre diyor: Aşik olanü ey talib, riyazette
belin bük: “Aşık bolsang, ey talib, riyazettde biling bük” . Bu fikirler Aslan
Baba deyimlerini yansıdan “Teberrük” redifli hikmetindendir (18.Hikmet).
Divanelik hem de deryaya giden yoldur.Nişanları var: sadik olmaktır, vafalı
olmaktır, can fedasında olmaktır, can kayğısına kalmaktan uzak olmaktır: can
kayğısında olanın aşkında divanelik ola bilmez:Divaneliğe yetmek için gerek
Divane Köprüsünden geçesen: Divane köprüsü Ilahi aşka aparan köprüdür.
Köprünün başlangıcı var, yolu var, son ucu var.Evvelle son uc vahdet bağlan-
tısıdır. Ve Yeseviye göre, divanelik aşkta olmaktır.Aşkı olmayan divane değil:
“Aşksızların hem canı yok, imanı yok”(26).
11
Divanelik, ağıl rüsvası değil, ağ-
lın vüsal halidir.Burada divanelik aklın mecnunsifet oluşudur.
Işk sevdası kimge tüşse rüsva kılur, Pertöv salıp Hakk özüge şeyda kılur,
Mecnunsıfat aklın alıp Leyla kılur, Allah hakkı, bu sözlerni yalğanı ok.
Divanelik birbaşa Hakka can teslim etmedir; çünkü “Aşik irmez, cananığa
can birmese”. Aşik eger cananına can vermese, aşk vaslına yete bilmez, aşk
vaslına yete bilmeğen Divaneliğe- Hak deryasına baş vura bilmez. Hak derya-
sına baş vuramayan vahdet sırlarına irişe bilmez; vahdet sırlarına irişe bilme-
yen Kamil Insan ola bilmez, kamil insan olmayan Allah’ın vahdet katına döne
bilmez. Ahmed Yesevi’inin aşk irfanında divaneliğe yetmek için için gerek
candan geçip can bulasan:
Kul Hoca Ahmed, candın kiçip, yolğa kirgil, Andın songra irenlerni yolun sorgil
Allah diben Hakk yoluda canıng birgil, Bu yollarda can birmeseng, imkanı yok.
12
Ahmed Yesevi can vermeye kovuştuğunu anlayandan sonra rahatluk bul-
du: bir yer açtı, hücre kurdu—“Hurrem bolup yır astığa kirdim muna”;
“Zakir bolup, şakir bolup Haknı taptım”, “Şeyda bolup, rüsva bolup
candın öttim, Bigem bolup yır yastığa kirdim muna”.
13
Demek Mürşidler
mürşidi, haceler hâcesi Ahmed Yesevi, şeyda—deli-divana olandan sonra bi-
gem—gemsiz oldu, necat taptı. Halbukiaşk derdine deva olmaz: “Ey yaran-
Dostları ilə paylaş: |